FETÖ'nün 'Yargıdaki Beyni' Hakim Karşısında
Terör örgütünün yargı yapılanması üst konseyinde görev yaptığı, elebaşı Gülen ile görüştüğü, örgütün yargıdaki 'taktiksel beyin takımı'nda yer aldığı belirtilen eski Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım, yeniden hakim karşısına çıktı Sanık hakkında ifade veren tanıkların dinlendiği duruşmada, Yıldırım'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmasına devam edildi.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek bina salonunda görülen duruşmada, eski Adalet Akademisi Başkanı ve Yargıtay üyesi Hüseyin Yıldırım'ın "FETÖ yöneticiliği" suçundan yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya sanık Yıldırım ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanık hakkında ifade veren eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK üyesi Mustafa Kemal Özçelik tanık olarak dinlendi.
Tutuklu bulunduğu cezaevinden ses ve görüntülü bilişim sistemiyle duruşmaya bağlanan İbrahim Okur, okul yıllarından tanıdığı Hüseyin Yıldırım'ın hemşehrisi olduğunu, kendisinden iki dönem önce olması nedeniyle o yıllarda samimiyeti olmadığını söyledi.
Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde 1994'te tetkik hakimi olarak görevlendirildiğinde, Ahmet Hamsici, Birol Erdem, Hüseyin Yıldırım ile aynı birimde çalışmaya başladığını anlatan Okur, lojmanda kalmaları nedeniyle aynı servisle gelip gittiklerini, süreçte samimiyet kurduklarını belirtti.
Okur, 28 Şubat döneminde yaşadıkları sorunlar nedeniyle de samimiyetlerinin arttığını, birlikte ev ziyaretleri yaptıklarını ifade etti.
Bu ziyaretlerin cemaat sohbeti niteliğinde olmadığını savunan Okur, Bakanlıkta çalışmaya başlayan Mustafa Kemal Özçelik ve eski hakim Engin Durnagöl'ün aralarına katılmasıyla yapılan bazı sohbetlerde cemaatten bahsedilmeye başlandığını anlattı.
Hüseyin Yıldırım'ın örgüt yöneticisi olduğunu düşünmediğini, o dönemki adıyla yapıya sempatisi olduğunu düşündüğünü söyleyen Okur, "İşinde, söylemlerinde yapı lehine, kayırmacılık yapan bir tavır görmedim. Sempatisi, ilgisi vardı ama yapının talimatlarını yerine getirdiğini düşünmüyorum. İşini tarafsız yapardı. Zekasıyla, çalışkanlığıyla ön plana çıkmıştı. Ufkun ötesini gören, stratejik zekası olan bir arkadaştı." dedi.
Yıldırım'ın Yargıtay üyesi seçildikten sonra yapıyla Adalet Bakanlığı arasında köprü görevi gördüğünü aktaran Okur, "Bakanlık Hüseyin Bey'i ön plana çıkarmıştı. Cemaat bunu kullandı, onun omzundan ateş ettiler. Cemaatin temsilciliğini yaptırıyorlarmış gibi bir görüntü vardı." beyanını verdi.
Yargıtaya 2011'de yeni üyelerin seçilmesinin ardından 2013'te yönetimde ve seçimlerdeki bazı sıkıntılar ve Ergenekon, Balyoz, Hüseyin Kurtoğlu gibi davalardaki sıkıntılarla ilgili Yıldırım ile görüştüğünü anlatan Okur, "Bana hak verdi. 'Böyle yapıyorlarsa yanlış yaparlar, bu kul hakkıdır, ama bir şey yapamam.' dedi. Bana rol yapacağını düşünmüyorum." şeklinde konuştu.
Savcılıkta verdiği ifadesinde, "Hüseyin Yıldırım cemaat mensubudur." dediği hatırlatılan İbrahim Okur, "Savcılıkta 8 gün süren ifademde bazı ifadeler yanlış geçmiş. 'Sempatisi var' demiştim, böyle geçmiş. Buradan düzeltiyorum." dedi.
Tanık olarak dinlenen eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem de Yıldırım ile 1996'dan itibaren Adalet Bakanlığı'nda birlikte çalıştıklarını ifade ederek, "Cemaate yakın olduğunu anladım ama yapı mensubu olması nedeniyle işiyle ilgili bir sıkıntıya rastlamadım. İş arkadaşlığımız, güzel bir dostluğumuz vardı. 2010'daki Anayasa değişikliğinin ardından yeni HSYK üyelerini belirleme toplantılarına katıldı. Dönemin Müsteşarı Ahmet Kahraman kendisine önem verirdi." şeklinde ifade verdi.
"Yapı mensubu olarak tanıdım. Yapı lehine iş ve işlemler yapardı." şeklindeki önceki ifadeleri hatırlatılan Birol Erdem, "Eski ifademi aynen tekrar ediyorum. İki ifadem arasında çelişki yok." dedi.
Eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici de sanık ile 1997'de Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde tetkik hakimi olarak göreve başladığında tanıştığını, 3-4 yıl aynı odada çalıştıklarını söyledi.
İbrahim Okur, Birol Erdem, sanık Hüseyin Yıldırım ve kendisinin aileleri yanlarında olmaksızın bir araya geldiklerini, bu toplantılarda cemaatten söz edilmediğini savunan Hamsici, formatın cemaat toplantısı şeklinde olmadığını öne sürdü.
Eski HSYK Genel Sekreter Yardımcısı Engin Durnagöl ve Mustafa Kemal Özçelik'in bakanlığa gelmesinin ardından toplantılarda video izleyip, cemaatten, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'den, örgütün okullarından söz ettiklerini anlatan Hamsici, unvanlı görevlere atanmaları sonrasında bu toplantıların seyrekleşmeye başladığını kaydetti.
Hamsici, sanık Hüseyin Yıldırım ile 2008 yılı sonrasında sadece insani ilişkiler kapsamında görüştüğünü bildirdi.
Engin Durnagöl'ün, "Hizmete, cemaate yardım etmek istemez misiniz?" diyerek para topladığını anlatan Hamsici, 3 ve daha fazla çocuğu olanlardan maaşının yüzde 5'i, iki çocuğu olanlardan yüzde 10'unu istediklerini, kendisinin bazı yardımlar yaptığını ancak rutin olarak para vermediğini savundu.
- "Taktiksel zekası da vardı"
Tanık olarak dinlenen eski HSYK Üyesi Mustafa Kemal Özçelik, bakanlıkta çalışmaya başladığında tanıdığı Hüseyin Yıldırım'ın yapı mensubu olduğunu o dönemde öğrendiğini belirtti.
Bakanlıkta göreve başladıktan sonra Okur, Hamsici, Erdem, Yıldırım ve Engin Durnagöl ile evlerde toplandıklarını, 2004'e kadar süren bu ziyaretlerde "sohbet abisi veya imam" bulunmadığını, ancak bir iki kez, Engin Durnagöl'ün getirdiği CD'den terör örgütü elebaşının görüntülerinin izlendiğini belirtti.
Rutin cemaat sohbeti gibi olmayan bu toplantılarda birkaç kez Afrika ve Afganistan'dakilere yardım amaçlı para da verdiklerine işaret eden Özçelik, bu paraların Hüseyin Yıldırım tarafından toplandığını hatırladığını dile getirdi.
Özçelik, Erdem, Hamsici ve Okur'un arasında yapıya en yakın ismin Hüseyin Yıldırım olduğuna değinerek, "Taktiksel zekası da vardı. Nerede, nasıl davranacağını bilirdi. Aralarında cemaat içinde yer alan isim oydu." dedi.
- Süre istedi
Tanık beyanlarına, gelen bilgi ve belgeler karşı söz verilen sanık Hüseyin Yıldırım, dosyaya gelen belgeleri incelemek, tüm tanıklar dinlendikten sonra savunma yapmak için süre istedi.
Yıldırım, tutuklu bulunduğu süre göz önünde bulundurularak, tahliyesine karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, verilen aranın ardından, sanığın tutukluluk halinin devamına, sanık hakkında ifade veren eski Danıştay Üyesi Vahit Bektaş, Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin'in de aralarında bulunduğu 8 tanığın daha dinlenmesine dinlenmesine karar verdi.
Duruşma 6 Aralık'a bırakıldı.
- "Örgütün özel görevli yöneticisi"
Hüseyin Yıldırım hakkında hazırlanan iddianamede, sanığın öğrencilik yıllarından beri dahil olduğu terör örgütü üyeliği faaliyetlerini hakimlik mesleğinde de sürdürdüğü, örgüt toplantılarına katılıp himmet topladığı, Adalet Akademisi Başkanıyken terör örgütü lideri Fetullah Gülen ile Pensilvanya'da görüştüğü belirtildi.
İddianamede, 2010 HSYK seçiminde aday belirlenmesinde aktif rol oynadığı, Yargıtay üyesi seçildikten sonra divan üyelerinin ve daire başkanlarının seçilmesinde belirleyici olduğu, örgütün yargı yapılanması üst konseyinde görev yaptığı belirtilen Yıldırım'ın, yargıda alınacak kararların belirlendiği ve heyet şeklinde çalışan örgüt biriminin "taktiksel beyin takımı"nda yer aldığı, örgütün yargıya sızmasında etkin olduğu, Adalet Bakanlığı, Adalet Akademisi ve Yargıtayda örgütün özel görevli yöneticisi konumunda bulunduğu kaydedildi.
Kaynak: AA
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek bina salonunda görülen duruşmada, eski Adalet Akademisi Başkanı ve Yargıtay üyesi Hüseyin Yıldırım'ın "FETÖ yöneticiliği" suçundan yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya sanık Yıldırım ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanık hakkında ifade veren eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK üyesi Mustafa Kemal Özçelik tanık olarak dinlendi.
Tutuklu bulunduğu cezaevinden ses ve görüntülü bilişim sistemiyle duruşmaya bağlanan İbrahim Okur, okul yıllarından tanıdığı Hüseyin Yıldırım'ın hemşehrisi olduğunu, kendisinden iki dönem önce olması nedeniyle o yıllarda samimiyeti olmadığını söyledi.
Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde 1994'te tetkik hakimi olarak görevlendirildiğinde, Ahmet Hamsici, Birol Erdem, Hüseyin Yıldırım ile aynı birimde çalışmaya başladığını anlatan Okur, lojmanda kalmaları nedeniyle aynı servisle gelip gittiklerini, süreçte samimiyet kurduklarını belirtti.
Okur, 28 Şubat döneminde yaşadıkları sorunlar nedeniyle de samimiyetlerinin arttığını, birlikte ev ziyaretleri yaptıklarını ifade etti.
Bu ziyaretlerin cemaat sohbeti niteliğinde olmadığını savunan Okur, Bakanlıkta çalışmaya başlayan Mustafa Kemal Özçelik ve eski hakim Engin Durnagöl'ün aralarına katılmasıyla yapılan bazı sohbetlerde cemaatten bahsedilmeye başlandığını anlattı.
Hüseyin Yıldırım'ın örgüt yöneticisi olduğunu düşünmediğini, o dönemki adıyla yapıya sempatisi olduğunu düşündüğünü söyleyen Okur, "İşinde, söylemlerinde yapı lehine, kayırmacılık yapan bir tavır görmedim. Sempatisi, ilgisi vardı ama yapının talimatlarını yerine getirdiğini düşünmüyorum. İşini tarafsız yapardı. Zekasıyla, çalışkanlığıyla ön plana çıkmıştı. Ufkun ötesini gören, stratejik zekası olan bir arkadaştı." dedi.
Yıldırım'ın Yargıtay üyesi seçildikten sonra yapıyla Adalet Bakanlığı arasında köprü görevi gördüğünü aktaran Okur, "Bakanlık Hüseyin Bey'i ön plana çıkarmıştı. Cemaat bunu kullandı, onun omzundan ateş ettiler. Cemaatin temsilciliğini yaptırıyorlarmış gibi bir görüntü vardı." beyanını verdi.
Yargıtaya 2011'de yeni üyelerin seçilmesinin ardından 2013'te yönetimde ve seçimlerdeki bazı sıkıntılar ve Ergenekon, Balyoz, Hüseyin Kurtoğlu gibi davalardaki sıkıntılarla ilgili Yıldırım ile görüştüğünü anlatan Okur, "Bana hak verdi. 'Böyle yapıyorlarsa yanlış yaparlar, bu kul hakkıdır, ama bir şey yapamam.' dedi. Bana rol yapacağını düşünmüyorum." şeklinde konuştu.
Savcılıkta verdiği ifadesinde, "Hüseyin Yıldırım cemaat mensubudur." dediği hatırlatılan İbrahim Okur, "Savcılıkta 8 gün süren ifademde bazı ifadeler yanlış geçmiş. 'Sempatisi var' demiştim, böyle geçmiş. Buradan düzeltiyorum." dedi.
Tanık olarak dinlenen eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem de Yıldırım ile 1996'dan itibaren Adalet Bakanlığı'nda birlikte çalıştıklarını ifade ederek, "Cemaate yakın olduğunu anladım ama yapı mensubu olması nedeniyle işiyle ilgili bir sıkıntıya rastlamadım. İş arkadaşlığımız, güzel bir dostluğumuz vardı. 2010'daki Anayasa değişikliğinin ardından yeni HSYK üyelerini belirleme toplantılarına katıldı. Dönemin Müsteşarı Ahmet Kahraman kendisine önem verirdi." şeklinde ifade verdi.
"Yapı mensubu olarak tanıdım. Yapı lehine iş ve işlemler yapardı." şeklindeki önceki ifadeleri hatırlatılan Birol Erdem, "Eski ifademi aynen tekrar ediyorum. İki ifadem arasında çelişki yok." dedi.
Eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici de sanık ile 1997'de Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde tetkik hakimi olarak göreve başladığında tanıştığını, 3-4 yıl aynı odada çalıştıklarını söyledi.
İbrahim Okur, Birol Erdem, sanık Hüseyin Yıldırım ve kendisinin aileleri yanlarında olmaksızın bir araya geldiklerini, bu toplantılarda cemaatten söz edilmediğini savunan Hamsici, formatın cemaat toplantısı şeklinde olmadığını öne sürdü.
Eski HSYK Genel Sekreter Yardımcısı Engin Durnagöl ve Mustafa Kemal Özçelik'in bakanlığa gelmesinin ardından toplantılarda video izleyip, cemaatten, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'den, örgütün okullarından söz ettiklerini anlatan Hamsici, unvanlı görevlere atanmaları sonrasında bu toplantıların seyrekleşmeye başladığını kaydetti.
Hamsici, sanık Hüseyin Yıldırım ile 2008 yılı sonrasında sadece insani ilişkiler kapsamında görüştüğünü bildirdi.
Engin Durnagöl'ün, "Hizmete, cemaate yardım etmek istemez misiniz?" diyerek para topladığını anlatan Hamsici, 3 ve daha fazla çocuğu olanlardan maaşının yüzde 5'i, iki çocuğu olanlardan yüzde 10'unu istediklerini, kendisinin bazı yardımlar yaptığını ancak rutin olarak para vermediğini savundu.
- "Taktiksel zekası da vardı"
Tanık olarak dinlenen eski HSYK Üyesi Mustafa Kemal Özçelik, bakanlıkta çalışmaya başladığında tanıdığı Hüseyin Yıldırım'ın yapı mensubu olduğunu o dönemde öğrendiğini belirtti.
Bakanlıkta göreve başladıktan sonra Okur, Hamsici, Erdem, Yıldırım ve Engin Durnagöl ile evlerde toplandıklarını, 2004'e kadar süren bu ziyaretlerde "sohbet abisi veya imam" bulunmadığını, ancak bir iki kez, Engin Durnagöl'ün getirdiği CD'den terör örgütü elebaşının görüntülerinin izlendiğini belirtti.
Rutin cemaat sohbeti gibi olmayan bu toplantılarda birkaç kez Afrika ve Afganistan'dakilere yardım amaçlı para da verdiklerine işaret eden Özçelik, bu paraların Hüseyin Yıldırım tarafından toplandığını hatırladığını dile getirdi.
Özçelik, Erdem, Hamsici ve Okur'un arasında yapıya en yakın ismin Hüseyin Yıldırım olduğuna değinerek, "Taktiksel zekası da vardı. Nerede, nasıl davranacağını bilirdi. Aralarında cemaat içinde yer alan isim oydu." dedi.
- Süre istedi
Tanık beyanlarına, gelen bilgi ve belgeler karşı söz verilen sanık Hüseyin Yıldırım, dosyaya gelen belgeleri incelemek, tüm tanıklar dinlendikten sonra savunma yapmak için süre istedi.
Yıldırım, tutuklu bulunduğu süre göz önünde bulundurularak, tahliyesine karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, verilen aranın ardından, sanığın tutukluluk halinin devamına, sanık hakkında ifade veren eski Danıştay Üyesi Vahit Bektaş, Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin'in de aralarında bulunduğu 8 tanığın daha dinlenmesine dinlenmesine karar verdi.
Duruşma 6 Aralık'a bırakıldı.
- "Örgütün özel görevli yöneticisi"
Hüseyin Yıldırım hakkında hazırlanan iddianamede, sanığın öğrencilik yıllarından beri dahil olduğu terör örgütü üyeliği faaliyetlerini hakimlik mesleğinde de sürdürdüğü, örgüt toplantılarına katılıp himmet topladığı, Adalet Akademisi Başkanıyken terör örgütü lideri Fetullah Gülen ile Pensilvanya'da görüştüğü belirtildi.
İddianamede, 2010 HSYK seçiminde aday belirlenmesinde aktif rol oynadığı, Yargıtay üyesi seçildikten sonra divan üyelerinin ve daire başkanlarının seçilmesinde belirleyici olduğu, örgütün yargı yapılanması üst konseyinde görev yaptığı belirtilen Yıldırım'ın, yargıda alınacak kararların belirlendiği ve heyet şeklinde çalışan örgüt biriminin "taktiksel beyin takımı"nda yer aldığı, örgütün yargıya sızmasında etkin olduğu, Adalet Bakanlığı, Adalet Akademisi ve Yargıtayda örgütün özel görevli yöneticisi konumunda bulunduğu kaydedildi.