Üç Kıtadan Getirilen Balıklarla Müze Oluşturuldu
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesinde Afrika, Amerika ve Avrupa kıtalarındaki çeşitli göl ve akarsularda yaşayan endemik yaklaşık 50 çeşit balığın getirilerek oluşturulduğu 'balık müzesi', ziyaretçilerin ilgisine sunuldu Balıkçılık Temel Bilimleri Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Ahmet Sepil: 'İmkan olarak herkesin Afrika'daki Malavi, Tanganyika Gölü'nü veya Amazon Nehri'ni ziyaret etmesi kolay değil. Bunu bir şekilde çok yakına taşımak ve gelen misafirlere o havayı biraz olsun hissettirmek önemli' Ziyaretçilerden Seyitnur Şen: 'İnsanın üç kıtadan toplanan, hayatı boyunca göremeyeceği türleri bir arada görmesi çok keyifli. Burayı herkesin görmesi gerekiyor. Müthiş bir ortam var'
MESUT VAROL - Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Bilimleri Fakültesi'nde Afrika, Amerika ve Avrupa kıtalarındaki çeşitli göl ve akarsularda yaşayan endemik yaklaşık 50 çeşit balığın getirilerek oluşturulduğu "balık müzesi", ziyaretçilerin ilgisine sunuldu.
Akademik ve sosyo-kültürel çalışmalarla bölgenin en önemli üniversiteleri arasında yer alan Van YYÜ, Kedi Villası, Kilim Müzesi ve son olarak bir öğrencinin talebi üzerine geliştirilen projeyle hayata geçirilen "balık müzesi" ile adından söz ettiriyor.
Su Ürünleri Fakültesi'nin giriş ve zemin katlarında sekiz akvaryum ile oluşturulan müzeye Afrika, Amerika ve Avrupa kıtalarından yaklaşık 50 farklı türden balık getirildi.
Aralarında tatlısu köpekbalığı, pirana (natteri), discus, frenatus, ve tropheusların da bulunduğu balık çeşitleriyle doğal bir laboratuvar haline getirilen müze, hem bilimsel çalışmalara hizmet ediyor hem de ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.
Fakültenin zemin katında da 100 akvaryumla oluşturulan larva sistemiyle üretimleri yapılan balıkların, çevre il ve ilçelerdeki akvaryumculara satılması planlanıyor.
Özel olarak tasarlanan, tatlısu ve deniz canlılarının çeşitli kimyasallarla muhafaza edilmiş hallerinin yer aldığı "balık anatomisi" bölümüyle de ziyaretçilerden ilgi gören müzenin, turizme de katkı sağlaması hedefleniyor.
Önümüzdeki günlerde açılışı gerçekleştirilecek müzeyle ilgili AA muhabirine açıklama yapan YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Balıkçılık Temel Bilimleri Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Ahmet Sepil, önceki yıl bir ilkokul öğrencisinin başbakanlığa talepte bulunmasıyla başladıkları müze çalışmalarını başta YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal ve Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fazıl Şen'in desteğiyle kısa sürede tamamladıklarını söyledi.
Öğrencilerin üniversitede tatlısu ve deniz canlılarını göremediklerini, bu durumun da bilimsel çalışmaları olumsuz etkilediğini anlatan Sepil, dünyadaki birçok endemik akvaryum balığını müzeye taşıyarak bulundukları bölgeleri karakterize ettiklerini belirtti.
Fakülte binasında konsept akvaryumlar oluşturduklarını ifade eden Sepil, "O bölgelere ait endemik türler ile zeminde bulunan kum ve kaya yapısının orijinalini temin ettik. Dolayısıyla ziyaretçilerimiz çeşitli bilgilendirme yazılarıyla da Malawi veya Tanganyika gibi göllerin doğal yapısını ve fizikokimyasal su kalitesi parametrelerini, balıkların yaşayış durumlarını ve hangi türlerinin bulunduğunu rahatlıkla görmesini sağladık." dedi.
Sepil, bilimsel çalışmaların yürütülmesi için çeşitli anaç balıkların bir arada toplanmasını sağladıklarını ifade ederek, balıkların üremesi, beslenmesi ve larval ontogeni süreci için özel bir sistem oluşturduklarını bildirdi.
- "Balıkların doğal yaşamlarını oluşturmaya çalıştık"
Çeşitli bilgilere dayanarak balıkların üretim ve stoklanmasının sağlandığını vurgulayan Sepil, şunları söyledi:
"Şu an yaklaşık 50'ye yakın balık türü var. Bunların yüzde 40'ını tetra türleri (Charachinidae familyası) oluşturuyor. Bu, çok geniş bir aile. Yani en ufak neon tetralardan, etçil piranalara kadar hepsini içeren bir familya. Bunun dışından catfish türleri, köpükyuvayapan türler ve farklı familyalara ait ülkemizde zorlukla bulabileceğimiz türleri buraya getirmeye çalıştık. Burada endemik balık türleri de var. Su şartlarını ona göre hazırlıyoruz. Her akvaryumda sıcaklık, sertlik, iletkenlik değerleri ve PH değerleri farklıdır. Bizler de balıkların doğal yaşamlarını taklit etmeye çalıştık. Bölgede akvaryum hobiciliğin gelişmesini istiyoruz. Büyükşehirlerde şehir akvaryumları ile bunu yakalamak daha kolay."
Sepil, bölgedeki akvaryum balıklarının sürekli batı illerinden temin edildiğini ama bundan sonra üretimlerini burada yapacaklarına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"İmkan olarak herkesin Afrika'daki Malavi, Tanganyika Gölü'nü veya Amazon Nehri'ni ziyaret etmesi kolay değil. Bunu bir şekilde çok yakına taşımak ve gelen misafirlere o havayı biraz olsun hissettirmek önemli. Bir Amazon Nehri'nin özellikleri çeşitli bilgilendirme yazılarıyla ve orada yaşayan balıkları görsel olarak insanların bilmesi değerlidir. Akvaryumlar tamamlanmadığı halde ziyaretçilerimiz çok geliyor. Özellikle ilk ve ortaokullardan öğrenciler yoğun şekilde geliyor. İnsanlar burayı gördüğünde çok heyecanlanıyor."
Sepil, fakülte bünyesinde kurulumuna başlanan yaklaşık 100 akvaryumu içeren larva ünitesinin de balık üretiminin artmasına imkan sağlayacağını, bu sayede bölgedeki akvaryum işletmelerinin balık teminini daha ekonomik yapabilecekleri değerlendirmesinde bulundu.
Ziyaretçilerden Seyitnur Şen de "Daha önce hiç görmediğim çok farklı türden balıkları görme imkanım oldu. İnsanın üç kıtadan toplanan, hayatı boyunca göremeyeceği türleri bir arada görmesi çok keyifli. Burayı herkesin görmesi gerekiyor. Müthiş bir ortam var." dedi.
Kaynak: AA
Akademik ve sosyo-kültürel çalışmalarla bölgenin en önemli üniversiteleri arasında yer alan Van YYÜ, Kedi Villası, Kilim Müzesi ve son olarak bir öğrencinin talebi üzerine geliştirilen projeyle hayata geçirilen "balık müzesi" ile adından söz ettiriyor.
Su Ürünleri Fakültesi'nin giriş ve zemin katlarında sekiz akvaryum ile oluşturulan müzeye Afrika, Amerika ve Avrupa kıtalarından yaklaşık 50 farklı türden balık getirildi.
Aralarında tatlısu köpekbalığı, pirana (natteri), discus, frenatus, ve tropheusların da bulunduğu balık çeşitleriyle doğal bir laboratuvar haline getirilen müze, hem bilimsel çalışmalara hizmet ediyor hem de ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.
Fakültenin zemin katında da 100 akvaryumla oluşturulan larva sistemiyle üretimleri yapılan balıkların, çevre il ve ilçelerdeki akvaryumculara satılması planlanıyor.
Özel olarak tasarlanan, tatlısu ve deniz canlılarının çeşitli kimyasallarla muhafaza edilmiş hallerinin yer aldığı "balık anatomisi" bölümüyle de ziyaretçilerden ilgi gören müzenin, turizme de katkı sağlaması hedefleniyor.
Önümüzdeki günlerde açılışı gerçekleştirilecek müzeyle ilgili AA muhabirine açıklama yapan YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Balıkçılık Temel Bilimleri Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Ahmet Sepil, önceki yıl bir ilkokul öğrencisinin başbakanlığa talepte bulunmasıyla başladıkları müze çalışmalarını başta YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal ve Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fazıl Şen'in desteğiyle kısa sürede tamamladıklarını söyledi.
Öğrencilerin üniversitede tatlısu ve deniz canlılarını göremediklerini, bu durumun da bilimsel çalışmaları olumsuz etkilediğini anlatan Sepil, dünyadaki birçok endemik akvaryum balığını müzeye taşıyarak bulundukları bölgeleri karakterize ettiklerini belirtti.
Fakülte binasında konsept akvaryumlar oluşturduklarını ifade eden Sepil, "O bölgelere ait endemik türler ile zeminde bulunan kum ve kaya yapısının orijinalini temin ettik. Dolayısıyla ziyaretçilerimiz çeşitli bilgilendirme yazılarıyla da Malawi veya Tanganyika gibi göllerin doğal yapısını ve fizikokimyasal su kalitesi parametrelerini, balıkların yaşayış durumlarını ve hangi türlerinin bulunduğunu rahatlıkla görmesini sağladık." dedi.
Sepil, bilimsel çalışmaların yürütülmesi için çeşitli anaç balıkların bir arada toplanmasını sağladıklarını ifade ederek, balıkların üremesi, beslenmesi ve larval ontogeni süreci için özel bir sistem oluşturduklarını bildirdi.
- "Balıkların doğal yaşamlarını oluşturmaya çalıştık"
Çeşitli bilgilere dayanarak balıkların üretim ve stoklanmasının sağlandığını vurgulayan Sepil, şunları söyledi:
"Şu an yaklaşık 50'ye yakın balık türü var. Bunların yüzde 40'ını tetra türleri (Charachinidae familyası) oluşturuyor. Bu, çok geniş bir aile. Yani en ufak neon tetralardan, etçil piranalara kadar hepsini içeren bir familya. Bunun dışından catfish türleri, köpükyuvayapan türler ve farklı familyalara ait ülkemizde zorlukla bulabileceğimiz türleri buraya getirmeye çalıştık. Burada endemik balık türleri de var. Su şartlarını ona göre hazırlıyoruz. Her akvaryumda sıcaklık, sertlik, iletkenlik değerleri ve PH değerleri farklıdır. Bizler de balıkların doğal yaşamlarını taklit etmeye çalıştık. Bölgede akvaryum hobiciliğin gelişmesini istiyoruz. Büyükşehirlerde şehir akvaryumları ile bunu yakalamak daha kolay."
Sepil, bölgedeki akvaryum balıklarının sürekli batı illerinden temin edildiğini ama bundan sonra üretimlerini burada yapacaklarına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"İmkan olarak herkesin Afrika'daki Malavi, Tanganyika Gölü'nü veya Amazon Nehri'ni ziyaret etmesi kolay değil. Bunu bir şekilde çok yakına taşımak ve gelen misafirlere o havayı biraz olsun hissettirmek önemli. Bir Amazon Nehri'nin özellikleri çeşitli bilgilendirme yazılarıyla ve orada yaşayan balıkları görsel olarak insanların bilmesi değerlidir. Akvaryumlar tamamlanmadığı halde ziyaretçilerimiz çok geliyor. Özellikle ilk ve ortaokullardan öğrenciler yoğun şekilde geliyor. İnsanlar burayı gördüğünde çok heyecanlanıyor."
Sepil, fakülte bünyesinde kurulumuna başlanan yaklaşık 100 akvaryumu içeren larva ünitesinin de balık üretiminin artmasına imkan sağlayacağını, bu sayede bölgedeki akvaryum işletmelerinin balık teminini daha ekonomik yapabilecekleri değerlendirmesinde bulundu.
Ziyaretçilerden Seyitnur Şen de "Daha önce hiç görmediğim çok farklı türden balıkları görme imkanım oldu. İnsanın üç kıtadan toplanan, hayatı boyunca göremeyeceği türleri bir arada görmesi çok keyifli. Burayı herkesin görmesi gerekiyor. Müthiş bir ortam var." dedi.