Prof. Dr. Aybar Açıklaması 'Seçim Bitti, Ekonomide İstikrarlı Bir Döneme Giriyoruz'
Türkiye’de 24 Haziran seçimlerinden sonra yeni dönemde ekonomide yaşanacak gelişmelerin neler olabileceği üzerinden değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar, seçimle birlikte ekonomideki belirsizliğin ortadan kalktığını söyledi. Aybar, "Ekonomide oluşturulan spekülasyonlar seçimle birlikte bitti. Artık istikrarlı bir döneme giriyoruz” dedi.
24 Haziran seçimlerinden sonra yeni dönemde Türkiye ekonomisini nelerin beklediğini yorumlayan İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar, seçimden önce döviz kuru üzerinden Türk ekonomisinde spekülasyonlar oluşturulmak istendiğini belirtti.
Seçim sonrasında yabancılar nezdinde Türkiye’nin ekonomik yatırımlar açısından riskinin düştüğünü de ifade eden Prof. Dr. Aybar, Türkiye’nin uluslararası camiada yeniden yatırım yapılabilir ülke konumunda görüldüğüne ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin arttığına dikkat çekti. Bununla birlikte AB ile ilişkilerde özellikle de göç konusunda Türkiye’nin artan rolü ve önemi çerçevesinde ilerleyeceğini ve daha olumlu bir zemine taşınacağını da kaydeden Prof. Dr. Aybar, seçimin arkasından daha istikrarlı ve öngörülebilir bir dönemin başlayacağının altını çizdi.
“Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi arttı”
Seçimden önce döviz kuru üzerinden Türkiye ekonomisinin manipüle edilmek istendiğini belirten Prof. Dr. Aybar, seçim sonrasında ortadan kalkan belirsizlikle birlikte yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisinin artığını ifade etti.
Prof. Dr. Aybar, "Seçime kadar yaşadığımız bir süreç vardı. O süreç içerisinde de ekonomide özellikle fiyat döviz kuru üzerinden bir takım tartışmalar yürütülüyordu. Kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamaları ile bu oynamalarda ekonomik temellerden ziyade bir takım manipülasyonlar döndüğü konusunda şüpheler vardı. Seçim ile birlikte tüm bunlar bitmiş oldu. Seçimden sonra piyasalar daha olumlu bir tepki göstermeye başladı.
Döviz kurundaki dalgalanma biraz daha ılımlı bir şekle çevrildi. Bundan sonraki süreçte fiyat hareketlenmelerdeki oynamaların daha makul seviyelerde olacağını göreceğiz. Piyasalarda bunun sinyalini veriyor" ifadelerini kullandı.
Uzun vadede ekonomide bir takım yapısal sorunların cevap bulacağı bir döneme girileceğini vurgulayan Prof. Dr. Aybar, seçim sonrasında Türkiye ekonomisi üzerinden şu öngörülerde bulundu:
"İlk olarak ekonomi idaresinin kimde olacağı, ekonominin hangi teknik düzeyde nasıl yönetileceği konusu ve bunları kimlerin yöneteceği ortaya çıkacak. Bunlar tespit edildikten sonra farklı bir dönemi başlatacak. Bu dönemin içerisinde de faizle döviz kuru ve enflasyon arasındaki ilişkinin özellikle kronikleşmiş cari açığın idare edilmesinde ne tür reformlar yapılacağı ön plana çıkacak. Bununla birlikte tasarrufların arttırılması da ele alınacaktır. Bunların yanı sıra vergi düzenlemeleri, ekonomik büyüme ve bunlarla bağlantılı olarak birtakım para politikaları, maliyet politikası uygulamaları ve bütçe disiplininin devam ettirilmesi ön plana çıkacak. Bu çerçevede birtakım kurumsal düzenlemeler de olacaktır. Bu düzenlemeler içerisinde belki de Merkez Bankasının rolünün nasıl olacağı yeniden tanımlanacak. Bu kurumsal düzenlemeler belli kurallar silsilesini de ortaya çıkaracaktır. Tüm bunlar ile birlikte devletin büyük yatırımlarının özel sektörün teşvik edilerek gerçekleştirileceğini göreceğiz.”
"Dolardaki dalgalanma yurt dışı kaynaklı”
İlerleyen süreçte doların, belli bir süre 4,60 seviyelerinde dalgalanacağını kaydeden Prof. Dr. Aybar, dolardaki dalgalanmalara etki eden nedenleri şöyle sıraladı:
"Bu dalgalanmalarda bizden kaynaklanmayan birtakım etkenler var. Bu etkenlerden ilki çapraz kur dediğimiz Dolar-Euro kuru. Euro’nun değer kaybetmesinin Türk Lirası ve dolara yansıması söz konusu. Bir diğer etken ise Amerikan Merkez Bankasının nasıl tavır alacağı ile ilgili. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) sıkı para politikasını devam ettirme açıklaması, dünyadaki emisyonları toplayacağı anlamına geliyor. Bu durum gelişmekte olan ülkelerin iktisadi temellerinde bir takım sıkıntılar oluşturabilir. Nitekim Arjantin örneğinde de bunu görüyoruz. Ancak Türkiye açısından bakıldığında Türkiye dışarıdan gelen dinamiklere karşı biraz daha dirençli olduğunu gösteriyor. Geçmişten gelen deneyimlerde de görüldüğü üzere Türkiye bir takım spekülatif atakların karşısında bir şeyler yapabileceğini gördü. Bunun yanı sıra yurt dışı kaynaklı oynamalara karşı savunma eşiklerini de oluşturmuş durumda.”
Kaynak: İHA
Seçim sonrasında yabancılar nezdinde Türkiye’nin ekonomik yatırımlar açısından riskinin düştüğünü de ifade eden Prof. Dr. Aybar, Türkiye’nin uluslararası camiada yeniden yatırım yapılabilir ülke konumunda görüldüğüne ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin arttığına dikkat çekti. Bununla birlikte AB ile ilişkilerde özellikle de göç konusunda Türkiye’nin artan rolü ve önemi çerçevesinde ilerleyeceğini ve daha olumlu bir zemine taşınacağını da kaydeden Prof. Dr. Aybar, seçimin arkasından daha istikrarlı ve öngörülebilir bir dönemin başlayacağının altını çizdi.
“Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi arttı”
Seçimden önce döviz kuru üzerinden Türkiye ekonomisinin manipüle edilmek istendiğini belirten Prof. Dr. Aybar, seçim sonrasında ortadan kalkan belirsizlikle birlikte yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisinin artığını ifade etti.
Prof. Dr. Aybar, "Seçime kadar yaşadığımız bir süreç vardı. O süreç içerisinde de ekonomide özellikle fiyat döviz kuru üzerinden bir takım tartışmalar yürütülüyordu. Kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamaları ile bu oynamalarda ekonomik temellerden ziyade bir takım manipülasyonlar döndüğü konusunda şüpheler vardı. Seçim ile birlikte tüm bunlar bitmiş oldu. Seçimden sonra piyasalar daha olumlu bir tepki göstermeye başladı.
Döviz kurundaki dalgalanma biraz daha ılımlı bir şekle çevrildi. Bundan sonraki süreçte fiyat hareketlenmelerdeki oynamaların daha makul seviyelerde olacağını göreceğiz. Piyasalarda bunun sinyalini veriyor" ifadelerini kullandı.
Uzun vadede ekonomide bir takım yapısal sorunların cevap bulacağı bir döneme girileceğini vurgulayan Prof. Dr. Aybar, seçim sonrasında Türkiye ekonomisi üzerinden şu öngörülerde bulundu:
"İlk olarak ekonomi idaresinin kimde olacağı, ekonominin hangi teknik düzeyde nasıl yönetileceği konusu ve bunları kimlerin yöneteceği ortaya çıkacak. Bunlar tespit edildikten sonra farklı bir dönemi başlatacak. Bu dönemin içerisinde de faizle döviz kuru ve enflasyon arasındaki ilişkinin özellikle kronikleşmiş cari açığın idare edilmesinde ne tür reformlar yapılacağı ön plana çıkacak. Bununla birlikte tasarrufların arttırılması da ele alınacaktır. Bunların yanı sıra vergi düzenlemeleri, ekonomik büyüme ve bunlarla bağlantılı olarak birtakım para politikaları, maliyet politikası uygulamaları ve bütçe disiplininin devam ettirilmesi ön plana çıkacak. Bu çerçevede birtakım kurumsal düzenlemeler de olacaktır. Bu düzenlemeler içerisinde belki de Merkez Bankasının rolünün nasıl olacağı yeniden tanımlanacak. Bu kurumsal düzenlemeler belli kurallar silsilesini de ortaya çıkaracaktır. Tüm bunlar ile birlikte devletin büyük yatırımlarının özel sektörün teşvik edilerek gerçekleştirileceğini göreceğiz.”
"Dolardaki dalgalanma yurt dışı kaynaklı”
İlerleyen süreçte doların, belli bir süre 4,60 seviyelerinde dalgalanacağını kaydeden Prof. Dr. Aybar, dolardaki dalgalanmalara etki eden nedenleri şöyle sıraladı:
"Bu dalgalanmalarda bizden kaynaklanmayan birtakım etkenler var. Bu etkenlerden ilki çapraz kur dediğimiz Dolar-Euro kuru. Euro’nun değer kaybetmesinin Türk Lirası ve dolara yansıması söz konusu. Bir diğer etken ise Amerikan Merkez Bankasının nasıl tavır alacağı ile ilgili. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) sıkı para politikasını devam ettirme açıklaması, dünyadaki emisyonları toplayacağı anlamına geliyor. Bu durum gelişmekte olan ülkelerin iktisadi temellerinde bir takım sıkıntılar oluşturabilir. Nitekim Arjantin örneğinde de bunu görüyoruz. Ancak Türkiye açısından bakıldığında Türkiye dışarıdan gelen dinamiklere karşı biraz daha dirençli olduğunu gösteriyor. Geçmişten gelen deneyimlerde de görüldüğü üzere Türkiye bir takım spekülatif atakların karşısında bir şeyler yapabileceğini gördü. Bunun yanı sıra yurt dışı kaynaklı oynamalara karşı savunma eşiklerini de oluşturmuş durumda.”