Memur-Sen Başkanı Yalçın Açıklaması '3600 Ek Gösterge Düzenlemesinde, Maliyet Hesabı Değil Adalet Esası Gözetilsin'
SGK 5. Olağan Genel Kurulunda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Bakanlığın ve SGK’nın görev ve yetki alanıyla ilgili olan, ek gösterge vaadi konusunda Bakanımızdan ve SGK Başkanından sorumluluk almalarını bekliyoruz. Farklı ad ve mevzuatlara sahip sosyal güvenlik kurumlarını ortak çatı altında toplamadaki maharet, şimdi de farklı unvanlarda ve kurumlarda görev yapan kamu görevlilerinin ek gösterge durumlarını bütüncül bakışla düzeltmede adalet olarak gerçekleşmeli. 3600 ek gösterge düzenlemesinde, maliyet hesabı değil adalet esası gözetilsin diyoruz” dedi.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 5. Olağan Genel Kurulunu Ankara’da gerçekleştirdi. Genel Kurula Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Bakan Yardımcıları, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve diğer sivil toplum kuruluşlarından temsilciler katıldı.
SGK’nın, sosyal devlet ve sosyal adalet pratiklerinin kapsayıcı ve sürdürülebilir bir zeminde gerçekleşmesine dönük görev ve yetkileriyle, toplumsal huzur ve barışın tesis ve temini noktasında hem icracı hem de politika geliştirici vasfa sahip olduğunu kaydeden Yalçın, “Sosyal güvenlik mevzuatının ve hizmetlerinin, ‘önce insan’ anlayışına dayanması, ‘yüksek kalite ve verimlilik’ odaklı olması zorunludur. Kurum, aktüeryal denge hedefini öncelemek, insana sosyal güvence görevini ötelemek gibi bir tercih hatasına düşmemelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu, Hastalık - iş kazası - malullük - yaşlılık-Emeklilik - doğum ve ölümde Anadolu’ya mahsus ‘devlet ana’ sıfatının hayatla buluşmasını ve somuta dönüşmesini sağlamalıdır. Kayıt dışı istidamın önlenmesinde, Kurum gelirlerinin değerlendirilmesinde, güvencesiz çalıştırmanın engellenmesinde, Kurumun iştirakçileri arasında adaletin temininde ‘Devlet Baba’ tavrını ortaya koymalıdır. Bu itibarla, Sosyal güvenlik açığının Gayri Safi Yurt içi Hasılaya oranını yüzde 1’ler seviyesine çekecek tedbirler ve önlemler alınırken hizmet kalitesinden, sosyal güvenlikten ve sosyal adaletten asla taviz verilmemesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
Yalçın, konuşmasında “kapsayıcı sosyal güvenlik” uygulamasının, kavramlarla ulaşılabilecek bir hedef olmadığını belirterek, “Demokratik katılımın gerçekleştiği, farklı kesimlerin ses ve söz hakkı kullandığı ortak akıl uygulamalarının olduğu bir zemin üretmeden, sosyal güvenlikte kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik hayaldir” ifadelerini kullandı. Yalçın bu itibarla, işbirliğinin artırılması çağrısında bulundu.
"Emeğe Değer Veren Kurumların Daha Fazla Temas Kurması Gerekiyor"
Kamu görevlileri olarak, maaş bordrolarında hem gelir tarafında hem de gider tarafında SGK ile ilgili kalemlerin olduğunu belirten Yalçın, “Görev yaparken biz Kuruma prim ödüyoruz. Emekli olduğumuzda Kurum bize maaş ödüyor. Durumun var olmasını sağlayan iştirakçi vasfımız da Kurumun ayakta kalmasını sağlayan gelir tedarikçisi sıfatımız da var. Buna bağlı olarak doğrudan ya da dolaylı olarak Kurumun söz söylemesini, destek olmasını, katkı sunmasını beklediğimiz tekliflerimiz, taleplerimiz ve beklentilerimiz, oldu ve olmaya da devam edecek. Bu çerçevede, Bakanlığın ve SGK’nın görev ve yetki alanıyla ilgili olan, bize bakan yönüyle ek gösterge teklifi siyasi iradeye bakan yönüyle de ek gösterge vaadi konusunda Bakanımızdan ve SGK Başkanından sorumluluk almalarını bekliyoruz. Farklı ad ve mevzuatlara sahip sosyal güvenlik kurumlarını ortak çatı altında toplamadaki maharet, şimdi de farklı unvanlarda ve kurumlarda görev yapan kamu görevlilerinin ek gösterge durumlarını bütüncül bakışla düzeltmede adalet olarak gerçekleşmeli. Biz Memur-Sen olarak, 3600 ek gösterge düzenlemesinde, maliyet hesabı değil adalet esası gözetilsin diyoruz. Vaat cümlesindeki eksikliğin, icraat düzleminde giderilmesini teklif ve talep ediyoruz. Sayın Bakandan, kendi Bakanlığında görev yapanların da aralarında bulunduğu kamu görevlileri için konuyla ilgilenmesini, bütün kamu görevlilerini kapsayacak şekilde ek gösterge tablosunun güncellenmesini ve düzeltilmesini istiyoruz. SGK’nın da, kapsayıcı sosyal güvenlik, bütüncül bakış ve iştirakçileri arasında adaleti sağlama hedefleriyle uyumlu olacak bir içerikle ek gösterge düzenlemesinin yürürlüğe konulmasına katkı vereceğine inanıyoruz. Bu bağlamda SGK, “ek gösterge yükünü karşılayamayız” çekincesi değil, “ek gösterge düzenlemesinin gereklerini yerine getirmede sorunla karşılaşmayız” güvencesi üretmelidir. Biz, gerek saygı değer Bakanın ve gerekse kıymetli Başkanın, SGK’nın ek gösterge taleplerini karşılayabilecek ve taşıyabilecek kapasiteye sahip olduğunu ispatlayacak duruşu tercih edecekleri kanaatindeyiz. Elbette gerek Bakanımızdan, Başkanımızdan ve kurumdan beklentilerimiz ve taleplerimiz bununla sınırlı değil. Memur-Sen olarak, emeğe değer veren ve güvence sağlayan kurumların daha fazla temas kurması ve işbirliği telaşı içerisinde olması gerektiği kanaatindeyiz" ifadelerinde bulundu.
"Büro-Memur-Sen’in tekliflerinin kazanım olarak hayat bulması memnuniyeti artıracaktır"
Yalçın, konuşmasında Sosyal Güvenlik reformu sonrasında vatandaşların memnuniyet oranlarının hızlı ve istikrarlı bir biçimde yukarılara tırmandığını ifade ederek, “Bu yüksek memnuniyet her şeyden çok Kurum personelinin eseridir. Vatandaşı memnun eden kurum personelinin de memnun edilmesi gerekiyor. Mali haklarında, çalışma şartlarında, özlük haklarında, sosyal hak ve imkanlarında iyileştirme için daha fazla beklenmemelidir. Fazla çalışma ücretlerinden, özel hizmet tazminatlarına, ek ödemelerinden, ikramiyelere, ek göstergeden, görevde yükselmelere Kurum personelinin haklı beklentilerinin karşılanması, yetkili sendikamız Büro-Memur-Sen’in tekliflerinin kazanım olarak hayat bulması memnuniyeti artıracaktır. Hizmet sunulan vatandaş/kurum/işveren sayısı ile hizmeti sunan personel/birim sayısı arasındaki orantısızlığın giderilmesi gerekiyor. Kurumun personel ihtiyacı, kurum giderlerinin artmasına değil kurum hizmetlerindeki kalite ve hızın korunmasına gerekçe oluşturacaktır. Kurum personelince önemsenen fakat farklı gerekçelerle ötelenen, sigorta uzmanlığı sisteminin de çok kısa süre içerisinde karara bağlanmasını ve uygulanmaya konulmasını önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
Yalçın, beklentileri sıraladı
“SGK’nın kamu görevlileri dahil bütün vatandaşlarımıza yönelik sağlık hizmetlerinde finansör olduğunu biliyor, önleyici ve koruyucu sağlık hizmetleri noktasında sorumluluk almaktan kaçınmadığını müşahede ediyoruz” diyen Yalçın, “Fakat, başta emekliler olmak üzere iştirakçilerden sağlık hizmetlerinden yararlanmada tedavi katkı ve katılım payı tahsil edilmesi uygulamasına son verilmesini istiyoruz. Bu noktada ilk adım olarak TÜİK tarafından açıklanan açlık-yoksulluk sınırının altında geliri olanlardan tedavi katılım payı alınmaması uygulamasının 1 Ocak 2019 itibariyle başlatılmasını teklif ediyoruz. Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında belirlenen ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen gündelik ve yol gideri tutarlarının fiili duruma uygun bir miktara yükseltilmesini bekliyoruz. Fiilen çalışmakta iken alınan maaş ve ücret ile emekli olunduğunda alınan maaş ve ücret arasındaki fark giderek artmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi amacıyla; kamu görevlilerinin fiilen çalışma döneminde en son almış oldukları maaşları ile emekli olunduklarında aldıkları ilk maaş arasındaki farkın yüzde 10’dan daha fazla olmamasını sağlayacak bir maaş hesaplama sisteminin geliştirilmesi elzemdir. Bu anlamda, ek ödemelerin emekli maaşı ve emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınması yönünde bir düzenlemenin yapılması, 5510 sayılı Kanuna tabi kamu görevlileri ile 5434 sayılı kanuna tabi kamu görevlileri arasında sosyal güvenlik hakkı ve emekli maaşı/ikramiyesi noktasında farkların giderilmesine yönelik düzenleme yapılmasını önemsiyor ve gerekli görüyoruz” dedi.
Asgari ücret noktasında ortaya konan ekonomik gerekler ve gerçeklerle uyumlu artış yapma tavrının, hem emekli maaşlarının belirlenmesinde hem de 2019 yılı Ağustos ayındaki kamu görevlileri toplu sözleşme sürecinde devam ettirilmesini beklediklerini kaydeden Yalçın, ücretlilerin ekonomik durumlarını iyileştirmek sosyal devletin, asgari ücret noktasında işverenlere sağlanan desteğin benzerini kamu görevlilerine sağlamak ise adil devletin gereği olduğunu vurguladı.
Emeklilere ilişkin ise Yalçın, “Emekli kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme hakkı noktasındaki fiili yasağın ve toplu sözleşme kapsamından daha geniş çerçevede yararlanmasına ilişkin sınırlamanın sona ermesi, hepimizin sorumluğu, demokratik devlet olmanın gereğidir” diye konuştu.
"Temsildeki eksiklikler giderilmeli"
Kamu görevlileri sendikacılığının çalışma hayatına yönelik kamu kurumları ve kuruluşları noktasındaki temsilindeki eksiklikten de söz eden Yalçın, “Sosyal Güvenlik Kurulunun hem genel hem de yönetim kurulunda temsilci bulunduruyoruz. Fakat Bakanlıkla ilişkili konumdaki Türkiye İş Kurumunun genel kurulunda varız yönetim kurulunda temsil edilmiyoruz, Mesleki Yeterlilik Kurumunda ise ne genel kurulda ne yönetim kurulunda varız. Biz bu iki Kurumda da kamu görevlileri sendikal kulvarındaki yetkili örgütlerin genel kurulda ve yönetim kurulunda temsilcisi olmasının demokratik katılımın gereği olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yalçın, SGK’nın 4. Genel Kurul döneminde Memur-Sen Konfederasyonunu temsil eden Ahmet Özer’e de teşekkürlerini iletti.
Kaynak: İHA
SGK’nın, sosyal devlet ve sosyal adalet pratiklerinin kapsayıcı ve sürdürülebilir bir zeminde gerçekleşmesine dönük görev ve yetkileriyle, toplumsal huzur ve barışın tesis ve temini noktasında hem icracı hem de politika geliştirici vasfa sahip olduğunu kaydeden Yalçın, “Sosyal güvenlik mevzuatının ve hizmetlerinin, ‘önce insan’ anlayışına dayanması, ‘yüksek kalite ve verimlilik’ odaklı olması zorunludur. Kurum, aktüeryal denge hedefini öncelemek, insana sosyal güvence görevini ötelemek gibi bir tercih hatasına düşmemelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu, Hastalık - iş kazası - malullük - yaşlılık-Emeklilik - doğum ve ölümde Anadolu’ya mahsus ‘devlet ana’ sıfatının hayatla buluşmasını ve somuta dönüşmesini sağlamalıdır. Kayıt dışı istidamın önlenmesinde, Kurum gelirlerinin değerlendirilmesinde, güvencesiz çalıştırmanın engellenmesinde, Kurumun iştirakçileri arasında adaletin temininde ‘Devlet Baba’ tavrını ortaya koymalıdır. Bu itibarla, Sosyal güvenlik açığının Gayri Safi Yurt içi Hasılaya oranını yüzde 1’ler seviyesine çekecek tedbirler ve önlemler alınırken hizmet kalitesinden, sosyal güvenlikten ve sosyal adaletten asla taviz verilmemesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
Yalçın, konuşmasında “kapsayıcı sosyal güvenlik” uygulamasının, kavramlarla ulaşılabilecek bir hedef olmadığını belirterek, “Demokratik katılımın gerçekleştiği, farklı kesimlerin ses ve söz hakkı kullandığı ortak akıl uygulamalarının olduğu bir zemin üretmeden, sosyal güvenlikte kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik hayaldir” ifadelerini kullandı. Yalçın bu itibarla, işbirliğinin artırılması çağrısında bulundu.
"Emeğe Değer Veren Kurumların Daha Fazla Temas Kurması Gerekiyor"
Kamu görevlileri olarak, maaş bordrolarında hem gelir tarafında hem de gider tarafında SGK ile ilgili kalemlerin olduğunu belirten Yalçın, “Görev yaparken biz Kuruma prim ödüyoruz. Emekli olduğumuzda Kurum bize maaş ödüyor. Durumun var olmasını sağlayan iştirakçi vasfımız da Kurumun ayakta kalmasını sağlayan gelir tedarikçisi sıfatımız da var. Buna bağlı olarak doğrudan ya da dolaylı olarak Kurumun söz söylemesini, destek olmasını, katkı sunmasını beklediğimiz tekliflerimiz, taleplerimiz ve beklentilerimiz, oldu ve olmaya da devam edecek. Bu çerçevede, Bakanlığın ve SGK’nın görev ve yetki alanıyla ilgili olan, bize bakan yönüyle ek gösterge teklifi siyasi iradeye bakan yönüyle de ek gösterge vaadi konusunda Bakanımızdan ve SGK Başkanından sorumluluk almalarını bekliyoruz. Farklı ad ve mevzuatlara sahip sosyal güvenlik kurumlarını ortak çatı altında toplamadaki maharet, şimdi de farklı unvanlarda ve kurumlarda görev yapan kamu görevlilerinin ek gösterge durumlarını bütüncül bakışla düzeltmede adalet olarak gerçekleşmeli. Biz Memur-Sen olarak, 3600 ek gösterge düzenlemesinde, maliyet hesabı değil adalet esası gözetilsin diyoruz. Vaat cümlesindeki eksikliğin, icraat düzleminde giderilmesini teklif ve talep ediyoruz. Sayın Bakandan, kendi Bakanlığında görev yapanların da aralarında bulunduğu kamu görevlileri için konuyla ilgilenmesini, bütün kamu görevlilerini kapsayacak şekilde ek gösterge tablosunun güncellenmesini ve düzeltilmesini istiyoruz. SGK’nın da, kapsayıcı sosyal güvenlik, bütüncül bakış ve iştirakçileri arasında adaleti sağlama hedefleriyle uyumlu olacak bir içerikle ek gösterge düzenlemesinin yürürlüğe konulmasına katkı vereceğine inanıyoruz. Bu bağlamda SGK, “ek gösterge yükünü karşılayamayız” çekincesi değil, “ek gösterge düzenlemesinin gereklerini yerine getirmede sorunla karşılaşmayız” güvencesi üretmelidir. Biz, gerek saygı değer Bakanın ve gerekse kıymetli Başkanın, SGK’nın ek gösterge taleplerini karşılayabilecek ve taşıyabilecek kapasiteye sahip olduğunu ispatlayacak duruşu tercih edecekleri kanaatindeyiz. Elbette gerek Bakanımızdan, Başkanımızdan ve kurumdan beklentilerimiz ve taleplerimiz bununla sınırlı değil. Memur-Sen olarak, emeğe değer veren ve güvence sağlayan kurumların daha fazla temas kurması ve işbirliği telaşı içerisinde olması gerektiği kanaatindeyiz" ifadelerinde bulundu.
"Büro-Memur-Sen’in tekliflerinin kazanım olarak hayat bulması memnuniyeti artıracaktır"
Yalçın, konuşmasında Sosyal Güvenlik reformu sonrasında vatandaşların memnuniyet oranlarının hızlı ve istikrarlı bir biçimde yukarılara tırmandığını ifade ederek, “Bu yüksek memnuniyet her şeyden çok Kurum personelinin eseridir. Vatandaşı memnun eden kurum personelinin de memnun edilmesi gerekiyor. Mali haklarında, çalışma şartlarında, özlük haklarında, sosyal hak ve imkanlarında iyileştirme için daha fazla beklenmemelidir. Fazla çalışma ücretlerinden, özel hizmet tazminatlarına, ek ödemelerinden, ikramiyelere, ek göstergeden, görevde yükselmelere Kurum personelinin haklı beklentilerinin karşılanması, yetkili sendikamız Büro-Memur-Sen’in tekliflerinin kazanım olarak hayat bulması memnuniyeti artıracaktır. Hizmet sunulan vatandaş/kurum/işveren sayısı ile hizmeti sunan personel/birim sayısı arasındaki orantısızlığın giderilmesi gerekiyor. Kurumun personel ihtiyacı, kurum giderlerinin artmasına değil kurum hizmetlerindeki kalite ve hızın korunmasına gerekçe oluşturacaktır. Kurum personelince önemsenen fakat farklı gerekçelerle ötelenen, sigorta uzmanlığı sisteminin de çok kısa süre içerisinde karara bağlanmasını ve uygulanmaya konulmasını önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
Yalçın, beklentileri sıraladı
“SGK’nın kamu görevlileri dahil bütün vatandaşlarımıza yönelik sağlık hizmetlerinde finansör olduğunu biliyor, önleyici ve koruyucu sağlık hizmetleri noktasında sorumluluk almaktan kaçınmadığını müşahede ediyoruz” diyen Yalçın, “Fakat, başta emekliler olmak üzere iştirakçilerden sağlık hizmetlerinden yararlanmada tedavi katkı ve katılım payı tahsil edilmesi uygulamasına son verilmesini istiyoruz. Bu noktada ilk adım olarak TÜİK tarafından açıklanan açlık-yoksulluk sınırının altında geliri olanlardan tedavi katılım payı alınmaması uygulamasının 1 Ocak 2019 itibariyle başlatılmasını teklif ediyoruz. Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında belirlenen ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen gündelik ve yol gideri tutarlarının fiili duruma uygun bir miktara yükseltilmesini bekliyoruz. Fiilen çalışmakta iken alınan maaş ve ücret ile emekli olunduğunda alınan maaş ve ücret arasındaki fark giderek artmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi amacıyla; kamu görevlilerinin fiilen çalışma döneminde en son almış oldukları maaşları ile emekli olunduklarında aldıkları ilk maaş arasındaki farkın yüzde 10’dan daha fazla olmamasını sağlayacak bir maaş hesaplama sisteminin geliştirilmesi elzemdir. Bu anlamda, ek ödemelerin emekli maaşı ve emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınması yönünde bir düzenlemenin yapılması, 5510 sayılı Kanuna tabi kamu görevlileri ile 5434 sayılı kanuna tabi kamu görevlileri arasında sosyal güvenlik hakkı ve emekli maaşı/ikramiyesi noktasında farkların giderilmesine yönelik düzenleme yapılmasını önemsiyor ve gerekli görüyoruz” dedi.
Asgari ücret noktasında ortaya konan ekonomik gerekler ve gerçeklerle uyumlu artış yapma tavrının, hem emekli maaşlarının belirlenmesinde hem de 2019 yılı Ağustos ayındaki kamu görevlileri toplu sözleşme sürecinde devam ettirilmesini beklediklerini kaydeden Yalçın, ücretlilerin ekonomik durumlarını iyileştirmek sosyal devletin, asgari ücret noktasında işverenlere sağlanan desteğin benzerini kamu görevlilerine sağlamak ise adil devletin gereği olduğunu vurguladı.
Emeklilere ilişkin ise Yalçın, “Emekli kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme hakkı noktasındaki fiili yasağın ve toplu sözleşme kapsamından daha geniş çerçevede yararlanmasına ilişkin sınırlamanın sona ermesi, hepimizin sorumluğu, demokratik devlet olmanın gereğidir” diye konuştu.
"Temsildeki eksiklikler giderilmeli"
Kamu görevlileri sendikacılığının çalışma hayatına yönelik kamu kurumları ve kuruluşları noktasındaki temsilindeki eksiklikten de söz eden Yalçın, “Sosyal Güvenlik Kurulunun hem genel hem de yönetim kurulunda temsilci bulunduruyoruz. Fakat Bakanlıkla ilişkili konumdaki Türkiye İş Kurumunun genel kurulunda varız yönetim kurulunda temsil edilmiyoruz, Mesleki Yeterlilik Kurumunda ise ne genel kurulda ne yönetim kurulunda varız. Biz bu iki Kurumda da kamu görevlileri sendikal kulvarındaki yetkili örgütlerin genel kurulda ve yönetim kurulunda temsilcisi olmasının demokratik katılımın gereği olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yalçın, SGK’nın 4. Genel Kurul döneminde Memur-Sen Konfederasyonunu temsil eden Ahmet Özer’e de teşekkürlerini iletti.