Apartman Yöneticilerine Ve Komşulara 'Uyuşturucu' Uyarısı
BM Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sevil Atasoy: 'Uyuşturucu artık evlerin balkonlarında, teraslarında, mutfaklarında bile yetiştirilebilir hale geldi. Maalesef uyuşturucuyu her yerde yetiştiriyorlar. Burada polisin, komşuların, apartman yöneticilerinin, su ve elektrik faturası görevlilerinin, yangına müdahale eden itfaiyecilerin bile dikkatli olması gerekiyor' 'Elektrik faturalarına, su sarfiyatlarına dikkat edilmeli. Farklı kokulara duyarlı olunmalı'
SÜLEYMAN ELÇİN - Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) Üyesi ve Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, "Uyuşturucu artık evlerin balkonlarında, teraslarında, mutfaklarında bile yetiştirilebilir hale geldi. Maalesef uyuşturucuyu her yerde yetiştiriyorlar. Burada polisin, komşuların, apartman yöneticilerinin, su ve elektrik faturası görevlilerinin, yangına müdahale eden itfaiyecilerin bile dikkatli olması gerekiyor." dedi.
Atasoy, uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin bir kongreye katılmak için geldiği Antalya'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2005'ten bu yana 190'dan fazla ülkenin arz ve talepler mücadelesini dünyada izleyen 13 kişiden biri olduğunu söyledi.
Türkiye'deki madde bağımlılarının sayısının dünyanın birçok ülkesinden az olduğunu ama bu sayının giderek arttığını vurgulayan Atasoy, gençlerin uyuşturucu bağımlısı olmasının tehdit oluşturduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin dünyanın çok özel bir yerinde olduğunu, bulunduğu coğrafyayla gurur duyduklarını aktaran Atasoy, şunları kaydetti:
"Türkiye Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda ama her şeyin köprüsündeyiz, kötülüklerin de köprüsündeyiz. Afganistan'dan yola çıkan İran'dan geçerek Batı'ya ulaşan eroin trafiğinin üzerindeyiz. Avrupa'da 1,5 milyon eroin bağımlısı var. Eroin bağımlıları bu maddeyi buluyor. Bu eroin de önemli ölçüde Türkiye'den Kuzey Karadeniz'den ya da Arap Yarımadası'ndan gidiyor."
Türkiye'nin sadece doğudan batıya değil, batıdan da doğuya doğru birtakım tehlikelerin üzerinde olduğuna dikkati çeken Atasoy, içerisinde amfetamin içeren Batı'dan terör örgütlerine ulaştırılan captagon hapların "açlığı, uykusuzluğu ve yorgunluğu gideren madde" gibi anlatıldığını ancak vücutta bağımlılık yaptığını vurguladı.
Terör örgütlerinin bu kaçakçılıktan pay aldığını anlatan Atasoy, Suriye'de ve Lübnan'da laboratuvarlar olduğunu bildiklerini, Afrin harekatında milyonlarca captagonun ele geçirildiğini dile getirdi.
- Kazanılan para, teröre dönüştürülüyor
Arzla mücadelenin yetmediğini, taleple mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Atasoy, şöyle konuştu:
"İnsanların madde kullanmasını engellemek lazım. Madde kullanmasını engelleyemiyorsak hızlıca tedavi etmemiz lazım. Bağımlı bir kişi 'Tedavi olmak istiyorum' dediği anda buna mutlaka imkan sağlamamız lazım. Yoksa bu kişiler hemen vazgeçebiliyor. Tedavi kanıta dayalı bilimsel yöntemle olmak zorunda. Tedavi ömür boyudur. Bağımlılığın tedavisi mümkün ama devamlı olmalı. Tedavi edilen kişiler topluma kazandırılmalı ve psikososyal destek verilmesi gerekiyor. Afganistan'dan Batı'ya giden uyuşturucu trafiğinden 32 ülke etkileniyor. Buradan elde edilen gelir 10 milyar dolar. Bu da birtakım örgütlere aktarılıyor, teröre dönüştürülüyor. Terör örgütü uyuşturucudan elde ettiği parayla sadece silah almıyor, Afgan köylüsünü de finanse ediyor. Batı'ya Kolombiya'daki gibi uyuşturucu ve terör örgütleri arasındaki ilişkiye benzer bağlantıyı bir türlü bizim için kurduramıyoruz. Kanıt istiyorlar. Türkiye'nin haklı olduğu pek çok konuda Batı bizden olmadık kanıtlar istiyor. Uyuşturucu ve terör örgütleri arasındaki bağlantının kanıtları hiç olmadığı halde başka ülkeler için ne güzel kararlar alındığını biliyoruz. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz ama biz Türk'üz. Bu işin de üstesinden geliriz."
- Uyuşturucu konusunda herkese "dikkat" uyarısı
Atasoy, parçalanmış ve aile içi şiddetin olduğu durumlarda çocukların risk altına girdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Okullarda bu çocuklara özel destek verilmesi gerekiyor. Rehberlik öğretmenlerinin risk altındaki çocuklarla ilgili nasıl hareket etmesi gerektiğinin iyi öğretilmesi lazım. Anne ya da babadan birisinin cezaevinde olması da risk. Çocuğun tacize, istismara uğraması da risk. Risk sadece aile işi şiddet, eşler arasındaki problemlerden oluşmuyor. Bu çocuklara okul öncesi iyi eğitim ya da öğretmen destekli yol göstermemiz gerekiyor. Uyuşturucu artık evlerin balkonlarında, teraslarında, mutfaklarında bile yetiştirilebilir hale geldi. Maalesef uyuşturucuyu her yerde yetiştiriyorlar. Burada polisin, komşuların, apartman yöneticilerinin, su ve elektrik faturası görevlilerinin, yangına müdahale eden itfaiyecilerin bile dikkatli olması gerekiyor. Elektrik faturalarına, su sarfiyatlarına dikkat edilmeli. Farklı kokulara duyarlı olunmalı çünkü yasak olmayan maddelerle bile uyuşturucu madde sentezlemenin yöntemleri internette anlatılıyor. Maalesef yabancı akıl hocaları oluyor."
Kaynak: AA
Atasoy, uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin bir kongreye katılmak için geldiği Antalya'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2005'ten bu yana 190'dan fazla ülkenin arz ve talepler mücadelesini dünyada izleyen 13 kişiden biri olduğunu söyledi.
Türkiye'deki madde bağımlılarının sayısının dünyanın birçok ülkesinden az olduğunu ama bu sayının giderek arttığını vurgulayan Atasoy, gençlerin uyuşturucu bağımlısı olmasının tehdit oluşturduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin dünyanın çok özel bir yerinde olduğunu, bulunduğu coğrafyayla gurur duyduklarını aktaran Atasoy, şunları kaydetti:
"Türkiye Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda ama her şeyin köprüsündeyiz, kötülüklerin de köprüsündeyiz. Afganistan'dan yola çıkan İran'dan geçerek Batı'ya ulaşan eroin trafiğinin üzerindeyiz. Avrupa'da 1,5 milyon eroin bağımlısı var. Eroin bağımlıları bu maddeyi buluyor. Bu eroin de önemli ölçüde Türkiye'den Kuzey Karadeniz'den ya da Arap Yarımadası'ndan gidiyor."
Türkiye'nin sadece doğudan batıya değil, batıdan da doğuya doğru birtakım tehlikelerin üzerinde olduğuna dikkati çeken Atasoy, içerisinde amfetamin içeren Batı'dan terör örgütlerine ulaştırılan captagon hapların "açlığı, uykusuzluğu ve yorgunluğu gideren madde" gibi anlatıldığını ancak vücutta bağımlılık yaptığını vurguladı.
Terör örgütlerinin bu kaçakçılıktan pay aldığını anlatan Atasoy, Suriye'de ve Lübnan'da laboratuvarlar olduğunu bildiklerini, Afrin harekatında milyonlarca captagonun ele geçirildiğini dile getirdi.
- Kazanılan para, teröre dönüştürülüyor
Arzla mücadelenin yetmediğini, taleple mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Atasoy, şöyle konuştu:
"İnsanların madde kullanmasını engellemek lazım. Madde kullanmasını engelleyemiyorsak hızlıca tedavi etmemiz lazım. Bağımlı bir kişi 'Tedavi olmak istiyorum' dediği anda buna mutlaka imkan sağlamamız lazım. Yoksa bu kişiler hemen vazgeçebiliyor. Tedavi kanıta dayalı bilimsel yöntemle olmak zorunda. Tedavi ömür boyudur. Bağımlılığın tedavisi mümkün ama devamlı olmalı. Tedavi edilen kişiler topluma kazandırılmalı ve psikososyal destek verilmesi gerekiyor. Afganistan'dan Batı'ya giden uyuşturucu trafiğinden 32 ülke etkileniyor. Buradan elde edilen gelir 10 milyar dolar. Bu da birtakım örgütlere aktarılıyor, teröre dönüştürülüyor. Terör örgütü uyuşturucudan elde ettiği parayla sadece silah almıyor, Afgan köylüsünü de finanse ediyor. Batı'ya Kolombiya'daki gibi uyuşturucu ve terör örgütleri arasındaki ilişkiye benzer bağlantıyı bir türlü bizim için kurduramıyoruz. Kanıt istiyorlar. Türkiye'nin haklı olduğu pek çok konuda Batı bizden olmadık kanıtlar istiyor. Uyuşturucu ve terör örgütleri arasındaki bağlantının kanıtları hiç olmadığı halde başka ülkeler için ne güzel kararlar alındığını biliyoruz. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz ama biz Türk'üz. Bu işin de üstesinden geliriz."
- Uyuşturucu konusunda herkese "dikkat" uyarısı
Atasoy, parçalanmış ve aile içi şiddetin olduğu durumlarda çocukların risk altına girdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Okullarda bu çocuklara özel destek verilmesi gerekiyor. Rehberlik öğretmenlerinin risk altındaki çocuklarla ilgili nasıl hareket etmesi gerektiğinin iyi öğretilmesi lazım. Anne ya da babadan birisinin cezaevinde olması da risk. Çocuğun tacize, istismara uğraması da risk. Risk sadece aile işi şiddet, eşler arasındaki problemlerden oluşmuyor. Bu çocuklara okul öncesi iyi eğitim ya da öğretmen destekli yol göstermemiz gerekiyor. Uyuşturucu artık evlerin balkonlarında, teraslarında, mutfaklarında bile yetiştirilebilir hale geldi. Maalesef uyuşturucuyu her yerde yetiştiriyorlar. Burada polisin, komşuların, apartman yöneticilerinin, su ve elektrik faturası görevlilerinin, yangına müdahale eden itfaiyecilerin bile dikkatli olması gerekiyor. Elektrik faturalarına, su sarfiyatlarına dikkat edilmeli. Farklı kokulara duyarlı olunmalı çünkü yasak olmayan maddelerle bile uyuşturucu madde sentezlemenin yöntemleri internette anlatılıyor. Maalesef yabancı akıl hocaları oluyor."