Türk Arkeologlar, Orta Asya'ya Keşfe Çıkıyor
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının destekleriyle geçen yıl Kırgızistan'da Türk devleti Karahanlılar dönemine ait bir türbeyi gün yüzüne çıkaran Türk arkeologlar, Kazakistan'ın daveti ile ülkede keşif çalışmaları yapıyor Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Eravşar: 'Yapılacak kazı çalışmaları Türk tarihine ve kültürüne çok önemli bilgiler, bulgular kazandıracak' 'Orta Asya'da arkeolojik anlamda bir boşluk var, dokunulmamış bir bölge. Kimsenin bugüne kadar yeterince ilgilenmediği bu bölgede ortaya çıkacak veriler herkesi heyecanlandıracaktır'
HATİCE ÖZDEMİR TOSUN - Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın (TİKA) destekleriyle geçen yıl Kırgızistan'da Türk devleti Karahanlılar dönemine ait bir türbeyi gün yüzüne çıkaran Türk arkeologlar, Kazakistan'ın daveti üzerine ülkede arkeolojik kazı yapmak için çalışmalara başladı.
Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Eravşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kırgızistan'da gerçekleştirdikleri çalışmaların ardından Kazakistan Kültür Bakanlığının da kendilerine, bu ülkede arkeolojik kazı yapılması için davette bulunduğunu söyledi.
Bu kapsamda kendisinin de içinde bulunduğu Türkiye'den bir heyetin Kazakistan'a giderek ön tespit yaptığını anlatan Eravşar, özellikle Esik Kurgan bölgesinde yüzey araştırması gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Nerede kazı yapılacağı, hangi yerleşmelerin önemli olduğu yönünde araştırmada bulunduklarını belirten Eravşar, şunları söyledi:
"Esik, Talgar ve Yesi şehirlerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu alanlarda yapılacak kazı çalışmaları Türk tarihine ve kültürüne çok önemli bilgiler, bulgular kazandıracak. Örneğin, tarih kitaplarımızda, Türklerin yerleşik hayata Göktürklerle geçtiği belirtilir, bu yanlış bir defa. Rusların yapmış olduğu arkeolojik araştırmalar gösteriyor ki Türkler çok erken tarihten itibaren Orta Asya'nın birçok bölgesinde yerleşik hayata geçmiş. Buna ilişkin kentlerin mevcut olduğunu Rus arkeologlar keşfediyorlar."
- "Kazılar, tarih kitaplarındaki bilgileri değiştirecek"
TİKA'nın bilgisi dahilinde Kazakistan için 2019 yılına yönelik bir program hazırladıklarını söyleyen Eravşar, Akdeniz Üniversitesi başta olmak üzere farklı üniversitelerden yaklaşık 20 kişilik bir heyetin Kazakistan'ın farklı bölgelerinde kazılar yapacağını bildirdi.
Kazakistan'daki kazılarda tarihçileri heyecanlandıracak bilgi ve belgelere ulaşmayı hedeflediklerini söyleyen Eravşar, "Kazılarla, tarih kitaplarındaki bilgileri değiştirecek verilere, bulgulara ulaşılacaktır. Ayrıca, Türkiye olarak bizlerin orada olmasını tarihi bir sorumluluk olarak değerlendiriyorum. Yaptığımız araştırmalarla geçmişte de biz vardık, bugün de biz varız dememiz, kendimizi göstermemiz lazım." diye konuştu.
Kendisinin uzmanlık alanının orta çağ arkeolojisi olduğunu ve bu nedenle Karahanlı dönemi yerleşmelerinden birisine odaklanacağını söyleyen Osman Eravşar, Kırgızistan'daki çalışmaların da devam edeceğini kaydetti.
- "Orta Asya, Türk tarihi için çok önemli"
Türkiye'nin bugüne kadar Orta Asya'da yeterli arkeolojik çalışmalar yapmadığını da ifade eden Eravşar, ilk olarak 1992 yılında Moğolistan'da Türk anıtlarının araştırılmasına ilişkin bir çalışma yapıldığını, ancak devam ettirilemediğini kaydetti.
En kapsamlı arkeolojik kazıların 2013 yılında başlatıldığını, 2016 yılında ise Kırgızistan'a odaklanıldığını belirten Eravşar, buradaki çalışmalar neticesinde Koçkor ilçesi Kum-Döbö köyü yakınlarında bir türbe yapısını açığa çıkardıklarını belirtti.
Osman Eravşar, Türk tarihi açısından Orta Asya'nın önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'de 40'ın üzerinde arkeoloji bölümü olmasına rağmen Orta Asya arkeolojisine yönelik araştırma yapan bir arkeoloji bölümünün bulunmadığına işaret eden Eravşar, bu durumu önemli bir eksiklik olarak değerlendirdi.
Almanya, Kore, Çin ve Japonya'nın Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi ülkelerde kendi misyonları çerçevesinde araştırmalar yaptıklarını aktaran Eravşar, şunları söyledi:
"Ülkeler Orta Asya'ya yönelmişken 'Biz neden orada yokuz?' diye kendimizi sorgulamamız lazım. Birçok anlamda Orta Asya arkeolojisine yönelik bilgilerden uzağız. Örneğin İskit ile Avar dönemini yeterince bilmiyoruz. Orta Asya'da arkeolojik anlamda bir boşluk var, dokunulmamış bir bölge. Kimsenin bugüne kadar yeterince ilgilenmediği bu bölgede ortaya çıkacak veriler herkesi heyecandıracaktır. Bu anlamda Orta Asya'ya yönelmemiz lazım."
Orta Asya bölgesi ile ilgili cevap bekleyen bir soru yumağı olduğunu ifade eden Eravşar, bu sorulara yanıt bulunabilmesi için alana yönelik yoğun bir araştırma yapılması gerektiğini bildirdi.
Kaynak: AA
Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Eravşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kırgızistan'da gerçekleştirdikleri çalışmaların ardından Kazakistan Kültür Bakanlığının da kendilerine, bu ülkede arkeolojik kazı yapılması için davette bulunduğunu söyledi.
Bu kapsamda kendisinin de içinde bulunduğu Türkiye'den bir heyetin Kazakistan'a giderek ön tespit yaptığını anlatan Eravşar, özellikle Esik Kurgan bölgesinde yüzey araştırması gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Nerede kazı yapılacağı, hangi yerleşmelerin önemli olduğu yönünde araştırmada bulunduklarını belirten Eravşar, şunları söyledi:
"Esik, Talgar ve Yesi şehirlerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu alanlarda yapılacak kazı çalışmaları Türk tarihine ve kültürüne çok önemli bilgiler, bulgular kazandıracak. Örneğin, tarih kitaplarımızda, Türklerin yerleşik hayata Göktürklerle geçtiği belirtilir, bu yanlış bir defa. Rusların yapmış olduğu arkeolojik araştırmalar gösteriyor ki Türkler çok erken tarihten itibaren Orta Asya'nın birçok bölgesinde yerleşik hayata geçmiş. Buna ilişkin kentlerin mevcut olduğunu Rus arkeologlar keşfediyorlar."
- "Kazılar, tarih kitaplarındaki bilgileri değiştirecek"
TİKA'nın bilgisi dahilinde Kazakistan için 2019 yılına yönelik bir program hazırladıklarını söyleyen Eravşar, Akdeniz Üniversitesi başta olmak üzere farklı üniversitelerden yaklaşık 20 kişilik bir heyetin Kazakistan'ın farklı bölgelerinde kazılar yapacağını bildirdi.
Kazakistan'daki kazılarda tarihçileri heyecanlandıracak bilgi ve belgelere ulaşmayı hedeflediklerini söyleyen Eravşar, "Kazılarla, tarih kitaplarındaki bilgileri değiştirecek verilere, bulgulara ulaşılacaktır. Ayrıca, Türkiye olarak bizlerin orada olmasını tarihi bir sorumluluk olarak değerlendiriyorum. Yaptığımız araştırmalarla geçmişte de biz vardık, bugün de biz varız dememiz, kendimizi göstermemiz lazım." diye konuştu.
Kendisinin uzmanlık alanının orta çağ arkeolojisi olduğunu ve bu nedenle Karahanlı dönemi yerleşmelerinden birisine odaklanacağını söyleyen Osman Eravşar, Kırgızistan'daki çalışmaların da devam edeceğini kaydetti.
- "Orta Asya, Türk tarihi için çok önemli"
Türkiye'nin bugüne kadar Orta Asya'da yeterli arkeolojik çalışmalar yapmadığını da ifade eden Eravşar, ilk olarak 1992 yılında Moğolistan'da Türk anıtlarının araştırılmasına ilişkin bir çalışma yapıldığını, ancak devam ettirilemediğini kaydetti.
En kapsamlı arkeolojik kazıların 2013 yılında başlatıldığını, 2016 yılında ise Kırgızistan'a odaklanıldığını belirten Eravşar, buradaki çalışmalar neticesinde Koçkor ilçesi Kum-Döbö köyü yakınlarında bir türbe yapısını açığa çıkardıklarını belirtti.
Osman Eravşar, Türk tarihi açısından Orta Asya'nın önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'de 40'ın üzerinde arkeoloji bölümü olmasına rağmen Orta Asya arkeolojisine yönelik araştırma yapan bir arkeoloji bölümünün bulunmadığına işaret eden Eravşar, bu durumu önemli bir eksiklik olarak değerlendirdi.
Almanya, Kore, Çin ve Japonya'nın Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi ülkelerde kendi misyonları çerçevesinde araştırmalar yaptıklarını aktaran Eravşar, şunları söyledi:
"Ülkeler Orta Asya'ya yönelmişken 'Biz neden orada yokuz?' diye kendimizi sorgulamamız lazım. Birçok anlamda Orta Asya arkeolojisine yönelik bilgilerden uzağız. Örneğin İskit ile Avar dönemini yeterince bilmiyoruz. Orta Asya'da arkeolojik anlamda bir boşluk var, dokunulmamış bir bölge. Kimsenin bugüne kadar yeterince ilgilenmediği bu bölgede ortaya çıkacak veriler herkesi heyecandıracaktır. Bu anlamda Orta Asya'ya yönelmemiz lazım."
Orta Asya bölgesi ile ilgili cevap bekleyen bir soru yumağı olduğunu ifade eden Eravşar, bu sorulara yanıt bulunabilmesi için alana yönelik yoğun bir araştırma yapılması gerektiğini bildirdi.