'Diyabet Her 6 Saniyede 1 Kişinin Hayatını Yok Ediyor'
Uluslararası Diyabet Federasyonu raporuna göre, küresel sağlık harcamalarının yüzde 12'si diyabete harcanıyor ve her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor.
Uluslararası Diyabet Federasyonu raporuna göre, küresel sağlık harcamalarının yüzde 12'si diyabete harcanıyor ve her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor.
Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü'nden, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamaya göre, her yıl milyonlarca insan diyabet nedeniyle ya sağlık sorunları yaşıyor ya da hayatını kaybediyor.
Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yayımladığı rapora göre, 2015 yılında 11 yetişkinden 1'i diyabet hastalığına yakalandı.
Küresel sağlık harcamalarının yüzde 12'sinin diyabete harcandığını ve her 6 saniyede 1 kişinin diyabet hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyan rapor, 2040 yılında 10 yetişkinden 1’inin diyabet hastası olacağına ve diyabet ile ilişkili hastalıkların sağlık harcamalarının 802 milyon dolarını aşacağına dikkati çekiyor.
Türkiye’de 2010 yılında diyabet, hipertansiyon, obezite ve endokrinolojik hastalıklar üzerine yapılan çalışmaya göre, Türk erişkin toplumunda diyabet görülme sıklığı yüzde 13,7 olarak saptandı. 2014 yılında ise Türkiye'de diyabet görülme oranı yüzde 14,7 olarak belirlendi.
Diyabet, insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan, kan şekeri yüksekliği ile seyreden ve yaşam boyu kontrol gerektiren kronik ve ilerleyici bir hastalık. Gerektiği gibi kontrol edilmezse, kalp damar hastalıkları, böbrek yetmezliği, körlük, sinir hasarı ve diyabetik ayak gibi çeşitli önemli yaşamsal sorunlara yol açabiliyor.
Diyabet genel olarak tip 1 diyabet, tip 2 diyabet ve gebelikte görülen gestasyonel diyabet olmak üzere üçe ayrılıyor. Tip 1 diyabette insülin salgısı hiç yok veya yok denecek kadar az. Çok erken yaşlarda ortaya çıkan tip 1 diyabetin tedavisinde ise mutlaka insülin kullanılması gerekiyor.
- Tip 2 diyabetle savaşmak için düzenli beslenme ve spor şart
Tip 2 diyabette vücutta insülin salgısı yetersiz kalıyor. Salgı bozukluğu ile birlikte insülin direnci görülüyor. Yaşla birlikte görülme sıklığı artan tip 2 diyabette, şişmanlık ve genetik geçiş önemli risk faktörleri arasında bulunuyor.
İlaç tedavisinde her zaman insülin gerekmediğinin altını çizen Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü, ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlar, beslenme alışkanlığının düzeltilmesi ve spor ile tedavinin destekleneceğine vurgu yapıyor. Tüm diyabetlilerin yüzde 90-95’ini oluşturan ve genellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerde görülen tip 2 diyabette, kilo kontrolü ve artmış fiziksel aktivite sayesinde korunma mümkün oluyor.
Bazı kadınlarda hamilelikleri sırasında gestasyonel diyabet oluşuyor. Tüm hamileliklerin yüzde 2-5’inde gelişebilen gestasyonel diyabet, genellikle hamilelik sonlandığında kayboluyor.
Çok su içmek, sık idrara çıkmak, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, görme bulanıklığı gibi belirtileri olan kişilerin yaklaşık yarısı, şeker hastası olduğunun farkına varmadan yaşıyor.
Diyabet her zaman ciddi belirtiler vermeyebiliyor ve pek çok kişi bunun farkında olmadan uzun yıllar kan şekeri yüksek şekilde yaşıyor. Diyabet açısından risk faktörlerine sahip kişilerin mutlaka kan şekerini düzenli olarak ölçtürmesi gerekiyor.
Kaynak: AA
Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü'nden, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamaya göre, her yıl milyonlarca insan diyabet nedeniyle ya sağlık sorunları yaşıyor ya da hayatını kaybediyor.
Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yayımladığı rapora göre, 2015 yılında 11 yetişkinden 1'i diyabet hastalığına yakalandı.
Küresel sağlık harcamalarının yüzde 12'sinin diyabete harcandığını ve her 6 saniyede 1 kişinin diyabet hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyan rapor, 2040 yılında 10 yetişkinden 1’inin diyabet hastası olacağına ve diyabet ile ilişkili hastalıkların sağlık harcamalarının 802 milyon dolarını aşacağına dikkati çekiyor.
Türkiye’de 2010 yılında diyabet, hipertansiyon, obezite ve endokrinolojik hastalıklar üzerine yapılan çalışmaya göre, Türk erişkin toplumunda diyabet görülme sıklığı yüzde 13,7 olarak saptandı. 2014 yılında ise Türkiye'de diyabet görülme oranı yüzde 14,7 olarak belirlendi.
Diyabet, insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan, kan şekeri yüksekliği ile seyreden ve yaşam boyu kontrol gerektiren kronik ve ilerleyici bir hastalık. Gerektiği gibi kontrol edilmezse, kalp damar hastalıkları, böbrek yetmezliği, körlük, sinir hasarı ve diyabetik ayak gibi çeşitli önemli yaşamsal sorunlara yol açabiliyor.
Diyabet genel olarak tip 1 diyabet, tip 2 diyabet ve gebelikte görülen gestasyonel diyabet olmak üzere üçe ayrılıyor. Tip 1 diyabette insülin salgısı hiç yok veya yok denecek kadar az. Çok erken yaşlarda ortaya çıkan tip 1 diyabetin tedavisinde ise mutlaka insülin kullanılması gerekiyor.
- Tip 2 diyabetle savaşmak için düzenli beslenme ve spor şart
Tip 2 diyabette vücutta insülin salgısı yetersiz kalıyor. Salgı bozukluğu ile birlikte insülin direnci görülüyor. Yaşla birlikte görülme sıklığı artan tip 2 diyabette, şişmanlık ve genetik geçiş önemli risk faktörleri arasında bulunuyor.
İlaç tedavisinde her zaman insülin gerekmediğinin altını çizen Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü, ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlar, beslenme alışkanlığının düzeltilmesi ve spor ile tedavinin destekleneceğine vurgu yapıyor. Tüm diyabetlilerin yüzde 90-95’ini oluşturan ve genellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerde görülen tip 2 diyabette, kilo kontrolü ve artmış fiziksel aktivite sayesinde korunma mümkün oluyor.
Bazı kadınlarda hamilelikleri sırasında gestasyonel diyabet oluşuyor. Tüm hamileliklerin yüzde 2-5’inde gelişebilen gestasyonel diyabet, genellikle hamilelik sonlandığında kayboluyor.
Çok su içmek, sık idrara çıkmak, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, görme bulanıklığı gibi belirtileri olan kişilerin yaklaşık yarısı, şeker hastası olduğunun farkına varmadan yaşıyor.
Diyabet her zaman ciddi belirtiler vermeyebiliyor ve pek çok kişi bunun farkında olmadan uzun yıllar kan şekeri yüksek şekilde yaşıyor. Diyabet açısından risk faktörlerine sahip kişilerin mutlaka kan şekerini düzenli olarak ölçtürmesi gerekiyor.