Emniyet Müdürü Çalışkan, 15 Temmuz Gecesi Yaşananları Anlattı
Sakarya Üniversitesinde ‘15 Temmuz ve Toplumsal Direnç’ konulu konferansa katılan İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan, FETÖ’nün şeytandan bile ileriye bir yapılanma olduğunu söyleyerek, o gecede yaşanan olayları anlattı.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Sosyoloji Bölümü ve Sosyololoji Topluluğu tarafından organize edilen ve İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan’ın katıldığı ‘15 Temmuz ve Toplumsal Direnç’ konferansı gerçekleşti. SAÜ Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleşen programa Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu, SAÜ Rektörü Prof.Dr. Fatih Savaşan, Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun, Sakarya İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya ve çok sayıda öğrenci katıldı.
İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan, "2016 yılı 15 Temmuz’da ki darbe girişimi, tabiri ben kendim söylüyorum modern Haçlı Seferi. 1099’da Haçlılar’ın Kudüs’ü işgal ettiği tarihi söylediğimde ilginç bir tesadüf ile karşılaştım. 15 Temmuz 1099’da Haçlılar Kudus’ü işgal etmiş. Enteresan bir tesadüf. Bizim yaptığımız ise modern milli mücadeleydi. Bizde milli mücadelenin modernini yaptık. Çanakkale’de ki insanlar nasıl bir siperden çıkıp şehit olup arkasından o siper tekrar dolduruluyorsa benim gözlerim Boğaz Köprüsü’nde yani şuan ki 15 Temmuz Köprüsünde inanın bu manzaranın bir benzerini gördü" dedi.
"Şeytandan ileriye bir yapılanma her şeyimizi lekeledi"
FETÖ’nün şeytandan bile ileriye bir yapılanma olduğunu söyleyen ve Türkiye’ye verdiği zararlar hakkında konuşan Çalışkan, "Bu FETÖ yapılanmasının verdiği zararın haddi hesabı yok. Dine, devlete, aileye, üniformamıza, askere, kurumlar arası iletişime, güvene, uluslararası ilişkiler yani her şeye zarar verdi. Şeytan bile herhalde bu kadar şeye zarar verir mi bilmiyorum. FETÖ, şeytandan ileriye bir yapılanma her şeyimizi lekeledi. 15 Temmuz gecesi Terörle Mücadele Şube Müdürümüz, İstihbarat Şube Müdürümüz ve Emniyet Müdür Yardımcısı ile biz bir operasyon planlaması yapıyorduk. 100 adresimiz var işte o adreslere yapabileceğimiz operasyonları kendi aramızda konuşuyorduk. Bu arada bir telefon geldi müdür yardımcısına, bir arkadaşımızı bir albayın aradığını ve darbe yaptık teslim olun şeklinde bir şeyler söylediği şeklinde. Sonra Beylerbeyi’nde nöbet tutan polislerimizin silahını almak isteyen askerler geldi, silahı zorla almak istiyor deyince hem polislik refleksi hem de başka bir his ile yerimden fırladım ben. Polis silah teslim etmez, zorla hiç teslim etmez. Oradan daha koltuğumdan kalktığımda verdiğim talimat; ’Hiç kimse silahını teslim etmeyecek, kesinlikle silah teslim edilmeyecek ve gerekirse silah kullanılacak’" diye konuştu.
"Basının gücü tanktan daha güçlü"
Emniyet Müdürü Çalışkan, basının gücünün tanktan daha güçlü olduğunu vurgulayarak, "80-90’lı yılları hatırladığımızda tek tipe yakın bir basınımız vardı, sesinizi duyurma imkanınız yoktu. Devlet olarak bile bazen sesinizi duyurma imkanınız yoktu. Eğer bu basın şuan ki basın bu şekilde dürüstçe davranmamış olsaydı, iş yarı yarıya daha da zorlaşırdı. Bunu bütün basın için söylüyorum. Basın o gece devlete, millete yardımcı oldu. Bu basının gücü tanktan daha güçlü. Yani tanklar şehirde geziyor ama basın Cumhurbaşkanımızın anonsunu geçtiğinde milyonlar harekete geçti" şeklinde konuştu.
"Ölün, öldürün ama kuleyi 15 dakika içerisinde alın"
Darbe girişiminin olduğu gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini arayarak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bulunan kulenin kendisi için çok önemli olduğunu söylediğini belirten Çalışkan, "Atatürk Havalimanı’nda kulenin ele geçirilmesi. Cumhurbaşkanımızın kendisi anlattığı için bende anlatıyorum. Havalimanı’ndaki durumu sordu, anlattık. Sonra kulede durum nedir diye sordu, tabi İstanbul’a geleceğim demiyor öyle dese biz daha değişik tedbir alırdık. Mustafa bey kule benim için önemlidir diye vurgu yaptı. Bizde oradan yorum yaparak muhtemelen İstanbul’a geliyor dedik. Kule işgal altında Cumhurbaşkanım dedim, ne kadar sürede alırsınız orayı dedi.
Tabi ben Boğaz Köprüsündeyim talimat vereceğim, orada ki durumu da göz önüne getiriyorum ama hiçbir zaman 15 dakika da alırız denmez. Geldiğimiz binaya tekrar gidelim desek zaten 15 dakika sürer. Biz gideceğiz, çatışacağız ve orayı ele geçireceğiz. Cumhurbaşkanım 15 dakika da alırız dedim, o anın heyecanı ile söyledik. Ama 15-20 dakika gibi bir sürede Allah nasip etti arkadaşlarıma ben şu talimatı verdiğimi iyi hatırlıyorum; ’Kardeşim ölün, öldürün ama kuleyi 15 dakika içerisinde alın.’ Böyle emir olmaz ama verdik. Dakikaları tam hatırlamıyorum bana kulenin alındığını haber verdiler. Bende Cumhurbaşkanımıza dedim ki kule alındı. Bunların hepsi gerçekten işin manevi yönüne özel vurgu yapıyorum , manevi yönü önemli. Bu dediğim şeyi 1 saatte yapamazsınız. Çatışırsınız, kapıyı kapatmıştır oradan içeri almaz sizi, orada çatışma en az yarım saat, 1 saat sürer" ifadelerini kullandı.
"Köprüye gelip bu işe katılan kişiye masum denmez"
O gece köprüde ki askerlerin hiç birinin masum olmadığını belirten Çalışkan, "Yargılamalar ile ilgili birkaç şey söyleyeceğim. Köprü için söyleyeceğim, diğer başkalarının karar alanlarına girecek şeyler için söylemek istemiyorum. Köprüye gelip bu işe katılan kişiye masum denmez. Bakın yarım saat veya 1 saatten bahsetmiyoruz. Akşam saatlerinden sabah 07.00’a kadar durmadan ateş ettiler. Bunlar kameralarda var; tankla, silahlarla ateş ettiler. Bizi, halkı perişan ettiler, çaresiz bıraktılar. Biz bazen çaresizlikten gaz kullandık. Kendimize geleceğini bile bile kullandık, elimizde ateş edeceğimiz silah yoktu. O çaresizlikte çare üretmeye çalıştık. Ben gözümle görüp o işin şahidi olarak tarihe geçmesi açısından da söylüyorum orada hiç kimse ben masumum diyemez. Masumum diyen elini kaldırıp, ben bu işte yokum diyerek kenara çekilecekti" dedi.
"Değil vatandaşa vermek, polisimize dağıtabilecek silahımız bile sınırlıydı"
Çalışkan, "Vatandaşa silah dağıtıldı diye söylentiler oldu. Ben İstanbul’u bildiğim için söylüyorum, 1 tane bile silah verilmedi. Zaten silahımız yok ki vatandaşa verelim. Bizim kendi silahımız yoktu, bizde kendi beylik tabancamız ve çok sınırlı sayıda silahımız vardı. Değil vatandaşa vermek, polisimize dağıtabilecek silahımız bile sınırlıydı" diye konuştu.
"Şerden hayır doğdu"
Kendisine o gece darbe girişimi ile ilgili önceden gelen hiçbir bilginin olmadığını da sözlerine ekleyen Çalışkan, "Darbe ile ilgili önceden istihbarat alındı mı, ben kendi adıma söylüyorum hayır. Bana o gün ki darbe girişimi ile ilgili gelen hiçbir bilgi yoktu. Şerden hayır doğdu. Bu kötü bir olay çok kötü bir olay. Tarihimize de kara leke olarak düştü. Bir tarafı ile kara bir leke, diğer tarafı ise şanlı bir direniş. Şer olan şeyden hayırlar çıktı. Nedir bu hayırlar; ordumuz bu mikroplardan arındı, arınıyor. Bu hepimizi ilgilendiren bir şey. Yargımız bu mikroplardan arınıyor. Bu darbe girişimi neticesinde bunların birçoğu ordunun sırtından indiler. Bakın ordumuz daha kuvvetli şuanda. Darbe yapmış ordu Suriye’de başka bir ülkenin içerisinde savaş veriyor, gerektiğinde başka şeyler yapılacağı söyleniyor. Ordu daha kuvvetlendi çünkü hain yok. Hainler en azından korktu, inlerine çekildi ve bir kısmı atıldı. Aynısı emniyet teşkilatı için de geçerli, ağırlıklarımızdan kurtulduk. Yargı, ordu, emniyet teşkilatı ve diğer kurumlar çok iyi bir konuma geldi. O manada kurumlarımız kendini yeniledi" şeklinde konuştu.
Program hediye takdimi ile son buldu.
Kaynak: İHA
İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan, "2016 yılı 15 Temmuz’da ki darbe girişimi, tabiri ben kendim söylüyorum modern Haçlı Seferi. 1099’da Haçlılar’ın Kudüs’ü işgal ettiği tarihi söylediğimde ilginç bir tesadüf ile karşılaştım. 15 Temmuz 1099’da Haçlılar Kudus’ü işgal etmiş. Enteresan bir tesadüf. Bizim yaptığımız ise modern milli mücadeleydi. Bizde milli mücadelenin modernini yaptık. Çanakkale’de ki insanlar nasıl bir siperden çıkıp şehit olup arkasından o siper tekrar dolduruluyorsa benim gözlerim Boğaz Köprüsü’nde yani şuan ki 15 Temmuz Köprüsünde inanın bu manzaranın bir benzerini gördü" dedi.
"Şeytandan ileriye bir yapılanma her şeyimizi lekeledi"
FETÖ’nün şeytandan bile ileriye bir yapılanma olduğunu söyleyen ve Türkiye’ye verdiği zararlar hakkında konuşan Çalışkan, "Bu FETÖ yapılanmasının verdiği zararın haddi hesabı yok. Dine, devlete, aileye, üniformamıza, askere, kurumlar arası iletişime, güvene, uluslararası ilişkiler yani her şeye zarar verdi. Şeytan bile herhalde bu kadar şeye zarar verir mi bilmiyorum. FETÖ, şeytandan ileriye bir yapılanma her şeyimizi lekeledi. 15 Temmuz gecesi Terörle Mücadele Şube Müdürümüz, İstihbarat Şube Müdürümüz ve Emniyet Müdür Yardımcısı ile biz bir operasyon planlaması yapıyorduk. 100 adresimiz var işte o adreslere yapabileceğimiz operasyonları kendi aramızda konuşuyorduk. Bu arada bir telefon geldi müdür yardımcısına, bir arkadaşımızı bir albayın aradığını ve darbe yaptık teslim olun şeklinde bir şeyler söylediği şeklinde. Sonra Beylerbeyi’nde nöbet tutan polislerimizin silahını almak isteyen askerler geldi, silahı zorla almak istiyor deyince hem polislik refleksi hem de başka bir his ile yerimden fırladım ben. Polis silah teslim etmez, zorla hiç teslim etmez. Oradan daha koltuğumdan kalktığımda verdiğim talimat; ’Hiç kimse silahını teslim etmeyecek, kesinlikle silah teslim edilmeyecek ve gerekirse silah kullanılacak’" diye konuştu.
"Basının gücü tanktan daha güçlü"
Emniyet Müdürü Çalışkan, basının gücünün tanktan daha güçlü olduğunu vurgulayarak, "80-90’lı yılları hatırladığımızda tek tipe yakın bir basınımız vardı, sesinizi duyurma imkanınız yoktu. Devlet olarak bile bazen sesinizi duyurma imkanınız yoktu. Eğer bu basın şuan ki basın bu şekilde dürüstçe davranmamış olsaydı, iş yarı yarıya daha da zorlaşırdı. Bunu bütün basın için söylüyorum. Basın o gece devlete, millete yardımcı oldu. Bu basının gücü tanktan daha güçlü. Yani tanklar şehirde geziyor ama basın Cumhurbaşkanımızın anonsunu geçtiğinde milyonlar harekete geçti" şeklinde konuştu.
"Ölün, öldürün ama kuleyi 15 dakika içerisinde alın"
Darbe girişiminin olduğu gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini arayarak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bulunan kulenin kendisi için çok önemli olduğunu söylediğini belirten Çalışkan, "Atatürk Havalimanı’nda kulenin ele geçirilmesi. Cumhurbaşkanımızın kendisi anlattığı için bende anlatıyorum. Havalimanı’ndaki durumu sordu, anlattık. Sonra kulede durum nedir diye sordu, tabi İstanbul’a geleceğim demiyor öyle dese biz daha değişik tedbir alırdık. Mustafa bey kule benim için önemlidir diye vurgu yaptı. Bizde oradan yorum yaparak muhtemelen İstanbul’a geliyor dedik. Kule işgal altında Cumhurbaşkanım dedim, ne kadar sürede alırsınız orayı dedi.
Tabi ben Boğaz Köprüsündeyim talimat vereceğim, orada ki durumu da göz önüne getiriyorum ama hiçbir zaman 15 dakika da alırız denmez. Geldiğimiz binaya tekrar gidelim desek zaten 15 dakika sürer. Biz gideceğiz, çatışacağız ve orayı ele geçireceğiz. Cumhurbaşkanım 15 dakika da alırız dedim, o anın heyecanı ile söyledik. Ama 15-20 dakika gibi bir sürede Allah nasip etti arkadaşlarıma ben şu talimatı verdiğimi iyi hatırlıyorum; ’Kardeşim ölün, öldürün ama kuleyi 15 dakika içerisinde alın.’ Böyle emir olmaz ama verdik. Dakikaları tam hatırlamıyorum bana kulenin alındığını haber verdiler. Bende Cumhurbaşkanımıza dedim ki kule alındı. Bunların hepsi gerçekten işin manevi yönüne özel vurgu yapıyorum , manevi yönü önemli. Bu dediğim şeyi 1 saatte yapamazsınız. Çatışırsınız, kapıyı kapatmıştır oradan içeri almaz sizi, orada çatışma en az yarım saat, 1 saat sürer" ifadelerini kullandı.
"Köprüye gelip bu işe katılan kişiye masum denmez"
O gece köprüde ki askerlerin hiç birinin masum olmadığını belirten Çalışkan, "Yargılamalar ile ilgili birkaç şey söyleyeceğim. Köprü için söyleyeceğim, diğer başkalarının karar alanlarına girecek şeyler için söylemek istemiyorum. Köprüye gelip bu işe katılan kişiye masum denmez. Bakın yarım saat veya 1 saatten bahsetmiyoruz. Akşam saatlerinden sabah 07.00’a kadar durmadan ateş ettiler. Bunlar kameralarda var; tankla, silahlarla ateş ettiler. Bizi, halkı perişan ettiler, çaresiz bıraktılar. Biz bazen çaresizlikten gaz kullandık. Kendimize geleceğini bile bile kullandık, elimizde ateş edeceğimiz silah yoktu. O çaresizlikte çare üretmeye çalıştık. Ben gözümle görüp o işin şahidi olarak tarihe geçmesi açısından da söylüyorum orada hiç kimse ben masumum diyemez. Masumum diyen elini kaldırıp, ben bu işte yokum diyerek kenara çekilecekti" dedi.
"Değil vatandaşa vermek, polisimize dağıtabilecek silahımız bile sınırlıydı"
Çalışkan, "Vatandaşa silah dağıtıldı diye söylentiler oldu. Ben İstanbul’u bildiğim için söylüyorum, 1 tane bile silah verilmedi. Zaten silahımız yok ki vatandaşa verelim. Bizim kendi silahımız yoktu, bizde kendi beylik tabancamız ve çok sınırlı sayıda silahımız vardı. Değil vatandaşa vermek, polisimize dağıtabilecek silahımız bile sınırlıydı" diye konuştu.
"Şerden hayır doğdu"
Kendisine o gece darbe girişimi ile ilgili önceden gelen hiçbir bilginin olmadığını da sözlerine ekleyen Çalışkan, "Darbe ile ilgili önceden istihbarat alındı mı, ben kendi adıma söylüyorum hayır. Bana o gün ki darbe girişimi ile ilgili gelen hiçbir bilgi yoktu. Şerden hayır doğdu. Bu kötü bir olay çok kötü bir olay. Tarihimize de kara leke olarak düştü. Bir tarafı ile kara bir leke, diğer tarafı ise şanlı bir direniş. Şer olan şeyden hayırlar çıktı. Nedir bu hayırlar; ordumuz bu mikroplardan arındı, arınıyor. Bu hepimizi ilgilendiren bir şey. Yargımız bu mikroplardan arınıyor. Bu darbe girişimi neticesinde bunların birçoğu ordunun sırtından indiler. Bakın ordumuz daha kuvvetli şuanda. Darbe yapmış ordu Suriye’de başka bir ülkenin içerisinde savaş veriyor, gerektiğinde başka şeyler yapılacağı söyleniyor. Ordu daha kuvvetlendi çünkü hain yok. Hainler en azından korktu, inlerine çekildi ve bir kısmı atıldı. Aynısı emniyet teşkilatı için de geçerli, ağırlıklarımızdan kurtulduk. Yargı, ordu, emniyet teşkilatı ve diğer kurumlar çok iyi bir konuma geldi. O manada kurumlarımız kendini yeniledi" şeklinde konuştu.
Program hediye takdimi ile son buldu.