Migrende Bitkisel Ve Doğal Tedaviler

Fitoterapi Bilim Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem, “Ülkemizde bitkilerle tedavi denilince, aktardan alınan bitkileri kullanarak yapılan tedaviler akla geliyor. Bu son derece yanlış. Bitkilerle tedavi, bu konunun eğitimini almış uzman doktorlar tarafından uygulanması gereken bir tedavi şeklidir” dedi.

Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Fitoterapi Bilim Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem, “migrende bitkisel ve doğal tedaviler” hakkında önemli açıklamalar yaptı. Erdem, “Çeken çok iyi bilir, insanın hayatını en çok etkileyen hastalıklardan biri migren ağrılarıdır. Şaşırtıcı bir şekilde yaygın olan bu problem, yaşamlarının bir döneminde kadınların yüzde 25-30’unu, erkeklerin ise yüzde 15-20’sini etkiler. Migren problemi yaşayan hastaların çoğu, migren atağı başlamadan önce ağrının başlamak üzere olduğunu hisseder. Aura dönemi denen bu sürecin sonrasında da migren ağrısı kapıyı çalar. Genellikle başın tek tarafını tutan bu şiddetli ağrıya, sıklıkla mide bulantısı ile birlikte ışığa, sese ve kokulara karşı aşırı bir hassasiyet eşlik eder. Kadın hastaların bir kısmında adet dönemi ile ilişkili olan atakları, açlık, stres uykusuzluk gibi faktörlerin tetiklediği biliniyor. Ayrıca çikolata, peynir, mayalı içkiler gibi migren ataklarıyla ilişkili olduğu düşünülen bazı besinler var” diye konuştu.



İlaçlar tek başına şifa değil

İlaçların tek başına şifa olmadığını belirten Erdem, “Tüm bu faktörler göz önüne alındığında migren ataklarında doğal tedaviler, bitkisel çözümler çok daha önemli bir hal alıyor. Üstelik, sorunu tetiklediği düşünülen koşullardan kaçınma ve beslenme önerileri ile birlikte uygulandığında uzun vadede tam tedavi sağlamak mümkün. Migrende kullanılan doğal tedaviler arasında ilk sırada, akupunktur geliyor. Migren hastalığının tedavisinde akupunkturun başarısı klinik çalışmalarla pek çok kez ispatlanmıştır. Migren tedavisinde kullanılan akupunktur, hastaların serotonin seviyesini artırarak etki eder ve tam şifa oranı son derece yüksektir. Tedavi sayesinde migren hastalarında atak sıklığı ve ağrı kesicilere ihtiyaç azalmakta, ağrının şiddeti hafiflemekte ve yüzde 70’ten fazlası hastalıktan tamamen kurtulmaktadır. En harikası ise ağrı kesici ilaçların aksine akupunktur tedavisinin hiçbir yan etkisi yoktur” şeklinde konuştu.



Bitkisel öneriler

Dr. Mehmet Emin Erdem şu bilgileri verdi:

“Magnezyum zengini yiyecekler: Migren hastalığının bitkisel çözümünün en önemli adımlarından biri magnezyum zengini yiyeceklerden geçiyor. Bu önemli mineralin eksikliğinin migreni tetiklediği biliniyor. Hatta bazı ağrı kliniklerinde hastalara kronik baş ağrıları için yüksek dozlarda magnezyum takviyesi veriliyor. O halde hemen magnezyum zengini besinlere diyetinizde yer açacaksınız. Fasulyeden mercimeğe ve börülceye kadar tüm kuru baklagiller, ıspanak ve ceviz hepsi zengin birer magnezyum deposudur. Ama eğer daha ileri seviyede bir magnezyum eksikliği mevcut ise magnezyum takviyesi almanızda fayda var.

Gümüşdüğme (Tanacetum parthenium): Papatyayı andıran çiçekleri ile gümüşdüğme, migrenin bitkisel tedavisinde kullanılan etkili güçlerden biridir. Bazı yörelerde koyungözü olarak da bilinen bu bitkinin yapraklarındaki aktif maddelerin migren ağrısını geçirmek konusunda son derece başarılı olduğunu gösteren çalışmalar mevcut. Bu bitkinin migrenin bitkisel tedavisinde etkili olduğu, kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılan bir bilgi olarak günümüze ulaştı. İlk defa 1983 yılında yapılan bir klinik çalışmada, 270 migren hastasına gümüşdüğme bitkisinin yaprakları yedirildiğinde, hastaların yüzde 70’inin migren ataklarının şiddet ve sıklığının azaldığı gözlendi. Bu bitkinin migren üzerindeki iyileştirici etkisini yıllar içinde yapılan başka bilimsel çalışmalar da destekliyor.

Zencefil (Zingiber officinalis): Migrenin bitkisel tedavisinde yaygın olarak kullanılan zencefil antienflamatuar etkisiyle, ağrıyı hafifletir ve migren ataklarına genelde eşlik eden mide bulantısı karşı birebirdir. Bu iki etki bir araya gelince ortaya tam bir anti-migren güç olan zencefil çıkıyor.

Biberiye (Rosmarinus officinalis): Hoş kokusu ile salataları ve et yemeklerini çeşnilendirmek için de kullanılan bu odunsu bitki, halk arasında baş ağrısına karşı etkisi ile tanınır. Yeri gelmişken bitkisel tedavilerle ilgili önemli bir noktaya açıklık getirmek istiyorum. Ülkemizde bitkilerle tedavi denilince, aktardan alınan bitkileri kullanarak yapılan tedaviler akla geliyor. Bu son derece yanlış! Bitkilerle tedavi, bu konunun eğitimini almış uzman doktorlar tarafından uygulanması gereken bir tedavi şeklidir. Çünkü bitkilerin de tıpkı ilaçlar gibi doğru dozlarda kullanılması gerekir ve yine ilaçlar gibi muhtemel yan etkileri vardır. ‘Bitkisel ilaçların yan etkisi olmaz’ algısı, son derece yanlıştır. Ayrıca, aktarların tıp eğitiminin olmadığını lütfen unutmayın. Bitkinin yetiştiği toprak, iklim, toplanma ve kurutulmama koşulları, aktarın rafında bekleme süresi gibi faktörlerin bitkinin içindeki etken madde miktarını değiştirdiğini belirtmek istiyorum. Avrupa’ya gitmiş olanlar bilirler, oralarda tıbbi bitkiler, aktarlarda değil, eczanelerde satılır. Doğrusu da budur ve ülkemizde de bitkisel tedaviler bu şekilde, bu titizlikte icra edilmelidir. Artık ülkemizde bitkisel tedavilerle ilgili olarak Sağlık Bakanlığının ciddi tedbirler alması ve fitoterapi (Bitkilerle tedavi) eğitiminin Türk doktorları arasında yaygınlaşması gerekmektedir. Fitoterapi bilen hekim sayısı arttıkça, bitkisel ilaçlarla doğru tedaviler de artacak ve halk sağlığı yolunda bitkisel tedaviler eşliğinde önemli ilerlemeler kaydedilecektir.”
Kaynak: İHA