Araftaki İnsanın Kritik Seçimleri 'Son Çıkış'la Sahneye Taşınacak
'Ziyafet Sofrası' ve 'En Büyük Haber' oyunlarıyla bugüne kadar yüzbinlerce kişiye ulaşan Tiyatro Külliyen'in yeni oyunu 'Son Çıkış', 25 Ekim'de Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde prömiyer yapacak Tiyatro Külliyen Genel Sanat Yönetmeni Osman Doğan: 'Manevi bir konuyu, mizahın güçlü diliyle anlatabilme üzerine çok kafa yorduk. Bunun matematiğini oturtmaya çalıştık. Ziyafet Sofrası gibi güzel bir oyun kısmet oldu bize' 'Son Çıkış'ta insanlar imani bir sorgulamaya gidecek. 'Ben neyi eksik ya da yanlış yapıyorum? Benim hayatımdaki düzensizliğin, çarpıklığın sebebi ne?' sorularını çok keyifli bir dille sorduran, içinde bol bol özeleştirilerin olduğu bir oyun' Yönetmen ve oyuncu Yunus Emre Obut: 'Absürd içeriği biraz daha fazla olan, sembolleri daha yoğun kullanılan, ışıklarından, dekorundan rejisine, hareketlerine kadar her bir parçasının özel olarak tasarlandığı, ince işlendiği bir oyun'
Yaklaşık 8 yıl önce kurulan topluluk, yeni oyunları "Son Çıkış"la, araftaki insanın "yaşam ile ölüm", "hak ile batıl", "mana ile hiçlik" arasındaki seçimlerini sorguluyor.
"Ziyafet Sofrası"nda namaz, "En Büyük Haber"de Kur'an üzerinden ilerleyen ekip, yeni oyunda, intiharın eşiğindeki Adem'i merkeze alarak "iman" konusuna odaklanıyor.
Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında yüzbinlerce kişiye ulaşan Tiyatro Külliyen'in Genel Sanat Yönetmeni Osman Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yetişkin oyunlarının yanı sıra çocuk oyunları da sergilediklerini söyledi.
- İlk oyun için 5 sezonda 300'ün üzerinde gösterim
Doğan, oyunculuk üzerine eğitimler verdiklerini belirterek, tiyatro gelirleriyle finanse ederek çıkardıkları "Kulis Tiyatro" dergisiyle de tiyatro camiasının sesi olmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Topluluğu 2010 yılında kurduklarını ve sahnede farklı şeyler denemek istediklerini aktaran Doğan, "Manevi bir konuyu, mizahın güçlü diliyle anlatabilme üzerine çok kafa yorduk. Bunun matematiğini oturtmaya çalıştık. 'Ziyafet Sofrası' gibi güzel bir oyun kısmet oldu bize." dedi.
Doğan, ilk oyunları için 5 sezondur 300'den fazla gösterim yaptıklarına değinerek, şöyle devam etti:
"Özünde manevi bir değişimi, dönüşümü anlatan, küçük manevi mesajlarla insaların da değişimine vesile olabilen bir oyun kısmet oldu. Komedinin gücünü, tesirini farkedince bunun ikinci etabına geçmeye çalıştık. İlk oyunda özünde namazı konu alan keyifli bir oyun çıkardık. (Ziyafet Sofrası) Özellikle gençlerin çok yakından takip ettiği, Almanya, Hollanda, Fransa, İsviçre gibi Avrupa ülkelerinde, Türkiye'de 40 küsur şehirde yüzde 80'i kapalı gişe oynayan bir oyun."
"En Büyük Haber" oyununda Kur'an-ı Kerim'i anlatmak istediklerini vurgulayan Doğan, " 'Biz gençlere, ailelere Kur'an-ı Kerim'in konuşan bir kitap olduğu mantığını onları sıkmadan, tiyatro sahnesine çekip nasıl anlatabiliriz?' diye düşündük ve buradan yola çıkarak oluşturduğumuz, en az 'Ziyafet Sofrası' kadar, hatta onun üzerinde çok daha güzel geri dönüşler aldığımız, komedisiyle, maneviyatıyla insanları motive eden bir oyun oldu." diye konuştu.
- "Mizah kısmı eksik kaldığında gençlere ulaşılamıyor"
Osman Doğan, yeni oyunları "Son Çıkış"ın özüne ise "iman" konusunu yerleştirdiklerine dikkati çekerek, oyunların büyük bölümünde keyifli bir hikaye anlatırken, bir kısmında vermek istedikleri mesaja yoğunlaştıklarını ifade etti.
Aynı zamanda oyunlarda rol alan ve oyunun mizah kısmı eksik kaldığında gençlere ulaşılamadığına işaret eden Doğan, "Son Çıkış"ın en az diğer oyunlar kadar keyifli olduğunu vurguladı.
Doğan, belediyeler, STK'lar ve üniversitelerin misafiri olmanın yanı sıra belli noktalarda gişe açtıklarını söyleyerek, yurtdışı tecrübelerini şöyle anlattı:
"Almanca düşünen ve Almanca rüya gören Türkler var orada. Acaba bizim esprilerimizi, derdimizi anlayacaklar mı? İlk oyunumuzu İsviçre'nin Zug şehrinde oynadık. Bir saniye gecikmeli reaksiyonlar aldık ve çok keyifli bir tat verdi. Bu bir süre sonra kulaktan kulağa yayıldı. Orada doğup büyüyen 13-15 yaşında çocuklar izlemeye geldi. Bunlara ulaşabilir miyiz dedik ve şunu farkettik; sahnede zaten bir durum komedisi var, hiç Türkçe bilmeyen bir insan bile oyundan rahatlıkla keyif alabilir."
Avrupa'da yoğun ilgiyle karşılaştıklarını ve orada daha fazla turne yapacaklarını dile getiren Doğan, "(Son Çıkış'ta) insanlar imani bir sorgulamaya gidecek. 'Ben neyi eksik ya da yanlış yapıyorum? Benim hayatımdaki düzensizliğin, çarpıklığın sebebi ne?' sorularını çok keyifli bir dille sorduran, içinde bol bol özeleştirilerin olduğu bir oyun." şeklinde konuştu.
- "Ayet mizaha alet edilir mi?"
"En Büyük Haber"in yanı sıra "Son Çıkış"ı da yazıp yöneten ve aynı oyunlarda rol alan Yunus Emre Obut da "Ziyafet Sofrası" oyununun farklı bir anlatım tarzına sahip olduğunu belirterek, "İki sarhoşun yollarının açlık gidermek uğruna dergaha düşmesiyle beraber, onların bir dönüşüm hikayesini anlatıyoruz. Hem insani hem ruhani olarak dönüşüyorlar." dedi.
Obut, "En Büyük Haber"in konusuna da değinerek, "İflas etmiş bir işadamının dönüşümünü anlatıyoruz. Yaşadığı maddi buhranı manevi buhranla harmanlayıp, sonra Kur'an-ı Kerim'le buluşmasıyla beraber bir dönüşüm hikayesini yaşıyoruz. 'Kur'an-ı Kerim mizahla nasıl anlatılacak?' gibi tepkiler geliyor normal olarak ama biz bunun nasıl yapıldığını gösteriyoruz. Çok tertemiz bir şekilde gidiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Son Çıkış"ta ise bugüne kadar kullanmadıkları bir tarzın yer aldığı bilgisini veren Obut, "Absürd içeriği biraz daha fazla olan, sembolleri daha yoğun kullanılan, ışıklarından, dekorundan rejisine, hareketlerine kadar her bir parçasının özel olarak tasarlandığı, ince işlendiği bir oyun." ifadesini kullandı.
Oyunda Obut'un yanı sıra İsmail Emre Biliciler, Fatih Akçin ve İhsan Sever rol alıyor.
Müziklerin Taha Dinler'e emanet edildiği oyunda, dekor tasarımını Vedat Oyuryüz, kostüm tasarımını Meryem Fatıma Obut'un üstleniyor.
İlk gösterimi 25 Ekim'de Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılacak "Son Çıkış"ın konusu özetle şöyle:
''Yaşam ile ölüm'', ''hak ile batıl'', ''mana ile hiçlik' gibi iki nokta arasında daima arafta olan insanların bazıları ortada bir yol tutarken, bazıları kenarda yaşar. Tüm bu seçimlerde insan hep bir işaret bekler. Adem de gecenin en karanlık anında, ıssız bir köprünün orta yerinde, aşağıya kadar sarkar. O sıra yoldan geçen biri Adem'i engelleyip, bu konuda ikna olana kadar onu köprünün korkuluklarına bağlar. Garip bir balıkçının işe dahil olmasıyla arapsaçına dönen olay, balıkçının sorduğu bir soruyla Adem'in hiç planlamadığı manevi bir yolculuğa döner, ''İman ediyorum diyorsun da Adem, o zaman uçurumun kenarında ne işin var?''