MHP Genel Başkanı Bahçeli Açıklaması (5)
'Abdullah Gül'ün böyle bir süreçte 'Ben adayım' diye ortaya çıkması hiç izah edilebilecek bir durum değildir. Sağın solun dolduruşuna gelmemesinde yarar vardır' 'Ükücülerin kesinlikle sokakta olmamaları gerekir. Bu kesin bir talimattır''Türkiye'yi karıştırmak isteyen, sokağa dökmek isteyen hiçbir gayri milli unsur, küresel iş birlikçiler uyumaz. O sebepten dolayı 24 saat Türkiye uyanık kalmak, sokağa dikkat etmek mecburiyetindedir. Gezi olayı, İran'da yaşanmış olanı görün, başka yerleri görün, bütün bunlardan artık millet olarak ders çıkartalım'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Abdullah Gül'ün böyle bir süreçte 'Ben adayım' diye ortaya çıkması hiç izah edilebilecek bir durum değildir. Sağın solun dolduruşuna gelmemesinde yarar vardır." dedi.
Bahçeli, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile sohbet toplantısında bir araya geldi, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ı destekleyerek sizi HDP ya da CHP ile yan yana getirmek isteyenlerin tekrar hedefi olacaksınız. Bunu nasıl göğüsleyeceksiniz?" sorusu üzerine Devlet Bahçeli, her zaman hedefte olduklarını belirterek, "Hedefte olmaktan da zevk duyarız. O çevreler bizi hedef dışı tutarlarsa 'bizde bir arıza başlamış, bir yanlışlık var' demektir." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin normalleşme süreci içerisinde demokratikleşmeye katkı sağlayabilecek bir yolun bulunması gerektiğini ve söylemek istediklerinin de bu olduğunu vurgulayan Bahçeli, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine anayasa değişikliği ve halk oyuyla geçildiğini kaydetti.
Bu geçiş sürecinin sağlıklı yürüyebilmesi için 3 Kasım 2019'da milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanması gerektiğini belirten Bahçeli, "Bu tamamlanmayı da yapabilmek için bu süreci başlatmış olan kişi, bu konuda bir hak elde etmek arzusu taşıyor. Normaldir. Öyleyse cumhurbaşkanı adayı olmak onun en tabii hakkıdır. Anayasa değişikliğindeki, halk oylamasındaki beraberliğimiz gibi, 7 Ağustos'taki Yenikapı ruhuyla hareket ederek destek vereceğimizi söylüyoruz. MHP'nin siyasetteki ahlaki duruşu budur." diye konuştu.
- "Erken seçim doğru değil"
Erken seçimin doğru olmadığını vurgulayan Bahçeli, "İran karışıyor, Suriye şu, Türkiye bu... Böyle bir ortamda kim, hangi erken seçimi düşünüyor, hangi maksatla bunu düşünüyor, onun da tartışılması lazım. Türkiye'nin normal sürece geçinceye kadar onu gölgeleyecek, tartıştıracak bir yola sapmak doğru değildir. Bir kavramın altını çiziyorum, 'tekrar parlamenter sisteme döneceğim' diyor. Neyle döneceksin? Anayasa göre 400 milletvekiline sahip olursan döneceksin. 400 milletvekiline sahip olursan parlamenter sisteme döneceğin yerde, cumhurbaşkanı sen ol be birader sistemi niye zedeliyorsun. Öyle değil mi?" ifadesini kullandı.
İttifak ile ilgili başka bir soru üzerine de Bahçeli, cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçiminin aynı gün yapılmasına rağmen, ayrı iki unsur olduğuna işaret etti.
Milletvekili seçimlerinde MHP'nin, TBMM'de, Anayasa'da yer alan "temsilde adalet ilkesi"ni hayata geçirebilecek bir konumda olmayı düşündüğünü aktaran Bahçeli, "Ama onun haricinde başka unsurlar önümüze ne getirir, ne götürür onu bilemeyiz. Bu kadar da ayrıntıyı burada girmeye gerek yok. 'Aslı yok yaylasında şu kadar sürüm var' demenin de bir manası yok. Biraz sabırlı olalım. Bundan sonra bu konuyu tartışmaya açan kimse, bu kadar net ifadeye karşı bu tartışmayı yapıyorsa hayatı boyunca soru işareti kafada taşır." dedi.
- "Gül'ün aday olacağı" yorumları
"11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de 2019 seçimlerinde aday olabileceği" yorumları yapıldığının hatırlatılması üzerine Bahçeli, Gül'ün AK Parti içinde özel ve önemli bir yeri olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve parti kurucusu arkadaşlarıyla önemli çalışmalar içinde bulunduğunu ve kademe kademe yükselerek, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptığını belirtti.
Bahçeli, "Türkiye'nin bugünkü konjonktüründe cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sürecinin sağlıklı olmasında herhangi bir engelleyici yanlışı yaşamamasında yarar vardır. Abdullah Gül Bey'in böyle bir süreçte 'Ben adayım' diye ortaya çıkması hiç izah edilebilecek bir durum değildir. Sağın solun dolduruşuna gelmemesinde yarar vardır." değerlendirmesinde bulundu.
"AK Parti ile MHP yerel seçimde de bir işbirliğine gidebilir mi?" sorusuna Bahçeli, şu yanıtı verdi:
" 'İttifak hayatın bundan sonra her alanında olacaktır' anlamı taşımaz. Yani biz ittifak kavramını TBMM'de temsilde adaleti oluşturmak için geçmişteki kötü örneklerden sıyrılarak yapmanın doğru olacağını söylüyoruz. O gerçekleşirse orada 'C ittifakı' diye adını koyduğumuz için C'deki sırrı da açıkladım, cumhurbaşkanlığı seçimidir. Bunun yanına çok daha değişik şeyler ilave etmenin bugün için hiçbir manası yoktur. İttifak herkesin vazgeçtiği ve hayatımızın gerçeği olarak bundan böyle yaşacağımız bir kavram da değildir. İttifak olur ama ittihata doğru gidecek bir durum söz konusu hiçbir zaman olmaz."
- Seçim barajı
Seçim barajına ilişkin sorunun yinelenmesi üzerine Bahçeli, "Her türlü tartışmadan sıyrılmak için yüzde 12 olsun. Evet başka türlü ne söylemiş olsam tartışacaksınız, MHP'yi yerden yere vuracaksınız, o anlaşılıyor. Bu bakımdan yüzde 12 olursa hayırlı olur, MHP'nin 12. büyük kurultayında, 'baraj 12'dir yürüyün hedefe' deme şansını yakalar." karşılığını verdi.
"Türkiye'de normalleşmenin sağlanabilmesi için sizce anahtar adımlar neler olmalıdır?" sorusu üzerine de Bahçeli, Türkiye'nin normalleşmesini istediklerini bildirdi.
Kaos yaratabilecek her türlü davranıştan, siyasi üslubu çirkinleştirecek kavramlardan uzakta kalmakta, "görüşürdüm, görüşmezdim" tartışmasına bir son vermekte ve uzlaşma yolunu aramakta fayda olduğunu belirten Bahçeli, FETÖ ile mücadelede mutlak suretle milletçe işbirliği yapıp, kararlılığın ortaya konulmasında da yarar bulunduğunu ifade etti.
MHP lideri Bahçeli, şunları söyledi:
"Bütün bu gelişmeler olduktan sonra demokratikleşmenin hangi unsurlarla, nasıl olacağını bazı çevreler OHAL'in devamı sırasında belki fazla mümkün görmeyebilir. OHAL kalktıktan sonra da, devam ederken de uyum yasaları çerçevesinde TBMM'de bunların adımları atılır. Yoksa Türkiye'yi, yanılmayı da tercih ederim, bu kaos bir kargaşaya, kavgaya yöneltirse bundan kimse yararlanamaz. FETÖ'yü bir başka yönüyle tekrar diriltme, güçlendirme, onlara yeni güç kazandırma kimseye fayda getirmez. O bakımdan FETÖ'nün bütün unsurlarıyla kökünden kazınması lazım. FETÖ ile ilgili mücadelede bütün siyasi partilerin ortak hareket etme zaruretinde olduğunu bilmesi lazım."
Bahçeli, Türkiye'nin beka meselesinin 3 unsur içerdiğini vurgulayarak, bunları "FETÖ ve PKK, mutlak suretle uzlaşıcı bir üslupla sorunların çözümü noktasına gidilmesi, Türkiye'yi herhangi bir kaos ve krize sokabilecek davranış ve yaklaşımlardan uzak kalınması" olarak sıraladı.
OHAL kapsamındaki son yasal düzenlemeyle ilgili MHP'nin tavır ortaya koyduğunu ve bu konuda 11. Cumhurbaşkanı Gül'ü eleştirdiğini ifade eden Bahçeli, "Bunda haklı olduğumuzu ileride göreceğiz. Çünkü böyle 15 ve 16 Temmuz sabahına kadar Türkiye'de ne olduğunu bilen insanlar olarak bir milli direnci ortaya koyan, kalkışmaya 'dur' diyen insanları gelecekte bir suçlayacak fırsatı kollamak ayıp bir şeydir, acı bir şeydir." dedi.
- "Paşalar burada, maşalar nerede"
Bahçeli, 4 Nisan 2012'de başlayan 12 Eylül davasına atıfta bulunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"4 Nisan rahmetli Alparslan Türkeş Bey'in de anma töreninin yapıldığı gündür. En az on binler Beştepe'de toplanmıştır ama aynı gün Sıhhiye'de 12 Eylül'ün davası görülmektedir. Gecenin saat 03.00'ü Beştepe'den Sıhhiye'ye gidebilecek hangi anayol varsa o yolların kontrol altında tutulmasını ülkü ocaklarından istedim ve talimatlandırdım. 4 Nisan toplantısından sonra provokatörlere alet olarak 'şurada şöyle oluyor, burada böyle oluyor' diye birtakım çevrelerin tahrikine kapılmamak için, Beştepe'den Sıhhiye'ye gidebilecek bütün güzergahlar ülkücü gençlik tarafından talimatım üzerine kontrol altına alınmıştır. Sadece mahkeme salonuna 15'e yakın arkadaşımızı görevlendirdik. Devrimci unsurlar 200'ü aşkın geldiler, nümayiş yapmaya başladılar ve ileri geri konuşmalar oldu. 'Paşalar burada, maşalar nerede'. 'Maşalar' dedikleri MHP. Büyük hukukçular, devrimci hukukçular mahkemeye müracaat ediyorlar, '12 Eylül'ü yapanlardan hesap soracağız da onu hazırlayan unsurlardan niye hesap sormuyoruz?'. Türkiye'de bu gerçekler yaşanıyor.
Şimdi bu aşağılık davranışı 15 Temmuz günü karşı direnişle durduran ve 251 şehit, 2 bin 193 kişinin ailesinden veya kendilerinden hesap sorabilecek bir konuma getirmek için bunu görmemezlikten gelip demokrasi adına bu sözü söyleyenler 4 Nisan 2012'deki 'Paşalar' davasını bir hatırlasın. Yine devrimcileri yalnız bırakan o ana faktör dediğiniz unsurdur. Sol ana faktörden kurtulmalı, devrimciler hak ettikleri payı bana göre almalıdır. İşte Mecliste var, hepsi toplanmış orada. Kurun ayrı parti düşürün 3'e, düşürün sıfıra, Mecliste temsil edin. Niye CHP'nin içerisine giriyorsunuz, 8 tane orada militan milletvekiliyle ortalığı karıştırıp duruyorsunuz. Bunları da artık görmek lazımdır diye söylüyorum. OHAL'deki 231. maddeyle alakalı samimi ve dürüst olmak lazım. Gelecek ne gösterir belli olmaz. Bütün bunların hepsini yaşayarak gelen bir siyasi hareket olarak ifade ediyorum."
- "Ülkücü kadro bu işin içinde olmayacaktır"
"Sözlerinizden Türkiye'de hala sokakların karışma riskini gördüğünüz sonucunu çıkarabilir miyiz?" şeklindeki soru üzerine Bahçeli, şu yanıtı verdi:
"Ükücülerin kesinlikle sokakta olmamaları gerekir. Bu kesin bir talimattır. Bazen sokak hareketlerinde herkesin yapabileceği şöyle (bozkurt işareti) işaretler görülmektedir. Bunun burnu dik olursa bozkurt, şöyle (heavy metal) olursa heavy metalci olur. Ama heavy metalci mi el sallıyor, başkası mı el sallıyor onu bilemiyoruz. Fakat ülkücü kadro bu işin içinde olmayacaktır. Türkiye'yi karıştırmak isteyen, sokağa dökmek isteyen hiçbir gayri milli unsur, küresel işbirlikçiler uyumaz. O sebepten dolayı 24 saat Türkiye uyanık kalmak, sokağa dikkat etmek mecburiyetindedir. Kendisinde yaşamış olduğu Gezi olayı, İran'da yaşanmış olanı görün, başka yerleri görün bütün bunlardan artık millet olarak ders çıkartalım. Bir taraftan demokrasi isteyeceksin, öbür taraftan bilmem ne talebinde bulunacaksın. Böyle şeylerden artık vazgeçme zamanı gelmiştir. Sokağa iltifat vermemek gerekir."
"Seçim ittifakı hayata geçerse AK Parti-MHP blokunun karşısında CHP, HDP, İYİ Parti'yi görebilir miyiz?" sorusuna da Devlet Bahçeli, şu yanıtı verdi:
"Valla onların kapısını açıyorum. Zaten beraberler, bir ittifak yapsınlar, üstüne de ne diyorlarsa desinler. CHP, HDP, İP beraber onlar da bir ittifak yapsın yüzde 49 sahip çıkıyorsunuz da bunu yasal bir kağıt haline dönüştürmekten niye vazgeçiyorsunuz? 'Sadece yüzde 49 benim olsun' diye siyaset yapıyorsan ondan bir şey çıkmaz. Onu geçmiş dönemlerde çok yaşayanlar oldu. Şimdi gerek yok. O bakımdan bu ittifaklaşma cepheleşmeyi, kutuplaşmayı da önler. Cepheleşme ile kutuplaşmanın olmadığı yerde zaten çatışma olmaz. Onun için yasal zemine çekmekte yarar var. Bizim için söylemiyorum biz her şart altında yolumuza devam eden bir siyasi hareketiz. Ama bu kadar 5 benzemez bir araya geliyorsa bunları bir kağıda bağlamak lazım."
- "Bu kadar da Amerikancı olmamak lazım"
Tek tip kıyafet konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine Bahçeli, bunun zaman zaman gündeme getirildiğini belirterek, "Cezaevi şartlarına göre bazıları farklı hareketlerde bulunuyor. Bunlar daha sonra hükümetle ilgililer arasında verilecek bir karara bağlıdır. Büyük bazı davetiyelerde olur ya üzerinde yazar, siyah smokin giyin. Mahkumların alayı da smokin giyip gelecek hali yok herhalde." diye konuştu.
Rıza Sarraf davasıyla ilgili bir soru üzerine ise Bahçeli, "Eğer suç Amerika'da işlenmişse Amerikan yargısı, suç birilerinin söylediği gibi Türkiye'de işlenmişse Türk yargısı olması lazım. Türk yargısını ilgilendiren bir konu olduğu için Amerika onu paketleyip bize göndersin, elindeki delillerle beraber. Bu kadar açık. Amerika ne oluyor ki Türk'ün egemenlik hakları üzerinde söz sahibi oluyor. Bu kadar da Amerikancı olmamak lazım." yanıtını verdi.
"İttifak konusunda Cumhurbaşkanı'ndan bir randevu talep edecek misiniz ya da sizinle görüşmek istemesini mi bekleyeceksiniz?" sorusuna da Bahçeli, "Cumhurbaşkanı iki sorumluluğu taşıyan bir şahsiyet oldu. Malumunuz bir yandan partinin genel başkanı, bir yandan Cumhurbaşkanı. Bizim muhalafet partisi olarak, Mecliste 4. parti olarak gidip 'Biz sizlerle ittifak yapıyoruz' demek siyaseten yakışık olmaz. O zaman biz eli ayağı bağlanmış, kimsesiz kalmış... Yani bizim seyrettiğimiz filmde 'Dostum Yaşar' var. Dostum Yaşar gibi de olmayalım yani. Ne demek istediğimi anladınız mı?" karşılığını verdi.
Bu arada konuşması sırasında Bahçeli, "Müsaade ederseniz köstekli saatime bakayım." diyerek saati kontrol etti ve toplantıyı bitirme vaktinin geldiğini belirtti.
(Bitti)
Kaynak: AA
Bahçeli, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile sohbet toplantısında bir araya geldi, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ı destekleyerek sizi HDP ya da CHP ile yan yana getirmek isteyenlerin tekrar hedefi olacaksınız. Bunu nasıl göğüsleyeceksiniz?" sorusu üzerine Devlet Bahçeli, her zaman hedefte olduklarını belirterek, "Hedefte olmaktan da zevk duyarız. O çevreler bizi hedef dışı tutarlarsa 'bizde bir arıza başlamış, bir yanlışlık var' demektir." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin normalleşme süreci içerisinde demokratikleşmeye katkı sağlayabilecek bir yolun bulunması gerektiğini ve söylemek istediklerinin de bu olduğunu vurgulayan Bahçeli, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine anayasa değişikliği ve halk oyuyla geçildiğini kaydetti.
Bu geçiş sürecinin sağlıklı yürüyebilmesi için 3 Kasım 2019'da milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanması gerektiğini belirten Bahçeli, "Bu tamamlanmayı da yapabilmek için bu süreci başlatmış olan kişi, bu konuda bir hak elde etmek arzusu taşıyor. Normaldir. Öyleyse cumhurbaşkanı adayı olmak onun en tabii hakkıdır. Anayasa değişikliğindeki, halk oylamasındaki beraberliğimiz gibi, 7 Ağustos'taki Yenikapı ruhuyla hareket ederek destek vereceğimizi söylüyoruz. MHP'nin siyasetteki ahlaki duruşu budur." diye konuştu.
- "Erken seçim doğru değil"
Erken seçimin doğru olmadığını vurgulayan Bahçeli, "İran karışıyor, Suriye şu, Türkiye bu... Böyle bir ortamda kim, hangi erken seçimi düşünüyor, hangi maksatla bunu düşünüyor, onun da tartışılması lazım. Türkiye'nin normal sürece geçinceye kadar onu gölgeleyecek, tartıştıracak bir yola sapmak doğru değildir. Bir kavramın altını çiziyorum, 'tekrar parlamenter sisteme döneceğim' diyor. Neyle döneceksin? Anayasa göre 400 milletvekiline sahip olursan döneceksin. 400 milletvekiline sahip olursan parlamenter sisteme döneceğin yerde, cumhurbaşkanı sen ol be birader sistemi niye zedeliyorsun. Öyle değil mi?" ifadesini kullandı.
İttifak ile ilgili başka bir soru üzerine de Bahçeli, cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçiminin aynı gün yapılmasına rağmen, ayrı iki unsur olduğuna işaret etti.
Milletvekili seçimlerinde MHP'nin, TBMM'de, Anayasa'da yer alan "temsilde adalet ilkesi"ni hayata geçirebilecek bir konumda olmayı düşündüğünü aktaran Bahçeli, "Ama onun haricinde başka unsurlar önümüze ne getirir, ne götürür onu bilemeyiz. Bu kadar da ayrıntıyı burada girmeye gerek yok. 'Aslı yok yaylasında şu kadar sürüm var' demenin de bir manası yok. Biraz sabırlı olalım. Bundan sonra bu konuyu tartışmaya açan kimse, bu kadar net ifadeye karşı bu tartışmayı yapıyorsa hayatı boyunca soru işareti kafada taşır." dedi.
- "Gül'ün aday olacağı" yorumları
"11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de 2019 seçimlerinde aday olabileceği" yorumları yapıldığının hatırlatılması üzerine Bahçeli, Gül'ün AK Parti içinde özel ve önemli bir yeri olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve parti kurucusu arkadaşlarıyla önemli çalışmalar içinde bulunduğunu ve kademe kademe yükselerek, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptığını belirtti.
Bahçeli, "Türkiye'nin bugünkü konjonktüründe cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sürecinin sağlıklı olmasında herhangi bir engelleyici yanlışı yaşamamasında yarar vardır. Abdullah Gül Bey'in böyle bir süreçte 'Ben adayım' diye ortaya çıkması hiç izah edilebilecek bir durum değildir. Sağın solun dolduruşuna gelmemesinde yarar vardır." değerlendirmesinde bulundu.
"AK Parti ile MHP yerel seçimde de bir işbirliğine gidebilir mi?" sorusuna Bahçeli, şu yanıtı verdi:
" 'İttifak hayatın bundan sonra her alanında olacaktır' anlamı taşımaz. Yani biz ittifak kavramını TBMM'de temsilde adaleti oluşturmak için geçmişteki kötü örneklerden sıyrılarak yapmanın doğru olacağını söylüyoruz. O gerçekleşirse orada 'C ittifakı' diye adını koyduğumuz için C'deki sırrı da açıkladım, cumhurbaşkanlığı seçimidir. Bunun yanına çok daha değişik şeyler ilave etmenin bugün için hiçbir manası yoktur. İttifak herkesin vazgeçtiği ve hayatımızın gerçeği olarak bundan böyle yaşacağımız bir kavram da değildir. İttifak olur ama ittihata doğru gidecek bir durum söz konusu hiçbir zaman olmaz."
- Seçim barajı
Seçim barajına ilişkin sorunun yinelenmesi üzerine Bahçeli, "Her türlü tartışmadan sıyrılmak için yüzde 12 olsun. Evet başka türlü ne söylemiş olsam tartışacaksınız, MHP'yi yerden yere vuracaksınız, o anlaşılıyor. Bu bakımdan yüzde 12 olursa hayırlı olur, MHP'nin 12. büyük kurultayında, 'baraj 12'dir yürüyün hedefe' deme şansını yakalar." karşılığını verdi.
"Türkiye'de normalleşmenin sağlanabilmesi için sizce anahtar adımlar neler olmalıdır?" sorusu üzerine de Bahçeli, Türkiye'nin normalleşmesini istediklerini bildirdi.
Kaos yaratabilecek her türlü davranıştan, siyasi üslubu çirkinleştirecek kavramlardan uzakta kalmakta, "görüşürdüm, görüşmezdim" tartışmasına bir son vermekte ve uzlaşma yolunu aramakta fayda olduğunu belirten Bahçeli, FETÖ ile mücadelede mutlak suretle milletçe işbirliği yapıp, kararlılığın ortaya konulmasında da yarar bulunduğunu ifade etti.
MHP lideri Bahçeli, şunları söyledi:
"Bütün bu gelişmeler olduktan sonra demokratikleşmenin hangi unsurlarla, nasıl olacağını bazı çevreler OHAL'in devamı sırasında belki fazla mümkün görmeyebilir. OHAL kalktıktan sonra da, devam ederken de uyum yasaları çerçevesinde TBMM'de bunların adımları atılır. Yoksa Türkiye'yi, yanılmayı da tercih ederim, bu kaos bir kargaşaya, kavgaya yöneltirse bundan kimse yararlanamaz. FETÖ'yü bir başka yönüyle tekrar diriltme, güçlendirme, onlara yeni güç kazandırma kimseye fayda getirmez. O bakımdan FETÖ'nün bütün unsurlarıyla kökünden kazınması lazım. FETÖ ile ilgili mücadelede bütün siyasi partilerin ortak hareket etme zaruretinde olduğunu bilmesi lazım."
Bahçeli, Türkiye'nin beka meselesinin 3 unsur içerdiğini vurgulayarak, bunları "FETÖ ve PKK, mutlak suretle uzlaşıcı bir üslupla sorunların çözümü noktasına gidilmesi, Türkiye'yi herhangi bir kaos ve krize sokabilecek davranış ve yaklaşımlardan uzak kalınması" olarak sıraladı.
OHAL kapsamındaki son yasal düzenlemeyle ilgili MHP'nin tavır ortaya koyduğunu ve bu konuda 11. Cumhurbaşkanı Gül'ü eleştirdiğini ifade eden Bahçeli, "Bunda haklı olduğumuzu ileride göreceğiz. Çünkü böyle 15 ve 16 Temmuz sabahına kadar Türkiye'de ne olduğunu bilen insanlar olarak bir milli direnci ortaya koyan, kalkışmaya 'dur' diyen insanları gelecekte bir suçlayacak fırsatı kollamak ayıp bir şeydir, acı bir şeydir." dedi.
- "Paşalar burada, maşalar nerede"
Bahçeli, 4 Nisan 2012'de başlayan 12 Eylül davasına atıfta bulunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"4 Nisan rahmetli Alparslan Türkeş Bey'in de anma töreninin yapıldığı gündür. En az on binler Beştepe'de toplanmıştır ama aynı gün Sıhhiye'de 12 Eylül'ün davası görülmektedir. Gecenin saat 03.00'ü Beştepe'den Sıhhiye'ye gidebilecek hangi anayol varsa o yolların kontrol altında tutulmasını ülkü ocaklarından istedim ve talimatlandırdım. 4 Nisan toplantısından sonra provokatörlere alet olarak 'şurada şöyle oluyor, burada böyle oluyor' diye birtakım çevrelerin tahrikine kapılmamak için, Beştepe'den Sıhhiye'ye gidebilecek bütün güzergahlar ülkücü gençlik tarafından talimatım üzerine kontrol altına alınmıştır. Sadece mahkeme salonuna 15'e yakın arkadaşımızı görevlendirdik. Devrimci unsurlar 200'ü aşkın geldiler, nümayiş yapmaya başladılar ve ileri geri konuşmalar oldu. 'Paşalar burada, maşalar nerede'. 'Maşalar' dedikleri MHP. Büyük hukukçular, devrimci hukukçular mahkemeye müracaat ediyorlar, '12 Eylül'ü yapanlardan hesap soracağız da onu hazırlayan unsurlardan niye hesap sormuyoruz?'. Türkiye'de bu gerçekler yaşanıyor.
Şimdi bu aşağılık davranışı 15 Temmuz günü karşı direnişle durduran ve 251 şehit, 2 bin 193 kişinin ailesinden veya kendilerinden hesap sorabilecek bir konuma getirmek için bunu görmemezlikten gelip demokrasi adına bu sözü söyleyenler 4 Nisan 2012'deki 'Paşalar' davasını bir hatırlasın. Yine devrimcileri yalnız bırakan o ana faktör dediğiniz unsurdur. Sol ana faktörden kurtulmalı, devrimciler hak ettikleri payı bana göre almalıdır. İşte Mecliste var, hepsi toplanmış orada. Kurun ayrı parti düşürün 3'e, düşürün sıfıra, Mecliste temsil edin. Niye CHP'nin içerisine giriyorsunuz, 8 tane orada militan milletvekiliyle ortalığı karıştırıp duruyorsunuz. Bunları da artık görmek lazımdır diye söylüyorum. OHAL'deki 231. maddeyle alakalı samimi ve dürüst olmak lazım. Gelecek ne gösterir belli olmaz. Bütün bunların hepsini yaşayarak gelen bir siyasi hareket olarak ifade ediyorum."
- "Ülkücü kadro bu işin içinde olmayacaktır"
"Sözlerinizden Türkiye'de hala sokakların karışma riskini gördüğünüz sonucunu çıkarabilir miyiz?" şeklindeki soru üzerine Bahçeli, şu yanıtı verdi:
"Ükücülerin kesinlikle sokakta olmamaları gerekir. Bu kesin bir talimattır. Bazen sokak hareketlerinde herkesin yapabileceği şöyle (bozkurt işareti) işaretler görülmektedir. Bunun burnu dik olursa bozkurt, şöyle (heavy metal) olursa heavy metalci olur. Ama heavy metalci mi el sallıyor, başkası mı el sallıyor onu bilemiyoruz. Fakat ülkücü kadro bu işin içinde olmayacaktır. Türkiye'yi karıştırmak isteyen, sokağa dökmek isteyen hiçbir gayri milli unsur, küresel işbirlikçiler uyumaz. O sebepten dolayı 24 saat Türkiye uyanık kalmak, sokağa dikkat etmek mecburiyetindedir. Kendisinde yaşamış olduğu Gezi olayı, İran'da yaşanmış olanı görün, başka yerleri görün bütün bunlardan artık millet olarak ders çıkartalım. Bir taraftan demokrasi isteyeceksin, öbür taraftan bilmem ne talebinde bulunacaksın. Böyle şeylerden artık vazgeçme zamanı gelmiştir. Sokağa iltifat vermemek gerekir."
"Seçim ittifakı hayata geçerse AK Parti-MHP blokunun karşısında CHP, HDP, İYİ Parti'yi görebilir miyiz?" sorusuna da Devlet Bahçeli, şu yanıtı verdi:
"Valla onların kapısını açıyorum. Zaten beraberler, bir ittifak yapsınlar, üstüne de ne diyorlarsa desinler. CHP, HDP, İP beraber onlar da bir ittifak yapsın yüzde 49 sahip çıkıyorsunuz da bunu yasal bir kağıt haline dönüştürmekten niye vazgeçiyorsunuz? 'Sadece yüzde 49 benim olsun' diye siyaset yapıyorsan ondan bir şey çıkmaz. Onu geçmiş dönemlerde çok yaşayanlar oldu. Şimdi gerek yok. O bakımdan bu ittifaklaşma cepheleşmeyi, kutuplaşmayı da önler. Cepheleşme ile kutuplaşmanın olmadığı yerde zaten çatışma olmaz. Onun için yasal zemine çekmekte yarar var. Bizim için söylemiyorum biz her şart altında yolumuza devam eden bir siyasi hareketiz. Ama bu kadar 5 benzemez bir araya geliyorsa bunları bir kağıda bağlamak lazım."
- "Bu kadar da Amerikancı olmamak lazım"
Tek tip kıyafet konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine Bahçeli, bunun zaman zaman gündeme getirildiğini belirterek, "Cezaevi şartlarına göre bazıları farklı hareketlerde bulunuyor. Bunlar daha sonra hükümetle ilgililer arasında verilecek bir karara bağlıdır. Büyük bazı davetiyelerde olur ya üzerinde yazar, siyah smokin giyin. Mahkumların alayı da smokin giyip gelecek hali yok herhalde." diye konuştu.
Rıza Sarraf davasıyla ilgili bir soru üzerine ise Bahçeli, "Eğer suç Amerika'da işlenmişse Amerikan yargısı, suç birilerinin söylediği gibi Türkiye'de işlenmişse Türk yargısı olması lazım. Türk yargısını ilgilendiren bir konu olduğu için Amerika onu paketleyip bize göndersin, elindeki delillerle beraber. Bu kadar açık. Amerika ne oluyor ki Türk'ün egemenlik hakları üzerinde söz sahibi oluyor. Bu kadar da Amerikancı olmamak lazım." yanıtını verdi.
"İttifak konusunda Cumhurbaşkanı'ndan bir randevu talep edecek misiniz ya da sizinle görüşmek istemesini mi bekleyeceksiniz?" sorusuna da Bahçeli, "Cumhurbaşkanı iki sorumluluğu taşıyan bir şahsiyet oldu. Malumunuz bir yandan partinin genel başkanı, bir yandan Cumhurbaşkanı. Bizim muhalafet partisi olarak, Mecliste 4. parti olarak gidip 'Biz sizlerle ittifak yapıyoruz' demek siyaseten yakışık olmaz. O zaman biz eli ayağı bağlanmış, kimsesiz kalmış... Yani bizim seyrettiğimiz filmde 'Dostum Yaşar' var. Dostum Yaşar gibi de olmayalım yani. Ne demek istediğimi anladınız mı?" karşılığını verdi.
Bu arada konuşması sırasında Bahçeli, "Müsaade ederseniz köstekli saatime bakayım." diyerek saati kontrol etti ve toplantıyı bitirme vaktinin geldiğini belirtti.
(Bitti)