Konya Aydınlar Ocağı'nda Hoca Ahmed Yesevi Konuşuldu
Konya Aydınlar Ocağı’nda, yeni yılın ilk Selçuklu Salı Sohbetleri’nde Hoca Ahmed Yesevi gündeme geldi. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Şimşek, İl Halk Kütüphanesindeki sohbetinde, "Hoca Ahmed Yesevi’nin kitapları ve tasavvufi görüşü tam anlamıyla genç nesillere anlatılıp aktarılmış olsaydı ülkemizde Alevi-Sünni diye bir ayrılık olmazdı" dedi.
Türk tasavvuf geleneği içerisinde önemli yere sahip olan Hoca Ahmed Yesevi hazretlerinin hayatı, şahsiyeti, eserleri ve türbesiyle ilgili açıklamalar yapan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Şimşek, "Anadolu’da her şehrin bir piri vardır. Bizim pirimiz Hazreti Mevlana’dır. Kastamonu’da Şeyh Şaban Veli hazretleri, Erzincan’da Terzi Baba’dır Hoca Ahmed Yesevî ise Ulu Türkistan’ın piridir" diye konuştu.
Hoca Ahmed Yesevi’yi Fuat Köprülü sayesinde tanıdığını belirten Şimşek şunları söyledi:
"Ahmed Yesevi Kazakistan’ın Sayram kasabasında dünyaya geldi. Türk-İslam Tasavvufunun büyük öncüsüdür Doğum tarihi bilinmemektedir. 1194 (H.590) senesinde Yesi’de vefat etti. Kabri oradadır. Timur Han onun için muhteşem bir türbe yaptırmıştır. Babası Şeyh İbrahim, muhit tarafından tanınmış bir sufidir. Soy olarak Hazreti. Ali’ye dayandırılır. Anne ve babasını küçük yaşlarda kaybeden Ahmed Yesevi, Arslan Baba’dan dini ve tasavvufi eğitim gördü ve onun vefatı üzerine bir arayış içerisine girdi. Önemli ilim merkezlerinden olan Buhara’ya giden Ahmed Yesevi, burada Yusuf-ı Hemedani’ nin müridi olduğu ve işaret aldığında tekrar Yesi’ye dönerek dergah kurdu. İnsanları dini, ahlaki açıdan yetiştirmeye çalıştı. Şeyh Feridüddin Aktar tarafından ’Pir-i Türkistan’ lakabıyla vasıflandırılmıştır. Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi mutasavvıflar üzerinde tesiri olmuştur."
"Yesevi vaktini üçe ayırırdı"
Sunum şeklinde Hazreti Yesevi’nin türbesi ve civarındaki yapılarla ilgili bilgiler de veren Şimşek, "Ahmed Yesevi hazretleri vakitlerini üçe ayırırdı. Üçte birlik kısmında ibadet ve zikirle meşgul olurdu. İkinci kısmında talebelerine zahiri ve batıni ilimleri öğretirdi. Üçüncü kısımda ise alın teriyle geçimini sağlamak üzere takta kaşık ve kepçe yaparak bunları satardı" dedi.
Hazreti Peygamberin sünnetine bağlı bir insan olan Yesevi hazretlerinin, Peygamber’in vefat yaşını düşünerek; rivayetlere göre 63 yaşına gelince, dergahının altında küçük bir oda şeklinde çilehane yaptırdığını ve ömrünün geri kalanını, yiyeceklerini de zaman zaman temin etmek suretiyle burada geçirdiğini vurgulayan Şimşek, önemli eseri olan ve hikmet dolu şiirlerinin yer aldığı Divan-ı Hikmet adlı kitabından da sahte şeyhlerle ilgili sözlerini şöyle aktardı: "Ellerine ucu sivri demirli değnek alırlar/ Başlarına (da) kocaman birer sarık sararlar/ Köy köy gezerek cahil köylülerden nezir alırlar/ Helal haram demeden (böylece) geçinip giderler."
"Gönlü kırıklara merhem ol"
Hoca Ahmed Yesevi’nin birlik ve beraberliğe çok önem verdiğini ve bu fikirlerini de Divan-ı Hikmet’te dile getirdiğini kaydeden Şimşek, "Nerde görsen gönlü kırık merhem ol/ Öyle mazlum yolda kalsa yoldaş ol/ Mahşer günü dergahına yakın ol/ Ben benlik güden kişilerden kaçtım işte" şiirini okudu.
Konya Müze Müdürü Yusuf Benli, NEÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, akademisyen ve çok sayıda dinleyicinin yer aldığı sohbetin soru-cevap bölümünün ardından Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Yrd. Doç. Dr. Hacı Ahmet Şimşek’e "Büyük Selçuklu Mirası" adlı eseri hediye etti.
Kaynak: İHA
Hoca Ahmed Yesevi’yi Fuat Köprülü sayesinde tanıdığını belirten Şimşek şunları söyledi:
"Ahmed Yesevi Kazakistan’ın Sayram kasabasında dünyaya geldi. Türk-İslam Tasavvufunun büyük öncüsüdür Doğum tarihi bilinmemektedir. 1194 (H.590) senesinde Yesi’de vefat etti. Kabri oradadır. Timur Han onun için muhteşem bir türbe yaptırmıştır. Babası Şeyh İbrahim, muhit tarafından tanınmış bir sufidir. Soy olarak Hazreti. Ali’ye dayandırılır. Anne ve babasını küçük yaşlarda kaybeden Ahmed Yesevi, Arslan Baba’dan dini ve tasavvufi eğitim gördü ve onun vefatı üzerine bir arayış içerisine girdi. Önemli ilim merkezlerinden olan Buhara’ya giden Ahmed Yesevi, burada Yusuf-ı Hemedani’ nin müridi olduğu ve işaret aldığında tekrar Yesi’ye dönerek dergah kurdu. İnsanları dini, ahlaki açıdan yetiştirmeye çalıştı. Şeyh Feridüddin Aktar tarafından ’Pir-i Türkistan’ lakabıyla vasıflandırılmıştır. Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi mutasavvıflar üzerinde tesiri olmuştur."
"Yesevi vaktini üçe ayırırdı"
Sunum şeklinde Hazreti Yesevi’nin türbesi ve civarındaki yapılarla ilgili bilgiler de veren Şimşek, "Ahmed Yesevi hazretleri vakitlerini üçe ayırırdı. Üçte birlik kısmında ibadet ve zikirle meşgul olurdu. İkinci kısmında talebelerine zahiri ve batıni ilimleri öğretirdi. Üçüncü kısımda ise alın teriyle geçimini sağlamak üzere takta kaşık ve kepçe yaparak bunları satardı" dedi.
Hazreti Peygamberin sünnetine bağlı bir insan olan Yesevi hazretlerinin, Peygamber’in vefat yaşını düşünerek; rivayetlere göre 63 yaşına gelince, dergahının altında küçük bir oda şeklinde çilehane yaptırdığını ve ömrünün geri kalanını, yiyeceklerini de zaman zaman temin etmek suretiyle burada geçirdiğini vurgulayan Şimşek, önemli eseri olan ve hikmet dolu şiirlerinin yer aldığı Divan-ı Hikmet adlı kitabından da sahte şeyhlerle ilgili sözlerini şöyle aktardı: "Ellerine ucu sivri demirli değnek alırlar/ Başlarına (da) kocaman birer sarık sararlar/ Köy köy gezerek cahil köylülerden nezir alırlar/ Helal haram demeden (böylece) geçinip giderler."
"Gönlü kırıklara merhem ol"
Hoca Ahmed Yesevi’nin birlik ve beraberliğe çok önem verdiğini ve bu fikirlerini de Divan-ı Hikmet’te dile getirdiğini kaydeden Şimşek, "Nerde görsen gönlü kırık merhem ol/ Öyle mazlum yolda kalsa yoldaş ol/ Mahşer günü dergahına yakın ol/ Ben benlik güden kişilerden kaçtım işte" şiirini okudu.
Konya Müze Müdürü Yusuf Benli, NEÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, akademisyen ve çok sayıda dinleyicinin yer aldığı sohbetin soru-cevap bölümünün ardından Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Yrd. Doç. Dr. Hacı Ahmet Şimşek’e "Büyük Selçuklu Mirası" adlı eseri hediye etti.