FETÖ'nün 'dili' çözüldü!
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), dışarıdan birisinin duyduğunda anlayamayacağı şekilde kurguladığı ve ikiye ayrılan örgüt içi özel iletişim dili sayesinde dış dünyaya karşı güçlü bir "anlaşma, anlaşılma" bariyeri kurduğu ortaya çıktı.
Emniyetin 'FETÖ'nün İdeolojisi' raporunda, örgüte dahil etmek istediği kişilerin 'özlem' duygularını hedef alan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in, takipçilerinin beynini yıkayarak 'Asrı Saadet dönemine dönüşü' vadettiği belirtildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in tüm kitap ve vaazları ile soruşturmalarda elde edilen belge, mağdur, müşteki ve tanık ifadeleri doğrultusunda 181 sayfalık 'FETÖ'nün İdeolojisi' raporu hazırladı.
Örgütün devleti ele geçirmek amacıyla izlediği yol haritasının deşifre edildiği rapora göre, FETÖ elebaşı Gülen, geçmiş zamanı değerlendirirken 'Asrı Saadet öncesi', 'Asrı Saadet dönemi' ve 'Asrı Saadet sonrası' olmak üzere 3 dilime ayırdı.
Gülen, 'Asrı Saadet öncesi'nde yaşamış peygamberlerin hayatlarını, peşinden sürüklediği örgüt mensuplarının bireysel dönüşümlerini sağlama ve onlara istediği doğrultuda yeni bir kimlik kazandırma aracı olarak kullandı.
Siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, toplumsal ve bireysel anlamda en ideal düzenin 'Asrı Saadet dönemi' olduğunu ifade eden Gülen, bu düzeni geri getirmeyi 'kılıf' olarak kullanarak mevcut düzenin ortadan kaldırılması veya restore edilmesi ve hayalindeki dünyevi diktatörlüğün kurulmasını sağlamayı hedefledi.
Bu hedef doğrultusunda hareket eden Gülen, insanlığın 'parlak geçmiş' yani 'Asrı Saadet dönemi'ne ihtiyacını karşılamaya çalışıyor izlenimi sergiledi, kendisini düşman üzerinden tanımlayarak meşruiyet devşirme çabasında oldu.
Gülen, hedef kitleyi, özlem duygusundan hareket ile arzuladığı 'Asrı Saadet dönemi' yani mevcut düzenin değiştirilmesine doğru yönlendirmek için çaba harcadı.
FETÖ, kusurlarını gizlemek amacıyla ideolojisini zıt kutup üzerinden tanımlayarak, PYD/YPG'nin kendisini DEAŞ üzerinden meşrulaştırma isteğini örnek gösterdi.
Şimdiki zamanı 'sorunlar tarlası' olarak nitelendiren Gülen, sorunun kaynağını kendi zıt kutbu olarak belirledi. Gülen bunun üzerinden de örgütünün varlığını gerekçelendirmek ve ona meşruiyet kazandırmak istedi.
'Batı/küfür' cephesinin üstün olduğu, bu kesimin iman cephesinin ilerlemesini istemediği ve 'Asrı Saadet dönemi'nde yaşanan huzurun bugün olmadığı iddialarında bulunan Gülen, elebaşılığını yaptığı FETÖ'nün, hasım cephe tarafından sömürülmeyen bir dünya için savaştığını ileri sürdü.
Bununla da yetinmeyen Gülen, 'birinci ilkler' olarak nitelendirdiği 'Asrı Saadet dönemi' sahabelerinin yaşantısından bütünüyle uzaklaşıldığını öne sürerek önce insanların imanını kurtaracağı, sonra da onları sahabelere eşdeğer bir konuma yükselteceği iddiasında bulundu.
Gülen, kendisinin ve örgüt mensuplarının 'Hizmet' içinde yer almakla cenneti hak etmiş ve kurtulmuş olduğunu ileri sürerek bunu örgüt içi sohbetlerinde 'Bundan sonra hiçbir lütuf olmasa bu cemaatin, bugüne kadar gelenlerin, cennete girebilmeleri için hali hazırdaki bu durum yeter ve artar.' ifadeleriyle dile getirdi.
- Yeryüzüne hakim olmayı istemiş
Kendisinin ve örgüt mensuplarının 'Asrı Saadet' ruhunun varisi olduklarını iddia eden Gülen, onların misyonlarını gerçekleştirme iddiasıyla yürüdüklerini, yeryüzünün hakimiyetinin er ya da geç elde edileceğini ileri sürdü.
Gülen, yeryüzüne hakim olma niyetini 'Ahir zamanda dünyada önemli bir değişim, küreselleşen bir dünyada bu değişimin hususi bir coğrafyaya münhasır kalmayacağı muhakkaktır. Bu değişimde birileri muhakkak hakim olacaktır. Daha çok kendi renklerini hakim kılacaklardır. Biz diler ve dileniriz ki Rabbim bizim rengimizi hakim kılsın çünkü ondan daha güzel boya yoktur.' iddiasıyla ifade etti.
FETÖ elebaşı Gülen, bu iddialarını desteklemek amacıyla metafizik olaylar ve rüyalardan faydalanarak 'Seçilmiş bir kişi olduğu, peygamberlerin ismet sıfatlarını üzerinde taşıdığı, kıyamet günü sırat köprüsünün başında durarak cemaatini cennete götürebilmek gibi İslam peygamberinde bile olmayan bir yetkiye sahip olduğu, hatta 'kader yazabilme' gibi Allah'ın sıfatlarını da üzerinde taşıyarak insanüstü bir konumda bulunduğu, yeryüzü hakimiyetini ele geçirip kutsal misyonu tamamlamakla özel olarak görevlendirildiğine' ilişkin bir kurgu oluşturdu.
İlk zamanlarında sözde dini ihya eden yerli bir karakter sergileyen Gülen, sonra maddi güç kazanımı ve örgütünü büyütme çalışmalarında bulundu. Gülen bunu, örgüt mensuplarında yüksek motivasyon sağlasa da tek başına dini-manevi gücün yeterli olmayacağı düşüncesinden hareketle yaptı.
Gülen, kutsal misyon anlayışını yerleştirmek ve amaçlarına ulaşmak için 'Kirlenme-Arınma' söylemini üretti. FETÖ elebaşı, sosyal Darwinizm ile ivme yakalayan ve yükselişe geçen inançsızlık, komünizm ve türevlerinin desteklenmesi ile yayılmasını kendi lehine çevirerek öğretilerinin bunlara bir alternatif olduğunu ileri sürdü.
Bu kirlilikten arınmanın ancak yeryüzünde hayalini ettiği ideal düzenin tesis edilmesiyle mümkün olabileceğine inanan Gülen, bunu da örgüt mensuplarına empoze etti.
Gülen, bu yöndeki düşüncesini bir konuşmasında şöyle dile getirdi:
'Biz bir hicran topluluğu olduk. Üç asırdan beri hep beklentiler içinde bulunduk. Hep istedik ki Rabbim az bile olsa, takatsiz bile olsa, güçsüz bile olsa, iftirak içinde bile olsa, fakir bile olsa, cahil bile olsa, İslam dünyasının makus kaderini bu toplumla değiştirsin, bu cemaatle değiştirsin. Bu cemaat, temelindeki o ihlas potansiyeli ile bunu gerçekleştirmeye müsaittir bana göre.'
FETÖ elebaşı Gülen, hayalindeki düzene ulaşmak için siyaset dışı, şeffaflıktan ve denetimden uzak, gizli, hukuk düzeninin ilkeleriyle bağdaşmayan 'Her yol mübah' felsefesiyle hareket etti.
Örgütte bulunan bir kişi ifadesinde, Gülen'in felsefesiyle ilgili şu itiraflarda bulundu:
'Fetullah Gülen'in 'Allah izin verirse bir gün gelecek bu dünyayı fethedeceğiz ama önümüzde Bedirler var, önümüzde Uhudlar var, önümüzde çetin geçeceğimiz yollar var. Bugünlere geldiğinde Hamzalar gibi doğranacak, kollarınız kesilecek, bedenleriniz kesilecek, kütüklerde doğranan etler gibi doğranacaksınız ama bu akan kanlarınıza rağmen arkadan gelenler aynı yoldan devam edip gidecekler' diyerek bizleri motive etti.'
FETÖ, ideolojisinin önemli bir parçası olan ve metafizik olaylar ile dini motiflerin istismar edilmesini içeren örgütsel iletişim dili nedeniyle örgütün amaçlarına ulaşılmasında, kibirle yoğrulan örgüt mensuplarını kendilerinden olmayanlara karşı her türlü haksızlık ve hukuksuzluk yapmaya yöneltti.
- İktidarı devireceğini 20 yaşında planlamış
Karşılaşılan problemlerin tek çözüm yolunun siyaset olmadığını, bunun zamanı ve enerjiyi boşa harcamak olduğunu düşünen Gülen, kalıcı ve sağlıklı çözümün donanımlı kadrolar yetiştirmekten geçtiğini düşündü.
FETÖ elebaşı Gülen, konuyla ilgili düşüncelerini bir konuşmasında, şu sözlerle dile getirdi:
'İşte bu ehli dünya... Bizi anlamadıklarından dolayı Türkiye'de iktidara talip filan... Deli mi bu adamlar? Senin iktidar dediğin şey nedir? Ben 20 yaşında onu devireceğimi, yerine başkasını koyacağımı planlamışım zaten. İktidar dediğin şey nedir senin? Tenezzül, benim inmem lazım. Bin merdiven aşağı inmem lazım.'
Bu amaçla Gülen, 'Hizmet' olarak tanımladığı ve 'Altın Nesil' adını verdiği seçkin, lidere karşı son derece itaatkar kadroları devlete yerleştirmek, bu kadroların sağladığı avantajlarla belli bir güce ulaştıktan sonra soruları çalarak, hasım cephe olarak adlandırdığı kendisinden olmayanları çeşitli hukuk dışı yöntemlerle tasfiye etmek, devlet aygıtını ünite ünite bütünüyle kontrol altına almak ve 'Başyüceler' adlı oligarşik bir düzen kurmak için yoğun çaba sarfetti.
- Militan kimlik inşa etti
Dünyayı FETÖ üzerinden tanımlayan örgüt üyeleri ve Gülen, 'Hizmet'in dışında kalanları 'Ötekiler' olarak adlandırdı. FETÖ, 'Ötekiler'i de 'Hizmete kazandırılabilecekler' ve 'Hasım cephe' olarak ikiye ayırdı.
Kendisine daima bir düşman bulan, yoksa icat eden FETÖ, bulduğu düşmanlar üzerinden devlete sızmanın bahanelerini üretti.
Devlette belli bir güce eriştikten sonra darbeci geçmişin hatıratından istifade eden örgüt, bu düşmanla mücadele etme bahanesiyle ordu içerisinde kritik birimleri ele geçirdi. Belli bir güce ulaşan FETÖ, daha sonra siyasal iktidara savaş açtı.
Her zaman kendisini bir düşman üzerinden tanımlamayı seçen FETÖ elebaşı Gülen, bir kitabında 'Kobralara merhamet, zehirlenecek bir sürü kimsenin hakkına tecavüz demektir. Bu itibarla Müslümanlara taarruz eden kimseleri affetme, kobralara merhamet olsa da insanlığa zulümdür.' ifadelerini kullandı.
- Elemanlarında kirlilik psikolojisi oluşturdu
FETÖ, bir yandan insanları örgüte katmaya çalışırken diğer yandan da üyelerinin örgütte kalması için çabaladı.
Gülen bu doğrultuda üyelerinin ölene dek örgütte kalmaları için din istismarına dayanan ve 'Günah, ayak kayması, sapma, inhiraf' gibi kodların kullanıldığı tez geliştirdi.
Kodlara örgütün özel iletişim dilinde 'FETÖ örgütüne giren kişilerin ölene dek örgüt içerisinde kalması, örgütsel mensubiyetin devamlılığı' anlamı yüklendi.
Gülen, tezinde örgütü dışında her yerin günahlarla dolu olduğunu savundu. Mensuplarında tövbekar olmuş bir suçluluk psikolojisi oluşturan Gülen, onları adanma, fedakarlık ve teslimiyet duygularıyla örgütte tuttu.
Bu psikoloji altındaki örgüt mensupları, 'Ben günahkarım, dünyaya daldım ve ahiretimi unuttum. Oysaki çilekeş hocamız ne diyor ve ne yapıyor' moduna sokuldu. Bu sayede örgüt üyelerinin, FETÖ'ye ölesiye hizmet etmeleri sağlandı.
Yeni eleman temini konusuna çok önem veren FETÖ, bunun için 'mürşid' adında personel görevlendirildi. Mürşidler kendilerinin rehberliğinde örgütün kapısından içeri giren kişileri 'hidayete erdirme' bahanesiyle sözde 'kurtuluş' peşinde koşturarak bireysel dönüşüm geçirmelerini sağladı.
Kişinin bireysel dönüşüm sürecinin birinci aşamasında 'Fetullahçı ideolojinin iman esaslarını hazmetme (Düşüncelerin dönüştürülmesi)', 'Ruhları bu iman esaslarıyla bütünleştirme (Duyguların dönüştürülmesi)', 'Sonra ibadet yoluyla veya bedenen malından ve canından fedakarlık yaparak öğrendiklerini tatbik etme (Davranış ve alışkanlık kazandırma)' yer aldı.
İkinci aşamayı 'İhsan şuuruna erişme (Fetullahçılığın/hizmetin alışkanlıktan öte değer halini alması)', 'Fetullahçı ideolojinin iman esaslarını mahiyetine sinmiş birer meleke yapma (Fetullahçılığın/hizmetin değerden öte karakter halini alması) oluşturdu.
Üçüncü aşamada ise 'Kazanılan karakteri topluma taşıma, hayatın her sahasında hakim kılma, herkesi ve her yeri aydınlatma, dış dünyanın bu üç aşamalı döngü içerisinde dönüştürülmesi' bulundu.
- Mensuplarına 'iman esasları' benimsetildi
Öncelikle örgüte eleman kazandırma faaliyetlerinin yürütüldüğü hücre evlerinde (Işık evleri) örgüte özgü 'Fetullah Gülen'in varlığına ve olağanüstülüğüne inanmak, Fetullah Gülen'in kitaplarına ve video kasetlerine inanmak, Fetullah Gülen'in 'Başyüceler'ine ve imamlarına (ağabeylerine/ablalarına) inanmak, devletle ve dünyayla hesaplaşma gününe inanmak' şeklindeki iman esasları örgüt mensuplarına benimsetilmeye çalışıldı.
Gülen, bir kitabında bu sözde iman esaslarıyla ilgili 'Bir asrı aşkın bir zamandan beri çeşitli zulüm, mağduriyet ve haksızlıklar altında sürekli inleyen bu kuşak, öylesine bilenmiştir ki çok yakın bir gelecekte o, polatlaşan ruhuyla, kendine bu mezelletleri reva görenlerin karşılarına dikilecek ve mutlaka onlarla hesaplaşacaktır. Elverir ki bu kuşağı elinde tutan milletler, hususiyle onların talihli idarecileri iyi bir durum değerlendirmesi yaparak, vuku muhakkak böyle bir infilak ve intifanın enkaz ve külleri altında kalmasınlar.' ifadelerini kullandı. Bu doğrultuda FETÖ, 17/25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimleriyle devletle hesaplaşma denemelerinde bulundu.
Mensuplarının benliklerini bünyesinde eriten FETÖ, kişileri tek tipleştirme ve organize hareket eden bir kitle oluşturma düşüncesiyle hareket etti.
Elemanlarının sözde iman esaslarını benimsemesi için çalışan FETÖ, daha sonra mankurtlaşma yolunda ilerleyen örgüt mensubunun, her şeyde 'hizmet'i görmesi, her an 'hizmet'i düşünmesi, hep onunla yatıp kalkması için beynini yıkadı.
- Gülen'in 'hizmet eri' insan modeli
Örgüte katılanların kişiliklerini unutması için çalışmalar yapan FETÖ, onlara yeni karakteristik özellikler yükledi.
Örgüt içerisinde adeta yeni kimliğe bürünen kişilerden, örgüt için canından ve malından vazgeçmeleri, örgüt içinde beklentiye girmemeleri ve örgütün menfaatlerini her şeyin üzerinde tutmaları istendi.
Örgüt mensuplarının sahip olduğu diğer özellikler raporda şöyle sıralandı:
'Hizmet eri, örgüt içinde gurur, kibir gibi duygulardan ve bu doğrultudaki davranışlardan uzak olmalıdır. Örgüt dışında ise seçilmişlik anlayışının verdiği sıradışılıkla kendisini diğerlerinden üstün görmektedir. Hizmet eri, görevli değilse örgüt içinde kusurları araştırmamalı ama örgüt dışında her şeyi merak edip bilgi toplamalıdır. Hizmet eri, örgüt içinde ihlaslı olmalıdır. FETÖ'de ihlas kavramı, yapılan her işi örgüt için yapmak ve Fetullah Gülen ile aynı düşünce istikametinden ayrılmadan, ona karşı sadakatle ve yürekten bağlılıkla örgüt için çalışmak anlamına gelmektedir. Hizmet eri, örgüt içinde mal ve mülk, makam sevdasında olmamalı, örgüt dışında ise terfi almalı ve yükselmelidir. Hizmet eri, mutlak itaat anlayışı içinde olmalıdır. Hizmet eri, hedeflerine ulaşamadığı müddetçe hüzünlü, sıkıntılı olmalı ama dış şartlardan dolayı sıkıntı veya stres duymamalıdır. Hizmet eri, müspet hareket etmelidir. Hizmet eri, takiyye, tedbir, gizlilik içerisinde hareket etmelidir. Hizmet eri, örgüt içinde arkadaşlarını kendisine tercih etmeli, diğerkam ve bencillikten uzak olmalı, örgüt dışında ise bencilce davranmalı, hakta önceliği örgüt mensuplarına vermelidir. Hizmet eri, disiplinli olmalı ve emir-komuta içerisinde hareket etmelidir.'
- FETÖ'nün 7 aşamalı çalışma sistematiği
Bu özelliklere ve tek tip kişiliğe sahip olan FETÖ mensupları, Gülen'in sözde 'kutsal misyon'unu gerçekleştirecek sözde 'seçilmiş kutsal ordusu'nun neferleri arasına katıldı. Bu kişilerin, hem devlete sızıp tabandan başlayarak tepeyi kuşatmaları hem de özel sektöre yayılarak kamu ve toplumsal gücü, FETÖ adına yönetmeleri ve örgüt liderinin hayallerini gerçekleştirmeleri planlandı.
Raporda, Gülen'in ve üst düzey örgüt mensuplarının zihniyetinin 7 aşamalı çalışma sistematiği ise şöyle anlatıldı:
'Arzu, istek veya ihtiyacın ortaya çıkması. Bu arzu, istek veya ihtiyacı karşılayacak şekilde peygamber, sahabe, kutsal kitap, önemli tarihi şahsiyetleri içeren dini literatürün taranması. Literatürde uygun bir vaka, ayet, hadis bulunuyorsa bunun sohbetlerde, kitaplarda veya dergilerde dile getirilmesi ve sonunda örgüt mensuplarına 'Siz de böyle olun veya şundan kaçının' mesajının verilmesi. Literatürde uygun bir vaka bulunmuyorsa, rüya konseptinin devreye girmesi ve örgüt liderince veya herhangi bir örgüt mensubunca tarihte gerçekleşmemiş bir olayı, gerçekleşmiş gibi gösterecek ihtiyaca uygun bir rüyanın peygamber, sahabe veya önemli tarihi şahsiyetleri içerecek şekilde üretilmesi. Rüya konseptiyle yokluk aleminden varlık alemine çıkarılan uydurma hikayelerde peygamber, sahabe veya önemli tarihi şahsiyetlerin ihtiyacı karşılayacak şekilde bir olayın içinde bulunması veya bir mesaj vermesi. Rüyanın örgüt mensuplarına anlatılmasıyla bu mesajın iletilmesi ve sonunda 'Siz de böyle olun veya şundan kaçının' mesajının verilmesi. Arzu, istek veya ihtiyacın karşılanması.'
FETÖ elebaşı Gülen ayrıca örgüt elemanlarından 'hizmet' menfaatinin gerektirmesi durumu hariç örgüt içinde yalan söylemeyen ama örgüt dışında adeta yalana tapan bir karaktere sahip olmalarını istedi.
Kaynak: AA
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in tüm kitap ve vaazları ile soruşturmalarda elde edilen belge, mağdur, müşteki ve tanık ifadeleri doğrultusunda 181 sayfalık 'FETÖ'nün İdeolojisi' raporu hazırladı.
Örgütün devleti ele geçirmek amacıyla izlediği yol haritasının deşifre edildiği rapora göre, FETÖ elebaşı Gülen, geçmiş zamanı değerlendirirken 'Asrı Saadet öncesi', 'Asrı Saadet dönemi' ve 'Asrı Saadet sonrası' olmak üzere 3 dilime ayırdı.
Gülen, 'Asrı Saadet öncesi'nde yaşamış peygamberlerin hayatlarını, peşinden sürüklediği örgüt mensuplarının bireysel dönüşümlerini sağlama ve onlara istediği doğrultuda yeni bir kimlik kazandırma aracı olarak kullandı.
Siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, toplumsal ve bireysel anlamda en ideal düzenin 'Asrı Saadet dönemi' olduğunu ifade eden Gülen, bu düzeni geri getirmeyi 'kılıf' olarak kullanarak mevcut düzenin ortadan kaldırılması veya restore edilmesi ve hayalindeki dünyevi diktatörlüğün kurulmasını sağlamayı hedefledi.
Bu hedef doğrultusunda hareket eden Gülen, insanlığın 'parlak geçmiş' yani 'Asrı Saadet dönemi'ne ihtiyacını karşılamaya çalışıyor izlenimi sergiledi, kendisini düşman üzerinden tanımlayarak meşruiyet devşirme çabasında oldu.
Gülen, hedef kitleyi, özlem duygusundan hareket ile arzuladığı 'Asrı Saadet dönemi' yani mevcut düzenin değiştirilmesine doğru yönlendirmek için çaba harcadı.
FETÖ, kusurlarını gizlemek amacıyla ideolojisini zıt kutup üzerinden tanımlayarak, PYD/YPG'nin kendisini DEAŞ üzerinden meşrulaştırma isteğini örnek gösterdi.
Şimdiki zamanı 'sorunlar tarlası' olarak nitelendiren Gülen, sorunun kaynağını kendi zıt kutbu olarak belirledi. Gülen bunun üzerinden de örgütünün varlığını gerekçelendirmek ve ona meşruiyet kazandırmak istedi.
'Batı/küfür' cephesinin üstün olduğu, bu kesimin iman cephesinin ilerlemesini istemediği ve 'Asrı Saadet dönemi'nde yaşanan huzurun bugün olmadığı iddialarında bulunan Gülen, elebaşılığını yaptığı FETÖ'nün, hasım cephe tarafından sömürülmeyen bir dünya için savaştığını ileri sürdü.
Bununla da yetinmeyen Gülen, 'birinci ilkler' olarak nitelendirdiği 'Asrı Saadet dönemi' sahabelerinin yaşantısından bütünüyle uzaklaşıldığını öne sürerek önce insanların imanını kurtaracağı, sonra da onları sahabelere eşdeğer bir konuma yükselteceği iddiasında bulundu.
Gülen, kendisinin ve örgüt mensuplarının 'Hizmet' içinde yer almakla cenneti hak etmiş ve kurtulmuş olduğunu ileri sürerek bunu örgüt içi sohbetlerinde 'Bundan sonra hiçbir lütuf olmasa bu cemaatin, bugüne kadar gelenlerin, cennete girebilmeleri için hali hazırdaki bu durum yeter ve artar.' ifadeleriyle dile getirdi.
- Yeryüzüne hakim olmayı istemiş
Kendisinin ve örgüt mensuplarının 'Asrı Saadet' ruhunun varisi olduklarını iddia eden Gülen, onların misyonlarını gerçekleştirme iddiasıyla yürüdüklerini, yeryüzünün hakimiyetinin er ya da geç elde edileceğini ileri sürdü.
Gülen, yeryüzüne hakim olma niyetini 'Ahir zamanda dünyada önemli bir değişim, küreselleşen bir dünyada bu değişimin hususi bir coğrafyaya münhasır kalmayacağı muhakkaktır. Bu değişimde birileri muhakkak hakim olacaktır. Daha çok kendi renklerini hakim kılacaklardır. Biz diler ve dileniriz ki Rabbim bizim rengimizi hakim kılsın çünkü ondan daha güzel boya yoktur.' iddiasıyla ifade etti.
FETÖ elebaşı Gülen, bu iddialarını desteklemek amacıyla metafizik olaylar ve rüyalardan faydalanarak 'Seçilmiş bir kişi olduğu, peygamberlerin ismet sıfatlarını üzerinde taşıdığı, kıyamet günü sırat köprüsünün başında durarak cemaatini cennete götürebilmek gibi İslam peygamberinde bile olmayan bir yetkiye sahip olduğu, hatta 'kader yazabilme' gibi Allah'ın sıfatlarını da üzerinde taşıyarak insanüstü bir konumda bulunduğu, yeryüzü hakimiyetini ele geçirip kutsal misyonu tamamlamakla özel olarak görevlendirildiğine' ilişkin bir kurgu oluşturdu.
İlk zamanlarında sözde dini ihya eden yerli bir karakter sergileyen Gülen, sonra maddi güç kazanımı ve örgütünü büyütme çalışmalarında bulundu. Gülen bunu, örgüt mensuplarında yüksek motivasyon sağlasa da tek başına dini-manevi gücün yeterli olmayacağı düşüncesinden hareketle yaptı.
Gülen, kutsal misyon anlayışını yerleştirmek ve amaçlarına ulaşmak için 'Kirlenme-Arınma' söylemini üretti. FETÖ elebaşı, sosyal Darwinizm ile ivme yakalayan ve yükselişe geçen inançsızlık, komünizm ve türevlerinin desteklenmesi ile yayılmasını kendi lehine çevirerek öğretilerinin bunlara bir alternatif olduğunu ileri sürdü.
Bu kirlilikten arınmanın ancak yeryüzünde hayalini ettiği ideal düzenin tesis edilmesiyle mümkün olabileceğine inanan Gülen, bunu da örgüt mensuplarına empoze etti.
Gülen, bu yöndeki düşüncesini bir konuşmasında şöyle dile getirdi:
'Biz bir hicran topluluğu olduk. Üç asırdan beri hep beklentiler içinde bulunduk. Hep istedik ki Rabbim az bile olsa, takatsiz bile olsa, güçsüz bile olsa, iftirak içinde bile olsa, fakir bile olsa, cahil bile olsa, İslam dünyasının makus kaderini bu toplumla değiştirsin, bu cemaatle değiştirsin. Bu cemaat, temelindeki o ihlas potansiyeli ile bunu gerçekleştirmeye müsaittir bana göre.'
FETÖ elebaşı Gülen, hayalindeki düzene ulaşmak için siyaset dışı, şeffaflıktan ve denetimden uzak, gizli, hukuk düzeninin ilkeleriyle bağdaşmayan 'Her yol mübah' felsefesiyle hareket etti.
Örgütte bulunan bir kişi ifadesinde, Gülen'in felsefesiyle ilgili şu itiraflarda bulundu:
'Fetullah Gülen'in 'Allah izin verirse bir gün gelecek bu dünyayı fethedeceğiz ama önümüzde Bedirler var, önümüzde Uhudlar var, önümüzde çetin geçeceğimiz yollar var. Bugünlere geldiğinde Hamzalar gibi doğranacak, kollarınız kesilecek, bedenleriniz kesilecek, kütüklerde doğranan etler gibi doğranacaksınız ama bu akan kanlarınıza rağmen arkadan gelenler aynı yoldan devam edip gidecekler' diyerek bizleri motive etti.'
FETÖ, ideolojisinin önemli bir parçası olan ve metafizik olaylar ile dini motiflerin istismar edilmesini içeren örgütsel iletişim dili nedeniyle örgütün amaçlarına ulaşılmasında, kibirle yoğrulan örgüt mensuplarını kendilerinden olmayanlara karşı her türlü haksızlık ve hukuksuzluk yapmaya yöneltti.
- İktidarı devireceğini 20 yaşında planlamış
Karşılaşılan problemlerin tek çözüm yolunun siyaset olmadığını, bunun zamanı ve enerjiyi boşa harcamak olduğunu düşünen Gülen, kalıcı ve sağlıklı çözümün donanımlı kadrolar yetiştirmekten geçtiğini düşündü.
FETÖ elebaşı Gülen, konuyla ilgili düşüncelerini bir konuşmasında, şu sözlerle dile getirdi:
'İşte bu ehli dünya... Bizi anlamadıklarından dolayı Türkiye'de iktidara talip filan... Deli mi bu adamlar? Senin iktidar dediğin şey nedir? Ben 20 yaşında onu devireceğimi, yerine başkasını koyacağımı planlamışım zaten. İktidar dediğin şey nedir senin? Tenezzül, benim inmem lazım. Bin merdiven aşağı inmem lazım.'
Bu amaçla Gülen, 'Hizmet' olarak tanımladığı ve 'Altın Nesil' adını verdiği seçkin, lidere karşı son derece itaatkar kadroları devlete yerleştirmek, bu kadroların sağladığı avantajlarla belli bir güce ulaştıktan sonra soruları çalarak, hasım cephe olarak adlandırdığı kendisinden olmayanları çeşitli hukuk dışı yöntemlerle tasfiye etmek, devlet aygıtını ünite ünite bütünüyle kontrol altına almak ve 'Başyüceler' adlı oligarşik bir düzen kurmak için yoğun çaba sarfetti.
- Militan kimlik inşa etti
Dünyayı FETÖ üzerinden tanımlayan örgüt üyeleri ve Gülen, 'Hizmet'in dışında kalanları 'Ötekiler' olarak adlandırdı. FETÖ, 'Ötekiler'i de 'Hizmete kazandırılabilecekler' ve 'Hasım cephe' olarak ikiye ayırdı.
Kendisine daima bir düşman bulan, yoksa icat eden FETÖ, bulduğu düşmanlar üzerinden devlete sızmanın bahanelerini üretti.
Devlette belli bir güce eriştikten sonra darbeci geçmişin hatıratından istifade eden örgüt, bu düşmanla mücadele etme bahanesiyle ordu içerisinde kritik birimleri ele geçirdi. Belli bir güce ulaşan FETÖ, daha sonra siyasal iktidara savaş açtı.
Her zaman kendisini bir düşman üzerinden tanımlamayı seçen FETÖ elebaşı Gülen, bir kitabında 'Kobralara merhamet, zehirlenecek bir sürü kimsenin hakkına tecavüz demektir. Bu itibarla Müslümanlara taarruz eden kimseleri affetme, kobralara merhamet olsa da insanlığa zulümdür.' ifadelerini kullandı.
- Elemanlarında kirlilik psikolojisi oluşturdu
FETÖ, bir yandan insanları örgüte katmaya çalışırken diğer yandan da üyelerinin örgütte kalması için çabaladı.
Gülen bu doğrultuda üyelerinin ölene dek örgütte kalmaları için din istismarına dayanan ve 'Günah, ayak kayması, sapma, inhiraf' gibi kodların kullanıldığı tez geliştirdi.
Kodlara örgütün özel iletişim dilinde 'FETÖ örgütüne giren kişilerin ölene dek örgüt içerisinde kalması, örgütsel mensubiyetin devamlılığı' anlamı yüklendi.
Gülen, tezinde örgütü dışında her yerin günahlarla dolu olduğunu savundu. Mensuplarında tövbekar olmuş bir suçluluk psikolojisi oluşturan Gülen, onları adanma, fedakarlık ve teslimiyet duygularıyla örgütte tuttu.
Bu psikoloji altındaki örgüt mensupları, 'Ben günahkarım, dünyaya daldım ve ahiretimi unuttum. Oysaki çilekeş hocamız ne diyor ve ne yapıyor' moduna sokuldu. Bu sayede örgüt üyelerinin, FETÖ'ye ölesiye hizmet etmeleri sağlandı.
Yeni eleman temini konusuna çok önem veren FETÖ, bunun için 'mürşid' adında personel görevlendirildi. Mürşidler kendilerinin rehberliğinde örgütün kapısından içeri giren kişileri 'hidayete erdirme' bahanesiyle sözde 'kurtuluş' peşinde koşturarak bireysel dönüşüm geçirmelerini sağladı.
Kişinin bireysel dönüşüm sürecinin birinci aşamasında 'Fetullahçı ideolojinin iman esaslarını hazmetme (Düşüncelerin dönüştürülmesi)', 'Ruhları bu iman esaslarıyla bütünleştirme (Duyguların dönüştürülmesi)', 'Sonra ibadet yoluyla veya bedenen malından ve canından fedakarlık yaparak öğrendiklerini tatbik etme (Davranış ve alışkanlık kazandırma)' yer aldı.
İkinci aşamayı 'İhsan şuuruna erişme (Fetullahçılığın/hizmetin alışkanlıktan öte değer halini alması)', 'Fetullahçı ideolojinin iman esaslarını mahiyetine sinmiş birer meleke yapma (Fetullahçılığın/hizmetin değerden öte karakter halini alması) oluşturdu.
Üçüncü aşamada ise 'Kazanılan karakteri topluma taşıma, hayatın her sahasında hakim kılma, herkesi ve her yeri aydınlatma, dış dünyanın bu üç aşamalı döngü içerisinde dönüştürülmesi' bulundu.
- Mensuplarına 'iman esasları' benimsetildi
Öncelikle örgüte eleman kazandırma faaliyetlerinin yürütüldüğü hücre evlerinde (Işık evleri) örgüte özgü 'Fetullah Gülen'in varlığına ve olağanüstülüğüne inanmak, Fetullah Gülen'in kitaplarına ve video kasetlerine inanmak, Fetullah Gülen'in 'Başyüceler'ine ve imamlarına (ağabeylerine/ablalarına) inanmak, devletle ve dünyayla hesaplaşma gününe inanmak' şeklindeki iman esasları örgüt mensuplarına benimsetilmeye çalışıldı.
Gülen, bir kitabında bu sözde iman esaslarıyla ilgili 'Bir asrı aşkın bir zamandan beri çeşitli zulüm, mağduriyet ve haksızlıklar altında sürekli inleyen bu kuşak, öylesine bilenmiştir ki çok yakın bir gelecekte o, polatlaşan ruhuyla, kendine bu mezelletleri reva görenlerin karşılarına dikilecek ve mutlaka onlarla hesaplaşacaktır. Elverir ki bu kuşağı elinde tutan milletler, hususiyle onların talihli idarecileri iyi bir durum değerlendirmesi yaparak, vuku muhakkak böyle bir infilak ve intifanın enkaz ve külleri altında kalmasınlar.' ifadelerini kullandı. Bu doğrultuda FETÖ, 17/25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimleriyle devletle hesaplaşma denemelerinde bulundu.
Mensuplarının benliklerini bünyesinde eriten FETÖ, kişileri tek tipleştirme ve organize hareket eden bir kitle oluşturma düşüncesiyle hareket etti.
Elemanlarının sözde iman esaslarını benimsemesi için çalışan FETÖ, daha sonra mankurtlaşma yolunda ilerleyen örgüt mensubunun, her şeyde 'hizmet'i görmesi, her an 'hizmet'i düşünmesi, hep onunla yatıp kalkması için beynini yıkadı.
- Gülen'in 'hizmet eri' insan modeli
Örgüte katılanların kişiliklerini unutması için çalışmalar yapan FETÖ, onlara yeni karakteristik özellikler yükledi.
Örgüt içerisinde adeta yeni kimliğe bürünen kişilerden, örgüt için canından ve malından vazgeçmeleri, örgüt içinde beklentiye girmemeleri ve örgütün menfaatlerini her şeyin üzerinde tutmaları istendi.
Örgüt mensuplarının sahip olduğu diğer özellikler raporda şöyle sıralandı:
'Hizmet eri, örgüt içinde gurur, kibir gibi duygulardan ve bu doğrultudaki davranışlardan uzak olmalıdır. Örgüt dışında ise seçilmişlik anlayışının verdiği sıradışılıkla kendisini diğerlerinden üstün görmektedir. Hizmet eri, görevli değilse örgüt içinde kusurları araştırmamalı ama örgüt dışında her şeyi merak edip bilgi toplamalıdır. Hizmet eri, örgüt içinde ihlaslı olmalıdır. FETÖ'de ihlas kavramı, yapılan her işi örgüt için yapmak ve Fetullah Gülen ile aynı düşünce istikametinden ayrılmadan, ona karşı sadakatle ve yürekten bağlılıkla örgüt için çalışmak anlamına gelmektedir. Hizmet eri, örgüt içinde mal ve mülk, makam sevdasında olmamalı, örgüt dışında ise terfi almalı ve yükselmelidir. Hizmet eri, mutlak itaat anlayışı içinde olmalıdır. Hizmet eri, hedeflerine ulaşamadığı müddetçe hüzünlü, sıkıntılı olmalı ama dış şartlardan dolayı sıkıntı veya stres duymamalıdır. Hizmet eri, müspet hareket etmelidir. Hizmet eri, takiyye, tedbir, gizlilik içerisinde hareket etmelidir. Hizmet eri, örgüt içinde arkadaşlarını kendisine tercih etmeli, diğerkam ve bencillikten uzak olmalı, örgüt dışında ise bencilce davranmalı, hakta önceliği örgüt mensuplarına vermelidir. Hizmet eri, disiplinli olmalı ve emir-komuta içerisinde hareket etmelidir.'
- FETÖ'nün 7 aşamalı çalışma sistematiği
Bu özelliklere ve tek tip kişiliğe sahip olan FETÖ mensupları, Gülen'in sözde 'kutsal misyon'unu gerçekleştirecek sözde 'seçilmiş kutsal ordusu'nun neferleri arasına katıldı. Bu kişilerin, hem devlete sızıp tabandan başlayarak tepeyi kuşatmaları hem de özel sektöre yayılarak kamu ve toplumsal gücü, FETÖ adına yönetmeleri ve örgüt liderinin hayallerini gerçekleştirmeleri planlandı.
Raporda, Gülen'in ve üst düzey örgüt mensuplarının zihniyetinin 7 aşamalı çalışma sistematiği ise şöyle anlatıldı:
'Arzu, istek veya ihtiyacın ortaya çıkması. Bu arzu, istek veya ihtiyacı karşılayacak şekilde peygamber, sahabe, kutsal kitap, önemli tarihi şahsiyetleri içeren dini literatürün taranması. Literatürde uygun bir vaka, ayet, hadis bulunuyorsa bunun sohbetlerde, kitaplarda veya dergilerde dile getirilmesi ve sonunda örgüt mensuplarına 'Siz de böyle olun veya şundan kaçının' mesajının verilmesi. Literatürde uygun bir vaka bulunmuyorsa, rüya konseptinin devreye girmesi ve örgüt liderince veya herhangi bir örgüt mensubunca tarihte gerçekleşmemiş bir olayı, gerçekleşmiş gibi gösterecek ihtiyaca uygun bir rüyanın peygamber, sahabe veya önemli tarihi şahsiyetleri içerecek şekilde üretilmesi. Rüya konseptiyle yokluk aleminden varlık alemine çıkarılan uydurma hikayelerde peygamber, sahabe veya önemli tarihi şahsiyetlerin ihtiyacı karşılayacak şekilde bir olayın içinde bulunması veya bir mesaj vermesi. Rüyanın örgüt mensuplarına anlatılmasıyla bu mesajın iletilmesi ve sonunda 'Siz de böyle olun veya şundan kaçının' mesajının verilmesi. Arzu, istek veya ihtiyacın karşılanması.'
FETÖ elebaşı Gülen ayrıca örgüt elemanlarından 'hizmet' menfaatinin gerektirmesi durumu hariç örgüt içinde yalan söylemeyen ama örgüt dışında adeta yalana tapan bir karaktere sahip olmalarını istedi.