Füzyon Biyopsi ile prostat kanserinde erken tanı
Radyoloji uzmanı Prof.Dr. Hakan Özdemir, prostat kanserinde erken tanının hayat kurtardığına dikkat çekerek, prostat kanserinde erken teşhisi kolaylaştıran Füzyon Biyopsi’nin önemini anlattı.
Türkiye'de her yıl 14 bin erkeğe prostat kanseri tanısı konuluyor. “Transrektal Ultrason-Manyetik Rezonans Füzyon Biyopsi” tekniği sayesinde Prostat kanseri kolaylıkla teşhis edilebiliyor. Diason Ultrasonografi Merkezi'nde bu yöntemi kullanan Radyoloji uzmanı Prof.Dr. Hakan Özdemir, prostat kanserinin teşhisi ve tedavisi ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Özellikle 50 yaş üzeri erkeklerin çok daha dikkatli olması gerektiğine dikkat çeken Özdemir, “50 yaş üzeri erkeklerde en sık görülen kanser türü ve akciğer kanserinden sonra ölümlerde ikinci sırada yer almaktadır. Araştırmalara göre her 5-6 erkekten birinde bu kanser gelişebilir. Prostat kanserinde yaş en önemli risk faktörü. 50 yaş altında çok nadir görmekteyiz fakat 50 yaşından sonra bu risk artıyor. Yaşın yanında ailesel faktörler de önemli, yakınlarında prostat kanseri olan kişilerde prostat kanserinin görülme riskinin daha fazla olduğunu biliyoruz. Bunu yanında beslenme de çok önemli. Özellikle lifli besinlerle beslenen topluluklarda kanser görülme oranı daha azken, yağ ve şeker oranı fazla olan besinlerle beslenen topluluklarda daha fazla görülmekte” diye konuştu.
Prostat Kanserinde uygulanan yöntemler neler?
“Doğru tanı doğru tedavinin temelidir” diyen Özdemir, prostat kanseri teşhisinde kullanılan yöntemlerle ilgili şunları söyledi, “Hastalar genelde idrar yapma zorluğu nedeniyle hastanelere başvuruyor. Doktorlar fiziki muayene ve bazı laboratuvar testleri istemektedir. İlk muayenelerden ve kan testlerinden sonra prostat kanserinden şüphelenildiği zaman mutlaka bir biyopsi yapılıyor. Şuanda dünyada ve ülkemizde yapılan standart biyopsi yönteminde; makattan girilerek ultrason aracılığı ile biyopsi yapılmakta. Bu yöntem ile prostat dokusu sistematik olarak 12 bölgeye ayrılıyor ve her bölgeden örnek alınmaktadır. Fakat bu yöntemin şöyle bir dezavantajı var, bu ultrasonda şüpheli odakları göremiyoruz. Dolayısıyla da bu yöntemde riskli odakları göremediğiniz için hasta prostat kanseri olsa bile eğer siz o bölgeye rastlamadıysanız hastaya normal raporu verebilir ve hastalık tanısında gecikmeye ve tedavide de gecikmeye neden olabilirsiniz. Prostat kanseri tanısında bir diğer önemli yöntem de “Manyetik Rezonans görüntüleme”dir. Bu yöntemle prostat dokusunu daha detaylı olarak değerlendirebiliyoruz. Bir tümör varsa bunu tespit edebiliyor, tümörün özelliklerini anlayabiliyoruz.”
“En güvenilir, en yenilikçi yöntem Füzyon Biyopsi”
Prof.Dr. Özdemir, Türkiye'de ve dünya kullanılmaya başlayan yeni Füzyon Biyopsi tekniğinin önemine dikkat çekerek, “Standart normal biyopside şüpheli alanları göremediğimiz için hastalara yanlış tanı koyabiliriz ya da hastaya patolojide normal raporu verilmesine rağmen PSA değerleri giderek yükseliyorsa hastaya birkaç kez biyopsi yapmak durumunda kalabiliriz. Bu riskleri engellemek için son yıllarda geliştirilen en güvenilir, en yenilikçi yöntem manyetik rezonans görüntülerini kullanarak ve ultrason görüntüleri ile eşleyerek yapılan “Transrektal Ultrason-Manyetik Rezonans Füzyon Biyopsi”dir. Bu yöntem ile hastalar önce manyetik rezonans incelemelerini yaptırmaktadır. Daha sonra bu incelemede şüphelenilen alanlar varsa, bu görüntüler bu işlem için özel olarak üretilmiş olan ultrasonografi sistemlerine yüklenmektedir. Özel bilgisayar programları aracılığı ile manyetik rezonans ve ultrason görüntüleri üst üste getirilmekte ve tam doğru yerden biyopsi yapılması mümkün olmaktadır.
Diason Ultrasonografi Merkezi'nde Mart 2016 tarihinden itibaren Türkiye'de ilk gerçek füzyon biyopsi yöntemini uygulamaktayız. Bu yöntem ile makad bölgesinden girişim yapılmakta, dolayısıyla genital bölgeden yapılan yönteme göre hastalar hemen hemen hiç ağrı duymamaktadır. Genel anesteziye gerek kalmadan sadece lokal uyuşturma yöntemi ile biyopsiler kolaylıkla yapılabilmektedir. İşlemden sonra hastalar kolaylıkla günlük yaşantılarına devam edebilmektedir. Olası enfeksiyon riski açısından işlem öncesinde, işlem sırasında ve işlem sonrasında antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Standart biyopsilerde ya geç tanı konuluyor hastalara ya da defalarca biyopsi yapılmak zorunda kalıyordu” diye konuştu.