İyi Parti Genel Sekreteri Çıray Açıklaması
'İYİ Parti, tek adam rejimini kalıcı kılmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyecek ve beka sorunu yaratabilecek Afrin savaş senaryolarına tamamen karşıdır'.
İYİ Parti Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray, "Tek adam rejimini kalıcı kılmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyecek ve beka sorunu yaratabilecek Afrin savaş senaryolarına tamamen karşı" olduklarını söyledi.
Çıray, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, İYİ Parti Başkanlık Divanının, gerçek milli ve yerli politikanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözde milli ve yerli politikalarının iç yüzünü teşhir etmekten geçtiğine karar verdiğini belirtti.
AK Parti'nin dış politika fiyaskosunun, güdümlü Suriye politikalarında zirve yaptığını, Türk milletine çok ağır can ve mal kaybına neden olduğunu savunan Çıray, yönetenlerin görevinin, Türk milletinin evlatlarını refah içinde yaşatmak için çalışmakken ilk kez verdirdiği şehitlerle övünen bir anlayış gördüklerini öne sürdü.
Çıray, Erdoğan'ın Afrin meselesini iç politikaya alet ettiğini, seçim süreçlerinde kendi hedeflerine ulaşmak için kullanmak niyetinde olduğuna dikkati çekerek, "Dış politikanın Sayın Erdoğan tarafından şehitler vermemiz pahasına tekrar seçilmek için kullanılması yerli ve milli sıfatları ile kamufle edilemez." görüşünü ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, geçen eylülde ABD Başkanı Donald Trump ile görüştüğünü anımsatan Çıray, "Bu görüşmeden ne çıktı? PYD meselesini hallettiniz mi? FETÖ'nün başının iadesini sağladınız mı? PKK'nın yerleştiği Irak-Suriye sınırımız toplam 911 kilometre. Bu 911 kilometre cephe boyunca aynı anda harekat yaparak sınırın güneyindeki terör hedeflerini komple yok mu edeceksiniz. Yoksa PKK'nın ağırlık merkezini mi yok edeceğiz? Eğer PKK'nın ağırlık merkezini yok edecekseniz bu Fırat'ın doğusu değil mi? Yoksa Afrin, Türk milletinin dikkatlerini Fırat'ın doğusundan uzaklaştırmak için oynanan kanlı bir oyun mu?" sorularını yöneltti.
Çıray, İYİ Parti'nin, "tek adam rejimini kalıcı kılmaktan başka hiçbir maksada hizmet etmeyecek ve beka sorunu yaratabilecek Afrin savaş senaryolarına tamamen karşı" olduğunu ifade ederek, "Çünkü Suriye'ye girmek demek, ABD, Rusya, İsrail ve İran'a Türkiye'nin daha da zayıflamasına yol açacak teşebbüslerde bulunma fırsatı sunmak demektir. Üstelik bir savaş operasyonunun günler öncesinden ilan edildiği nerede duyulmuş? Sayın Erdoğan'ın Afrin operasyonunu adeta bir halkla ilişkiler çalışmasına dönüştürmesinin bedelini -Allah korusun- daha çok Mehmetçik canlarıyla ödeyebilir." diye konuştu.
ABD'nin, müttefiklikle uzaktan yakından ilgisi olmayan politikalarından vazgeçmesi gerektiğini dile getiren Çıray, sadece Afrin'de değil tüm Suriye sınırında PYD/YPG'yi silahlandırarak sınır birlikleri oluşturmaktan derhal vazgeçmesi gerektiğini belirtti.
Çıray, elini ikinci defa Türkiye'ye uzatan Esad ile doğrudan görüşmelere başlanılması isteyerek, "Esad ile barış yaparak PYD/YPG ile mücadeleyi tüm sınır boyunca Şam ile birlikte yapmalıyız. Türkiye'deki sığınmacıların güvenlik içinde geri dönmelerini sağlamalıyız." dedi.
Milli dava için bu ülkede herkesin şehit olacağını dile getiren Aytun Çıray, ancak birilerinin iktidarını idame ettirmek için çocuklarını şehit vermenin, cinayetlere sessiz kalmak anlamına geleceğini savundu.
Kaynak: AA
Çıray, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, İYİ Parti Başkanlık Divanının, gerçek milli ve yerli politikanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözde milli ve yerli politikalarının iç yüzünü teşhir etmekten geçtiğine karar verdiğini belirtti.
AK Parti'nin dış politika fiyaskosunun, güdümlü Suriye politikalarında zirve yaptığını, Türk milletine çok ağır can ve mal kaybına neden olduğunu savunan Çıray, yönetenlerin görevinin, Türk milletinin evlatlarını refah içinde yaşatmak için çalışmakken ilk kez verdirdiği şehitlerle övünen bir anlayış gördüklerini öne sürdü.
Çıray, Erdoğan'ın Afrin meselesini iç politikaya alet ettiğini, seçim süreçlerinde kendi hedeflerine ulaşmak için kullanmak niyetinde olduğuna dikkati çekerek, "Dış politikanın Sayın Erdoğan tarafından şehitler vermemiz pahasına tekrar seçilmek için kullanılması yerli ve milli sıfatları ile kamufle edilemez." görüşünü ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, geçen eylülde ABD Başkanı Donald Trump ile görüştüğünü anımsatan Çıray, "Bu görüşmeden ne çıktı? PYD meselesini hallettiniz mi? FETÖ'nün başının iadesini sağladınız mı? PKK'nın yerleştiği Irak-Suriye sınırımız toplam 911 kilometre. Bu 911 kilometre cephe boyunca aynı anda harekat yaparak sınırın güneyindeki terör hedeflerini komple yok mu edeceksiniz. Yoksa PKK'nın ağırlık merkezini mi yok edeceğiz? Eğer PKK'nın ağırlık merkezini yok edecekseniz bu Fırat'ın doğusu değil mi? Yoksa Afrin, Türk milletinin dikkatlerini Fırat'ın doğusundan uzaklaştırmak için oynanan kanlı bir oyun mu?" sorularını yöneltti.
Çıray, İYİ Parti'nin, "tek adam rejimini kalıcı kılmaktan başka hiçbir maksada hizmet etmeyecek ve beka sorunu yaratabilecek Afrin savaş senaryolarına tamamen karşı" olduğunu ifade ederek, "Çünkü Suriye'ye girmek demek, ABD, Rusya, İsrail ve İran'a Türkiye'nin daha da zayıflamasına yol açacak teşebbüslerde bulunma fırsatı sunmak demektir. Üstelik bir savaş operasyonunun günler öncesinden ilan edildiği nerede duyulmuş? Sayın Erdoğan'ın Afrin operasyonunu adeta bir halkla ilişkiler çalışmasına dönüştürmesinin bedelini -Allah korusun- daha çok Mehmetçik canlarıyla ödeyebilir." diye konuştu.
ABD'nin, müttefiklikle uzaktan yakından ilgisi olmayan politikalarından vazgeçmesi gerektiğini dile getiren Çıray, sadece Afrin'de değil tüm Suriye sınırında PYD/YPG'yi silahlandırarak sınır birlikleri oluşturmaktan derhal vazgeçmesi gerektiğini belirtti.
Çıray, elini ikinci defa Türkiye'ye uzatan Esad ile doğrudan görüşmelere başlanılması isteyerek, "Esad ile barış yaparak PYD/YPG ile mücadeleyi tüm sınır boyunca Şam ile birlikte yapmalıyız. Türkiye'deki sığınmacıların güvenlik içinde geri dönmelerini sağlamalıyız." dedi.
Milli dava için bu ülkede herkesin şehit olacağını dile getiren Aytun Çıray, ancak birilerinin iktidarını idame ettirmek için çocuklarını şehit vermenin, cinayetlere sessiz kalmak anlamına geleceğini savundu.