Hitit İdaresinin Sırlarını 'Bullalar' Aydınlatacak
Suriye sınırındaki Karkamış'taki kazılarda ortaya çıkarılan ve 'mühürevi' olarak adlandırılan yapıda, Hitit idaresinin yüksek görevlilerinin kullandığı kilden mühür baskılar bulundu Kazı Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Peker: 'Hititlerin başkenti Boğazköy'deki Nişantepe arşivinden sonra yayınlanacak en büyük arşiv şu an itibarıyla Karkamış'tan çıkmış durumda. Son 25 yılın en büyük keşiflerinden biri bu' 'Bullalar üzerinde literatürde daha önce hiç bulunmayan, bir hiyeroglifle de karşılaştık. Hitit belgelerinin hiçbirinde görmemiştik. Bu görevlinin adı da Paya. Paya'nın 50'ye yakın mühür baskısı var. Paya bütün bu kil parçalarını tek başına damgalamış'
ZUHAL UZUNDERE KOCALAR - Türkiye-Suriye sınırındaki dünyanın en önemli antik kentlerinden Karkamış'ta, Türk-İtalyan ekip tarafından yürütülen kazılarda, bu yıl ilk kez Hitit İmparatorluğunun yüksek devlet görevlilerinin kullandığı 250 kil mühür baskısı ortaya çıkarıldı.
Yapılacak incelemede, mühür baskıların ilişkili oldukları mallar tespit edilerek Karkamış idaresinin nasıl işlediğine dair temel bilgilere ulaşılması hedefleniyor.
Karkamış Antik Kenti Kazı Başkan Yardımcısı ve İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Peker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karkamış'ın tarih boyunca büyük Mezopotamya'nın bir parçası olduğunu ve her zaman önemli bir rol oynadığını söyledi.
Büyük bir tarihi öneme sahip olan Karkamış'ın, yaklaşık 4 bin 400 yıldır tarih sayfasında olduğunu ve en parlak dönemini Hitit hakimiyetindeyken yaşadığını anlatan Peker, 2011'den beri Türk-İtalyan ortaklığında Karkamış'ta yürüttükleri kazılarda, demir çağı olarak adlandırılan milattan önce 12. yüzyılda başlayan döneme ait, bilinen en eski yazılı belge ile çok sayıda Anadolu hiyeroglifi ile yazılmış yazıtlar bulduklarını belirtti.
Peker, bu yıl ise geç tunç çağının ikinci yarısına ait, Hitit İmparatorluğu hakimiyeti altındaki Karkamış'ın idari yapısını açıklayacak yazılı belgelere ulaşmaya başladıklarına dikkati çekerek şöyle devam etti:
'Üzerine mühür basılmış kil parçaları (bulla), yazılı belgeler bulduk. Karkamış'ta şimdiye kadar bulduğumuz en önemli belgeler diyebiliriz. Muhtemelen idari bir yapıda, şimdiye kadar Hitit tarihinde ismini bilmediğimiz birçok görevliyle karşılaştık. Muhtemelen mekan saraya veya tapınağa gelen vergilerin biriktirildiği bir yapı. Burada 250 civarında mühür baskılı kil parçası var. Bunlardan 110'unun üzerinde 150'den fazla baskı, yazı ve bazı tasvirler bulunuyor. Bullalarda 10'un üzerinde bürokratın yaklaşık 25'in üzerinde farklı mührü kullanılmış. Bullalar bir nevi kilit veya mühürleme amacıyla kullanılan şeylerdir. Şehir kapılarını gece kapatıp sabah açarken de kullanılırdı. Bir şeyi güvenlik altına almak amacıyla kullanılıyor. Umarım gelecek kazılarda da çıkmaya devam edecek.'
- 'Bullalardaki hiyeroglif literatürde bulunmuyor'
Yrd. Doç. Dr. Peker, Aşağı Saray alanının doğu kısmındaki bu buluntuların çok önemli olduğuna işaret ederek bu yüksek görevliler arasında en göze çarpanların 'arabacı Taya', üç prens, doktor ve rahip olduğunu vurguladı.
Mühür baskılarının ilişkili oldukları malları tespit ederek Karkamış idarenin nasıl işlediğine dair çok değerli temel bilgiler elde edileceğini vurgulayan Peker, Karkamış kazılarının antik Yakın Doğu'nun tarihine yeni sayfaların yazılması ve Gaziantep bölgesindeki kültürel mirasın büyümesi için çok yüksek bir değer taşıdığını anlattı.
Peker, bullalar üzerinde literatürde de daha önce hiç bulunmayan, bir hiyeroglif işaretle de karşılaştıklarını dile getirerek şunları kaydetti:
'Hitit belgelerinin hiçbirinde görmemiştik. Bu görevlinin adı da Paya. Paya'nın 50'ye yakın mühür baskısı var. Paya bütün bu kil parçalarını tek başına damgalamış ama Taya diğer Karkamış görevlileriyle birlikte damgalamış. Hititlerin başkenti Boğazköy'deki Nişantepe arşivinden sonra yayınlanacak olan en büyük arşiv, şu an itibariyle Karkamış'tan çıkmış durumda. Son 25 yılın en büyük keşiflerinden biri bu.'
Karkamış Antik Kenti'ndeki kazılar, İtalya'nın Bologna Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Prof. Dr. Nicolo Marchetti başkanlığında, İstanbul Üniversitesinden Yrd. Doç. Hasan Peker'in başkan yardımcılığında, İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Refik Duru ve Prof. Dr. Belkıs Dinçol ile Gaziantep Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Özakça'nın bilimsel danışmanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İtalya Dışişleri Bakanlığı, İtalya Eğitim Bakanlığı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve SANKO Holdingin desteğiyle 7 yıldır yürütülüyor.
Kaynak: AA
Yapılacak incelemede, mühür baskıların ilişkili oldukları mallar tespit edilerek Karkamış idaresinin nasıl işlediğine dair temel bilgilere ulaşılması hedefleniyor.
Karkamış Antik Kenti Kazı Başkan Yardımcısı ve İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Peker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karkamış'ın tarih boyunca büyük Mezopotamya'nın bir parçası olduğunu ve her zaman önemli bir rol oynadığını söyledi.
Büyük bir tarihi öneme sahip olan Karkamış'ın, yaklaşık 4 bin 400 yıldır tarih sayfasında olduğunu ve en parlak dönemini Hitit hakimiyetindeyken yaşadığını anlatan Peker, 2011'den beri Türk-İtalyan ortaklığında Karkamış'ta yürüttükleri kazılarda, demir çağı olarak adlandırılan milattan önce 12. yüzyılda başlayan döneme ait, bilinen en eski yazılı belge ile çok sayıda Anadolu hiyeroglifi ile yazılmış yazıtlar bulduklarını belirtti.
Peker, bu yıl ise geç tunç çağının ikinci yarısına ait, Hitit İmparatorluğu hakimiyeti altındaki Karkamış'ın idari yapısını açıklayacak yazılı belgelere ulaşmaya başladıklarına dikkati çekerek şöyle devam etti:
'Üzerine mühür basılmış kil parçaları (bulla), yazılı belgeler bulduk. Karkamış'ta şimdiye kadar bulduğumuz en önemli belgeler diyebiliriz. Muhtemelen idari bir yapıda, şimdiye kadar Hitit tarihinde ismini bilmediğimiz birçok görevliyle karşılaştık. Muhtemelen mekan saraya veya tapınağa gelen vergilerin biriktirildiği bir yapı. Burada 250 civarında mühür baskılı kil parçası var. Bunlardan 110'unun üzerinde 150'den fazla baskı, yazı ve bazı tasvirler bulunuyor. Bullalarda 10'un üzerinde bürokratın yaklaşık 25'in üzerinde farklı mührü kullanılmış. Bullalar bir nevi kilit veya mühürleme amacıyla kullanılan şeylerdir. Şehir kapılarını gece kapatıp sabah açarken de kullanılırdı. Bir şeyi güvenlik altına almak amacıyla kullanılıyor. Umarım gelecek kazılarda da çıkmaya devam edecek.'
- 'Bullalardaki hiyeroglif literatürde bulunmuyor'
Yrd. Doç. Dr. Peker, Aşağı Saray alanının doğu kısmındaki bu buluntuların çok önemli olduğuna işaret ederek bu yüksek görevliler arasında en göze çarpanların 'arabacı Taya', üç prens, doktor ve rahip olduğunu vurguladı.
Mühür baskılarının ilişkili oldukları malları tespit ederek Karkamış idarenin nasıl işlediğine dair çok değerli temel bilgiler elde edileceğini vurgulayan Peker, Karkamış kazılarının antik Yakın Doğu'nun tarihine yeni sayfaların yazılması ve Gaziantep bölgesindeki kültürel mirasın büyümesi için çok yüksek bir değer taşıdığını anlattı.
Peker, bullalar üzerinde literatürde de daha önce hiç bulunmayan, bir hiyeroglif işaretle de karşılaştıklarını dile getirerek şunları kaydetti:
'Hitit belgelerinin hiçbirinde görmemiştik. Bu görevlinin adı da Paya. Paya'nın 50'ye yakın mühür baskısı var. Paya bütün bu kil parçalarını tek başına damgalamış ama Taya diğer Karkamış görevlileriyle birlikte damgalamış. Hititlerin başkenti Boğazköy'deki Nişantepe arşivinden sonra yayınlanacak olan en büyük arşiv, şu an itibariyle Karkamış'tan çıkmış durumda. Son 25 yılın en büyük keşiflerinden biri bu.'
Karkamış Antik Kenti'ndeki kazılar, İtalya'nın Bologna Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Prof. Dr. Nicolo Marchetti başkanlığında, İstanbul Üniversitesinden Yrd. Doç. Hasan Peker'in başkan yardımcılığında, İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Refik Duru ve Prof. Dr. Belkıs Dinçol ile Gaziantep Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Özakça'nın bilimsel danışmanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İtalya Dışişleri Bakanlığı, İtalya Eğitim Bakanlığı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve SANKO Holdingin desteğiyle 7 yıldır yürütülüyor.