Kuşadası'nda 'Edebiyat Ve Sinema İlişkisi' Konulu Panel Düzenlendi
Kuşadası Belediyesi 4. Geleneksel Kitap ve Edebiyat Günleri kapsamında İbramaki Sanat Galerisi’nde Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Cengis Asiltürk ile Yazar ve Yönetmen Rıza Kıraç’ın konuşmacı olarak katıldığı “Edebiyat ve Sinema İlişkisi" başlıklı bir panel düzenlendi.
Moderatörlüğünü Mazlum Vesek’in yaptığı panele Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Ayşe Şerifoğlu ve çok sayıda sanatsever katıldı.
Panelde konuşan Rıza Kıraç, her filmin bir hikayesi bulunduğunu belirterek "Bir hikâyeyi anlatmak hatta o izleyicilerin o hikayeyi yaşamasını sağlamak amacıyla film yaparız. Sinema ve edebiyat birbirinden ayrılamayacak iki sanat dalıdır. Bu yüzden sinemaya ‘görüntülü roman’ diyorum. Romanda ne varsa görsel haliyle düşündüğümüzde sinemada da o var" dedi.
Geçmişten günümüze kadar sinema ile edebiyat ilişkisine değinen Cengiz Asiltürk ise şöyle konuştu: “Sinemanın kitleler üzerinde çok büyük etkisi var. Çünkü sinema, düşüncenin çok hızlı bir şekilde toplumsallaşmasına neden olan bir malzeme sunar. Yazı ise daha entelektüel ve sınıfsal ilişkiler sonucunda insanlara ulaşır. Sinema ve edebiyat arasındaki kopmaz bağın en iyi örneklerinden birisi Halide Edip Adıvar’ın “Vurun Kahpeye” isimli romanının Ömer Lütfi Akad tarafından usta bir şekilde sinemaya uyarlanması ve geniş bir izleyici kitlesi tarafından izlenmiş olmasıdır” dedi.
Kaynak: İHA
Panelde konuşan Rıza Kıraç, her filmin bir hikayesi bulunduğunu belirterek "Bir hikâyeyi anlatmak hatta o izleyicilerin o hikayeyi yaşamasını sağlamak amacıyla film yaparız. Sinema ve edebiyat birbirinden ayrılamayacak iki sanat dalıdır. Bu yüzden sinemaya ‘görüntülü roman’ diyorum. Romanda ne varsa görsel haliyle düşündüğümüzde sinemada da o var" dedi.
Geçmişten günümüze kadar sinema ile edebiyat ilişkisine değinen Cengiz Asiltürk ise şöyle konuştu: “Sinemanın kitleler üzerinde çok büyük etkisi var. Çünkü sinema, düşüncenin çok hızlı bir şekilde toplumsallaşmasına neden olan bir malzeme sunar. Yazı ise daha entelektüel ve sınıfsal ilişkiler sonucunda insanlara ulaşır. Sinema ve edebiyat arasındaki kopmaz bağın en iyi örneklerinden birisi Halide Edip Adıvar’ın “Vurun Kahpeye” isimli romanının Ömer Lütfi Akad tarafından usta bir şekilde sinemaya uyarlanması ve geniş bir izleyici kitlesi tarafından izlenmiş olmasıdır” dedi.