Akademisyenler FETÖ Gerçeğini Kitapla Anlatacak
Sakarya, Marmara, İstanbul, Hitit ve Gaziosmanpaşa üniversitelerinden 11 akademisyen, 15 Temmuz darbe girişiminin aktörü FETÖ'nün gerçek yüzünü ortaya çıkarmak amacıyla yürüttüğü çalışmaları kitaplaştıracak SAÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bostancı: 'Toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu kitabı okudukları zaman insanlar örgütün iç yüzünü görüp, slogan atmaktan ziyade bilinçli bir şekilde tepki ortaya koyacaktır. Maalesef gerekli tepki şimdiye kadar gösterilememiştir. En azından bundan sonra toplumumuzun, gençlerimizin bilinçlendirilmesi, özellikle din eğitiminin doğru yer ve ellerden alınması noktasında bu kitabın katkı sağlayacağını düşünüyoruz' 'Bu kalkışmadan sonra dinin şeffaf bir şekilde, şeffaf kurumlarda, ilmi esaslara uygun şekilde öğrenilmesi ve öğretilmesinin zaruriyeti ortaya çıkmıştır. Tabiri caizse merdiven altı yerlerde dinin öğrenilemeyeceği ve öğretilemeyeceği, öğrenilirse ve öğretilirse sonuçlarının ne olduğu görülmüştür'
Darbe girişiminin ardından SAÜ İlahiyat Fakültesi öncülüğünde Sakarya, Marmara, İstanbul, Hitit ve Gaziosmanpaşa üniversitelerinden 11 akademisyen, vatandaşları örgüte ilişkin aydınlatmak amacıyla çalışma başlattı.
Çalışma ve incelemeler sonucunda elde edilen bilgilerin eylül ayında kitaba dönüştürülmesi planlanıyor.
SAÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bostancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz darbe girişiminin herkes gibi kendilerini de şok ettiğini söyledi.
Toplumun her kesiminden FETÖ'ye karşı tepkiler geldiğini belirten Bostancı, 'Bu tepkilerin bir kısmı hamasi tepkilerdi. Elbette bunların da olması gerekiyordu ama biz akademisyenler olarak bu harekete karşı daha kalıcı, toplumumuzu bilinçlendirici bir çalışma yapılması gerektiğini düşündük. Çünkü toplumumuzun her kesiminde bu yapıya karşı bir bilinç yoktu, bir kısımdaki bilinç de yüzeysel bilgilere dayanıyordu. Tarihi arka planının yanı sıra meselinin dini, sosyolojik boyutunu ortaya koyan bir çalışma yapılırsa bu örgüte karşı akademisyenler olarak en güzel tepkiyi ortaya koyacağımızı düşündük ve böyle bir çalışma yapmaya karar verdik.' dedi.
- 'Delilleriyle ortaya koyacaklar'
Bostancı, fakültenin girişimleriyle başlatılan çalışmada 5 üniversiteden 11 akademisyenin yer aldığını dile getirerek, 'Yazılar tamamlanınca fakültemizin iki hocası tarafından kitabın editörlüğü gerçekleştirilecektir. Ağustos ayı sonuna kadar yazıların tamamlanmasını bekliyoruz. İnşallah eylül ayı içerisinde de üniversitemizin yayını olarak eseri toplumumuzla buluşturacağız.' şeklinde konuştu.
Kitapta 5 ana bölümün bulunacağını dile getiren Bostancı, ilk olarak meselenin tarihi boyutlarının ortaya konacağını kaydetti.
Bostancı, konunun tarihi boyutunun iki yönü olduğunu belirterek, şunları anlattı:
'Biri, Sayın Cumhurbaşkanımızın örgüt mensuplarıyla alakalı haşhaşi benzetmesi. İşte bu, tarihteki Hasan Sabbah kişiliğini ön plana çıkardı. Tarihe baktığımız zaman Hasan Sabbah'ın da dini bir otorite, öyle bir kişilik olduğunu görüyoruz. Dini bilgisinin çok olduğunu, insanlara takvalı bir hayat göstererek ve dini bilgilerini kullanarak otorite sağladığını görüyoruz. Bu açıdan da bu örgütle çok büyük benzerlikler var. Tarihçi hocalarımız bu yönünü ortaya koyacaklar. İslam tarihi hocalarımız da bir başka önemli hususa değinecekler ki oda şudur; FETÖ, Peygamberimizin ve yakın arkadaşlarının yaşadığı dönemi araçsallaştırmaktadır. Nasıl? Kendi tabilerinden bazılarını sahabelerden önde gelen bazı kişilere benzetmektedir. Kendilerini tabiri caizse oradan modellemektedir. Asr-ı saadetteki bazı olayları kendilerine göre yorumlayarak kendilerinin sahih ve doğru bir yolda olduğunu ifade etmektedirler. İslam tarihi hocalarımız delilleriyle bunun böyle olmadığını ortaya koyacaklar.'
- 'Peygamberimizi suistimalleri söz konusu'
Bostancı, itikat, kelam boyutunda da çalışmalar yapıldığını, bu yapının sahih inanca uymayan çok yönleri bulunduğunu, Ehl-i Sünnet olduklarını iddia ettiklerini ancak başta 'masum imam' ve 'takiye' anlayışı olmak üzere Ehl-i Sünnet'e taban tabana zıt inançları olduğunu vurguladı.
Kelam hocalarının bunları Ehl-i Sünnet'in prensipleriyle birebir karşılaştırarak ortaya koyacaklarını aktaran Bostancı, şöyle devam etti:
'Başta hadis olmak üzere temel İslam bilimleri açısından da meseleye yaklaşacağız. Özellikle hadis ilmi noktasında FETÖ'nün ciddi çarpıtmaları, Hazreti Muhammed'i suistimalleri söz konusu. Mesela rüya yoluyla Peygamberimizden bazı bilgiler aktarıyorlar. Halbuki bizim kaynaklarımızda alimlerimiz ifade etmişlerdir ki, rüya Peygamberimizden hadis alma yolu değildir. Bir insan rüyasında Peygamberimizi gördüğünü iddia ediyorsa bunu bize bir hadis olarak aktaramaz. Burada ciddi sıkıntılar var, bunlar da ortaya konacak.'
Meselenin bir de sosyolojik boyutu olduğunu, 'Örgütün toplumdaki temelleri nelerdir, nereden beslenmektedir, diğer benzer yapılarla ne tür benzerlikleri ve farklılıkları vardır?' sorularına da çalışmayla cevap bulunacağını vurgulayan Bostancı, 'Son olarak da din eğitimi noktasında bu yapıyı ele alacağız. Çünkü bu örgüt eğitime dayalı bir faaliyet olarak gelişmiş dünyada faaliyetleri var. Bu yapının eğitim faaliyeti, din eğitimiyle ne kadar örtüşmektedir, ne tür çelişkileri vardır? Bu da ayrıntılı şekilde kitabımızda ortaya konacak.' ifadelerini kullandı.
- 'Merdiven altı yerlerde din öğrenilemez'
Bostancı, toplumu bilinçlendirmeyi hedeflediklerini, bu kitabı okudukları zaman insanların örgütün iç yüzünü görüp, slogan atmaktan ziyade bilinçli bir şekilde tepki ortaya koyacağını belirterek, 'Maalesef gerekli tepki şimdiye kadar gösterilememiştir. Ama şimdi en azından bundan sonra toplumumuzun, gençlerimizin bilinçlendirilmesi, özellikle din eğitiminin doğru yer ve ellerden alınması noktasında bu kitabın katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bir açıdan da tarihe yazılı bir not düşeceğini düşünüyoruz.' şeklinde konuştu.
Bostancı, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi olarak bu ve benzeri faaliyetlerle topluma hizmet etmeye devam edeceklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
'Bu yapının en büyük zararı dinimize olmuştur. Bu kalkışmadan sonra dinin şeffaf bir şekilde, şeffaf kurumlarda, ilmi esaslara uygun şekilde öğrenilmesi ve öğretilmesinin zaruriyeti ortaya çıkmıştır. Tabiri caizse merdiven altı yerlerde dinin öğrenilemeyeceği ve öğretilemeyeceği, öğrenilirse ve öğretilirse sonuçlarının ne olduğu görülmüştür. Bu anlamda ilahiyat fakültelerinin öneminin daha da arttığını düşünüyoruz. Bu noktada toplumumuza hizmet etmeye devam edeceğiz.'