'Sigara İnsanlığın En Büyük Kitle İmha Silahı'
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdöl: 'Tütün, insanoğlunun görüp göreceği en büyük kitle imha silahıdır. 20. yüzyılda 100 milyondan fazla kişinin ölüm nedeni olan bir maddeden bahsediyoruz. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar nedeniyle yaşanan toplam ölümler tütünün verdiği zararla mukayese bile edilemez'
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, tütün nedeniyle 20. yüzyılda 100 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiğini belirterek, 'Tütün, insanoğlunun görüp göreceği en büyük kitle imha silahıdır. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar nedeniyle yaşanan toplam ölümler tütünün verdiği zararla mukayese bile edilemez.' ifadelerini kullandı.
Erdöl, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, tütün kullanımının ve makul sürede üretiminin engellenmesi için çalışmaların hızlandırılması gerektiğini vurguladı.
Tütünün sağlık ve kalkınma için büyük bir tehdit olduğuna dikkati çeken Erdöl, şunları kaydetti:
'Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu verilerine göre, sigara içen kişi sayısının 21 milyon olduğu ülkemizde son 10 yılda sigaraya 257 milyar lira civarı para harcamışız. Aynı şekilde sağlık harcamalarımızın yüzde 10'una yakını sigara kaynaklı hastalıkların tedavisi için harcanıyor. Sigaraya harcadığımız para, 56 Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 11 Atatürk Barajı, 46 Marmaray, 10 nükleer santral ve 6 Güneydoğu Anadolu Projesi’ne eş değer.'
Prof. Dr. Erdöl, her yıl sigara nedeniyle dünyada yaklaşık 6 milyon kişinin, pasif içicilik nedeniyle de 600 bin kişinin hayatını kaybettiğini aktararak, şöyle devam etti:
'Tütün, insanoğlunun görüp göreceği en büyük kitle imha silahıdır. 20. yüzyılda 100 milyondan fazla kişinin ölüm nedeni olan bir maddeden bahsediyoruz. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar nedeniyle yaşanan toplam ölümler tütünün verdiği zararla mukayese bile edilemez. 2020'de tütünün dünyada birinci ölüm nedeni olacağı varsayılmaktadır. Ülkemizde uzun yıllar tüm toplu alanlarda tütün kullanıldı. Çocuklar ve sigara kullanmayanlar da pasif içici olarak bu duman ortamından nasibini aldı. Bugün hızla artan kanser vakalarının, kalp damar hastalıklarının ve diğer pek çok hastalığın bu dönemle yakın ilgisi var ve maalesef bunun bedelini ödüyoruz. Yılda 120 bin, ayda 10 bin, günde ise 300 insanımız bu bedelin kurbanı oluyor.'
Erdöl, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunu sayesinde yüzde 32 olan sigara kullanım oranının yüzde 27'ye gerilediğini ve kapalı alanlarda uygulanan sigara yasağının acillere başvuruları yüzde 23, alerjik nezle hastalığında yüzde 62, bronşit hastalığında yüzde 40, KOAH alevlenmelerinde yüzde 21, kalp krizi sebebiyle hastaneye başvuran hasta sayısında yüzde 15 ve kalp damar hastalıkları sıklığında yüzde 11 azalma sağladığı bilgisini verdi.
Ancak 2014'ten sonra sigara kullanım oranının tekrar yüzde 32’lere geldiğine işaret eden Erdöl, 'Kanunun uygulanmadığı yerlere bakarsanız birinci sırada adliyeler, ikinci sırada da emniyet geliyor. Kanuna, uygulaması gerekenlerin sahip çıkması lazım. Kanunu uygulaması gerekenler, mülki amirler. Bu, amirlerin sorumluluğu içerisinde. Stadyumda sigara içiliyor. Yayıncı kuruluş gösteriyor. Ne televizyonlara ceza yazılıyor ne içene, ne de içirenlere. Hukuku tanımamazlık var. Kanunla cezası belirlenen mücadelenin uygulanması için adliye, polis, valilikler, kaymakamlıklar harekete geçmelidir.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Erdöl, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, tütün kullanımının ve makul sürede üretiminin engellenmesi için çalışmaların hızlandırılması gerektiğini vurguladı.
Tütünün sağlık ve kalkınma için büyük bir tehdit olduğuna dikkati çeken Erdöl, şunları kaydetti:
'Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu verilerine göre, sigara içen kişi sayısının 21 milyon olduğu ülkemizde son 10 yılda sigaraya 257 milyar lira civarı para harcamışız. Aynı şekilde sağlık harcamalarımızın yüzde 10'una yakını sigara kaynaklı hastalıkların tedavisi için harcanıyor. Sigaraya harcadığımız para, 56 Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 11 Atatürk Barajı, 46 Marmaray, 10 nükleer santral ve 6 Güneydoğu Anadolu Projesi’ne eş değer.'
Prof. Dr. Erdöl, her yıl sigara nedeniyle dünyada yaklaşık 6 milyon kişinin, pasif içicilik nedeniyle de 600 bin kişinin hayatını kaybettiğini aktararak, şöyle devam etti:
'Tütün, insanoğlunun görüp göreceği en büyük kitle imha silahıdır. 20. yüzyılda 100 milyondan fazla kişinin ölüm nedeni olan bir maddeden bahsediyoruz. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar nedeniyle yaşanan toplam ölümler tütünün verdiği zararla mukayese bile edilemez. 2020'de tütünün dünyada birinci ölüm nedeni olacağı varsayılmaktadır. Ülkemizde uzun yıllar tüm toplu alanlarda tütün kullanıldı. Çocuklar ve sigara kullanmayanlar da pasif içici olarak bu duman ortamından nasibini aldı. Bugün hızla artan kanser vakalarının, kalp damar hastalıklarının ve diğer pek çok hastalığın bu dönemle yakın ilgisi var ve maalesef bunun bedelini ödüyoruz. Yılda 120 bin, ayda 10 bin, günde ise 300 insanımız bu bedelin kurbanı oluyor.'
Erdöl, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunu sayesinde yüzde 32 olan sigara kullanım oranının yüzde 27'ye gerilediğini ve kapalı alanlarda uygulanan sigara yasağının acillere başvuruları yüzde 23, alerjik nezle hastalığında yüzde 62, bronşit hastalığında yüzde 40, KOAH alevlenmelerinde yüzde 21, kalp krizi sebebiyle hastaneye başvuran hasta sayısında yüzde 15 ve kalp damar hastalıkları sıklığında yüzde 11 azalma sağladığı bilgisini verdi.
Ancak 2014'ten sonra sigara kullanım oranının tekrar yüzde 32’lere geldiğine işaret eden Erdöl, 'Kanunun uygulanmadığı yerlere bakarsanız birinci sırada adliyeler, ikinci sırada da emniyet geliyor. Kanuna, uygulaması gerekenlerin sahip çıkması lazım. Kanunu uygulaması gerekenler, mülki amirler. Bu, amirlerin sorumluluğu içerisinde. Stadyumda sigara içiliyor. Yayıncı kuruluş gösteriyor. Ne televizyonlara ceza yazılıyor ne içene, ne de içirenlere. Hukuku tanımamazlık var. Kanunla cezası belirlenen mücadelenin uygulanması için adliye, polis, valilikler, kaymakamlıklar harekete geçmelidir.' değerlendirmesinde bulundu.