Ünüvar, Avrupa'dan Yükselen Sesleri 'Kelebek Etkisi'Ne Benzetti

Ünüvar, Adana Toros Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen geniş katılımlı kahvaltı programında, anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlattı.

Türkiye’nin, sadece harita üzerinden bakıldığında bile çok önemli bir coğrafi konuma sahip olduğunun görüleceğini ifade eden Ünüvar, “Türkiye, dünyada önemli bir cazibe merkezi. Bir yandan Avrupa’nın en doğusunda, öbür yandan Asya’nın en batısında. Üç tane önemli denizin mücavir olduğu; Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Karadeniz’in yanı sıra Ege ile Karadeniz’i birbirine bağlayan belki de dünyanın en önemli iç denizlerinden Marmara’ya sahip. Her bir köşesinde doğal ve ekonomik kazanımları, güzellikleri olan bir ülke. Petrol kaynaklarına çok yakın. Bu coğrafyaya baktığınız zaman Türkiye’nin çok önemli olduğunu görüyorsunuz ” diye konuştu.



“Türkiye, Avrupa’nın en genç ülkesi”

Bugüne dair bir durum tespiti yapıldığında ise Türkiye’nin Avrupa’nın en genç ülkesi olduğunu vurgulayan Milletvekili Ünüvar, şöyle devam etti:

“Ortalama yaş 31. AB ülkelerinde bu 42-43’ler civarında hatta gelişmiş Avrupa ülkelerinde daha da yukarılara gittiğini, bu ülkelerin giderek yaşlanan ve ekonomik üretim kapasitesini azaltan bir nüfus yapısına sahip olduğunu görüyorsunuz. Kaldı ki Batı Avrupa’da daha ağırlıklı olmak üzere genç nüfusun uyuşturucu illetiyle muzdarip olduğunu da görüyoruz. Hayatında en az bir kez uyuşturucuyu deneme açısından baktığınız zaman 15-24 yaş arasında AB ortalaması yüzde 29,7. Yani her 100 gençten 30’unun uyuşturucuyla öyle veya böyle teması var. Türkiye’ye baktığınız zaman bu oran yüzde 2,7. O sebeple Türkiye’nin yapacağı hükümet sistemi değişikliğinin, yani doğal, tarihi, kültürel birikimi ve ecdadından kalan miras sebebiyle zaten bir cazibe merkezi konumunda olan bir ülkeyi dünyada lider konumuna getirecek hükümet sistemi değişikliğinin batı dünyasında etkisinin olmaması beklenemez.”

“Attığımız adımlarla kelebek etkisi oluşturuyoruz”

Yeni sistemin etkilerini, salonda ekrana yansıtılan ve henüz yakın zamanda keşfedilmiş endemik bir tür olan Saimbeyli kelebeği üzerinden yorumlayan Necdet Ünüvar, “Kelebek, doğada farklı renklerde bulunan, gördüğümüzde içimizde meltem havası uyandıran kanatlı bir canlı. Ama kelebekle ilgili çok önemli bir teori var; ‘Kelebek Etkisi’ diye. İlk defa onu keşfeden bilim adamı, ‘dünyada herhangi bir yerde bir kelebek kanadını çırparsa, onun mutlaka dünyanın bir başka yerinde etkisi vardır’ diyor. Esasında ben şu anda anayasa değişikliğiyle ilgili yatığımız çalışmanın Hollanda, Almanya, İsviçre, Avusturya, İsveç ve Bulgaristan’daki etkilerini kelebek etkisine benzetiyorum. Yani biz adeta burada bir kelebek etkisi oluşturuyoruz” şeklinde konuştu.



“Türkiye uçuşa geçmesin istiyorlar”

Avrupa ülkelerinin, “Acaba Türkiye tarihteki o şanlı geçmişine döner mi? Türkiye yeniden Orta Doğu’nun, Balkanların, Orta Asya’nın hatta Kuzey Afrika’nın en önemli ülkesi haline gelir mi?” endişesine kapıldığını dile getiren Ünüvar, “Türkiye’nin her kanat çırpışında mutlaka farklı farklı yerlerde yansımaları oluyor. Olayı sadece Dışişleri Bakanımıza veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza yapılan diplomatik nezakete sığmayan davranış olarak göremeyiz. Aslında şu anda Türkiye’nin kanat çırpmasından ve uçuşa hazır hale gelmesinden birileri maalesef ürküyor. Geçmişte bunu pek çok kez gördük. Gezi Parkı olaylarında gördük. 6-7 Ekim olaylarında gördük. Yani Türkiye bir noktada kanat çırpmasın, uçuşa geçmesin istiyorlar. Ama tarih bizi buna mecbur kılıyor. Kültürel mirasımız bizi buna mecbur kılıyor. Ecdadımızın bize emanet ettiği bu coğrafyanın sahip olduğu zenginlikler, Türkiye’yi lider olmaya zorluyor. Yaptığımız şey de tamamen bundan ibaret” ifadelerini kullandı.

“Hem bugüne hem geleceğe karşı sorumluyuz”

Yönetim sisteminin, ülkenin kendisine biçtiği rolle de yakından alakalı olduğunu vurgulayan Ünüvar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yönetim sistemleri, ülkelerin kendi tarihsel geçmişlerinde yaşadıkları sıkıntılar ve onlara buldukları çözümlerden kaynaklanır. Biz de geçmişte yaşadığımız o kaotik ortamların bize bıraktığı fakirlik, yoksulluk gibi miraslardan kurtulmak adına ‘hükümet sisteminde bir takım değişiklikler yapmamız lazım’ dedik ve anayasa değişiklik paketini Meclis’e sunduk. Artık milletimiz, 16 Nisan’da kendisini ya lider yapacak ya da zaman zaman kaotik, karanlık ve kendisini yoksulluğa mahkum edecek zayıf, güçsüz iktidarlar döneminin devamını oylayacak. Zihinlerde karışıklık yaratmak gibi bir amacım yok. Aslında çok berrak şeyler söylediğimi düşünüyorum. Bizim hepimizin hem bugüne karşı hem de geleceğe karşı sorumluluğumuz var. Geleceğe karşı sorumluluğumuz bize miras bırakılan bayrağı daha yukarılara taşımak. Torunlarımıza daha güzel, daha güçlü bir Türkiye bırakma zorunluluğumuz var. Aslında yaptığımız anayasa değişikliğinin temel asası budur.”