'Hiç Kimsenin Şüphesi Olmasın Açıklaması Terörü Bitireceğiz'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın, biz terörü bitireceğiz. Teröristi bitirdikten sonra sosyal ve ekonomi politikalarımızla, bizler o kardeşlerimizin her birini bu memleketin hem eşit vatandaşı hem de en iyi yetişmiş vatandaşı yapmakla mükellefiz” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, çeşitli temas ve ziyaretlerde bulunmak üzere Mardin’e geldi. Özel uçakla kente gelen Bakan Soylu, havaalanında Mardin Valisi Mustafa Yaman, AK Parti milletvekilleri Orhan Miroğlu ve Ceyda Bölünmez Çankırı, ilçe kaymakamları ve belediye başkanları tarafından karşılandı. Kızıltepe ilçesindeki bir alışveriş merkezinde muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlarla bir araya gelen Bakan Soylu, burada açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 100 yıldır birilerinin ümmeti birbirine kırdırmaya çalıştığına dikkat çeken Soylu, “Bizde olmayan fitne tohumlarını bir şekilde ekmeye çalışıyorlar. İşte PKK, DAİŞ ve FETÖ böyle bir fitnedir. Bunlara verilecek en güzel, net ve sağlam cevap bu salondaki halimizdir. Bu salonda bizim bir arada oluşumuz, bu toprakların çok dışında olan birçok yeri rahatsız etmiştir. Uykusunu kaçırmaktadır. Birileri bu topraklara devletin gelip gitmesinden, siyasetin bu topraklarda milletle beraber olmasından, devletin hizmetkar olmasından ve buralara hizmet götürülmesinden son derece rahatsızdır” diye konuştu.
“BU ÜLKEDE DİNDARLAR ÖTEKİLEŞTİRİLMİŞTİ”
Kürtlerin 1950 ile 1960 yılları arasında tek bir itirazının bile olmadığını anlatan Soylu, şunları kaydetti:
“Bu memlekette Alevi kardeşlerimizin bir tek itirazı olmamıştır. Kendi kimliklerini bulmuşlardır. Dersim’den ve Şeyh Said meselesinden sonra Şeyh Said’in torununu Meclise sokabilmek, ‘Bu millete barışı ve birliği oluşturmak istiyorum’ diyen bir anlayışın sahibi olan Adnan Menderes’in ortaya koymuş olduğu çok ciddi bir iddiadır. Bir sembol değildir, bir içtenliktir, bir kardeşliği yeniden tesis edebilmenin ortaya koymuş olduğu önemli bir adımdır. Bugün bile konuşmaktan çekindiğimiz bir takım meseleleri yakın tarihte ortaya koyabilme cesareti basit bir şey değildir. Bir tarafta Aleviler, bir taraftan Kürtler, bir taraftan Araplar, bir taraftan bu memleketin bütün anlayışını taşıyanların tamamı o dönem içerisinde sadece bir hedefe yöneldiler. Dindarlar ötekileştirilmişti. Bu memlekette Allah-u Ekber’in yasak olduğu, Kur’an-ı Mübin’in yasak olduğu, çocuklarımıza Kur’an-ı Kerim’i öğretmenin yasak olduğu günler yaşandı. Sadece onlarla mı kalmıştı ötekileştirmek. Bu ülkede köylüler Ankara Tandoğan Meydanı’na sokulmuyorlardı. 1950 ile 60 yılları bu travmanın tamamını ortadan kaldırmıştır. 1960 darbesi siyasi bir iktidara yapılmamıştır. Önemli bir iddiayı ortaya koymak istiyorum, 60 darbesi bu milleti parça pencik etmeye çalışan kişiler tarafından milletin birliği ve beraberliğini ortadan kaldırmak için yapılmıştır. Darbeden sonraki tarihe bir dikkat edin, olaylara bir dikkat edin. İsterseniz sağ ve sol çatışmalarına bakın, Alevi ve Sünni çatışmalarına bakın, Kürt ve Türk çatışmalarından, 60 darbesinden, 80 ve 80’den sonraya varan süreçlere kadar uzanan tarih dilimini hep beraber bir zihnimizden geçirelim. Bu büyük oyun bu coğrafyanın üzerine oynanmaktadır. Bu büyük oyun bu medeniyetin üzerine oynanmaktadır ve bu büyük oyun din-i mübin üzerine oynanmaktadır. Bunu hep beraber görüyoruz. Bu toprakların hangi birleştirici değeri varsa o değerlerin üzerine oynanmaktadır. Bunu anlıyoruz ve görüyoruz. Biz büyük bir milletiz.”
“TERÖRÜ BİTİRECEĞİZ”
Meselelerinin sadece teröristle mücadele olmadığına işaret eden Bakan Soylu, şunları söyledi:
“Mardin’den bir kez daha söylüyorum; Cumhurbaşkanımız kararlı, Başkanımızın talimatları var, hükümetimiz kararlı, devletimiz kararlı. En önemlisi de bu milletimiz kararlıdır bu konuda. Hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın, biz terörü bitireceğiz. Ama esas mesele terörden sonra, terör bittikten sonradır. Teröristi bitirdikten sonra sosyal ve ekonomi politikalarımızla, bizler o kardeşlerimizin her birini bu memleketin hem eşit vatandaşı hem de en iyi yetişmiş vatandaşı yapmakla mükellefiz. Eğer bir ailenin 12, 13, 14 yaşındaki evladı kendisinden habersiz bir şekilde Metina’ya, Zap’a ve Kandil’e götürülüyorsa bunun sorumlusu benim ve ben bu sorumluluğu alıyorum. Bu çocukların yanı annelerinin yanıdır. Benim evladım nasıl annesinin yanında büyümüşse o çocuğun yeri de annesinin ve babasının yanıdır. İşinden evine yorgun dönen bir babanın en büyük muradı ailesiyle, eşiyle, çoluk çocuğuyla buluşmasıdır. Devlet dediğin bunu sağlayabilme kabiliyetine sahiptir ve sahip olmalıdır. Eğer bunu sağlayabilme kabiliyetine sahip değilse o devlet değildir. Bu kadar net ve açıktır.”
“BİZ BELEDİYELERE EL KOYMADIK”
Kayyum atamalarına da değinen Bakan Soylu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Belediyelere el konuluyor diye bizi dünyaya şikayet ettiler. Biz belediyelere el koymadık. Biz teröre dayanak olan anlayışa el koyduk. Bu devlet olarak görevimizdir. Modern devletler, rey ve vergi üzerinden tanımlanan devletlerdir. Vatandaş vergisini verecek, siz vergisini bu ülkenin birliğini ve beraberliğini bozmaya çalışan PKK terör örgütüne göndereceksiniz. Yine buna müsaade ederseniz siz devlet olmazsınız. Bu vatandaş vergisini şunun için veriyor; çöpüm toplansın, güvenliğim sağlansın, seyahat özgürlüğüm ve müteşebbis özgürlüğüm sağlansın. İnancımı ve değerlerimi rahat bir şekilde yaşayabilme kabiliyetine sahip olabileyim, çarpık şehirlerde değil nizamı olan ve çocuklarımızın oynayabileceği şehirde yaşayabileyim diye vergi veriyor. Bundan Diyarbakır da, Mardin de istifade etsin, bundan bizim evlatlarımız da istifade etsin.”
(Mehmet Salih Keskin / İHA)
Kaynak: İHA
“BU ÜLKEDE DİNDARLAR ÖTEKİLEŞTİRİLMİŞTİ”
Kürtlerin 1950 ile 1960 yılları arasında tek bir itirazının bile olmadığını anlatan Soylu, şunları kaydetti:
“Bu memlekette Alevi kardeşlerimizin bir tek itirazı olmamıştır. Kendi kimliklerini bulmuşlardır. Dersim’den ve Şeyh Said meselesinden sonra Şeyh Said’in torununu Meclise sokabilmek, ‘Bu millete barışı ve birliği oluşturmak istiyorum’ diyen bir anlayışın sahibi olan Adnan Menderes’in ortaya koymuş olduğu çok ciddi bir iddiadır. Bir sembol değildir, bir içtenliktir, bir kardeşliği yeniden tesis edebilmenin ortaya koymuş olduğu önemli bir adımdır. Bugün bile konuşmaktan çekindiğimiz bir takım meseleleri yakın tarihte ortaya koyabilme cesareti basit bir şey değildir. Bir tarafta Aleviler, bir taraftan Kürtler, bir taraftan Araplar, bir taraftan bu memleketin bütün anlayışını taşıyanların tamamı o dönem içerisinde sadece bir hedefe yöneldiler. Dindarlar ötekileştirilmişti. Bu memlekette Allah-u Ekber’in yasak olduğu, Kur’an-ı Mübin’in yasak olduğu, çocuklarımıza Kur’an-ı Kerim’i öğretmenin yasak olduğu günler yaşandı. Sadece onlarla mı kalmıştı ötekileştirmek. Bu ülkede köylüler Ankara Tandoğan Meydanı’na sokulmuyorlardı. 1950 ile 60 yılları bu travmanın tamamını ortadan kaldırmıştır. 1960 darbesi siyasi bir iktidara yapılmamıştır. Önemli bir iddiayı ortaya koymak istiyorum, 60 darbesi bu milleti parça pencik etmeye çalışan kişiler tarafından milletin birliği ve beraberliğini ortadan kaldırmak için yapılmıştır. Darbeden sonraki tarihe bir dikkat edin, olaylara bir dikkat edin. İsterseniz sağ ve sol çatışmalarına bakın, Alevi ve Sünni çatışmalarına bakın, Kürt ve Türk çatışmalarından, 60 darbesinden, 80 ve 80’den sonraya varan süreçlere kadar uzanan tarih dilimini hep beraber bir zihnimizden geçirelim. Bu büyük oyun bu coğrafyanın üzerine oynanmaktadır. Bu büyük oyun bu medeniyetin üzerine oynanmaktadır ve bu büyük oyun din-i mübin üzerine oynanmaktadır. Bunu hep beraber görüyoruz. Bu toprakların hangi birleştirici değeri varsa o değerlerin üzerine oynanmaktadır. Bunu anlıyoruz ve görüyoruz. Biz büyük bir milletiz.”
“TERÖRÜ BİTİRECEĞİZ”
Meselelerinin sadece teröristle mücadele olmadığına işaret eden Bakan Soylu, şunları söyledi:
“Mardin’den bir kez daha söylüyorum; Cumhurbaşkanımız kararlı, Başkanımızın talimatları var, hükümetimiz kararlı, devletimiz kararlı. En önemlisi de bu milletimiz kararlıdır bu konuda. Hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın, biz terörü bitireceğiz. Ama esas mesele terörden sonra, terör bittikten sonradır. Teröristi bitirdikten sonra sosyal ve ekonomi politikalarımızla, bizler o kardeşlerimizin her birini bu memleketin hem eşit vatandaşı hem de en iyi yetişmiş vatandaşı yapmakla mükellefiz. Eğer bir ailenin 12, 13, 14 yaşındaki evladı kendisinden habersiz bir şekilde Metina’ya, Zap’a ve Kandil’e götürülüyorsa bunun sorumlusu benim ve ben bu sorumluluğu alıyorum. Bu çocukların yanı annelerinin yanıdır. Benim evladım nasıl annesinin yanında büyümüşse o çocuğun yeri de annesinin ve babasının yanıdır. İşinden evine yorgun dönen bir babanın en büyük muradı ailesiyle, eşiyle, çoluk çocuğuyla buluşmasıdır. Devlet dediğin bunu sağlayabilme kabiliyetine sahiptir ve sahip olmalıdır. Eğer bunu sağlayabilme kabiliyetine sahip değilse o devlet değildir. Bu kadar net ve açıktır.”
“BİZ BELEDİYELERE EL KOYMADIK”
Kayyum atamalarına da değinen Bakan Soylu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Belediyelere el konuluyor diye bizi dünyaya şikayet ettiler. Biz belediyelere el koymadık. Biz teröre dayanak olan anlayışa el koyduk. Bu devlet olarak görevimizdir. Modern devletler, rey ve vergi üzerinden tanımlanan devletlerdir. Vatandaş vergisini verecek, siz vergisini bu ülkenin birliğini ve beraberliğini bozmaya çalışan PKK terör örgütüne göndereceksiniz. Yine buna müsaade ederseniz siz devlet olmazsınız. Bu vatandaş vergisini şunun için veriyor; çöpüm toplansın, güvenliğim sağlansın, seyahat özgürlüğüm ve müteşebbis özgürlüğüm sağlansın. İnancımı ve değerlerimi rahat bir şekilde yaşayabilme kabiliyetine sahip olabileyim, çarpık şehirlerde değil nizamı olan ve çocuklarımızın oynayabileceği şehirde yaşayabileyim diye vergi veriyor. Bundan Diyarbakır da, Mardin de istifade etsin, bundan bizim evlatlarımız da istifade etsin.”
(Mehmet Salih Keskin / İHA)