Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıklaması (3)
'16 Nisan aynı zamanda 15 Temmuz'un bir cevabı olacaktır. 15 Temmuz'a önemli bir çıkış olacaktır. Ve 'hayır' diyenlerin konumu aslında 15 Temmuz'un bir yerde de yanında yer almaktır. Bunu kimse sağa sola çekmesin' 'Bir tarafta bu ülkeyi bölmeye, parçalamaya çalışan bir terör örgütü var. Bölücü terör örgütünün beraber hareket edenleri var. Şimdi bölücü terör örgütü ne diyor? 'Hayır' diyor. Bizim değerler silsilemiz içerisinde şunu unutmayın, kişi sevdikleriyle beraber haşrolunacaktır. Dolayısıyla şu anda Kandil'de olanlarla beraber hareket edenler, onların uzantılarıyla beraber hareket edenler ne diyor? Hepsi birden 'Hayır' diyor' 'Bizim Sayın Guterres ile dün yaptığımız toplantıda benim başından itibaren teklif ettiğim üç başlık var. Bu üç başlık; bir, bir defa eğitdonat, iki, uçuşa yasak bölge, üç, terörden arındırılmış güvenli bölge. Sayın Guterres ile bu başlıklar noktasında mutabıkız. Yani BM'den böyle bir şey çıkmadı diye bir şey yok. Yeter ki BM Güvenlik Konseyi böyle bir kararı versin, bunun gerisi gelir. Burada bir sıkıntı yok'
Erdoğan, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar'ı kapsayan seyahatlerinin ilk durağı Bahreyn'e hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenledi.
Bir gazetecinin Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin anketleri sorması üzerine Erdoğan, şu anda sağlıklı bir anket döneminde olunmadığını ancak bazı anketlerin de geldiğini, asıl anketlerin kendilerine akışının araziye çıkışla birlikte daha da yoğunlaşacağını söyledi.
Erdoğan, şu anda halkın henüz Cumhurbaşkanlığı Sistemini tam olarak anlama konumuna geldiğine ihtimal vermediğini aktararak, bunu halka mal etmeleri, anlatmaları gerektiğini ifade etti.
Şu anda bir taraftan kendilerinin, Başbakan Binali Yıldırım ile ilgili bakan ve milletvekillerinin, danışmanlarının, televizyonlarda ve meydanlarda bunu anlatmaya başladıklarını vurgulayan Erdoğan, aynı zamanda konuya ilişkin yazılı birçok broşürlerin de halka ulaştırılmaya çalışıldığını dile getirdi.
Erdoğan, bu konuda halkın hassasiyetine inandığını vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
'Ama şunu da İçel ve Aksaray'da gördüm, şu anda daha araziye inilmemesine rağmen halkın birçoğu da bir defa kapmış. Kaptığı şey nedir? 'Tabii ki evet.' diyor. Bu noktaya gelmiş vaziyette. Çünkü sıkıntıları halkımız da hakikaten neler olduğunu, işin ucunun nereye vardığını gayet iyi biliyor. Çünkü bir tarafta bu ülkeyi bölmeye, parçalamaya çalışan bir terör örgütü var. Bölücü terör örgütünün beraber hareket edenleri var. Şimdi bölücü terör örgütü ne diyor? 'Hayır' diyor. Bizim değerler silsilemiz içerisinde şunu unutmayın, kişi sevdikleriyle beraber haşrolunacaktır. Dolayısıyla şu anda Kandil'de olanlarla beraber hareket edenler, onların uzantılarıyla beraber hareket edenler ne diyor? Hepsi birden 'Hayır' diyor. Öyleyse benim milletim, o Kandil'dekilerle beraber, benim 248 şehidimi, o şehadete gönderenlerle beraber, 2 bin 193 gazimi gazi yapan ve devletimin, ordumun o uçaklarıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, toplarıyla, modern silahlarıyla bir tarafta öldürenler, yaralayanlar var, onlarla beraber hareket etmeyecektir. Onlara da 16 Nisan'da ben inanıyorum ki 'Evet' demek suretiyle gereken cevabı verecektir. Çünkü 16 Nisan aynı zamanda 15 Temmuz'un bir cevabı olacaktır. 15 Temmuz'a önemli bir çıkış olacaktır. 'Hayır' diyenlerin konumu aslında 15 Temmuz'un bir yerde de yanında yer almaktır. Bunu kimse sağa, sola çekmesin.'
- 'Nihai hedefimiz, DEAŞ'tan bu bölgenin temizlenmesidir'
Basın toplantısında bir muhabirin, 'Efendim benim Fırat Kalkanı ile ilgili sizin sözlerinizden yola çıkarak ek sorularım olacak. Suriye'de uçuşa yasak bölgeyle ilgili BM'den bu zamana kadar bir karar çıkmadı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile de bir görüşme yaptınız. ABD ve Rusya ile de görüşüyorsunuz. Yeni bir tasarı olarak uçuşa yasak bölgenin BM'ye sunulması mı gündemde, yoksa bir gönüllüler koalisyonu şeklinde mi hareket etme yolunu arıyor taraflar? Bir bu konuda soru sormak istiyorum. İkincisi de El Bab operasyonuyla ilgili Hükümet Sözcüsü 'El Bab'dan sonra Fırat Kalkanı Operasyonu biter' ifadesini kullandı. Acaba sonlanacak mı?' şeklindeki sözleri üzerine Erdoğan, 'Kim söyledi bunu?' diye sordu.
Muhabir, 'Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, dün bir televizyonda yaptığı açıklamada 'El Bab'tan sonra Fırat Kalkanı Operasyonu bitecek' dedi. Bitecek mi? Bir de El Bab'ta nasıl bir tablo ortaya çıkacak. Kim yönetecek orayı?' şeklinde sorusunu tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, 'Bizim Sayın Guterres ile dün yaptığımız toplantıda benim başından itibaren teklif ettiğim üç başlık var. Bu üç başlık; bir, bir defa eğit-donat, iki, uçuşa yasak bölge, üç, terörden arındırılmış güvenli bölge. Sayın Guterres ile bu başlıklar noktasında mutabıkız. Yani BM'den böyle bir şey çıkmadı diye bir şey yok. Yeter ki BM Güvenlik Konseyi böyle bir kararı versin, bunun gerisi gelir. Burada bir sıkıntı yok.' ifadelerini kullandı.
Erdoğan, diğer soruyu ise şöyle yanıtladı:
'El Bab'dan sonra durmak; böyle bir şey de yok. Orada bir iletişim sıkıntısı olabilir. Bir defa El Bab, bizim nihai hedefimiz değildir. Bizim nihai hedefimiz, DEAŞ'tan bu bölgenin temizlenmesidir. Kaldı ki biz şu anda biliyorsunuz, üç bini aşkın DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Fakat, DEAŞ'ın asıl merkezi El Bab değil, asıl merkezi Rakka ve Rakka temizlendiği andan itibaren özellikle bu bölge terörden arındırılmış bir bölge haline gelmiş olacak. Buradaki nihai hedef de 5 bin kilometrekarelik bir alanı temizlemektir. Bizim Türkiye olarak burada kalmak gibi bir hedefimiz yok. O ayrı bir konu ama nasıl Cerablus temizlendi, DEAŞ oradan defedildi ve oraya Cerablus'un kendi insanı yerleşti. El-Rai temizlendi, El-Rai'ye geldi oranın kendi halkı yerleşti. Dabık, keza öyle. El Bab, tamamen oradan DEAŞ gittiği zaman bitti demek değil. Oraya da gelecek El Bablı yerleşecek. Fakat bakın bir Münbiç'te, Münbiç'in aslında yüzde 90 halkı Arap'tır ama şu anda oraya kendi halkı yerleşememiştir. Niye? PYD, YPG orayı şu anda işgal etmiş vaziyette. Bize verilen söz, orayı onların boşaltacağıdır, daha boşaltmadı bunlar. İşte şimdi DEAŞ'ı, YPG'yi ve PYD'yi buralardan boşalttıktan sonra Rakka'dan da DEAŞ'ı boşalttığımız anda, oradan defettiğimiz anda oraya Araplar gelip, kendi halkı gelip yerleşecektir. Kendi halkı yerleştikten sonra kendi milli ordusuyla da inşallah buraları güvence altına, koruma altına aldıktan sonra zaten bizim orada kalmamız çok ama çok lüks olur. Bizim orada durma diye bir durumumuz da olmaz. Onun durumunu o gün değerlendirmek lazım. Şimdi bunları konuşmak çok da erken olur, diye düşünüyorum.'
(Bitti)