Özgecan'ın hayatı film oluyor

Mersin’in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015 tarihinde bindiği bir midibüste vahşice katledilen ve kadına yönelik şiddetin sembol ismi olan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın hayatı film oluyor.

Özgecan'ın hayatı film oluyor
Yönetmen-Yapımcı Ali Avcı'nın çekeceği ‘Cennetin Kuşları' filminin galası, Özgecan'ın doğum günü olan 22 Ekim 2017'de yapılacak.

Tarsus'ta 11 Şubat 2105 akşamı Mersin'deki evine dönmek için bindiği midibüsün sürücüsü Suphi Altındöken tarafından cinsel tacize uğrayan, daha sonra Suphi Altındöken'in babası Necmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe'nin de yardımıyla vahşice öldürülerek bedeni yakılan 20 yaşındaki Özgecan, sinema filmiyle ölümsüzleşecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatını anlatan ‘Reis' filmi ile 15 Temmuz darbe girişimini anlatan ‘Uyanış' filmine çektiği fragmanlar ile adından söz ettiren Yönetmen-Yapımcı Ali Avcı, Özgecan'ın yaşadıklarını ‘Cennetin Kuşları' adlı sinema filmiyle tüm dünyada gözler önüne serecek. Film sözleşmesi Özgecanlar Derneği ile imzalanacak.

Yönetmen Ali Avcı ve Genel Koordinatör Levent Akay, filmin sözleşmesini Özgecan'ın 2'inci ölüm yıl dönümünde Özgecanlar Derneği'nde düzenlenecek törenle imzalayacak. İmza öncesinde Mersin'e gelen Yönetmen Avcı, Özgecanlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Dalğıç ve Özgecan'ın babası Mehmet Aslan ile buluştu. Buluşmada Avcı ve Dalğıç, İHA'ya ‘Cennetin Kuşları' filmiyle ilgili açıklama yaptı.

Filmin sözleşmesi Özgecan'ın ölüm yıl dönümünde imzalanıyor
Önce derneğin amacıyla ilgili bilgi veren Özgecanlar Derneği Başkanı Dalğıç, derneğin öncelikle Özgecan'ın hayali olan Kadın Rehabilitasyon Merkezi'ni kurmayı hedeflediğini söyledi. “Bu büyük bir hedef” diyen Dalğıç, bu hedefi gerçekleştirmek için çok büyük maddi imkanlara ihtiyaçları olduğunu belirtti. Dalğıç, “Bu hedefi gerçekleştirmek için Allah bize bir kapı açtı. Özgecan'ın ruhu da herhalde orada bizi izliyor. Ali Avcı bizi aradı dernek olarak, Özgecan'ın hayatını filme almak istediğini söyledi. Bu bizi çok mutlu etti. Biz işin Mersin'in tanıtımıyla ilgili olmasını da şart koştuk. Çünkü Mersinimizin yalnızca bu konuyla anılmasını istemiyoruz artık. Mersinimizin çok güzellikleri var. İnşallah biz Ali Bey ile yarın iyi bir anlaşma imzalayacağız ve film Mersin'de çekilecek. Gelirinin de bir kısmını derneğe aktaracaklar. Bizim için de bir temel olacak bu para bir rehabilitasyon merkezi açmak için. Bu konuda kendimizi çok şanslı görüyoruz. Zaten en büyük şansımız da Sayın Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanımızın verdiği destekler. Mersin halkından destek alacağımızı ummuyoruz, biliyoruz, çünkü bu konuda çok duyarlı Mersin halkı” dedi.

Avcı: “Özgecan, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin sembolik ismi haline geldi”
Yönetmen Avcı ise Özgecan Aslan'ın 2 yıl önce öldürülmesinden sonra Türkiye'de kadına şiddetin sembolik ismi haline geldiğini vurguladı. Türkiye'de ve dünyada büyük bir sancı ve yara olan kadına şiddetin önüne nasıl geçebileceklerinden yola çıktıklarını anlatan Avcı, “Aklımıza, artık Türkiye'de sembolleşen, hepimizin yüreğini dağlayan Özgecan Aslan geldi. Dernek yönetimi ve ailesi ile irtibata geçtik ve ‘böyle bir şey yapmayı planlıyoruz' dedik. Onlar da hem sevindiler hem de olmasını istediler. Çünkü derneğin kuruluş gayesi de o zaten, başka canlar yanmasın, başka ruhlar ölmesin diye. Dolayısıyla bizim de bir ters algı oluşturmak adına yapacağımız filme çok sıcak baktılar” diye konuştu.

Yaklaşık 4 aydır filmin planlaması ve çalışması içerisinde olduklarını ifade eden Avcı, “Şu an senaryoda neler yapabilirizin çok ciddi dertlerindeyiz. Türkiye'den acaba Oscar'a Cannes'e gidebilecek bir filmle dünyadaki bu algıya nasıl hizmet edebilirizi de dertleniyoruz. Bu işi dünyada nasıl bir algıya dönüştürebilirizin derdiyle hemhal olduk. Yarın da Özgecan'ın ölüm yıl dönümü dolayısıyla aile ile bir işbirliği, dernekle bir sözleşme imzalayacağız” şeklinde konuştu.

“Hedefimiz, Özgecan'ın doğum günü olan 22 Ekim'de büyük bir gala yapmak, 25 Ekim'de Türkiye ve dünyada da vizyona koymak”

Filmin senaryosunun 15-20 güne kadar tüm detaylarıyla biteceği bilgisini veren Avcı, senaryoyu daha sonra Hollywood New York Film Akademisi'nde tanıştığı senaryo doktorları ile Türkiye'deki senaryo doktorlarına göndererek, görüşler alacaklarını dile getirdi. Bu işin Türkiye ve dünyada danışmanlığını yapan psikologlarla da işbirliği yapacaklarını belirten Avcı, şöyle devam etti: “Yaklaşık 1,5 ayın sonunda elimizde son haliyle çekilecek senaryomuz hazır olacak. Yaklaşık olarak 2 ay sonra da ‘motor' deriz. Hedefimiz de Özgecan'ın doğum günü olan 22 Ekim'de büyük bir gala yapmak. Bu galada, onun doğum günü olarak belki en büyük hediyeyi armağan etmiş olacağız. 25 Ekim'de de Türkiye ve dünyada da vizyona koymak.”

“Filmin adı Cennetin Kuşları”

Filmin adının Cennetin Kuşları olduğunu söyleyen Avcı, filmin konusuyla ilgili de şu bilgileri verdi: “Özgecan'ın ruhunda şiddet görmüş veya görecek veya görmesi muhtemel olan tüm kadınlara bir temsiliyet ruhu addettik, böyle bir kahraman oluşturduk. Özgecan'ın gelgitleri var, çocukluğuna gidiyoruz, tekrar gençlik dönemine geliyor. Samimi bir arkadaşıyla beraber yaşadığı atmosferden, gidişinden sonra da ailenin dramıyla beraber arkadaşlarının üzerinde oluşturduğu çok ciddi psikolojik etkiler var. Kadın her ne şekilde olursa olsun şiddete maruz bırakılmamalı. Üç ana mottosu var filmin, bir tanesi Özgecan'ın da kendi cümlesi olan ‘Ben insanları ruhumla severim', bir tanesi ‘Suretler asıllarına döner', bir tanesi de ‘Bir erkeğin kadına tekme atma hakkı sadece anne karnındadır'. Bu üç ana mottoyu işleyeceğiz.”

“Aileyi oynatmak istedik ama sıcak bakmadılar”

Oyuncu kadrosuyla ilgili görüşmelerin devam ettiğini kaydeden Avcı, en iyisinin olacağına şüphesi olmadığının altını çizdi. Sanat camiasının da bu konuda çok duyarlı olduğunu vurgulayan Avcı, Özgecan'ın adı duyulduğunda bir duygu seli oluşmaya başladığını ifade etti. Herkesten, ‘Bize ne düşüyorsa hazırız' cevabı aldıklarını belirten Avcı, filmde Özgecan'ın ailesinin rol alıp almayacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Benim isteğim ailenin oynamasıydı. Dünyada da bu bir ilk olacaktı. Gerçek Mehmet Aslan, Mehmet Aslan karakterini oynayacaktı. Aile kendi arasında istişare etmiş, böyle bir şeye sıcak bakmadıklarını söylediler. Bu belki de benim bir ütopik fikrimdi, güzel olabilirdi. Ama onun yerine o isimlere en yakın olan isimlere yoğunlaştık. Dört aydır aile ile içli-dışlıyız ve karakterleri tanıyoruz, sanat camiasında bu karakterlere en yakın isimleri de biliyoruz. Bu eşleştirmeleri de hem aileye hem dernek yönetimine sunacağız. İyi bir işbirliğiyle çıkar iyi işler. Her adımını biz hem dernekle hem aile ile paslaşıyoruz, paslaşmaya da devam edeceğiz. Oyunculara kadar soracağız, onlar soracaklar. Bu, oyuncuların da oynayıp oynayamayacağı bir rol. Birkaç arkadaşım, ‘duygusal olarak dayanamam' dedi. Bunların hepsini değerlendirdiğinizde ortaya çok zorlu bir süreç çıkıyor ama önemli olan zoru başarmak ve millete, vatana hizmet etmek” dedi.

Özgecan'ın katili Suphi Altındöken'i oynayacak oyuncu konusunda sıkıntı yaşayıp yaşamadıkları yönündeki soruya da Avcı, Erol Taş ve Nuri Alço'yu örnek vererek, ”Bu, oyuncunun profesyonel işi. Bu rol zor bir rol. Bu rolü oynayacak iyi bir oyuncuya ihtiyaç var. Sonuç itibariyle oynayacak birini bulmamız lazım. Zor mu? Zor. Burada Suphi rolünü oynayacak arkadaş memlekete hizmet etmiş olacak. Bu açıdan bakarsak oyuncu bulmak çok kolay olacak” diye konuştu.
Kaynak: İHA