'Sultanların Sanata Yansıyan İzleri'
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Ekim Kültür Sanat Sanat etkinlikleri ‘Sultanların Sanata Yansıyan İzleri’ isimli sergi ve söyleşi ile devam etti
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Ekim Kültür Sanat faaliyetleri ‘Sultanların Sanata Yansıyan İzleri’ isimli sergi ve söyleşiyle devam etti. Sakarya Sanat Galerisi’nde gerçekleşen etkinliğe AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Mustafa İsen, Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, AK Parti İl Başkanı Fevzi Kılıç, İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre, ilçe başkanları, ilçe belediye başkanları ve çok sayıda sanatsever katıldı.
Program sergi açılışının ardından söyleşi ile devam etti. Programın açılış konuşmasını yapan AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Mustafa İsen, “Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeki Toçoğlu Sakarya’daki kültür sanat altyapısı konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Bu anlamda Sakarya’mız Türkiye’ye örnek gösterilebilecek nitelikte. Bu gibi faaliyetler inşallah büyük bir kültür merkezi ve kütüphane ile daha da taçlanacak. Bu kültür aslında bizim tarihimizde olan bir kültür. Osmanlı padişahları şairdi ve şairleri koruyorlardı. Sanatın gelişmesine katkı sağlıyorlardı. Osmanlı hanedanın neredeyse tamamı şiir yazmıştır. Osmanlı padişahları nesir ustasıydılar, Hat ile uğraşanlar vardı, Musiki ile uğraşanlar vardı. Osmanlı padişahlarının önemli bir kısmı da bestekârdır. Yani Osmanlı’da kültürü ve sanatı koruma ve kollama vardı. Bizzat onu yaşama vardı. Bugün ise bu geleneği şehrimizde sürdürüyor olmamızdan gurur ve mutluluk duyuyorum” dedi.
"Padişahlardan sanata destek"
Osmanlıda Hamilik hakkında bilgi veren Doç. Dr. Tuğba Işınsu, “Osmanlı Devleti’nde pek çok padişah ve yönetici sanatla uğraşmış ve sanata destek vermiştir. Osmanlının son dönemine kadar da sanata olan destek aralıksız olarak devam etmiştir. Sultan Osmangazi’den başlayan ve Sultan Mehmet Reşat’a kadar devam eden süreçte neredeyse bütün sultanlar sanatın değişik dallarına ilgi duymuşlar ve bununla ilgili üretimde bulunmuşlardır. Osmanlıda bir ‘Saray’ üslubunun ortaya çıkmasında yöneticilerin sanatı sadece desteklemelerini değil, sanatı üretmelerinin de elbette çok büyük bir katkısı vardır. Yani sanatı üreten kişiler aynı zamanda tüketen kişiler ve dahi bu işi destekleyen kişilerdir. Osmanlıda Hamilik kurumuna sultan tarafından sanatı destekleme işi verilmişti. Bu nedenden dolayı Osmanlı’da sanatının gelişimi açısından bakarsak hem doğuda hem de batıda benzer örüntüler şeklinde sistemleşen bir kurum olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
"Taşınabilen Osmanlı Kültürü"
Osmanlı saraylarındaki süslemeler konusunda açıklama yapan Yrd. Doç. Kaya Üçer, “Osmanlı Dönemi’nde padişahlar devlet geleneğinin yürütülmesinin yanında sanata ve kültüre vakit ayırıp hatta birer üretici olarak sanat dallarına destek veriyorlardı. Sarayda kurulan bir nakkaşhane buradan bütün Osmanlı coğrafyasına yayılan sanat ve kültürün çıkış noktalarından biri oluyordu. Cezayir’de yapılan sarayında süslemesi ile Bursa’da, Datça’da veya İstanbul’da yapılan camiininde süslemesi aynı nitelikleri taşıyordu. Yani padişah nereye giderse gitsin sanatını ve Osmanlı kültürünü yanında taşıyordu. Dolayısıyla padişah sanat aracılığıyla insanların üzerinde pozitif bir etki bırakıyordu. Osmanlı sanata ve sanatçıya çok büyük imkanlar sunarak onların eser üretimlerini desteklemiştir. Sarayda sanatçılara özel odalar ve imkanlar bahşetmiştir. Topkapı Sarayı’nda Osmanlı’nın tüm sanat hazinesini bir arada bulmak mümkün. Osmanlı Sanatı meraklılarına bu eşsiz mekanı gidip görmelerini tavsiye ediyorum” diye belirtti.
"Sanatta Klasik Dönem"
Osmanlı padişahlarının himayesinde gelişen hattat ve tezhip sanatıyla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Münevver Üçer, “Orta Asya’dan başlayan sanat sürecimiz İslam’ın kabulü ve sanat tarzımızın bu inanış ile olan uyumu sayesinde hızla gelişmiştir. Selçuklular zamanında oluşmaya başlayan ve kendi tarzını oluşturan Tezhip, Hat, Çini gibi sanatlar nakkaşhane geleneğinde eserler vermeye başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu İstanbul’un fethinden sonra sanat ve kültür alanında büyük bir gelişme göstermiştir. Avrupa rönesansını yaşarken Osmanlı camiasında da sanatın temelleri atılmaya başlanmıştır. Osmanlı Tezhip sanatında günümüze gelen ilk örnekler Fatih Sultan Mehmet dönemine aittir. Kanuni Sultan Süleyman’la birlikte sanat; 16. yüzyılda Hat, Tezhip, Minyatür ve diğer sanat dallarının tümü en ince en zarif şekillerini alıp günümüz sanatçıları ve sanat tarihçileri tarafından Klasik Dönem olarak adlandırılan bir deviri yaşamıştır. Kanuni Sultan Süleyman devri birçok yeni üsluplar kullanıldığı zengin bir dönemdir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Program sergi açılışının ardından söyleşi ile devam etti. Programın açılış konuşmasını yapan AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Mustafa İsen, “Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeki Toçoğlu Sakarya’daki kültür sanat altyapısı konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Bu anlamda Sakarya’mız Türkiye’ye örnek gösterilebilecek nitelikte. Bu gibi faaliyetler inşallah büyük bir kültür merkezi ve kütüphane ile daha da taçlanacak. Bu kültür aslında bizim tarihimizde olan bir kültür. Osmanlı padişahları şairdi ve şairleri koruyorlardı. Sanatın gelişmesine katkı sağlıyorlardı. Osmanlı hanedanın neredeyse tamamı şiir yazmıştır. Osmanlı padişahları nesir ustasıydılar, Hat ile uğraşanlar vardı, Musiki ile uğraşanlar vardı. Osmanlı padişahlarının önemli bir kısmı da bestekârdır. Yani Osmanlı’da kültürü ve sanatı koruma ve kollama vardı. Bizzat onu yaşama vardı. Bugün ise bu geleneği şehrimizde sürdürüyor olmamızdan gurur ve mutluluk duyuyorum” dedi.
"Padişahlardan sanata destek"
Osmanlıda Hamilik hakkında bilgi veren Doç. Dr. Tuğba Işınsu, “Osmanlı Devleti’nde pek çok padişah ve yönetici sanatla uğraşmış ve sanata destek vermiştir. Osmanlının son dönemine kadar da sanata olan destek aralıksız olarak devam etmiştir. Sultan Osmangazi’den başlayan ve Sultan Mehmet Reşat’a kadar devam eden süreçte neredeyse bütün sultanlar sanatın değişik dallarına ilgi duymuşlar ve bununla ilgili üretimde bulunmuşlardır. Osmanlıda bir ‘Saray’ üslubunun ortaya çıkmasında yöneticilerin sanatı sadece desteklemelerini değil, sanatı üretmelerinin de elbette çok büyük bir katkısı vardır. Yani sanatı üreten kişiler aynı zamanda tüketen kişiler ve dahi bu işi destekleyen kişilerdir. Osmanlıda Hamilik kurumuna sultan tarafından sanatı destekleme işi verilmişti. Bu nedenden dolayı Osmanlı’da sanatının gelişimi açısından bakarsak hem doğuda hem de batıda benzer örüntüler şeklinde sistemleşen bir kurum olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
"Taşınabilen Osmanlı Kültürü"
Osmanlı saraylarındaki süslemeler konusunda açıklama yapan Yrd. Doç. Kaya Üçer, “Osmanlı Dönemi’nde padişahlar devlet geleneğinin yürütülmesinin yanında sanata ve kültüre vakit ayırıp hatta birer üretici olarak sanat dallarına destek veriyorlardı. Sarayda kurulan bir nakkaşhane buradan bütün Osmanlı coğrafyasına yayılan sanat ve kültürün çıkış noktalarından biri oluyordu. Cezayir’de yapılan sarayında süslemesi ile Bursa’da, Datça’da veya İstanbul’da yapılan camiininde süslemesi aynı nitelikleri taşıyordu. Yani padişah nereye giderse gitsin sanatını ve Osmanlı kültürünü yanında taşıyordu. Dolayısıyla padişah sanat aracılığıyla insanların üzerinde pozitif bir etki bırakıyordu. Osmanlı sanata ve sanatçıya çok büyük imkanlar sunarak onların eser üretimlerini desteklemiştir. Sarayda sanatçılara özel odalar ve imkanlar bahşetmiştir. Topkapı Sarayı’nda Osmanlı’nın tüm sanat hazinesini bir arada bulmak mümkün. Osmanlı Sanatı meraklılarına bu eşsiz mekanı gidip görmelerini tavsiye ediyorum” diye belirtti.
"Sanatta Klasik Dönem"
Osmanlı padişahlarının himayesinde gelişen hattat ve tezhip sanatıyla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Münevver Üçer, “Orta Asya’dan başlayan sanat sürecimiz İslam’ın kabulü ve sanat tarzımızın bu inanış ile olan uyumu sayesinde hızla gelişmiştir. Selçuklular zamanında oluşmaya başlayan ve kendi tarzını oluşturan Tezhip, Hat, Çini gibi sanatlar nakkaşhane geleneğinde eserler vermeye başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu İstanbul’un fethinden sonra sanat ve kültür alanında büyük bir gelişme göstermiştir. Avrupa rönesansını yaşarken Osmanlı camiasında da sanatın temelleri atılmaya başlanmıştır. Osmanlı Tezhip sanatında günümüze gelen ilk örnekler Fatih Sultan Mehmet dönemine aittir. Kanuni Sultan Süleyman’la birlikte sanat; 16. yüzyılda Hat, Tezhip, Minyatür ve diğer sanat dallarının tümü en ince en zarif şekillerini alıp günümüz sanatçıları ve sanat tarihçileri tarafından Klasik Dönem olarak adlandırılan bir deviri yaşamıştır. Kanuni Sultan Süleyman devri birçok yeni üsluplar kullanıldığı zengin bir dönemdir” ifadelerini kullandı.