'Türkiye-Kore Edebiyat İlişkileri' Konferansı
Türk Edebiyatı Vakfı tarafından düzenlenen konferansta, İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen ile akademisyenler İsa Kocakaplan ve Bahtiyar Aslan konuştu.
Türk Edebiyatı Vakfı’nın organize ettiği 'Çarşamba Sohbeti' etkinlikleri kapsamında 'Türkiye-Kore Edebiyat İlişkileri' konferansı verildi.
Türk Edebiyatı Vakfı’nın Sultanahmet'teki merkezinde gerçekleşen programda konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, 'Belediye olarak 2012 yılında Kore Eyaleti Valiliği ile oluşturulan Kültür Expo Birimi'nin karşılıklı atılan imzalarla İstanbul ve Kore arasındaki karşılıklı bir iş birliği başlamıştı. İlk olarak 2012'de İstanbul'da program gerçekleştirilirken Türk kültürünü tanıtmak için 2014 yılında Kore'de 10 gün süreyle bir program gerçekleştirdik.' dedi.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa Kore'ye yerli kültürel zenginlikle gittiklerini dile getiren Şen, şunları kaydetti:
'Türk Halk Müziği ve sanat müziğimizle, halk oyunlarımızla... Bu Kore'de ciddi bir yankı buldu. Sonraki yıllarda da karşılıklı olarak bazen onlar İstanbul'da bazen de bizler Kore'nin çeşitli kentlerinde etkinlikler düzenledik. Üniversiteleri ise üniversiteye yönelik bir program talep ettiler ve Nevruz'u anlatmamızı istediler. Biz de Orta Asya'daki bütün toplulukların ortak kültürü olduğunu anlatık. Bahçede ateşi yaktık ve beraber ateş üzerinden atladık. İlk defa Kore'de Nevruz kutlanmış oldu.'
Daha sonra Mevlana ve Hacı Bektaş-i Veli gibi değerlerin Kore üniversitelerinde tanıtıldığını belirten Şen, öğrencilerin ve akademisyenlerin Türk edebiyatına önem verdiklerini, farklı türde pek çok soruyla karşı karşıya kaldıklarını ve bunun da Kore'de Türk kültürünün merak edildiğinin bir göstergesi olduğunu aktardı.
İki ülke arasında edebiyatların konuşulması için ayrı bir anlaşma yapıldığını söyleyen Şen, 'Uzun görüşmelerden sonra karşılıklı çeviri ve yayın üzerine görüşülmeye başlandı. Korece bilen Türklerle, Türkçe bilen Koreliler ilk hedefimiz oldu. İki dilde de edebi çeviri yapabilecek insanları bulmak gerçekten zor. Bu toplantılarda milli kimlik ve milli kimliğin önündeki Batılılaşmanın toplumumuzda açtığı yaralar üzerine yaklaşımlar ortaya çıktı. 2017 Eylül ayında yeniden bir araya geleceğiz.' ifadelerini kullandı.
Şen, Kore'de hem mektuplaşmanın önünü açmak hem de doğru bilgileri aktarmak için mektup kampanyası başlattıklarını ve Kore'de dağıtılan mektuplarla dezenformasyonun önüne geçmek adına 15 Temmuz'da Türkiye'de neler yaşandığını, aynı zamanda da Batı medyasının nasıl yansıttığını görsellerle destekleyerek anlattıklarını ifade etti.
- 'Koreliler Türklerle bir birliktelik arıyor'
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsa Kocakaplan da Kore Savaşı'nda 250 bin kişinin öldüğünü aktararak, 'Onlar o dönem içerisinde çok zor durumdalar. Amerikalılar da Türk askerlerine konserve veriyorlar o dönemde. Konserve etli olunca domuz eti olmasından kuşkulanarak bizim askerler yemeyip dağıtmaya başlıyorlar. Böylelikle etraflarında Koreli bir kitle oluşuyor. Bunlar Korelilerin açlıktan ölme durumuna geldiği zor bir dönemde yaşanıyor ve aralarından birçoğu Müslüman oluyor.' dedi.
Kore'ye gittiklerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmaların önemini gözlemlediklerini ifade eden Kocakaplan, Korelilerin Türklerle bir birliktelik aradıklarını ve İslam medeniyetiyle eşit bir tarihe sahip şehirlerden biri olan Gongju'ya gittiğinde bunun mümkün olacağını gördüğünü belirtti.
Kocakaplan, 'Koreliler orada gerçekleştirdiğimiz bir sempozyumda bizleri ciddiyetle dinlediler. Sorular sorarken heyecanlanıyorlar. Yaşlı birkaç kişi Türkçe öğrenmek istediklerini söylediler. Kore Savaşı aslında bir birliktelik için köprü oluşturabilir. Bizleri gerçekten çok seviyorlar. Bazı kelimelerimiz bile birbirine yakın kelimeler. Bizim gibi ritüellerine çok dikkat eden bir topluluk.' şeklinde konuştu.
- 'Korelilere söyleyeceğimiz çok şeyimiz var'
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Bahtiyar Aslan ise, Tanzimat'tan sonra Hasan Ali Yücel'in çabalarıyla Yunan klasiklerinin Türkçe'ye çevrildiğini, bununla da Batı Rönesansı'nın Türk topluluklarında da gerçekleştirilmesinin ümit edildiğini, Kore'ye gittiğinde Asya Rönesansı'na ihtiyacın olduğunu fark ettiğini belirtti.
Aslan, 'Kore'de bir millet ve bir tarih var. Tarihi olan milletler geleceği olan milletlerdir. Korelilerle biz birbirimize çok benziyoruz. Onlar da coğrafya olarak sıkışmış bir topluluk. Amerika'nın Kore'de yoğun bir şekilde bulunmasıyla birlikte teknik gücü elde etseler de hızla kendi kimliğinden uzaklaşıyorlar. Bizim orada düşünce üzerine, kimlik üzerine söylediğimiz şeyler geniş yankı buluyor. Bizim Korelilere söyleyeceğimiz çok şeyimiz var.' ifadelerini kullandı.
Korelilerin Türklere samimiyetle inandığını vurgulayan Aslan, Türk yazarlar üzerinden Batı kültürünün Türkiye'ye neler yaptığını anlattıklarını ve aynı zamanda bazı aydınların bunu fark ederek Asya'yı işaret ettiğini duyduklarında büyük bir olumlu tepkiyle karşılaştıklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Türk Edebiyatı Vakfı’nın Sultanahmet'teki merkezinde gerçekleşen programda konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, 'Belediye olarak 2012 yılında Kore Eyaleti Valiliği ile oluşturulan Kültür Expo Birimi'nin karşılıklı atılan imzalarla İstanbul ve Kore arasındaki karşılıklı bir iş birliği başlamıştı. İlk olarak 2012'de İstanbul'da program gerçekleştirilirken Türk kültürünü tanıtmak için 2014 yılında Kore'de 10 gün süreyle bir program gerçekleştirdik.' dedi.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa Kore'ye yerli kültürel zenginlikle gittiklerini dile getiren Şen, şunları kaydetti:
'Türk Halk Müziği ve sanat müziğimizle, halk oyunlarımızla... Bu Kore'de ciddi bir yankı buldu. Sonraki yıllarda da karşılıklı olarak bazen onlar İstanbul'da bazen de bizler Kore'nin çeşitli kentlerinde etkinlikler düzenledik. Üniversiteleri ise üniversiteye yönelik bir program talep ettiler ve Nevruz'u anlatmamızı istediler. Biz de Orta Asya'daki bütün toplulukların ortak kültürü olduğunu anlatık. Bahçede ateşi yaktık ve beraber ateş üzerinden atladık. İlk defa Kore'de Nevruz kutlanmış oldu.'
Daha sonra Mevlana ve Hacı Bektaş-i Veli gibi değerlerin Kore üniversitelerinde tanıtıldığını belirten Şen, öğrencilerin ve akademisyenlerin Türk edebiyatına önem verdiklerini, farklı türde pek çok soruyla karşı karşıya kaldıklarını ve bunun da Kore'de Türk kültürünün merak edildiğinin bir göstergesi olduğunu aktardı.
İki ülke arasında edebiyatların konuşulması için ayrı bir anlaşma yapıldığını söyleyen Şen, 'Uzun görüşmelerden sonra karşılıklı çeviri ve yayın üzerine görüşülmeye başlandı. Korece bilen Türklerle, Türkçe bilen Koreliler ilk hedefimiz oldu. İki dilde de edebi çeviri yapabilecek insanları bulmak gerçekten zor. Bu toplantılarda milli kimlik ve milli kimliğin önündeki Batılılaşmanın toplumumuzda açtığı yaralar üzerine yaklaşımlar ortaya çıktı. 2017 Eylül ayında yeniden bir araya geleceğiz.' ifadelerini kullandı.
Şen, Kore'de hem mektuplaşmanın önünü açmak hem de doğru bilgileri aktarmak için mektup kampanyası başlattıklarını ve Kore'de dağıtılan mektuplarla dezenformasyonun önüne geçmek adına 15 Temmuz'da Türkiye'de neler yaşandığını, aynı zamanda da Batı medyasının nasıl yansıttığını görsellerle destekleyerek anlattıklarını ifade etti.
- 'Koreliler Türklerle bir birliktelik arıyor'
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsa Kocakaplan da Kore Savaşı'nda 250 bin kişinin öldüğünü aktararak, 'Onlar o dönem içerisinde çok zor durumdalar. Amerikalılar da Türk askerlerine konserve veriyorlar o dönemde. Konserve etli olunca domuz eti olmasından kuşkulanarak bizim askerler yemeyip dağıtmaya başlıyorlar. Böylelikle etraflarında Koreli bir kitle oluşuyor. Bunlar Korelilerin açlıktan ölme durumuna geldiği zor bir dönemde yaşanıyor ve aralarından birçoğu Müslüman oluyor.' dedi.
Kore'ye gittiklerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmaların önemini gözlemlediklerini ifade eden Kocakaplan, Korelilerin Türklerle bir birliktelik aradıklarını ve İslam medeniyetiyle eşit bir tarihe sahip şehirlerden biri olan Gongju'ya gittiğinde bunun mümkün olacağını gördüğünü belirtti.
Kocakaplan, 'Koreliler orada gerçekleştirdiğimiz bir sempozyumda bizleri ciddiyetle dinlediler. Sorular sorarken heyecanlanıyorlar. Yaşlı birkaç kişi Türkçe öğrenmek istediklerini söylediler. Kore Savaşı aslında bir birliktelik için köprü oluşturabilir. Bizleri gerçekten çok seviyorlar. Bazı kelimelerimiz bile birbirine yakın kelimeler. Bizim gibi ritüellerine çok dikkat eden bir topluluk.' şeklinde konuştu.
- 'Korelilere söyleyeceğimiz çok şeyimiz var'
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Bahtiyar Aslan ise, Tanzimat'tan sonra Hasan Ali Yücel'in çabalarıyla Yunan klasiklerinin Türkçe'ye çevrildiğini, bununla da Batı Rönesansı'nın Türk topluluklarında da gerçekleştirilmesinin ümit edildiğini, Kore'ye gittiğinde Asya Rönesansı'na ihtiyacın olduğunu fark ettiğini belirtti.
Aslan, 'Kore'de bir millet ve bir tarih var. Tarihi olan milletler geleceği olan milletlerdir. Korelilerle biz birbirimize çok benziyoruz. Onlar da coğrafya olarak sıkışmış bir topluluk. Amerika'nın Kore'de yoğun bir şekilde bulunmasıyla birlikte teknik gücü elde etseler de hızla kendi kimliğinden uzaklaşıyorlar. Bizim orada düşünce üzerine, kimlik üzerine söylediğimiz şeyler geniş yankı buluyor. Bizim Korelilere söyleyeceğimiz çok şeyimiz var.' ifadelerini kullandı.
Korelilerin Türklere samimiyetle inandığını vurgulayan Aslan, Türk yazarlar üzerinden Batı kültürünün Türkiye'ye neler yaptığını anlattıklarını ve aynı zamanda bazı aydınların bunu fark ederek Asya'yı işaret ettiğini duyduklarında büyük bir olumlu tepkiyle karşılaştıklarını sözlerine ekledi.