Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Değirmenci Açıklaması
'Kıdem tazminatında, çalışanların hak kaybının olmayacağı fon sistemine geçilmesi gerekiyor. Hem güvenceyi sağlayıp hem de düzenli bir sistemi kurarak kıdem tazminatını ülkenin gündeminden çıkartmalıyız' 'Taşeron işçilik, Türkiye'nin kanayan yarası. İki çalışan aynı işi yapıyor ama aynı ücreti almıyor. Bu durum yeni Türkiye'ye yakışmıyor'
ÖZCAN YILDIRIM - Hak-İş Konfederasyonuna bağlı Çelik-İş Sendikasının Genel Başkanı Yunus Değirmenci, 'Kıdem tazminatında, çalışanların hak kaybının olmayacağı fon sistemine geçilmesi gerekiyor. Hem güvenceyi sağlayıp hem de düzenli bir sistemi kurarak kıdem tazminatını ülkenin gündeminden çıkartmalıyız.' dedi.
Değirmenci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kıdem tazminatındaki mevcut sistemin değişmesi gerektiğini belirtti.
Mevcut sistemde kıdem tazminatını alamayan çok sayıda çalışanın olduğuna dikkati çeken Değirmenci, 'Kıdem tazminatında, çalışanların hak kaybının olmayacağı fon sistemine geçilmesi gerekiyor. Hem güvenceyi sağlayıp hem de düzenli bir sistemi kurarak kıdem tazminatını ülkenin gündeminden çıkartmalıyız.' ifadesini kullandı.
Kamudaki taşeron işçilerin kadro talebine de değinen Değirmenci, bu konuda yapılacak düzenlemeyi yüz binlerce çalışanın merakla beklediğine işaret etti.
Değirmenci, Taşeron işçilik sorununun en kısa sürede çalışanların beklentileri doğrultusunda çözülmesi gerektiğine değinerek, şöyle devam etti:
'Taşeron işçilik, Türkiye'nin kanayan yarası. İki çalışan aynı işi yapıyor ama aynı ücreti almıyor. Bu durum yeni Türkiye'ye yakışmıyor. Bugün çalışanların farklı statüleri var, buna da artık son verilmeli. Çalışanların iş güvencesinin olduğu ve emeğinin karşılığını aldığı bir çalışma ortamı el birliğiyle oluşturmalıyız.'
- 'Anayasa değişikliğiyle siyasi krizlerin son bulmasını bekliyoruz'
Ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıktan en olumsuz etkilenen kesimin başında ücretli çalışanların geldiğini vurgulayan Değirmenci, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin başbakanı Bülent Ecevit arasında yaşanan anayasa kitapçığı fırlatılması olayının ardından ortaya çıkan 2001'deki ekonomik krizde birçok çalışanın işini kaybettiğini anımsattı.
Çelik-İş Sendikası olarak istikrardan yana oldukları için Anayasa değişikliği paketini desteklediklerini bildiren Değirmenci, 'Türkiye'de hem siyasi hem de ekonomik istikrar şart. Yapılacak Anayasa değişikliği bu istikrarı sağlayacak. Bu değişiklikle artık ülkemizde siyasi krizlerin son bulmasını bekliyoruz.' dedi.
Değirmenci, sendika olarak 36 bin üye sayısına ulaştıklarını ve hedeflerine emin adımlarla ilerlediklerine dikkati çekerek, bunu çalışanlara dokunan bir sendikacılık anlayışıyla başardıklarını ifade etti.
İşverenlerin çalışanlarının sendikal tercihine saygı duymasını isteyen Değirmenci, sözlerini şöyle tatamladı:
'Biz üye sayımızı artırmak için dişimizle tırnağımızla mücadele ederken, bazı işverenlerin Türk Metal Sendikası'na iş yerlerinde özellikle yer açtığını görüyoruz. Ama işçi, işverenle aynı fikirde değil. Masa başında farklı, tezgah başında ayrı konuşan sendikacıyı fark ediyor. Bunu önceki sene Bosch başta olmak üzere birçok iş yerinde gördük. Üyesiyle barışık olmayan, üyesinin derdini dinlemeyen, üyesine üstten bakan bir sendikal anlayış bu durumları yaşamaya mahkumdur. Şimdilerde yeni yeni üyelerini hatırlayan, yeni yeni işçi tulumu giyip fabrika ziyaret etmeye başlayan sendikacılar, çalışanların gözünde samimi değildir.'
Kaynak: AA
Değirmenci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kıdem tazminatındaki mevcut sistemin değişmesi gerektiğini belirtti.
Mevcut sistemde kıdem tazminatını alamayan çok sayıda çalışanın olduğuna dikkati çeken Değirmenci, 'Kıdem tazminatında, çalışanların hak kaybının olmayacağı fon sistemine geçilmesi gerekiyor. Hem güvenceyi sağlayıp hem de düzenli bir sistemi kurarak kıdem tazminatını ülkenin gündeminden çıkartmalıyız.' ifadesini kullandı.
Kamudaki taşeron işçilerin kadro talebine de değinen Değirmenci, bu konuda yapılacak düzenlemeyi yüz binlerce çalışanın merakla beklediğine işaret etti.
Değirmenci, Taşeron işçilik sorununun en kısa sürede çalışanların beklentileri doğrultusunda çözülmesi gerektiğine değinerek, şöyle devam etti:
'Taşeron işçilik, Türkiye'nin kanayan yarası. İki çalışan aynı işi yapıyor ama aynı ücreti almıyor. Bu durum yeni Türkiye'ye yakışmıyor. Bugün çalışanların farklı statüleri var, buna da artık son verilmeli. Çalışanların iş güvencesinin olduğu ve emeğinin karşılığını aldığı bir çalışma ortamı el birliğiyle oluşturmalıyız.'
- 'Anayasa değişikliğiyle siyasi krizlerin son bulmasını bekliyoruz'
Ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıktan en olumsuz etkilenen kesimin başında ücretli çalışanların geldiğini vurgulayan Değirmenci, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin başbakanı Bülent Ecevit arasında yaşanan anayasa kitapçığı fırlatılması olayının ardından ortaya çıkan 2001'deki ekonomik krizde birçok çalışanın işini kaybettiğini anımsattı.
Çelik-İş Sendikası olarak istikrardan yana oldukları için Anayasa değişikliği paketini desteklediklerini bildiren Değirmenci, 'Türkiye'de hem siyasi hem de ekonomik istikrar şart. Yapılacak Anayasa değişikliği bu istikrarı sağlayacak. Bu değişiklikle artık ülkemizde siyasi krizlerin son bulmasını bekliyoruz.' dedi.
Değirmenci, sendika olarak 36 bin üye sayısına ulaştıklarını ve hedeflerine emin adımlarla ilerlediklerine dikkati çekerek, bunu çalışanlara dokunan bir sendikacılık anlayışıyla başardıklarını ifade etti.
İşverenlerin çalışanlarının sendikal tercihine saygı duymasını isteyen Değirmenci, sözlerini şöyle tatamladı:
'Biz üye sayımızı artırmak için dişimizle tırnağımızla mücadele ederken, bazı işverenlerin Türk Metal Sendikası'na iş yerlerinde özellikle yer açtığını görüyoruz. Ama işçi, işverenle aynı fikirde değil. Masa başında farklı, tezgah başında ayrı konuşan sendikacıyı fark ediyor. Bunu önceki sene Bosch başta olmak üzere birçok iş yerinde gördük. Üyesiyle barışık olmayan, üyesinin derdini dinlemeyen, üyesine üstten bakan bir sendikal anlayış bu durumları yaşamaya mahkumdur. Şimdilerde yeni yeni üyelerini hatırlayan, yeni yeni işçi tulumu giyip fabrika ziyaret etmeye başlayan sendikacılar, çalışanların gözünde samimi değildir.'