Reklamcılığı Bırakıp, Baba Toprağında Çiftçi Oldu
İstanbul’da reklam sektöründe çalışırken her şeyi bırakarak Kastamonu’ya dönen 29 yaşındaki Sibel Güdek, babasına ait çiftlik evinde çiftçilik yapmaya başladı.
Daha önce İstanbul’da reklam sektöründe çalışan 29 yaşındaki Sibel Güdek, şehir hayatını arkasında bırakarak Kastamonu’nun Daday ilçesine bağlı Budaklar köyünde bulunan babasının çiftliğine yerleşti. Harabe halindeki çiftlik evini tadilattan geçiren ve burada yaşamaya başlayan Güdek, buraya yerleşme isteğinin babasının evine tadilat yaptırdığı sırada oluştuğunu söyledi.
Tadilat esnasında sık sık İstanbul’dan Kastamonu’ya gidip geldiğini aktaran Güdek, çiftlik evine geldikçe buradaki güzellikleri fark ettiğini ve burada yaşamaya karar verdiğini söyledi.
Toprağın bereketini ve unutulmaya yüz tutmuş nimetleri gördüğünü söyleyen Güdek, "Daday’ın verimli toprak ve arazilerinde en doğalından buğday, reçel, fasulye, bamya yetiştirmeye karar verdik ve çalışmalara başladık. Daha önce toprakla hiç alakam yoktu. Nasıl ekilir, dikilir, toplanır bilmezdim. Ama toprakla uğraşa uğraşa bunların hepsini öğrendim ve artık doğaya başka bir gözle bakıyorum. Bu işe başlamadan önce çok araştırma yaptım. Köy hayatına başladığım ilk günlerde bu kararımdan dolayı beni destekleyen ve cesaretimi takdir edenlerin oldu. Aynı zamanda endişelenen arkadaşlarım da oldu" dedi.
"Etiketli ilk ürünler çıkınca bu işi yapabileceğimize inandık"
İlk başlarda çiftçilik işini yapamayacağından korktuğunu söyleyen Güdek, "Üretime başlayıp, etiketli ilk ürünlerimiz ortaya çıkınca bu işi başarabileceğimize inandık. Şu an 40 dönümlük arazide Kastamonu’da üreticisi çok az kalan Siyez bulguru ile fasulye, bamya ve barbunya ekiyoruz. Reçel, marmelat ve pekmezleri ise çilek, böğürtlen, ahududu, alıç, ahlat ve kuşburnu kullanarak üretiyoruz. Bunların yanında bir de küçük bostanımız var. Kendimiz için domates, biber, patlıcan, salatalık, kabak, bakla, patates, kavun, karpuz ve çilek yetiştiriyoruz. Şu an yetiştirdiğimiz bu ürünlerden 500 adet kavanozlayarak internet ve çeşitli yollarla pazarlamasını yapıyoruz. Kazancımız normal seviyede. Kışın siparişler yoğun oluyor, fakat yaz aylarında yoğunluk azalıyor" şeklinde konuştu.
Köyde yaşamaya başladıktan sonra şehir hayatını unuttu
Ürünlerinin herkes tarafından sevilip beğenildiğini belirten 29 yaşındaki Güdek, "Ürünleri gönderdiğimiz müşterilerin bize olumlu geri dönüş yapmaları beni çok memnun ediyor. Ben köyde yaşamaya başladıktan sonra şehir hayatını unuttum. Artık kalabalıktan hoşlanmıyorum. Burada sadece kuş ve inek sesi duyuyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. İnsanları kazanmak, köydeki gençleri, çocukları kazanmak, haritada Kastamonu’nun yerini bilmeyenleri kazanmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
İstanbul’dan kaçarak Kastamonu’da çiftçiliğe başlayan 29 yaşındaki Sibel Güdek, en büyük hedefinin ise 8 yaşında Esma isimli kızını ileride doktor olarak görmek olduğunu söyledi.
Kaynak: İHA
Tadilat esnasında sık sık İstanbul’dan Kastamonu’ya gidip geldiğini aktaran Güdek, çiftlik evine geldikçe buradaki güzellikleri fark ettiğini ve burada yaşamaya karar verdiğini söyledi.
Toprağın bereketini ve unutulmaya yüz tutmuş nimetleri gördüğünü söyleyen Güdek, "Daday’ın verimli toprak ve arazilerinde en doğalından buğday, reçel, fasulye, bamya yetiştirmeye karar verdik ve çalışmalara başladık. Daha önce toprakla hiç alakam yoktu. Nasıl ekilir, dikilir, toplanır bilmezdim. Ama toprakla uğraşa uğraşa bunların hepsini öğrendim ve artık doğaya başka bir gözle bakıyorum. Bu işe başlamadan önce çok araştırma yaptım. Köy hayatına başladığım ilk günlerde bu kararımdan dolayı beni destekleyen ve cesaretimi takdir edenlerin oldu. Aynı zamanda endişelenen arkadaşlarım da oldu" dedi.
"Etiketli ilk ürünler çıkınca bu işi yapabileceğimize inandık"
İlk başlarda çiftçilik işini yapamayacağından korktuğunu söyleyen Güdek, "Üretime başlayıp, etiketli ilk ürünlerimiz ortaya çıkınca bu işi başarabileceğimize inandık. Şu an 40 dönümlük arazide Kastamonu’da üreticisi çok az kalan Siyez bulguru ile fasulye, bamya ve barbunya ekiyoruz. Reçel, marmelat ve pekmezleri ise çilek, böğürtlen, ahududu, alıç, ahlat ve kuşburnu kullanarak üretiyoruz. Bunların yanında bir de küçük bostanımız var. Kendimiz için domates, biber, patlıcan, salatalık, kabak, bakla, patates, kavun, karpuz ve çilek yetiştiriyoruz. Şu an yetiştirdiğimiz bu ürünlerden 500 adet kavanozlayarak internet ve çeşitli yollarla pazarlamasını yapıyoruz. Kazancımız normal seviyede. Kışın siparişler yoğun oluyor, fakat yaz aylarında yoğunluk azalıyor" şeklinde konuştu.
Köyde yaşamaya başladıktan sonra şehir hayatını unuttu
Ürünlerinin herkes tarafından sevilip beğenildiğini belirten 29 yaşındaki Güdek, "Ürünleri gönderdiğimiz müşterilerin bize olumlu geri dönüş yapmaları beni çok memnun ediyor. Ben köyde yaşamaya başladıktan sonra şehir hayatını unuttum. Artık kalabalıktan hoşlanmıyorum. Burada sadece kuş ve inek sesi duyuyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. İnsanları kazanmak, köydeki gençleri, çocukları kazanmak, haritada Kastamonu’nun yerini bilmeyenleri kazanmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
İstanbul’dan kaçarak Kastamonu’da çiftçiliğe başlayan 29 yaşındaki Sibel Güdek, en büyük hedefinin ise 8 yaşında Esma isimli kızını ileride doktor olarak görmek olduğunu söyledi.