Sabancı Suikastı Faili İsmail Akkol'dan 20 Yıl Sonra Gelen Savunma

Sabancı suikastı davasının faili İsmail Akkol, ilk kez savunma yaparak, “Sabancı Center girişindeki güvenlik kamerasından alınan fotoğraflarda, Mustafa Duyar’ın yanındaki kişi bana benziyor ama ben değilim. Mustafa Duyar hain bir adam” dedi.

9 Ocak 1996’da gerçekleşen ve Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe’nin öldürüldüğü ’Sabancı Suikastı’nın ardından 20 yıl sonra yakalanan İsmail Akkol’un yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık İsmail Akkol cezaevinden getirilirken, Akkol’un 3 avukatı ile Sabancı ailesinin avukatı Vehbi Kahveci duruşmada hazır bulundu.

Duruşmanın başlamasının ardından sanık İsmail Akkol’un savunmasına geçildi. Sesli ve Görüntülü sistemle ifadesi alınan Akkol, davanın 20 yıldır devam etmesine tepki göstererek, “Bu davanın buraya kadar gelmesinin nedeninin ölenin kimliğiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu dava 20 yıldır devam ediyor ve benim ülke ülke gezdiğim söyleniyor. Hatta öldüğüm bile söylendi” dedi.

Savunmasında, siyasi olaylara ve hükümeti eleştiren ifadelere yer veren Akkol, daha sonra mahkeme başkanının sorularını yanıtladı. Mahkeme başkanı Akkol’a, davanın cezaevinde hayatını kaybeden sanığı Mustafa Duyar ve firari sanık Fehriye Erdal’ı tanıyıp tanımadığını sordu. Akkol, Mustafa Duyar’ı hiç tanımadığını, Fehriye  Erdal’ı basında çıkan haberlerden tanıdığını söyledi.

Mahkeme heyetinin Akkol’a sorduğu sorular ve Akkol’un verdiği yanıtlar şöyle:

"Başkan: Bayrampaşa Cezaevinde 08.08.1995 tarihinde Şenol isimli kişiyle görüştünüz mü? Ercan Kartal isimli kişiyi ziyaret ettiniz mi?

Akkol: Şenol adlı kişiyle 1 kez görüştüm. Ercan Kartal’ı ziyaret etmedim.

Başkan: Kod adınız var mı? Sedat kod adını kullandığınız doğru mu?

Akkol: Kod adım yok. Böyle bir şeye ihtiyaç duymadım. Beni herkes İsmail diye bilir.

Başkan: Mustafa Duyar, bu davadaki eylemleri ifadesinde anlatmış. İfadesinde, Vakko binasının kapısına bomba konulması, Buca Cezaevinde 3 kişinin ölmesi üzerine Maslak’taki kışlada  2 eri ateşli silahla vurulması olaylarını birlikte yaptığınızı söylemiş.

Akkol: Maslak’ta askeri kışla olduğuna dair bir bilgim yok. Mustafa Duyar hain bir adam. Kendisini kurtarmak için yanına bir insan aramış, beni almış yanına.

Başkan: Murtaza Demirci’yi tanır mısınız? Sabancı suikastında Levent’teki binalara girdiniz mi?

Akkol, Murtaza Demirci’yi tanımam, Leventte’ki binalara girmedim.

Başkan: Mustafa Duyar ifadesinde, “Ben 2 kişiyi, Nilgün Hasefe’yi  İsmail öldürdü” diyor. Kurtuluş Dergisi’ni arayarak eylem üstlendiğiniz doğru mu?

Akkol: Mustafa Duyar’ın söyledikleri gerçek değildir. Keşke  burada olsaydı o cevaplasaydı, bunları yüzme karşı söyleseydi. Kurtuluş dergisi yalnızca, gazete bayisinden satın alıp okuduğum bir dergidir.

Başkan: Sabancı suikastinden sonra yurt dışına mı gittiniz?

Akkol: Hayır ülkedeydim.Sonraki yıllarda kaçak yollarla zaman zaman yurt dışına çıktım.  Olaydan sonra adımın afişe olması sebebiyle ailemden uzaklaşmak zorunda kaldım. Kendi ilişkilerimle dışarı çıkmaya çalışıyordum. Yoksa yargısız infaza kurban gidecektim. Almanya’ya hiç gitmedim.

Başkan: Bülent Erkoç sahte pasaportuyla Şam’a gittiniz mi?

Akkol: Hayır Şam’a gitmedim. Mustafa Duyar, dosyadaki belgelerden okuduğuma göre “Önce Yunanistan’a, sonra Almanya’ya, oradan da Şam’a gittik’ demiş. Bu mantıklı değil, Şam şurda kaç adım, öyle birşey yapacak olsam neden Avrupa’yı dolaşayım? Kendi imkanlarımla kaçakçılar üzerinden aldığım sahte kimliklerle yurt dışına çıkıyordum".

“Bana benziyor ama ben değilim”

Mahkeme başkanı daha sonra Akkol’a, Sabancı Center girişindeki görüntülerden alınan fotoğrafları göstererek, “Bu sen misin’ diye sordu. Akkol, dosyadaki fotoğrafları daha önce de gördüğünü belirterek, “Fotoğrafta İsmail Akkol olarak belirtilen kişi bana benziyor ama ben değilim. Bunun ben olduğumu nasıl ispatlayacaklar? O akşam adımı ve gazetelerde resmimi görünce yok oldum. Ben sabah- akşam işe giden bir adamdım, tona tepsiye işi yapardım. Mustafa Duyar’ı da, Fehriye Erdal’ı da yalnızca basından tanıyorum. Güya benim kimliğim bulunmuş orada. Ben ülkeyi terk ettiğimde kendi kimliğimi kendim yaktım” dedi.

“Mustafa Duyar’ın dışında bir tanık yok”

Mustafa Duyar’ın cezaevinde öldürülmesine değinen Akkol, “Tanımadığım bir adam aleyhimde konuşuyor, sonra da infaz ediliyor. Mustafa Duyar’ın dışında bir tanık yok, belge yok. Olay yerinde parmak izim var mı? Benim DNA örneğim var mı? Yok. Sadece Mustafa Duyar öyle dedi, böyle dedi deniliyor. Hakkımda başkaca bir delil yoktur. Duyar’ın bir isme ihtiyacı vardı, benim adımı söyledi” ifadelerini kullandı. Duruşmada daha sonra  Sabancı ailesinin avukatı Vehbi Kahveci sanık Akkol’a sorular sordu. Akkol,  Avukat Kahveci’nin, “Suikastin ardından DHKP/C’nin yaptığı 45 nolu bildirinin 13 numaralı ekinde İsmail Akkol imzası var. Bu yazıyı kim yazdı?” sorusuna, “Ben yazdım” yanıtını verdi.

Sabancı Center’da güvenliğe teslim edilen kimlik istendi

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, firari sanık Fehriye Erdal hakkındaki yakalama kararı ve kırmızı bültenin infazının beklenmesine, sanık İsmail Akkol’un tutukluluk halinin devamına hükmetti. İstanbul Emanet Memurluğu’na yazı yazılarak, sanıklar Mustafa Duyar ve İsmail Akkol’a ait nüfus cüzdanları aslının duruşmada incelenmek üzere mahkemeye gönderilmesine karar veren mahkeme duruşmayı 25 Ekim 2016 tarihine erteledi.
Kaynak: İHA