Eğitim-Bir Sen'den 'Eğitime Bakış 2016' Raporu
MemurSen ve EğitimBirSen Genel Başkanı Yalçın: 'Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlenen hedef doğrultusunda, öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışmasını özendirecek birtakım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir' 'Özellikle öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili bir düzenlemenin bu doğrultuda etkili bir politika aracı olacağı düşünülmektedir' 'EğitimBirSen olarak üyemizin bir terör örgütü ile bağlantısı, irtibatı, iltisakı veya oraya ilişkin bir çalışması söz konusuysa bu konuda sendikal kapsamın dışına çıkmış demektir. Ama kişi böyle bir iddia ile sübut bulmamış bir iddia ile herhangi bir mağduriyet yaşayacaksa sendikal korumamız ve sendikal savunmamız altındadır'
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 'Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlenen hedef doğrultusunda, öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışmasını özendirecek birtakım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.' dedi.
Yalçın, düzenlediği basın toplantısında sendika tarafından hazırlanan 'Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu'nu açıkladı.
Raporun Türkiye'de eğitimle ilgili hemen hemen bütün göstergeleri içerdiğini ifade eden Yalçın, sendikanın bundan sonra da 'Eğitime Bakış' ana temasıyla her yıl izleme ve değerlendirme raporu yayımlamayı kararlaştırdığını belirtti.
Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan rapora ilişkin değerlendirmeler yapan Yalçın, Türkiye'de son yıllarda bütün eğitim kademelerinde okullaşma oranlarında kayda değer bir büyüme kaydedildiğini, 2015-2016 eğitim öğretim yılında, ilkokul çağını kapsayan 6-9 yaş grubunda yüzde 98,81 ortaokul çağını kapsayan 10-13 yaş grubunda da yüzde 99,05 net okullaşma oranlarına ulaşıldığını aktardı.
- Lise çağındaki her 100 gençten 15'i eğitimin dışında
Ortaöğretimin 2012'den itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranlarının son yıllarda ciddi artış gösterdiğine işaret eden Yalçın, 'Ancak, ortaöğretimi kapsayan 14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15’i eğitimine devam etmemektedir. Bu durum, yeni politikaların geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.' ifadesini kullandı.
Mesleki eğitime devam eden öğrenci oranının OECD ortalamasının üstüne çıktığını bildiren Yalçın, 'Türkiye'de 15-19 yaş grubu ortaöğretim öğrencilerinin genel ve meslek lisesi program türüne göre oransal dağılımı bazı ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye'de meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 47), OECD geneli meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 41) biraz üzerinde olduğu görülmektedir.' değerlendirmesini yaptı.
Yalçın, okul öncesinden ortaöğretime tüm kademeler ele alındığında, 1990'da 157 bin olan özel öğretim kurumu öğrenci sayısının 2015'te 1 milyon 174 bine çıktığını belirtti. Yalçın, geçen eğitim-öğretim yılında dershanelerden dönüşen bin 205 temel lise bulunduğunu, bu kurumlarda 22 bin 67 öğretmenin çalıştığını ve 182 bin 876 öğrencinin eğitim gördüğünü anlattı. Yalçın, temel liseye kayıtlı öğrencilerin beşte üçünün 12. sınıf öğrencisi olduğunu belirtti.
- Açık öğretimdeki öğrenci artışı sinyal veriyor
Yalçın, ortaokul ve lise düzeyindeki açık öğretim okullarında öğrenim gören öğrenci sayısının 2007'den itibaren sürekli artış gösterdiğinin altını çizdi.
Geçen yıl 1 milyon 874 bin 210 açık öğretim öğrencisi bulunduğunu ifade eden Yalçın, 'Ortaöğretimde, 2015 yılı başında açık öğretim öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 26,45'i bulmuştur. Başka bir ifadeyle, her dört öğrenciden biri açık ortaöğretim lisesine gitmiştir.' dedi.
Yalçın, geçen sene yapılan değişiklikle, TEOG yerleştirmelerinde herhangi bir örgün öğretim kurumuna yerleşemeyen öğrencilerin zorunlu olarak açık öğretim lisesine yerleştirildiğini, ayrıca iki yıl üst üste sınıf tekrarı yapan liselilerin de açık ortaöğretime kaydırıldığını söyleyerek, 'Buna bağlı olarak, açık öğretim lisesi, öğrencileri için nitelikli bir alternatif olmaktan ziyade sistemde başarısız öğrencilerin yönlendirildiği depo kurum haline gelmiştir.' diye konuştu.
- İşgücü katılım oranları
Ali Yalçın, 2015 yılı için iş gücüne katılım oranları yüksekokul ya da fakülte mezunlarında yüzde 80, lise dengi meslek okulu mezunlarında yüzde 65, genel lise mezunlarında yüzde 54, lise altı eğitim düzeyinden mezunlarda da yüzde 43 olarak gerçekleştiğini de aktardı.
- Ortalama sınıf mevcutlarında OECD ortalaması yakalandı
Sendika Başkanı Yalçın, 2013 yılı OECD verileri esas alındığında, ilkokul ve ortaokul düzeylerinde Türkiye’de ortalama sınıf mevcutları (sırasıyla 23 ve 28) OECD ortalamasının (sırasıyla 21 ve 24) üzerinde olduğunu belirterek, 'Son yıllarda yaşanan gelişmelere bağlı olarak, Türkiye 2015 yılında OECD’nin 2013 yılı ortalamasını yakalamıştır.' bilgisini paylaştı.
Ortalama sınıf mevcutlarında bölgeler ve iller arası farklılıkların son 10-15 yıllık dönemde ciddi boyutlarda azalmasına rağmen söz konusu gösterge için bölgeler ve iller arası eşitsizliklerin halen devam ettiğini vurgulayan Yalçın, ilk ve ortaokullarda ikili eğitim uygulamasına son verebilmek için 60 bin derslik ihtiyacının bulunduğuna dikkati çekti.
- Öğretmen dağılımındaki dengesizlik fırsat eşitsizliğinin en büyük gerekçesi
Yalçın, Türkiye'de öğretmenlerin tecrübe açısından bölgelere ve illere göre dengesiz dağılımının, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında endişe verici boyutta olduğu ifadesine yer verdi. Yalçın, Türkiye genelinde kamu çalışanı öğretmenlerin hizmet süresi ortalamasını 11,7 yıl, Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ortalamaların sırasıyla 6,0-6,7 ve 7,2 olduğunu açıkladı.
Yalçın, konuya ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:
'Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlenen hedef doğrultusunda, öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışmasını özendirecek birtakım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Özellikle öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili bir düzenlemenin bu doğrultuda etkili bir politika aracı olacağı düşünülmektedir.
Yer değiştirme ile bulunduğu ilden ayrılanların büyük çoğunluğunu Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerindeki öğretmenler oluşturmaktadır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin yaklaşık yüzde 52’si bu bölgelerdeki illerden ayrılmıştır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin önemli bir kısmı (yüzde 43) Akdeniz, Ege ve İstanbul bölgelerinde bulunan illere tayin olmuştur. Genel olarak bakıldığında iller arası yer değiştirmelerde öğretmenlerin görece az gelişmiş illerin bulunduğu bölgelerden ayrılarak, görece daha gelişmiş illerin bulunduğu batıdaki bölgelere doğru hareket ettiği görülmektedir.
İller arası yer değiştirmeye bağlı atamalar ve ilk atamalar birlikte değerlendirildiğinde, doğu bölgelerindeki öğretmen ihtiyacı yüzde 90 ve üzeri oranlarda ilk atamalarla atanan yeni öğretmenlerle karşılanırken, diğer bölgelerde yüzde 49 ila yüzde 75 arasında değişen oranlarda iller arası yer değiştirme ile atanan deneyimli öğretmenlerle karşılanmaktadır.'
- Her 5 lise öğrencisinden 1'i devamsız
Yalçın, 2014-2015 yılı verilerine göre her 100 lise öğrencisinin 19'unun 21 gün ve üzeri devamsızlık yaptığını, sınıf tekrarının ise özellikle 9. sınıf öğrencileri arasında yaygın olduğunu belirtti.
- Ortaöğretim mezuniyet oranları hala düşük
Türkiye'de ortaöğretim mezuniyet oranının giderek arttığına işaret eden Yalçın, 2008'de yüzde 53,4 olan toplam mezuniyet oranının 2014'de yüzde 79,5'e yükseldiğini, ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de ortaöğretim mezuniyet oranının hala düşük düzeyde olduğunu söyledi.
Yalçın, temel eğitim ve ortaöğretim genelinde öğrenci başına harcamanın düzenli olarak artış eğiliminde olduğunu ancak mevcut son verilere göre öğrenci başına yapılan harcama açısından Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer aldığını kaydetti.
- FETÖ ve PKK soruşturmaları
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yalçın, bölücü terör örgütü ve uzantıları ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle öğretmenlerin açığa alınmasının ardından yapılan gösterilere ilişkin şöyle dedi:
'Biz bu konuda hep net cümle kurduk. 'Ne terörist öğretmen olmalı, ne de öğretmen terörist olmalı' dedik. Öğretmenlik mesleği milletin çoluğunu, çocuğunu teslim ettiği ve geleceğe hazırlaması noktasında misyon yüklediği bir meslek. Öğretmenin görevi eline kalem tutuşturmaktır, öğretmenin görevi asla çocuğun eline silah tutuşturmak ya da terör örgütüne sempatizan ya da militan yetiştirmek olamaz.'
Bu tartışmaların sendikalar üzerinden yürütülmesinin son derece yanlış olduğuna değinen Yalçın, şöyle devam etti:
'Dolayısıyla sendikaların görevi de terörden talimat almak asla değil, sendikaların görevi, üyelerinin özlük haklarını korumak geliştirmek. Burada ikisini birbirinden ayırmak gerekiyor. Bizim de üyelerimizden hem FETÖ hem PKK soruşturmaları kapsamında alınmış öğretmenler var. Biz bir konuda net konuşuyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak üyemizin bir terör örgütü ile bağlantısı, irtibatı, iltisakı veya oraya ilişkin bir çalışması söz konusuysa bu konuda sendikal kapsamın dışına çıkmış demektir. Ama kişi böyle bir iddia ile sübut bulmamış bir iddia ile herhangi bir mağduriyet yaşayacaksa sendikal korumamız ve sendikal savunmamız altındadır. Dolayısıyla bir kişinin bile mağdur olmaması için elimizden gelen bütün gayreti gösteririz.'
Soruşturmaların çok sağlıklı yürütülmesi ve 'kılı kırk yarıp, ince elenip sık dokunması' gerektiğini ifade ettiklerini hatırlatan Yalçın, 'Sürece ilişkin yapılabilecek bazı hataların bu süreci zehirleyebileceğine ilişkin de ilk baştan dikkati çektik.' dedi.
Soruşturmalara ilişkin kendilerine bazı itirazların geldiğini, bu konuda yoğun bir çaba gösterdiklerini anlatan Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
'Bu konuda bir üyemizin mağduriyeti söz konusuysa onun mağduriyetinin giderilmesi, masum bir adamın mağdur durumuna düşürülmemesi için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. Terörle irtibatı kesin olan, bu konuda delillendirilmiş, irtibatları dayanak haline getirilmiş kişiler varsa bu üyemiz değil, babamız olsa, babamızın oğlu olsa sendika olarak bu konuda asla sahip çıkmayız ama masum bir adam terörle irtibatlandırılarak mağdur duruma düşürülüyorsa bu konuda da üzerimize düşen diplomasiyi hak aramayı, üyemizin yanında olmayı da bir kez daha ifade ediyorum.'
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına ilişkin bir soru üzerine Yalçın, buna kökten karşı olduklarını söyledi. Bu sürecin daha önce yaşanıldığını ve test edildiğini belirten Yalçın, 'Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına dönülmüş olması geçmişte yaşanılan tecrübeleri dikkate almamak olarak görüyoruz. Bunun yeniden gözden geçirilmesi gerektiği konusundaki kanaatimizi yenilemiş olalım.' sözlerine yer verdi.
Kaynak: AA
Yalçın, düzenlediği basın toplantısında sendika tarafından hazırlanan 'Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu'nu açıkladı.
Raporun Türkiye'de eğitimle ilgili hemen hemen bütün göstergeleri içerdiğini ifade eden Yalçın, sendikanın bundan sonra da 'Eğitime Bakış' ana temasıyla her yıl izleme ve değerlendirme raporu yayımlamayı kararlaştırdığını belirtti.
Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan rapora ilişkin değerlendirmeler yapan Yalçın, Türkiye'de son yıllarda bütün eğitim kademelerinde okullaşma oranlarında kayda değer bir büyüme kaydedildiğini, 2015-2016 eğitim öğretim yılında, ilkokul çağını kapsayan 6-9 yaş grubunda yüzde 98,81 ortaokul çağını kapsayan 10-13 yaş grubunda da yüzde 99,05 net okullaşma oranlarına ulaşıldığını aktardı.
- Lise çağındaki her 100 gençten 15'i eğitimin dışında
Ortaöğretimin 2012'den itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranlarının son yıllarda ciddi artış gösterdiğine işaret eden Yalçın, 'Ancak, ortaöğretimi kapsayan 14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15’i eğitimine devam etmemektedir. Bu durum, yeni politikaların geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.' ifadesini kullandı.
Mesleki eğitime devam eden öğrenci oranının OECD ortalamasının üstüne çıktığını bildiren Yalçın, 'Türkiye'de 15-19 yaş grubu ortaöğretim öğrencilerinin genel ve meslek lisesi program türüne göre oransal dağılımı bazı ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye'de meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 47), OECD geneli meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 41) biraz üzerinde olduğu görülmektedir.' değerlendirmesini yaptı.
Yalçın, okul öncesinden ortaöğretime tüm kademeler ele alındığında, 1990'da 157 bin olan özel öğretim kurumu öğrenci sayısının 2015'te 1 milyon 174 bine çıktığını belirtti. Yalçın, geçen eğitim-öğretim yılında dershanelerden dönüşen bin 205 temel lise bulunduğunu, bu kurumlarda 22 bin 67 öğretmenin çalıştığını ve 182 bin 876 öğrencinin eğitim gördüğünü anlattı. Yalçın, temel liseye kayıtlı öğrencilerin beşte üçünün 12. sınıf öğrencisi olduğunu belirtti.
- Açık öğretimdeki öğrenci artışı sinyal veriyor
Yalçın, ortaokul ve lise düzeyindeki açık öğretim okullarında öğrenim gören öğrenci sayısının 2007'den itibaren sürekli artış gösterdiğinin altını çizdi.
Geçen yıl 1 milyon 874 bin 210 açık öğretim öğrencisi bulunduğunu ifade eden Yalçın, 'Ortaöğretimde, 2015 yılı başında açık öğretim öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 26,45'i bulmuştur. Başka bir ifadeyle, her dört öğrenciden biri açık ortaöğretim lisesine gitmiştir.' dedi.
Yalçın, geçen sene yapılan değişiklikle, TEOG yerleştirmelerinde herhangi bir örgün öğretim kurumuna yerleşemeyen öğrencilerin zorunlu olarak açık öğretim lisesine yerleştirildiğini, ayrıca iki yıl üst üste sınıf tekrarı yapan liselilerin de açık ortaöğretime kaydırıldığını söyleyerek, 'Buna bağlı olarak, açık öğretim lisesi, öğrencileri için nitelikli bir alternatif olmaktan ziyade sistemde başarısız öğrencilerin yönlendirildiği depo kurum haline gelmiştir.' diye konuştu.
- İşgücü katılım oranları
Ali Yalçın, 2015 yılı için iş gücüne katılım oranları yüksekokul ya da fakülte mezunlarında yüzde 80, lise dengi meslek okulu mezunlarında yüzde 65, genel lise mezunlarında yüzde 54, lise altı eğitim düzeyinden mezunlarda da yüzde 43 olarak gerçekleştiğini de aktardı.
- Ortalama sınıf mevcutlarında OECD ortalaması yakalandı
Sendika Başkanı Yalçın, 2013 yılı OECD verileri esas alındığında, ilkokul ve ortaokul düzeylerinde Türkiye’de ortalama sınıf mevcutları (sırasıyla 23 ve 28) OECD ortalamasının (sırasıyla 21 ve 24) üzerinde olduğunu belirterek, 'Son yıllarda yaşanan gelişmelere bağlı olarak, Türkiye 2015 yılında OECD’nin 2013 yılı ortalamasını yakalamıştır.' bilgisini paylaştı.
Ortalama sınıf mevcutlarında bölgeler ve iller arası farklılıkların son 10-15 yıllık dönemde ciddi boyutlarda azalmasına rağmen söz konusu gösterge için bölgeler ve iller arası eşitsizliklerin halen devam ettiğini vurgulayan Yalçın, ilk ve ortaokullarda ikili eğitim uygulamasına son verebilmek için 60 bin derslik ihtiyacının bulunduğuna dikkati çekti.
- Öğretmen dağılımındaki dengesizlik fırsat eşitsizliğinin en büyük gerekçesi
Yalçın, Türkiye'de öğretmenlerin tecrübe açısından bölgelere ve illere göre dengesiz dağılımının, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında endişe verici boyutta olduğu ifadesine yer verdi. Yalçın, Türkiye genelinde kamu çalışanı öğretmenlerin hizmet süresi ortalamasını 11,7 yıl, Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ortalamaların sırasıyla 6,0-6,7 ve 7,2 olduğunu açıkladı.
Yalçın, konuya ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:
'Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlenen hedef doğrultusunda, öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışmasını özendirecek birtakım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Özellikle öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili bir düzenlemenin bu doğrultuda etkili bir politika aracı olacağı düşünülmektedir.
Yer değiştirme ile bulunduğu ilden ayrılanların büyük çoğunluğunu Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerindeki öğretmenler oluşturmaktadır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin yaklaşık yüzde 52’si bu bölgelerdeki illerden ayrılmıştır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin önemli bir kısmı (yüzde 43) Akdeniz, Ege ve İstanbul bölgelerinde bulunan illere tayin olmuştur. Genel olarak bakıldığında iller arası yer değiştirmelerde öğretmenlerin görece az gelişmiş illerin bulunduğu bölgelerden ayrılarak, görece daha gelişmiş illerin bulunduğu batıdaki bölgelere doğru hareket ettiği görülmektedir.
İller arası yer değiştirmeye bağlı atamalar ve ilk atamalar birlikte değerlendirildiğinde, doğu bölgelerindeki öğretmen ihtiyacı yüzde 90 ve üzeri oranlarda ilk atamalarla atanan yeni öğretmenlerle karşılanırken, diğer bölgelerde yüzde 49 ila yüzde 75 arasında değişen oranlarda iller arası yer değiştirme ile atanan deneyimli öğretmenlerle karşılanmaktadır.'
- Her 5 lise öğrencisinden 1'i devamsız
Yalçın, 2014-2015 yılı verilerine göre her 100 lise öğrencisinin 19'unun 21 gün ve üzeri devamsızlık yaptığını, sınıf tekrarının ise özellikle 9. sınıf öğrencileri arasında yaygın olduğunu belirtti.
- Ortaöğretim mezuniyet oranları hala düşük
Türkiye'de ortaöğretim mezuniyet oranının giderek arttığına işaret eden Yalçın, 2008'de yüzde 53,4 olan toplam mezuniyet oranının 2014'de yüzde 79,5'e yükseldiğini, ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de ortaöğretim mezuniyet oranının hala düşük düzeyde olduğunu söyledi.
Yalçın, temel eğitim ve ortaöğretim genelinde öğrenci başına harcamanın düzenli olarak artış eğiliminde olduğunu ancak mevcut son verilere göre öğrenci başına yapılan harcama açısından Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer aldığını kaydetti.
- FETÖ ve PKK soruşturmaları
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yalçın, bölücü terör örgütü ve uzantıları ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle öğretmenlerin açığa alınmasının ardından yapılan gösterilere ilişkin şöyle dedi:
'Biz bu konuda hep net cümle kurduk. 'Ne terörist öğretmen olmalı, ne de öğretmen terörist olmalı' dedik. Öğretmenlik mesleği milletin çoluğunu, çocuğunu teslim ettiği ve geleceğe hazırlaması noktasında misyon yüklediği bir meslek. Öğretmenin görevi eline kalem tutuşturmaktır, öğretmenin görevi asla çocuğun eline silah tutuşturmak ya da terör örgütüne sempatizan ya da militan yetiştirmek olamaz.'
Bu tartışmaların sendikalar üzerinden yürütülmesinin son derece yanlış olduğuna değinen Yalçın, şöyle devam etti:
'Dolayısıyla sendikaların görevi de terörden talimat almak asla değil, sendikaların görevi, üyelerinin özlük haklarını korumak geliştirmek. Burada ikisini birbirinden ayırmak gerekiyor. Bizim de üyelerimizden hem FETÖ hem PKK soruşturmaları kapsamında alınmış öğretmenler var. Biz bir konuda net konuşuyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak üyemizin bir terör örgütü ile bağlantısı, irtibatı, iltisakı veya oraya ilişkin bir çalışması söz konusuysa bu konuda sendikal kapsamın dışına çıkmış demektir. Ama kişi böyle bir iddia ile sübut bulmamış bir iddia ile herhangi bir mağduriyet yaşayacaksa sendikal korumamız ve sendikal savunmamız altındadır. Dolayısıyla bir kişinin bile mağdur olmaması için elimizden gelen bütün gayreti gösteririz.'
Soruşturmaların çok sağlıklı yürütülmesi ve 'kılı kırk yarıp, ince elenip sık dokunması' gerektiğini ifade ettiklerini hatırlatan Yalçın, 'Sürece ilişkin yapılabilecek bazı hataların bu süreci zehirleyebileceğine ilişkin de ilk baştan dikkati çektik.' dedi.
Soruşturmalara ilişkin kendilerine bazı itirazların geldiğini, bu konuda yoğun bir çaba gösterdiklerini anlatan Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
'Bu konuda bir üyemizin mağduriyeti söz konusuysa onun mağduriyetinin giderilmesi, masum bir adamın mağdur durumuna düşürülmemesi için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. Terörle irtibatı kesin olan, bu konuda delillendirilmiş, irtibatları dayanak haline getirilmiş kişiler varsa bu üyemiz değil, babamız olsa, babamızın oğlu olsa sendika olarak bu konuda asla sahip çıkmayız ama masum bir adam terörle irtibatlandırılarak mağdur duruma düşürülüyorsa bu konuda da üzerimize düşen diplomasiyi hak aramayı, üyemizin yanında olmayı da bir kez daha ifade ediyorum.'
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına ilişkin bir soru üzerine Yalçın, buna kökten karşı olduklarını söyledi. Bu sürecin daha önce yaşanıldığını ve test edildiğini belirten Yalçın, 'Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına dönülmüş olması geçmişte yaşanılan tecrübeleri dikkate almamak olarak görüyoruz. Bunun yeniden gözden geçirilmesi gerektiği konusundaki kanaatimizi yenilemiş olalım.' sözlerine yer verdi.
