'Brexit, AB İle İlişkilerde Türkiye'nin Elini Güçlendirecek'
Ziraat Yatırım Ekonomisti Yılmaz: 'Bu durum (Brexit), AB ile ilişkilerde elimizi güçlendirir. Küresel bazda merkez bankalarının destekleyici kalması ve Türkiye'de faizin hala yüksek olması TL'yi güçlendirecek' Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arzova: 'Özellikle panik havası dağıldıktan sonra AB'nin Türkiye ile müzakere sürecinin hızlanacağını düşünüyorum. Daha kuvvetli bir Avrupa ortaya koyabilmek için Türkiye'ye karşı daha farklı yaklaşımlar olabilir' Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çepni: 'İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı almasının diğer ülkelerin de Birlikten çıkışını tetiklemeyeceğini düşünüyorum'
BELGİN YAKIŞAN MUTLU/HANDAN GÜNEŞ - Uzmanlar, Birleşik Krallık'ta yapılan AB referandumundan çıkan Brexit (AB'den ayrılma) kararının, AB ile ilişkilerde Türkiye'nin elini güçlendireceğini ve müzakere sürecini hızlandıracağını belirtti.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, Kıta Avrupası ve Anglosakson kültürünün birbirinden farklı olduğunu, farkın AB projesiyle kapanmadığının anlaşıldığını ve İngiltere'nin ayrılmasıyla sonuçlandığını söyledi.
'Temel bir kültürel fark politik tarafta işleri buraya getirdi' diyen Yılmaz, AB'ye şüpheyle yaklaşan ayrılma taraftarı kesimlerin sesinin yükseleceğine işaret etti. Yılmaz, 'Birlik bence kendini toparlamak ve mümkünse yeni üyeler almak için çaba gösterecek. Her ne kadar Birlik içinde sorgulansa da asıl amaç Birliği genişletmek olacaktır. AB'yi yöneten kesimin yeni bir ayrılmaya tahammül edemeyeceğini düşünüyorum. Almanya'nın bir yaşam alanına ihtiyacı var. Zaten tamamen ihracata dayalı bir ekonomi… Böyle bir ekonomi Birliğin yükünü sırtlamaya razı olmak durumunda kalacak.' şeklinde konuştu.
Birliğe şüpheyle yaklaşan herkesin sesinin daha çok çıkacağını, çalkantılı bir dönem yaşanacağını,Birliğin kendini daha çok güçlendirmeye çalışacağını, bu nedenle de Türkiye'nin daha avantajlı bir konuma geldiğini ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
'Bu durum AB ile ilişkilerde elimizi güçlendirir. Küresel bazda merkez bankalarının destekleyici kalması ve Türkiye'de faizin hala yüksek olması TL'yi güçlendirecektir. Kıta Avrupası geçmişte Kavimler Göçü, veba salgını gibi pek çok şeyi atlatmıştı. Tarihte birçok konuda kader birliği yapmışlar. Kendini aile gibi hisseden bir yanları var. İngiltere kültürü orasıyla çok fazla örtüşmüyordu. O yüzden İngiltere'nin ayrılmasını Kıta Avrupasının dağılması gibi yorumlamamak lazım. Çözülmeleri kolay değil. Oynaklık artacak, çok ciddi sorgulanacak, sesler yükselecek, finans piyasaları daha ucuz işlem görecek, avro kuru baskı altında kalacak ama dağılmadan bahsetmek için henüz erken. ABD Merkez Bankası (Fed), bu ortamda faizi artıramayabilir ve avro/TL bir süre daha mevcut seviyesinde yatay kalabilir.'
- 'AB çatırdıyor'
.
Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Burak Arzova da hem Avrupa'da hem dünyanın geri kalanında ciddi bir panik havası olduğunu ifade ederek, 'Kararın İngiltere açısından son derece olumlu olduğunu düşünüyorum. Ben de İngiliz olsaydım 'çıksın' oyu kullanırdım. Zaten büyük oranda gençlerden gelen oylardan dolayı çıkma kararı verildi.' dedi.
Kararın İngiltere'nin daha bağımsız hareket etmesini sağlayacağını, piyasalardaki panik havasının bir müddet daha devam edeceğini ve sonrasında normalleşmenin sağlanacağını kaydeden Arzova, İngiltere'nin herhangi bir Avrupa ülkesi gibi olmadığını vurguladı. Arzova, şöyle devam etti:
'İngiltere zaten imtiyazlıydı. Hem avroyu kullanmıyor, sterlin kullanıyor hem de Schengen'e dahil değildi. Ayrıca, finansal anlamda da dünyanın en büyük finans merkezlerinden biri… Kredi derecelendirme kuruluşları İngiltere'nin notunun düşeceğini söylüyor. Öte yandan sterlinde ve İngiltere borsasında düşüş var. Bu bir panik... Çünkü kimse bunu fiyatlamamıştı. Piyasada genel olarak İngiltere'nin kalacağı yönünde fiyatlama gerçekleşmişti. O nedenle birkaç ay içerisinde ortalık durulacaktır. İngiltere'nin bundan daha güçlü çıkacağına inanıyorum.'
Arzova, İrlanda, Fransa ve Hollanda'da da AB'den çıkma konusunun konuşulduğunu ve Yunanistan'ın da bu durumdan nasıl etkileneceğinin önemli olduğunu vurgulayarak, avroya geçişten en karlı çıkan ülkenin Almanya olduğunu söyledi. Arzova, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Almanya, Yunanistan'ın birçok borcuna ve farklı davranışına karşı AB'yi bir arada tutmaya çalışıyor. Ancak Almanya içerisinde de 'birlikte olmayalım' diyenlerin sayısı yüzde 40'ların üzerinde. İngiltere başarılı bir şekilde çıkarsa diğer ülkelere örnek olacak ciddi bir model ortaya koyabilir. İngiltere'de en çok tartışılan konulardan bir tanesi Türkiye modeli gibi olma konusuydu. Gümrük Birliği ile Avrupa'ya bağlı ama karar mekanizmalarına katılmayan, siyasi anlamda üye olmayan bir mekanizma içerisinde kalma tezini savundular. Bizim modelimizi kullanmak isteyen birçok ülke olacaktır.
İngiltere'nin ardından AB dağılmaz diyemeyiz. Diğer ülkeleri cesaretlendirecek bir durum. AB çatırdıyor ancak buna yönelik siyasi adımları atacaklardır. Türkiye için ciddi fırsat doğurur. Özellikle panik havası dağıldıktan sonra Türkiye ile olan müzakere sürecinin hızlanacağını düşünüyorum. Daha kuvvetli bir Avrupa ortaya koyabilmek için Türkiye'ye karşı daha farklı yaklaşımlar olabilir.'
- 'AB'den çıkış İngiltere için iyi olmadı'
Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Avrupa Birliği İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Çepni ise İngiltere'nin, endüstri devrimi sonrasındaki güce sahip olmadığını, avro kullanmaması ve para politikasını bağımsız belirleyebilmesi nedeniyle diğer AB ülkelerine göre avantajlı konumda bulunduğunu ifade ederek, 'Bu nedenle de AB'den çıkış kararı İngiltere için iyi olmadı. İşlem maliyetleri ve büyük ölçekli piyasaya giriş anlamında İngiltere için AB iyi bir birliktelikti. Ben ekonomik anlamda olumsuz etkileneceğini düşünüyorum.' ifadelerini kullandı.
Almanya'nın AB'de olduğu sürece birliğin bu gelişmeden çok fazla etkilenmeyeceğini savunan Çepni, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Almanya'nın dış ticaret ve cari işlemler fazlası tek başına Çin'inkine neredeyse eşittir. Almanya, imalat sanayinde çok üreten ve ekonomisi çok sağlam bir ülke olarak, AB'nin lokomotifi konumunda gözüküyor ve bu gücünü de sürdürüyor. Almanya, AB ile bir arada yürüme kararını sürdürdüğü sürece zaman zaman konjonktürel sıkıntılar yaşasalar da AB'nin orta vadede çok etkilenmeyeceğini düşünüyorum. İtalya, Fransa gibi ülkeler konjonktürel olarak sıkıntılı dönemler yaşasalar da imalat sanayileri, üretimleri ve markalaşmaları çok güçlü olan ekonomilerdir. Dolayısıyla AB'nin bu gelişmeden çok etkilenmeyeceğini düşünüyorum.'
İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı almasının diğer ülkelerin Birlikten çıkışını tetiklemeyeceğini düşündüğünü ifade eden Çepni, Amerika gibi iç pazarı büyük olan ekonomilerin başka bir birliğe ihtiyaç duymayabileceğini, büyük pazarların üretim maliyetleri açısından büyük kolaylık ve avantaj sağladığını kaydetti.
Çepni, AB ülkelerinin Amerika'ya kıyasla daha küçük piyasaya sahip olduğunu belirterek, 'AB'deki yöneticiler makro ekonomik politikalarını iyi analiz ederlerse zaten büyük bir piyasadan hiçbir zaman vazgeçmek istemezler. Büyük ölçekli piyasada hep beraber yürümenin avantajlı olduğunun hepsi farkında. Diğerlerinin de bugüne kadar bununla ilgili olumsuz bir ifadesi veya çalışması yok.' dedi. Bu noktada Yunanistan'a ayrı bir parantez açmak gerektiğini belirten Çepni, şunları kaydetti:
'Yunanistan avro kullanmasaydı, faizini düşürüp ekonomiyi canlandırabilecekti düşüncesine katılmıyorum. Drahmiyi kullansaydı da batabilirdi. Eğer sizin makro politikalarınız başarılı ise kullandığınız paranın ne olduğu önemli değil. Ulusal parasını kullanıp da kriz yaşayan dünyada o kadar çok ülke var ki.. Bu ekonomiyi ne kadar iyi yönetip yönetemediğiniz ile alakalıdır. O yüzden Yunanistan'da yaşanan şey hepsinde yaşanacak anlamına gelmez. Başka çıkışlar olacağını pek sanmıyorum ama tabii hiçbir şey yüzde 100 değil. AB'nin bilimden sanayiye ve rekabete kadar hemen her alanda çok iyi düzenlemeleri ve sağlam bir mevzuatı vardır. Bunu sürdürmelerinin ve bir arada olmalarının onlar için daha iyi olacağını düşünüyorum. Duygusal hareket etmeyeceklerini, akılcı politikalarla bu birliğin sürmesi gerektiğini düşüneceklerdir.'
Kaynak: AA
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, Kıta Avrupası ve Anglosakson kültürünün birbirinden farklı olduğunu, farkın AB projesiyle kapanmadığının anlaşıldığını ve İngiltere'nin ayrılmasıyla sonuçlandığını söyledi.
'Temel bir kültürel fark politik tarafta işleri buraya getirdi' diyen Yılmaz, AB'ye şüpheyle yaklaşan ayrılma taraftarı kesimlerin sesinin yükseleceğine işaret etti. Yılmaz, 'Birlik bence kendini toparlamak ve mümkünse yeni üyeler almak için çaba gösterecek. Her ne kadar Birlik içinde sorgulansa da asıl amaç Birliği genişletmek olacaktır. AB'yi yöneten kesimin yeni bir ayrılmaya tahammül edemeyeceğini düşünüyorum. Almanya'nın bir yaşam alanına ihtiyacı var. Zaten tamamen ihracata dayalı bir ekonomi… Böyle bir ekonomi Birliğin yükünü sırtlamaya razı olmak durumunda kalacak.' şeklinde konuştu.
Birliğe şüpheyle yaklaşan herkesin sesinin daha çok çıkacağını, çalkantılı bir dönem yaşanacağını,Birliğin kendini daha çok güçlendirmeye çalışacağını, bu nedenle de Türkiye'nin daha avantajlı bir konuma geldiğini ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
'Bu durum AB ile ilişkilerde elimizi güçlendirir. Küresel bazda merkez bankalarının destekleyici kalması ve Türkiye'de faizin hala yüksek olması TL'yi güçlendirecektir. Kıta Avrupası geçmişte Kavimler Göçü, veba salgını gibi pek çok şeyi atlatmıştı. Tarihte birçok konuda kader birliği yapmışlar. Kendini aile gibi hisseden bir yanları var. İngiltere kültürü orasıyla çok fazla örtüşmüyordu. O yüzden İngiltere'nin ayrılmasını Kıta Avrupasının dağılması gibi yorumlamamak lazım. Çözülmeleri kolay değil. Oynaklık artacak, çok ciddi sorgulanacak, sesler yükselecek, finans piyasaları daha ucuz işlem görecek, avro kuru baskı altında kalacak ama dağılmadan bahsetmek için henüz erken. ABD Merkez Bankası (Fed), bu ortamda faizi artıramayabilir ve avro/TL bir süre daha mevcut seviyesinde yatay kalabilir.'
- 'AB çatırdıyor'
.
Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Burak Arzova da hem Avrupa'da hem dünyanın geri kalanında ciddi bir panik havası olduğunu ifade ederek, 'Kararın İngiltere açısından son derece olumlu olduğunu düşünüyorum. Ben de İngiliz olsaydım 'çıksın' oyu kullanırdım. Zaten büyük oranda gençlerden gelen oylardan dolayı çıkma kararı verildi.' dedi.
Kararın İngiltere'nin daha bağımsız hareket etmesini sağlayacağını, piyasalardaki panik havasının bir müddet daha devam edeceğini ve sonrasında normalleşmenin sağlanacağını kaydeden Arzova, İngiltere'nin herhangi bir Avrupa ülkesi gibi olmadığını vurguladı. Arzova, şöyle devam etti:
'İngiltere zaten imtiyazlıydı. Hem avroyu kullanmıyor, sterlin kullanıyor hem de Schengen'e dahil değildi. Ayrıca, finansal anlamda da dünyanın en büyük finans merkezlerinden biri… Kredi derecelendirme kuruluşları İngiltere'nin notunun düşeceğini söylüyor. Öte yandan sterlinde ve İngiltere borsasında düşüş var. Bu bir panik... Çünkü kimse bunu fiyatlamamıştı. Piyasada genel olarak İngiltere'nin kalacağı yönünde fiyatlama gerçekleşmişti. O nedenle birkaç ay içerisinde ortalık durulacaktır. İngiltere'nin bundan daha güçlü çıkacağına inanıyorum.'
Arzova, İrlanda, Fransa ve Hollanda'da da AB'den çıkma konusunun konuşulduğunu ve Yunanistan'ın da bu durumdan nasıl etkileneceğinin önemli olduğunu vurgulayarak, avroya geçişten en karlı çıkan ülkenin Almanya olduğunu söyledi. Arzova, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Almanya, Yunanistan'ın birçok borcuna ve farklı davranışına karşı AB'yi bir arada tutmaya çalışıyor. Ancak Almanya içerisinde de 'birlikte olmayalım' diyenlerin sayısı yüzde 40'ların üzerinde. İngiltere başarılı bir şekilde çıkarsa diğer ülkelere örnek olacak ciddi bir model ortaya koyabilir. İngiltere'de en çok tartışılan konulardan bir tanesi Türkiye modeli gibi olma konusuydu. Gümrük Birliği ile Avrupa'ya bağlı ama karar mekanizmalarına katılmayan, siyasi anlamda üye olmayan bir mekanizma içerisinde kalma tezini savundular. Bizim modelimizi kullanmak isteyen birçok ülke olacaktır.
İngiltere'nin ardından AB dağılmaz diyemeyiz. Diğer ülkeleri cesaretlendirecek bir durum. AB çatırdıyor ancak buna yönelik siyasi adımları atacaklardır. Türkiye için ciddi fırsat doğurur. Özellikle panik havası dağıldıktan sonra Türkiye ile olan müzakere sürecinin hızlanacağını düşünüyorum. Daha kuvvetli bir Avrupa ortaya koyabilmek için Türkiye'ye karşı daha farklı yaklaşımlar olabilir.'
- 'AB'den çıkış İngiltere için iyi olmadı'
Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Avrupa Birliği İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Çepni ise İngiltere'nin, endüstri devrimi sonrasındaki güce sahip olmadığını, avro kullanmaması ve para politikasını bağımsız belirleyebilmesi nedeniyle diğer AB ülkelerine göre avantajlı konumda bulunduğunu ifade ederek, 'Bu nedenle de AB'den çıkış kararı İngiltere için iyi olmadı. İşlem maliyetleri ve büyük ölçekli piyasaya giriş anlamında İngiltere için AB iyi bir birliktelikti. Ben ekonomik anlamda olumsuz etkileneceğini düşünüyorum.' ifadelerini kullandı.
Almanya'nın AB'de olduğu sürece birliğin bu gelişmeden çok fazla etkilenmeyeceğini savunan Çepni, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Almanya'nın dış ticaret ve cari işlemler fazlası tek başına Çin'inkine neredeyse eşittir. Almanya, imalat sanayinde çok üreten ve ekonomisi çok sağlam bir ülke olarak, AB'nin lokomotifi konumunda gözüküyor ve bu gücünü de sürdürüyor. Almanya, AB ile bir arada yürüme kararını sürdürdüğü sürece zaman zaman konjonktürel sıkıntılar yaşasalar da AB'nin orta vadede çok etkilenmeyeceğini düşünüyorum. İtalya, Fransa gibi ülkeler konjonktürel olarak sıkıntılı dönemler yaşasalar da imalat sanayileri, üretimleri ve markalaşmaları çok güçlü olan ekonomilerdir. Dolayısıyla AB'nin bu gelişmeden çok etkilenmeyeceğini düşünüyorum.'
İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı almasının diğer ülkelerin Birlikten çıkışını tetiklemeyeceğini düşündüğünü ifade eden Çepni, Amerika gibi iç pazarı büyük olan ekonomilerin başka bir birliğe ihtiyaç duymayabileceğini, büyük pazarların üretim maliyetleri açısından büyük kolaylık ve avantaj sağladığını kaydetti.
Çepni, AB ülkelerinin Amerika'ya kıyasla daha küçük piyasaya sahip olduğunu belirterek, 'AB'deki yöneticiler makro ekonomik politikalarını iyi analiz ederlerse zaten büyük bir piyasadan hiçbir zaman vazgeçmek istemezler. Büyük ölçekli piyasada hep beraber yürümenin avantajlı olduğunun hepsi farkında. Diğerlerinin de bugüne kadar bununla ilgili olumsuz bir ifadesi veya çalışması yok.' dedi. Bu noktada Yunanistan'a ayrı bir parantez açmak gerektiğini belirten Çepni, şunları kaydetti:
'Yunanistan avro kullanmasaydı, faizini düşürüp ekonomiyi canlandırabilecekti düşüncesine katılmıyorum. Drahmiyi kullansaydı da batabilirdi. Eğer sizin makro politikalarınız başarılı ise kullandığınız paranın ne olduğu önemli değil. Ulusal parasını kullanıp da kriz yaşayan dünyada o kadar çok ülke var ki.. Bu ekonomiyi ne kadar iyi yönetip yönetemediğiniz ile alakalıdır. O yüzden Yunanistan'da yaşanan şey hepsinde yaşanacak anlamına gelmez. Başka çıkışlar olacağını pek sanmıyorum ama tabii hiçbir şey yüzde 100 değil. AB'nin bilimden sanayiye ve rekabete kadar hemen her alanda çok iyi düzenlemeleri ve sağlam bir mevzuatı vardır. Bunu sürdürmelerinin ve bir arada olmalarının onlar için daha iyi olacağını düşünüyorum. Duygusal hareket etmeyeceklerini, akılcı politikalarla bu birliğin sürmesi gerektiğini düşüneceklerdir.'