CHP Balıkesir Milletvekili Akın Açıklaması
'Türkiye'nin enerji ve enerjide dışa bağımlılık sorununu nükleer santrallerle aşacağına inanan AKP, bu yatırımların bir engele takılmadan yapılması yolunu açma çabası içerisinde'.
CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, 'Türkiye'nin enerji ve enerjide dışa bağımlılık sorununu nükleer santrallerle aşacağına inanan AKP, bu yatırımların bir engele takılmadan yapılması yolunu açma çabası içerisinde.' dedi.
Akın, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan Elektrik Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapan düzenlemenin 12 yasada değişiklik içerdiğini belirterek, gelecek hafta görüşülmesini beklediklerini anlattı.
Düzenlemede, nükleer ve termik santral yatırımlarına ilişkin konuların yer aldığını hatırlatan Akın, 'Türkiye'nin enerji ve enerjide dışa bağımlılık sorununu nükleer santrallerle aşacağına inanan AKP, bu yatırımların bir engele takılmadan yapılması yolunu açma çabası içerisinde. Nükleer santraller için İmar Kanunu ve yapı denetimi devre dışı bırakılıyor. Büyük riskler taşıdığı dünyanın her yerinde kabul edilen nükleer santral için denetim ve güvenlik konusu hafifletiliyor.' görüşünü dile getirdi.
Çernobil faciasından sonra dünyada elektrik üretiminde nükleerin payının sürekli azaldığına dikkati çeken Akın, 1986 yılında yüzde 16 olan nükleer payın bugün yüzde 11'e düştüğünü söyledi. Akın, 'Fukuşima faciasının yaşandığı dönemde Japonya Başbakanı olan Naoto Kan, Türkiye Başbakanına nükleer santral tavsiye ettiği için pişman olduğunu belirterek, Türkiye gibi sismik ve terör tehdidi olan bir ülke için 'nükleerden vazgeçmeli' dedi. Kendisi, nükleer santralden vazgeçmenin zorunluluk olduğunu, hiç nükleer santrale sahip olmamanın en güvenli enerji politikası olduğunu açıkladı. Ne olacağı, nasıl halledileceği hala bilinmeyen atık sorunlar gibi toplumsal maliyeti çok yüksek sonuçları olabilecek bir enerji türünde neden bu kadar istekli ve ısrarcı olunur, anlamak mümkün değil.' diye konuştu.
Nükleer santralle ilgili olarak İmar Kanunu ve Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un uygulanmayacağını ileri süren Akın, nükleer santral sahalarında yapılacak yapılar için özel olarak çıkarılacak bir yönetmeliğin geçerli olacağını, bu şekilde yerleşik denetim uygulamaları yerine daha zayıf denetim mekanizması oluşturulmak istendiğini söyledi.
Akın, düzenlemede öne çıkan bir başka unsurun elektrik faturalarındaki kayıp kaçak konusu olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
'Bir kilovatsaat elektrik enerjisinin bedeli 21,34 kuruştur. Bu; dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, tüketim vergisi, KDV gibi vergiler ilave edildiğinde 41,17 kuruşa çıkıyor. İlgisiz ödemelerle halkımızın ödediği fatura, iki katına çıkıyor. 52 lira enerji tüketimi olan bir mesken abonesi, 105 lira ödemek zorunda kalıyor. Halkımız haklı olarak mahkemelere gidiyor ve davaları kazanıyorlar. Yargıtay da aynı yönde karar veriyor. Sadece kayıp kaçak bedeli olarak 2006-2014 yılları arasında vatandaşın cebinden tam 33 milyar lira çıktı. Bu tam bir soygundur. Üstelik bu soygun yargı kararlarıyla da tescillenmiştir. Yapılması gereken soyguna son vermektir ama AKP öyle yapmıyor, bu soygun düzeninin sürdürülmesi için kanun çıkarıyor. AKP'ye göre, dağıtım firmaları zarar etmesin diye halkamızın daha fazla fatura ödemesi gerekiyor. Tüketici Hakem heyetleri ve mahkemeler tarafından iadesine karar verilen ve iadesi yapılan kayıp kaçak bedelinin bütün tüketicilerden alınmak üzere tasarıya konulan hüküm, Komisyondaki itiraz ve tartışmalar sonucu çıkarıldı.'
Kaynak: AA
Akın, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan Elektrik Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapan düzenlemenin 12 yasada değişiklik içerdiğini belirterek, gelecek hafta görüşülmesini beklediklerini anlattı.
Düzenlemede, nükleer ve termik santral yatırımlarına ilişkin konuların yer aldığını hatırlatan Akın, 'Türkiye'nin enerji ve enerjide dışa bağımlılık sorununu nükleer santrallerle aşacağına inanan AKP, bu yatırımların bir engele takılmadan yapılması yolunu açma çabası içerisinde. Nükleer santraller için İmar Kanunu ve yapı denetimi devre dışı bırakılıyor. Büyük riskler taşıdığı dünyanın her yerinde kabul edilen nükleer santral için denetim ve güvenlik konusu hafifletiliyor.' görüşünü dile getirdi.
Çernobil faciasından sonra dünyada elektrik üretiminde nükleerin payının sürekli azaldığına dikkati çeken Akın, 1986 yılında yüzde 16 olan nükleer payın bugün yüzde 11'e düştüğünü söyledi. Akın, 'Fukuşima faciasının yaşandığı dönemde Japonya Başbakanı olan Naoto Kan, Türkiye Başbakanına nükleer santral tavsiye ettiği için pişman olduğunu belirterek, Türkiye gibi sismik ve terör tehdidi olan bir ülke için 'nükleerden vazgeçmeli' dedi. Kendisi, nükleer santralden vazgeçmenin zorunluluk olduğunu, hiç nükleer santrale sahip olmamanın en güvenli enerji politikası olduğunu açıkladı. Ne olacağı, nasıl halledileceği hala bilinmeyen atık sorunlar gibi toplumsal maliyeti çok yüksek sonuçları olabilecek bir enerji türünde neden bu kadar istekli ve ısrarcı olunur, anlamak mümkün değil.' diye konuştu.
Nükleer santralle ilgili olarak İmar Kanunu ve Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un uygulanmayacağını ileri süren Akın, nükleer santral sahalarında yapılacak yapılar için özel olarak çıkarılacak bir yönetmeliğin geçerli olacağını, bu şekilde yerleşik denetim uygulamaları yerine daha zayıf denetim mekanizması oluşturulmak istendiğini söyledi.
Akın, düzenlemede öne çıkan bir başka unsurun elektrik faturalarındaki kayıp kaçak konusu olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
'Bir kilovatsaat elektrik enerjisinin bedeli 21,34 kuruştur. Bu; dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, tüketim vergisi, KDV gibi vergiler ilave edildiğinde 41,17 kuruşa çıkıyor. İlgisiz ödemelerle halkımızın ödediği fatura, iki katına çıkıyor. 52 lira enerji tüketimi olan bir mesken abonesi, 105 lira ödemek zorunda kalıyor. Halkımız haklı olarak mahkemelere gidiyor ve davaları kazanıyorlar. Yargıtay da aynı yönde karar veriyor. Sadece kayıp kaçak bedeli olarak 2006-2014 yılları arasında vatandaşın cebinden tam 33 milyar lira çıktı. Bu tam bir soygundur. Üstelik bu soygun yargı kararlarıyla da tescillenmiştir. Yapılması gereken soyguna son vermektir ama AKP öyle yapmıyor, bu soygun düzeninin sürdürülmesi için kanun çıkarıyor. AKP'ye göre, dağıtım firmaları zarar etmesin diye halkamızın daha fazla fatura ödemesi gerekiyor. Tüketici Hakem heyetleri ve mahkemeler tarafından iadesine karar verilen ve iadesi yapılan kayıp kaçak bedelinin bütün tüketicilerden alınmak üzere tasarıya konulan hüküm, Komisyondaki itiraz ve tartışmalar sonucu çıkarıldı.'