Doğum Borçlanması Bekleyen Annelere Kötü Haber

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir’in, "Tüm doğum yapan kadınlar neden ’doğum borçlanması’ uygulamasından faydalanamıyor?" sorusuna Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan cevap geldi. Bakanlıktan gelen cevapta, “Sigortalı olmadıkları dönemde doğum yapan annelere borçlanma hakkı tanınması ile ilgili kurumca yapılan bir çalışma bulunmamaktadır” denildi.

Doğum Borçlanması Bekleyen Annelere Kötü Haber
Doğum borçlanması uygulamasından faydalanmayı bekleyen binlerce anneye bakanlıktan kötü haber geldi. MHP Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir’in verdiği soru önergesiyle gündeme getirdiği ve binlerce anne tarafından beklenen “Tüm doğum yapan kadınlara borçlanma hakkı” umudu başka bahara kaldı. Koçdemir’in soru önergesine cevap verilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu imzalı yazıda, doğum borçlanması yapılabilmesi için "Sigortalı tescilinin olması, kısa ya da uzun vade sigorta kolları yönünden pirim ödenmiş olması ve daha sonra doğum yapılmış olması ile doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek üzere pirim ödenmemiş sürelerin bulunması gerektiği” hatırlatıldı.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin konu ile ilgili verdiği kararın örnek gösterildiği cevabi yazıda, “Yargıtay kararında ‘Bu imkandan yararlanabilmek için geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması gerekli sayılmalıdır’ hükmü verilmiştir” ifadelerine yer verildi.

Binlerce annenin merakla beklediği uygulama ile ilgili olarak bakanlık, “Sigortalı olmadıkları dönemde doğum yapan annelere borçlanma hakkı tanınması ile ilgili kurumca yapılan bir çalışma bulunmamaktadır” dedi.

Konuyu meclis gündemine taşıyan MHP Milletvekili Kadir Koçdemir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun cevaplaması talebiyle verdiği soru önergesinde kadınların borçlanma hakkını kullanabilmeleri için doğumdan önce sigortalı olmaları ve doğumdan sonraki 2 yıl da SGK’lı olmamaları gerektiğini hatırlatmış, "Oysa erkekler askerlik borçlanması yaparken böyle bir kısıtlamaya tabi tutulmamaktadır" diyerek mağduriyete dikkat çekmişti.

Koçdemir, “Doğum borçlanması uygulamasından neden doğum yapan tüm kadınlar faydalanamamaktadır? Bu konuda iyileştirme çalışmaları yapıyor musunuz?" diye sormuştu.

(AF-GEN

- AHİD’DEN TESETTÜR DEFİLESİNE TEPKİ

- AHİD BAŞKANI NACİ KÖSEOĞLU: "TESETTÜR TARZ DEĞİL, FARZDIR"

(FOTOĞRAFLI)

SALİH BAKICI

BURSA - İnegöl Aile Hayatını İyileştirme Derneği (AHİD) Başkanı Naci Köseoğlu, Haydarpaşa Garı’nda özel bir firmanın düzenlediği tesettür defilesine tepki gösterdi.

Müslümanların tesettür konusunda daha hassas olmasını gerektiğini belirten AHİD Başkanı Naci Köseoğlu, “Savaş meydanlarında bizleri mağlup edemeyen batı zihniyeti, Müslümanları İslam’dan uzaklaştırma yoluna gitmiştir. İşte içini boşaltmak istedikleri kavramlardan birisi de tesettürdür. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Haydarpaşa Garı’nda sözde tesettür defilesi adı altında rezil bir defile yapılmış, başında örtü, alt tarafı dar ve yarı açık kıyafetler teşhir edilerek, Müslüman kadının tesettürüne ihanet yapılmış, modaya kurban edilmiştir. Müslüman kızlarımıza şunu iyice öğretmeliyiz ki; tesettür Allah’ın emridir. Sadece başı örtmek tesettür için yeterli değildir. Nur Suresi 31. ayetine göre, fıkıh kitaplarımızda tesettürün asgari şartları olarak el ve yüz hariç tüm vücudun, hatları belli etmeyecek şekilde dar ve şeffaf olmayan bir kıyafetle örtülmesi şart koşulmuştur” diye konuştu.

Tesettürün maksadının Müslüman kadının şıklığını ve cazibesini sokaklarda teşhir etmesi olmadığını ifade eden Köseoğlu, “Kendi dişiliğini gizleyip, erkekleri tahrik etmemesi ve dikkat çekmemesidir. Tesettürün tarzı olmaz ve modaya kurban edilemez. Tesettür dişiliğini değil, kişiliğini ortaya koymasıdır Müslüman kadının. Merhum Necip Fazıl’ın dediği gibi; ‘Altı şişhane, üstü tersane’ misali, başı örtülü, alt tarafı daracık kıyafetlerin tesettür olmadığını, olsa olsa nefsinin hevesine uygun bir kıyafetle kendisini kandırdığını ve ancak şeytanı razı edip, günahtan kurtulmadığını bilmelidir. ’Başörtüsü namusumuzdur’ diyerek günlerce oturma eylemi yaptılar, direndiler, üniversite kapılarında, gözyaşı döktüler. ’Başörtüye uzanan eller kırılsın’ dedik ve kırdık o uzanan elleri. Başörtüsü mücadelesini kazandık. Hemen her yerde serbest oldu baş örtüsü, ama tesettürü kaybettik. Şimdi ise tüm imam, vaiz, öğretmeni vakıf, dernek ve STK’larımızla tesettür mücadelesi başlatmalıyız. Kime karşı mı? Bize dayatılan seküler modernist hayat tarzına, dini tahrip etmek isteyen ve Müslümanları sömürmek isteyen dindar kılıklı vampir modacılara, nefsimize ve şeytana karşı” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA