İzmir'de Yüzülebilir Körfez Umudu
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünün 2016 Ocak ayı raporu, İzmir Körfezindeki iyileşmenin devam ettiğini gösterdi. Deniz altındaki yaşamı tespit amacıyla çekilen su altı fotoğrafları, yüzülebilir körfez hedefine ulaşmada büyük umut verdi.
2000’li yıllara kadar her türlü atığın boşaltıldığı bir yer olarak kullanılan İzmir Körfezinde, İzmir Büyükşehir Belediyesinin çevre yatırımlarıyla hız kazanan temizlenme süreci devam ediyor. DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünün 2016 Ocak ayı raporu, İzmir Körfezindeki iyileşmenin devam ettiğini gösterdi. Deniz altındaki yaşamı tespit amacıyla çekilen su altı fotoğrafları, Körfez’deki çarpıcı iyileşmeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Lisanslı dalgıç ve sualtı fotoğrafçısı Murat Kaptan’ın çektiği fotoğraflarda yer alan horozbina balığı, yengeç, mercan, deniz yıldızı, sünger, yeşil alg ile anemonlar, körfezde rengarenk bir görüntü oluşturdu. Çekilen fotoğraflarda dünya genelinde nesli tükenen ve koruma altında olan Pinna ile temiz suları seven deniz çayırları ve kalamar yumurtası dikkat çekti. Fotoğraflar, Urla İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi çıkışında ve Sahilevlerinde çekildi.
GÖZLE GÖRÜLÜR İYİLEŞME
Büyük çevre yatırımları sonrasında İzmir Körfezinde yaşanan değişimi Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünün bilimsel çalışmalarıyla yakından takip eden İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi, gelen son rapor ve çekilen su altı fotoğraflarıyla moral buldu. 2015 yılı yaz ve sonbahar dönemini içeren 2016 Ocak ayı raporu, tıpkı 2014, 2013 ve 2012’de olduğu gibi, Körfez’deki iyileşmenin artarak devam ettiğini gözler önüne serdi. İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında da ciddi artış gözlendi. Körfez’in eski gözdeleri barbun, karagöz, kupez ve karidesler çoğaldı. Kirlenmeye karşı hassas olan deniz kestaneleri Urla bölgesinde yoğun olarak gözlenirken, iç Körfez’de de görülmeye başlandı. İnce yapraklı deniz çayırları 15-20 yıl önce eski kalıntılar şeklinde görülürken, şimdi körfezin sığ kısımlarında çayırlar oluşmaya başladı.
Nesli tehlike altındaki türler listesinde bulunan Pinna Nobilis (Pina)’de Güzelbahçe’de görüldü.
BERRAKLIK VE IŞIK GEÇİRGENLİĞİ ARTTI
DEÜ tarafından Büyük Kanal Projesinin İzmir Körfezi Denizel Ortamında Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik ve Mikrobiyolojik Etki ve Sonuçlarının İzlenmesi başlıklı çalışma yapıldı. Çalışma kapsamında 2015 yılı yaz ve sonbahar döneminde Körfez’in çeşitli bölgelerinde oksijen seviyesi ve ışık geçirgenliği incelendi. 2000 yılından önce Körfez tabanında 0’a kadar düşen ve balıklara yaşama şansı vermeyen çözünmüş oksijen seviyesi 2015 yılında Körfez genelinde litrede 7 miligram olarak tespit edildi. Liman bölgesinde bile çözünmüş oksijen seviyesi litrede 4 miligramın üzerine çıktı. İç Körfez’de, deniz tabanında, balık gibi yüksek metabolizmalı canlıların yaşamasına izin verecek ölçüde oksijen oranı görüldü.
Yönetmeliğe göre ışık geçirgenliğinin 1 metrede yüzde 90 olması istenirken, 2015 yılında yapılan ölçümlerde, İzmir Körfezinde yüzde 95’lerde görüldü.
Bu da Körfez su kalitesindeki iyileşmeye bağlı berraklık ve ışık geçirgenliğinin giderek artmasının göstergesi oldu. Raporda, atık su arıtma tesislerinin devreye alınması ve bu tesislerde arıtılan suyun yönetmeliklerde istenen sınır değerleri taşıması ile başlayan deniz suyundaki iyileşme sürecinin, Körfez’in doğal hale dönmesinde, Körfez’i terk eden canlıların yeniden yaşam bulmaya başlamasında etkili olduğu vurgulandı.
MİLAD 2000 YILI
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmada yer alan Deniz Biyoloğu Prof. Dr. Bülent Cihangir, 2000 yılından önce yabancı bilim kitaplarında bile İzmir’in kokusuyla anıldığını belirterek, “İzmir Körfezi, Büyük Kanal Projesi ile bu ayıbından kurtuldu. 2000 yılı miladımız. İyileşme sürece ile dip tabanındaki çözülmüş oksijen değeri giderek artıyor ve temiz sularda yaşayan canlıların görülme oranı artıyor. İzmir Körfezi izleme çalışmaları kapsamında, 1997, 2004 ve 2015 yıllarında, İç Körfez’de yer alan 24 numaralı istasyondan alınan dip çamur görselliği, Körfezin iyileşme süreci ile ilgili önemli ipuçları veriyor. Büyük Kanal Projesi kapsamında atık girişinin önünün kesilmesiyle 2015 dönemi taban çamurunun üzerinde açık renkli ‘sediment filmi’ (çökelti), geçmiş sedimentten belirgin olarak ayırt ediliyor” diye konuştu.
İZSU’DAN YÜZÜLEBİLİR KÖRFEZ HEDEFİ
Büyük Kanal Projesinin devreye girmesinin ardından Körfez’de gözle görülür bir iyileşme yaşandığına dikkat çeken İZSU Genel Müdürü Behiye Fügen Selvitopu ise Körfez’in kuzeyinde yaşanan sığlaşmanın önüne geçmek ve Körfez’deki su sirkülasyonunu artırmak amacıyla şimdi de Büyük Körfez Projesini yürüttüklerini söyledi.
Kuzeyde açılacak sirkülasyon kanalı ile Körfez’e temiz su girişi sağlayacaklarını belirten Selvitopu, “Şuan zaten balık oranı ve deniz canlıları arttı. Açacağımız kanalla iç körfezdeki oksijen miktarı daha da artacak. Bu da ‘yüzülebilir körfez’ demek” dedi.
AVRUPA STANDARTLARINDA ARITMA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan arıtmalarda gerçekleştirdiği denetlemeler de, çıkış suyu değerlerinin kirlilik sınırlarını belirleyen standartların çok altında olduğunu ortaya koydu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, 17’si ileri biyolojik olmak üzere 55 atık su arıtma tesisi işletiyor. Arıtma tesis sayısının fazlalaşması ve çıkış suyu kalitesinin yüksek olması, sadece İzmir Körfezinde değil, kentin turistik yörelerindeki deniz suyu kalitesini de artırıyor. Yeni Foça ve Bayındır Hasköy atık su arıtma tesislerinin yapımına başlanırken, Türkiye genelinde 16 tesisle en fazla ileri biyolojik atık su arıtma tesisine sahip il olan İzmir’de, arıtma sayısına 10 ileri biyolojik atık su arıtma tesisi daha eklenecek. Tire, Mordoğan, Foça, Gerenköy, Kemalpaşa, Dikili, Yeni Şakran, Selçuk, Kiraz, Beydağ ve Kemalpaşa Halilbeyli olmak üzere 10 yeni arıtma yatırımı daha yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2008 yılından bu yana arıtma yatırımları için harcadığı tutar yaklaşık 170 milyon lira oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesinin işlettiği arıtma sayısı ise 55’e ulaştı. Giderek sığlaşan ve deniz alanlarının azaldığı gözlenen İzmir Körfezi’nin kurtarılması için Büyük Körfez Projesi başlatıldı. İzmir Körfezine akan dere ağızlarının temizlenmesi, Körfez’in kuzeyinde bir sirkülasyon kanalı açılması ve Körfez tabanındaki malzemelerin temizlenmesi için 9.3 milyon liralık yatırımla kazıcı-emici ve destek tipi olmak üzere yeni iki gemi alımı yapıldı.
Kaynak: İHA
GÖZLE GÖRÜLÜR İYİLEŞME
Büyük çevre yatırımları sonrasında İzmir Körfezinde yaşanan değişimi Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünün bilimsel çalışmalarıyla yakından takip eden İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi, gelen son rapor ve çekilen su altı fotoğraflarıyla moral buldu. 2015 yılı yaz ve sonbahar dönemini içeren 2016 Ocak ayı raporu, tıpkı 2014, 2013 ve 2012’de olduğu gibi, Körfez’deki iyileşmenin artarak devam ettiğini gözler önüne serdi. İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında da ciddi artış gözlendi. Körfez’in eski gözdeleri barbun, karagöz, kupez ve karidesler çoğaldı. Kirlenmeye karşı hassas olan deniz kestaneleri Urla bölgesinde yoğun olarak gözlenirken, iç Körfez’de de görülmeye başlandı. İnce yapraklı deniz çayırları 15-20 yıl önce eski kalıntılar şeklinde görülürken, şimdi körfezin sığ kısımlarında çayırlar oluşmaya başladı.
Nesli tehlike altındaki türler listesinde bulunan Pinna Nobilis (Pina)’de Güzelbahçe’de görüldü.
BERRAKLIK VE IŞIK GEÇİRGENLİĞİ ARTTI
DEÜ tarafından Büyük Kanal Projesinin İzmir Körfezi Denizel Ortamında Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik ve Mikrobiyolojik Etki ve Sonuçlarının İzlenmesi başlıklı çalışma yapıldı. Çalışma kapsamında 2015 yılı yaz ve sonbahar döneminde Körfez’in çeşitli bölgelerinde oksijen seviyesi ve ışık geçirgenliği incelendi. 2000 yılından önce Körfez tabanında 0’a kadar düşen ve balıklara yaşama şansı vermeyen çözünmüş oksijen seviyesi 2015 yılında Körfez genelinde litrede 7 miligram olarak tespit edildi. Liman bölgesinde bile çözünmüş oksijen seviyesi litrede 4 miligramın üzerine çıktı. İç Körfez’de, deniz tabanında, balık gibi yüksek metabolizmalı canlıların yaşamasına izin verecek ölçüde oksijen oranı görüldü.
Yönetmeliğe göre ışık geçirgenliğinin 1 metrede yüzde 90 olması istenirken, 2015 yılında yapılan ölçümlerde, İzmir Körfezinde yüzde 95’lerde görüldü.
Bu da Körfez su kalitesindeki iyileşmeye bağlı berraklık ve ışık geçirgenliğinin giderek artmasının göstergesi oldu. Raporda, atık su arıtma tesislerinin devreye alınması ve bu tesislerde arıtılan suyun yönetmeliklerde istenen sınır değerleri taşıması ile başlayan deniz suyundaki iyileşme sürecinin, Körfez’in doğal hale dönmesinde, Körfez’i terk eden canlıların yeniden yaşam bulmaya başlamasında etkili olduğu vurgulandı.
MİLAD 2000 YILI
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmada yer alan Deniz Biyoloğu Prof. Dr. Bülent Cihangir, 2000 yılından önce yabancı bilim kitaplarında bile İzmir’in kokusuyla anıldığını belirterek, “İzmir Körfezi, Büyük Kanal Projesi ile bu ayıbından kurtuldu. 2000 yılı miladımız. İyileşme sürece ile dip tabanındaki çözülmüş oksijen değeri giderek artıyor ve temiz sularda yaşayan canlıların görülme oranı artıyor. İzmir Körfezi izleme çalışmaları kapsamında, 1997, 2004 ve 2015 yıllarında, İç Körfez’de yer alan 24 numaralı istasyondan alınan dip çamur görselliği, Körfezin iyileşme süreci ile ilgili önemli ipuçları veriyor. Büyük Kanal Projesi kapsamında atık girişinin önünün kesilmesiyle 2015 dönemi taban çamurunun üzerinde açık renkli ‘sediment filmi’ (çökelti), geçmiş sedimentten belirgin olarak ayırt ediliyor” diye konuştu.
İZSU’DAN YÜZÜLEBİLİR KÖRFEZ HEDEFİ
Büyük Kanal Projesinin devreye girmesinin ardından Körfez’de gözle görülür bir iyileşme yaşandığına dikkat çeken İZSU Genel Müdürü Behiye Fügen Selvitopu ise Körfez’in kuzeyinde yaşanan sığlaşmanın önüne geçmek ve Körfez’deki su sirkülasyonunu artırmak amacıyla şimdi de Büyük Körfez Projesini yürüttüklerini söyledi.
Kuzeyde açılacak sirkülasyon kanalı ile Körfez’e temiz su girişi sağlayacaklarını belirten Selvitopu, “Şuan zaten balık oranı ve deniz canlıları arttı. Açacağımız kanalla iç körfezdeki oksijen miktarı daha da artacak. Bu da ‘yüzülebilir körfez’ demek” dedi.
AVRUPA STANDARTLARINDA ARITMA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan arıtmalarda gerçekleştirdiği denetlemeler de, çıkış suyu değerlerinin kirlilik sınırlarını belirleyen standartların çok altında olduğunu ortaya koydu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, 17’si ileri biyolojik olmak üzere 55 atık su arıtma tesisi işletiyor. Arıtma tesis sayısının fazlalaşması ve çıkış suyu kalitesinin yüksek olması, sadece İzmir Körfezinde değil, kentin turistik yörelerindeki deniz suyu kalitesini de artırıyor. Yeni Foça ve Bayındır Hasköy atık su arıtma tesislerinin yapımına başlanırken, Türkiye genelinde 16 tesisle en fazla ileri biyolojik atık su arıtma tesisine sahip il olan İzmir’de, arıtma sayısına 10 ileri biyolojik atık su arıtma tesisi daha eklenecek. Tire, Mordoğan, Foça, Gerenköy, Kemalpaşa, Dikili, Yeni Şakran, Selçuk, Kiraz, Beydağ ve Kemalpaşa Halilbeyli olmak üzere 10 yeni arıtma yatırımı daha yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2008 yılından bu yana arıtma yatırımları için harcadığı tutar yaklaşık 170 milyon lira oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesinin işlettiği arıtma sayısı ise 55’e ulaştı. Giderek sığlaşan ve deniz alanlarının azaldığı gözlenen İzmir Körfezi’nin kurtarılması için Büyük Körfez Projesi başlatıldı. İzmir Körfezine akan dere ağızlarının temizlenmesi, Körfez’in kuzeyinde bir sirkülasyon kanalı açılması ve Körfez tabanındaki malzemelerin temizlenmesi için 9.3 milyon liralık yatırımla kazıcı-emici ve destek tipi olmak üzere yeni iki gemi alımı yapıldı.