İbrahim Paşa Kültür Merkezi'nde 'Issızlığı Söylediler'
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. kentin sanat ve edebiyat dünyasına ışık tutmaya devam ediyor.
Son dönem öykü dünyamızın sıra dışı iki kalemi, birbirlerinin eserlerini tahlil ederek eserlerindeki sembolik anlatım dilini ve kullandıkları kurgu tekniğini anlattı. Yaban ve yalın bir anlatım dilini tercih eden iki yazar, kendi arayışları ve mahrumiyetlerinden taşan metinlerini, estetik ve hakikat bağlamında yeniden yorumladı. Söyleşinin başında konuşan Hasibe Çerko, kendi yazım tekniğine ilişkin samimi itiraflarda bulundu. Hikayelerini neden kapalı metinler üzerine kurguladığını kendisinin de bilmediğini söyleyen Çerko, kendisi için en zor cevabın “niçin yazıyorsun” sorusuna muhatap duruma düşmek olduğunu söyledi.
Kendi bilinçaltının yazılarına da yansıdığını ve bu akışın kalemini şekillendirdiğini belirten Çerko, “Boşlukta yürüyormuşçasına, keşfederek, el yordamıyla, kelimeleri arayarak bir metin çıkıyor ortaya. Benim öykülerim biraz bulgulama ve keşifle ilerliyor. Kelimeler kendi kendini buluyor ve bana bir şeyleri dayatıyor” diye konuştu.
Konuşmasına “Biz kendimizi yazının estetiğine emanet ettik, okurlarımız da bizlere refakatçi oldu” sözleri ile başlayan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yurdagül Mehmedoğlu ise Hasibe Çerko’nun yeni çıkan öykü kitabı ’Leyla’yı analiz etti. Leyla ile ilgili yorumlarına başlarken öncelikle tanışma öykülerinin bu metinler sayesinde olduğunu vurgulayan Mehmedoğlu, öykülerin yaşananla aynı olmadığını söyledi.
Mehmedoğlu, “Bizim yazdığımız ve bizi yazan metinler. İnsan yazdıkça yoksunlaşır mı? Kururken içine çekilen bir bataklık gibi, yoksa yazdıkça taşırdıkları sebebiyle hafifleyip genişler mi?” diye sordu. Hasibe Çerko ise Mehmedoğlu’nun “Sen de Rivayet Etsen” romanının tahliline başlarken bu kitabın öncelikle bir rüya roman olarak çok yönlü okumalara açık deneysel bir dokusu olduğunu söyledi.
Çerko, Mehmedoğlu’nun rüya romanında acının ve parçalanmanın sözcüklerle dokunulabilir hale gelen bir anlatım tarzı olduğuna dikkat çekti. Etkinliğin sonunda her iki yazar, okuyucuları ile bol bol sohbet edip kitaplarını imzaladı ve günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi.
Kaynak: İHA
Kendi bilinçaltının yazılarına da yansıdığını ve bu akışın kalemini şekillendirdiğini belirten Çerko, “Boşlukta yürüyormuşçasına, keşfederek, el yordamıyla, kelimeleri arayarak bir metin çıkıyor ortaya. Benim öykülerim biraz bulgulama ve keşifle ilerliyor. Kelimeler kendi kendini buluyor ve bana bir şeyleri dayatıyor” diye konuştu.
Konuşmasına “Biz kendimizi yazının estetiğine emanet ettik, okurlarımız da bizlere refakatçi oldu” sözleri ile başlayan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yurdagül Mehmedoğlu ise Hasibe Çerko’nun yeni çıkan öykü kitabı ’Leyla’yı analiz etti. Leyla ile ilgili yorumlarına başlarken öncelikle tanışma öykülerinin bu metinler sayesinde olduğunu vurgulayan Mehmedoğlu, öykülerin yaşananla aynı olmadığını söyledi.
Mehmedoğlu, “Bizim yazdığımız ve bizi yazan metinler. İnsan yazdıkça yoksunlaşır mı? Kururken içine çekilen bir bataklık gibi, yoksa yazdıkça taşırdıkları sebebiyle hafifleyip genişler mi?” diye sordu. Hasibe Çerko ise Mehmedoğlu’nun “Sen de Rivayet Etsen” romanının tahliline başlarken bu kitabın öncelikle bir rüya roman olarak çok yönlü okumalara açık deneysel bir dokusu olduğunu söyledi.
Çerko, Mehmedoğlu’nun rüya romanında acının ve parçalanmanın sözcüklerle dokunulabilir hale gelen bir anlatım tarzı olduğuna dikkat çekti. Etkinliğin sonunda her iki yazar, okuyucuları ile bol bol sohbet edip kitaplarını imzaladı ve günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi.