Kaygı, Sınav Başarısını Olumsuz Etkiliyor
AÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gençdoğan: 'Kaygı, sınav esnasında soruları dikkatsiz bir şekilde okumaya, soruyu anlamamaya yol açıyor' 'Son gün çalıştıklarınız, sınavda hiçbir şekilde aklınıza gelmez. Onlar, unutma eşiğine girerler, sınavdan çıktıktan sonra ancak siz hatırlamaya başlarsınız, bu da sorun olur' 'Sınavdan önce hafif işler yapmak, dışarıda dolaşmak ve arkadaşlarla sohbet etmek kaygıyı azaltacaktır'
HADİ ŞENGÜL - Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Danışmanlık Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Başaran Gençdoğan, hafta sonu yapılacak Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) girecek öğrencilerin başarı için sınav kaygısından kurtulmaları tavsiyesinde bulundu.
Doç. Dr. Gençdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YGS öncesi gençlerde kaygı ortaya çıkabildiğini, bunun da başarıyı olumsuz etkilediğini belirtti.
Kaygıya sınava yüklenen bazı anlamların yol açtığını dile getiren Gençdoğan, şöyle devam etti:
'Aileler, çocuklarına 'Biz, sizden çok üst düzey başarılar beklemiyoruz' deseler de çocuklar kaygılanabiliyor çünkü bunu söyledikleri an bile gizli bir mesaj aktarmış oluyorlar. Bunun dışında çocuklar, ister istemez kendilerini başkalarıyla yarıştırıyor. Normalde bu yarış çok önceleri başlıyor. 'İlkokulda sınıfın birincisi ol, okumada başarı ol, en başarılı sen ol' gibi yaklaşımlar, çocukları hep bir başkalarıyla yarışmaya sokuyor.'
Gençdoğan, bu tür tutumların çocuklar üzerinde sınav öncesi ister istemez kaygıya ve sürekli onları başkalarıyla yarışma pozisyonuna geçmeye yol açtığına dikkati çekti.
Kaygının, öğrencinin sınav başarısını doğrudan etkilediğini ifade eden Gençdoğan, şunları söyledi:
'Kaygı, sınav esnasında soruları dikkatsiz bir şekilde okumaya, soruyu anlamamaya yol açıyor. Çocuk, heyecandan kendi içine yoğunlaştığı için bu kaygı, bedensel olarak kalp çarpıntısı, nefes darlığına, nefesi daha derin alma ihtiyacı, midede kramp, ellerde titreme ve idrara çıkma gibi birçok şeyi beraberinde getiriyor. Bazı çocuklarda daha ileri düzeyde mide bulantısı ve bayılma gibi belirtiler de karşımıza çıkabiliyor. Bu durumlar, kaygının çok yüksek oluşundan meydana geliyor. Bu da sınavları olumsuz yönde etkiliyor.'
- 'Okul başarısı, hayat başarısı değildir'
Gençdoğan, her şeyden önce sınava çok anlam yüklemekten kaçınılması gerektiğine işaret ederek herkesin kendi yetenekleri ve becerilerine göre farklı olduğunu anlattı. Gençdoğan, şöyle konuştu:
'Bireyi, bir başka bir bireyle kıyaslamamak lazım. Her birey, kendi içinde değerlidir. Yine her birey, kendi yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmeli ve bu alanlara girebilmesi önemli. Yoksa kişinin becerisi ve kapasitesinin dışında istemediği bir bölüme yerleşmesi problem yaratıyor. Zaten böyle bölüme girildiğinde de başarılı olamayabiliyorlar. Herkesin kendi becerilerine uygun alanı tercih etmesi ve o çocuğun o alanda ilerlemesi ilerideki yaşamda da başarı olmasının yolunu açacaktır. Okul başarısı, hayat başarısı değildir. Okulda çok başarılı olan öğrenciler, hayatta başarılı olmayabiliyor. Bu yüzden sadece okul başarısını hayat başarısı olarak görmemek lazım.'
- Son gün ders işe yaramıyor
Gençdoğan, öğrencilere kaygıların azaltılması için sınavdan bir gün önce ders çalışılmamaları uyarısında da bulundu. Sınavdan bir gün önce fazla yorulmadan dışarıda vakit geçirmenin daha uygun olacağını aktaran Gençdoğan, şunları kaydetti:
'Dışarıda gezmek, dolaşmak, evde oturmamak ve oturup ders çalışmamak lazım çünkü unutma eşiği denen bir şey var. Son gün çalıştıklarınız, sınavda hiç bir şekilde aklınıza gelmez. Onlar, unutma eşiğine girerler, sınavdan çıktıktan sonra ancak siz hatırlamaya başlarsınız, bu da sorun olur. Ayrıca sınava girmeden önce çok çalışırsanız zihinsel olarak fazla enerji harcanacağı için çok yorulursunuz ve sınavda kendinizi bitkin hissedersiniz. Onun için sınavdan önce hafif işler yapmak, dışarıda dolaşmak ve arkadaşlarla sohbet etmek kaygıyı azaltacaktır.'
Kaynak: AA
Doç. Dr. Gençdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YGS öncesi gençlerde kaygı ortaya çıkabildiğini, bunun da başarıyı olumsuz etkilediğini belirtti.
Kaygıya sınava yüklenen bazı anlamların yol açtığını dile getiren Gençdoğan, şöyle devam etti:
'Aileler, çocuklarına 'Biz, sizden çok üst düzey başarılar beklemiyoruz' deseler de çocuklar kaygılanabiliyor çünkü bunu söyledikleri an bile gizli bir mesaj aktarmış oluyorlar. Bunun dışında çocuklar, ister istemez kendilerini başkalarıyla yarıştırıyor. Normalde bu yarış çok önceleri başlıyor. 'İlkokulda sınıfın birincisi ol, okumada başarı ol, en başarılı sen ol' gibi yaklaşımlar, çocukları hep bir başkalarıyla yarışmaya sokuyor.'
Gençdoğan, bu tür tutumların çocuklar üzerinde sınav öncesi ister istemez kaygıya ve sürekli onları başkalarıyla yarışma pozisyonuna geçmeye yol açtığına dikkati çekti.
Kaygının, öğrencinin sınav başarısını doğrudan etkilediğini ifade eden Gençdoğan, şunları söyledi:
'Kaygı, sınav esnasında soruları dikkatsiz bir şekilde okumaya, soruyu anlamamaya yol açıyor. Çocuk, heyecandan kendi içine yoğunlaştığı için bu kaygı, bedensel olarak kalp çarpıntısı, nefes darlığına, nefesi daha derin alma ihtiyacı, midede kramp, ellerde titreme ve idrara çıkma gibi birçok şeyi beraberinde getiriyor. Bazı çocuklarda daha ileri düzeyde mide bulantısı ve bayılma gibi belirtiler de karşımıza çıkabiliyor. Bu durumlar, kaygının çok yüksek oluşundan meydana geliyor. Bu da sınavları olumsuz yönde etkiliyor.'
- 'Okul başarısı, hayat başarısı değildir'
Gençdoğan, her şeyden önce sınava çok anlam yüklemekten kaçınılması gerektiğine işaret ederek herkesin kendi yetenekleri ve becerilerine göre farklı olduğunu anlattı. Gençdoğan, şöyle konuştu:
'Bireyi, bir başka bir bireyle kıyaslamamak lazım. Her birey, kendi içinde değerlidir. Yine her birey, kendi yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmeli ve bu alanlara girebilmesi önemli. Yoksa kişinin becerisi ve kapasitesinin dışında istemediği bir bölüme yerleşmesi problem yaratıyor. Zaten böyle bölüme girildiğinde de başarılı olamayabiliyorlar. Herkesin kendi becerilerine uygun alanı tercih etmesi ve o çocuğun o alanda ilerlemesi ilerideki yaşamda da başarı olmasının yolunu açacaktır. Okul başarısı, hayat başarısı değildir. Okulda çok başarılı olan öğrenciler, hayatta başarılı olmayabiliyor. Bu yüzden sadece okul başarısını hayat başarısı olarak görmemek lazım.'
- Son gün ders işe yaramıyor
Gençdoğan, öğrencilere kaygıların azaltılması için sınavdan bir gün önce ders çalışılmamaları uyarısında da bulundu. Sınavdan bir gün önce fazla yorulmadan dışarıda vakit geçirmenin daha uygun olacağını aktaran Gençdoğan, şunları kaydetti:
'Dışarıda gezmek, dolaşmak, evde oturmamak ve oturup ders çalışmamak lazım çünkü unutma eşiği denen bir şey var. Son gün çalıştıklarınız, sınavda hiç bir şekilde aklınıza gelmez. Onlar, unutma eşiğine girerler, sınavdan çıktıktan sonra ancak siz hatırlamaya başlarsınız, bu da sorun olur. Ayrıca sınava girmeden önce çok çalışırsanız zihinsel olarak fazla enerji harcanacağı için çok yorulursunuz ve sınavda kendinizi bitkin hissedersiniz. Onun için sınavdan önce hafif işler yapmak, dışarıda dolaşmak ve arkadaşlarla sohbet etmek kaygıyı azaltacaktır.'