Batuhan Yaşar, Anka'nın İlk Operasyonunu Yazdı
İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde, terörle mücadelede keşif ve gözetleme imkanı sağlayan ANKA insansız hava aracının ilk uçuşuna ilişkin detaylara yer verdi.
Yaşar, geç kalınmış olsa da ANKA’ların devreye girmesinin önemine dikkat çekerek, TUSAŞ’ın Erzincan’dan ANKA kaldırıp Irak sınırına kadar 200 km’lik bir alanı kontrol altında tuttuğunu paylaştı. Bu deneme uçuşları sırasında aynı anda fiziki ve yazılımsal geliştirme işlemlerinin de yapıldığını anlatan Yaşar, ANKA’nın sarp arazide, teröristlere avantaj sağlayan bölgelerde ve özellikle Tunceli’nin bağlantı yollarındaki operasyonlarda çok iyi iş çıkarttığını, gece gündüz demeden bir hafta istihbarat sağladığını aktardı.
Yaşar’ın "ANKA devrede..." başlıklı yazısının tamamı şöyle:
"Sahada terörle müthiş bir mücadele var. Hem askerî olarak hem de sosyal boyutlarıyla. Yurt içinde, yurt dışında.
Kuzey Irak’a ilk hava harekatı 1986 yılında 3 F-4 (Phantom) ile yapılmıştı. Evet Kandil, 19 yıl sonra 2015’in 26 Temmuz gecesi sabaha kadar tam 120 adet F-16 ve F-4 savaş uçağı ile aynı anda vuruldu. 120 uçakla. Dünyada bu kadar çok savaş uçağıyla yapılan hava harekâtı sayısı çok az.
Teröre belki uzun yıllar sonra çok ciddi bir darbe indirildi. 300 terörist bir anda etkisiz hâle getirilmişti.
Kandil son olarak 3 Şubat gecesi yine vuruldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki son güvenlik toplantısında, 10 yıldır canımızı çok yakan Kandil’in terör faaliyetlerindeki genel kullanım oranının yüzde 10’lar seviyesine düştüğü anlatılıyordu.
Göktürk uydusu ve İHA’lar ile yerel unsurların mercekleri Kandil’in üzerinde.. Yani Kandil sürekli takipte.
Terörist başları da öyle. Ama birkaç gündür sosyal medyada döndürülen Murat Karayılan öldürüldü haberi doğru değil.
Özellikle ödül yönetmenliğinin devreye girmesiyle Cemil Bayık, Murat Karayılan, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Sabri Ok ve Fehman Hüseyin gibi isimlerle ilgili Ankara’ya âdeta ihbar yağıyor.
Yok ‘sürekli yer değiştiriyorlar’. Yok ‘enselendiler’. Yok ‘İran’a, Suriye’ye gittiler’ gibi klişe laflar etmeye hiç gerek yok.
Şu kadarını öğrenebildik; üzerinde önceki yıllara göre çok daha ciddi çalışılıyor. Ama gerçek şu ki; bu isimlerden birkaçı tam da bu aşamada paketlenebilirse batılı dostlarımızın çok üzüleceklerini söyleyebiliriz.
ABD ile PYD-YPG tartışmaları olanca hızı ile sürerken ve hazır Cemil Bayık’tan söz açılmışken gelin Bayık’ın 16 Ocak’ta Alman Die-Zeit’e verdiği mülakata bir göz atalım:
“Biz Türkiye ile barış istiyoruz. Bunun için de ABD’ye ihtiyacımız var. ABD bizim ortağımız. Kobani’de onlar da biz de IŞİD’e karşı savaşıyoruz.”
Bayık, direkt ve yekten “ABD bizim ortağımız” diyor. Kullanılan argüman da aynı: IŞİD yani DAEŞ...
Bakar mısınız olaya?
Hani önceki gün “PYD’ye havadan desteğimiz sürecek, PYD terörist bir örgüt değil” diye vurgular yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de bu açıklamaların hemen ardından kameralar karşısında Cemil Bayık’ın ifadelerini yalanlamıştı.
Bunları, PYD-YPG ve DAEŞ’e karşı ‘ortak savaş’ gibi yaldızlı lafların edildiği dönemde, ilişkilerin daha iyi anlaşılması için yazıyorum.
Terörist Cemil Bayık’ın ABD’ye “ortağım” diye seslenebilme cesaretine bakar mısınız? Kobani’deki ortak çalışmadan dem vuruyor. Sonra da birileri çıkıp “PKK ayrı PYD ayrı” diyor. Hadi canım oradan.
Pazartesi, keşke Kirby’ye Cemil Bayık’ın bu “ortağımız ABD” sözü hatırlatılsa ne iyi olur. Cemil Bayık, 6 ay kadar önceydi sanırım, benzer ifadeleri BBC’de kullanıyordu.
Bütün bu olanlar bize neredeyse 1 yıldır Türkiye’nin arkasından işler çevrildiğini gösteriyor. Hem de çok stratejik biçimde!
***
Suudi Arabistan ile tatbikat haberleri heyecan uyandırdı.
Olay şöyle gelişecekti:
150 bin Suudi Arabistan askeri Suriye’ye kara harekâtı için Türkiye üzerinden girecek, bunun öncesinde de güney sınırında ortaklaşa çok geniş kapsamlı
askerî bir tatbikat yapılacaktı.
Üst düzey askerî yetkililer bu haberi yalanladı. Suudi Arabistan’la haberde olduğu gibi geniş kapsamlı bir tatbikatın gündemde olmadığını belirttiler. Ayrıca Katar ile de böyle bir tatbikat gündemde değilmiş.
Ama, Türkiye’nin Suriye’de sahada çok etkili ve güçlü olduğunu tam da bu noktada belirtebiliriz.
Şöyle; bakın Esad, Rusya ve DAEŞ’e rağmen Halep koridoru halen açık.
“Sen de çok olumlu şeyler yazıyorsun” diyebilirsiniz ama gerçekler böyle. Dolayısıyla bu konuda yapabileceğim çok fazla bir şey yok. Bu yazıyı 6 ay sonra beraber bir daha okuyacağız.
PYD’nin hiçbir şekilde Fırat’ın batısına geçmesine izin verilmeyecek.
Kucakta olsa da.
***
Geç de kalınmış olsa ANKA’ların devreye girmesi önemliydi. TUSAŞ Erzincan’dan kaldırıp 200 km’lik bir alanı kontrol altında tutuyor. Irak sınırına kadar yani.
Bu denemeler yapılırken aynı anda fiziki ve yazılımsal geliştirme işlemi de yapılıyor.
Buna duhul deniyor.
Tunceli’nin bağlantı yollarındaki operasyonlarda çok iyi iş çıkarttı ANKA. Gece görüntüleri de çok iyi. Bir haftadır aktif ve 24 saat havada tutuluyor.
***
Cizre’de yaptığımızın aynını şimdi Sur’da da yapıyoruz.. “Az kaldı, yok 200 m2’lik alanda sıkıştılar. Yok mazgallar” filan...
Öyle değil. Sur’da en az 500 ev daha var içeri girilmesi gereken. Güvenlik güçlerini psikolojik baskı altına almayalım.
Varsın uzasın..
Yeter ki bir şehit bile vermeyelim."
Kaynak: İHA
Yaşar’ın "ANKA devrede..." başlıklı yazısının tamamı şöyle:
"Sahada terörle müthiş bir mücadele var. Hem askerî olarak hem de sosyal boyutlarıyla. Yurt içinde, yurt dışında.
Kuzey Irak’a ilk hava harekatı 1986 yılında 3 F-4 (Phantom) ile yapılmıştı. Evet Kandil, 19 yıl sonra 2015’in 26 Temmuz gecesi sabaha kadar tam 120 adet F-16 ve F-4 savaş uçağı ile aynı anda vuruldu. 120 uçakla. Dünyada bu kadar çok savaş uçağıyla yapılan hava harekâtı sayısı çok az.
Teröre belki uzun yıllar sonra çok ciddi bir darbe indirildi. 300 terörist bir anda etkisiz hâle getirilmişti.
Kandil son olarak 3 Şubat gecesi yine vuruldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki son güvenlik toplantısında, 10 yıldır canımızı çok yakan Kandil’in terör faaliyetlerindeki genel kullanım oranının yüzde 10’lar seviyesine düştüğü anlatılıyordu.
Göktürk uydusu ve İHA’lar ile yerel unsurların mercekleri Kandil’in üzerinde.. Yani Kandil sürekli takipte.
Terörist başları da öyle. Ama birkaç gündür sosyal medyada döndürülen Murat Karayılan öldürüldü haberi doğru değil.
Özellikle ödül yönetmenliğinin devreye girmesiyle Cemil Bayık, Murat Karayılan, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Sabri Ok ve Fehman Hüseyin gibi isimlerle ilgili Ankara’ya âdeta ihbar yağıyor.
Yok ‘sürekli yer değiştiriyorlar’. Yok ‘enselendiler’. Yok ‘İran’a, Suriye’ye gittiler’ gibi klişe laflar etmeye hiç gerek yok.
Şu kadarını öğrenebildik; üzerinde önceki yıllara göre çok daha ciddi çalışılıyor. Ama gerçek şu ki; bu isimlerden birkaçı tam da bu aşamada paketlenebilirse batılı dostlarımızın çok üzüleceklerini söyleyebiliriz.
ABD ile PYD-YPG tartışmaları olanca hızı ile sürerken ve hazır Cemil Bayık’tan söz açılmışken gelin Bayık’ın 16 Ocak’ta Alman Die-Zeit’e verdiği mülakata bir göz atalım:
“Biz Türkiye ile barış istiyoruz. Bunun için de ABD’ye ihtiyacımız var. ABD bizim ortağımız. Kobani’de onlar da biz de IŞİD’e karşı savaşıyoruz.”
Bayık, direkt ve yekten “ABD bizim ortağımız” diyor. Kullanılan argüman da aynı: IŞİD yani DAEŞ...
Bakar mısınız olaya?
Hani önceki gün “PYD’ye havadan desteğimiz sürecek, PYD terörist bir örgüt değil” diye vurgular yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de bu açıklamaların hemen ardından kameralar karşısında Cemil Bayık’ın ifadelerini yalanlamıştı.
Bunları, PYD-YPG ve DAEŞ’e karşı ‘ortak savaş’ gibi yaldızlı lafların edildiği dönemde, ilişkilerin daha iyi anlaşılması için yazıyorum.
Terörist Cemil Bayık’ın ABD’ye “ortağım” diye seslenebilme cesaretine bakar mısınız? Kobani’deki ortak çalışmadan dem vuruyor. Sonra da birileri çıkıp “PKK ayrı PYD ayrı” diyor. Hadi canım oradan.
Pazartesi, keşke Kirby’ye Cemil Bayık’ın bu “ortağımız ABD” sözü hatırlatılsa ne iyi olur. Cemil Bayık, 6 ay kadar önceydi sanırım, benzer ifadeleri BBC’de kullanıyordu.
Bütün bu olanlar bize neredeyse 1 yıldır Türkiye’nin arkasından işler çevrildiğini gösteriyor. Hem de çok stratejik biçimde!
***
Suudi Arabistan ile tatbikat haberleri heyecan uyandırdı.
Olay şöyle gelişecekti:
150 bin Suudi Arabistan askeri Suriye’ye kara harekâtı için Türkiye üzerinden girecek, bunun öncesinde de güney sınırında ortaklaşa çok geniş kapsamlı
askerî bir tatbikat yapılacaktı.
Üst düzey askerî yetkililer bu haberi yalanladı. Suudi Arabistan’la haberde olduğu gibi geniş kapsamlı bir tatbikatın gündemde olmadığını belirttiler. Ayrıca Katar ile de böyle bir tatbikat gündemde değilmiş.
Ama, Türkiye’nin Suriye’de sahada çok etkili ve güçlü olduğunu tam da bu noktada belirtebiliriz.
Şöyle; bakın Esad, Rusya ve DAEŞ’e rağmen Halep koridoru halen açık.
“Sen de çok olumlu şeyler yazıyorsun” diyebilirsiniz ama gerçekler böyle. Dolayısıyla bu konuda yapabileceğim çok fazla bir şey yok. Bu yazıyı 6 ay sonra beraber bir daha okuyacağız.
PYD’nin hiçbir şekilde Fırat’ın batısına geçmesine izin verilmeyecek.
Kucakta olsa da.
***
Geç de kalınmış olsa ANKA’ların devreye girmesi önemliydi. TUSAŞ Erzincan’dan kaldırıp 200 km’lik bir alanı kontrol altında tutuyor. Irak sınırına kadar yani.
Bu denemeler yapılırken aynı anda fiziki ve yazılımsal geliştirme işlemi de yapılıyor.
Buna duhul deniyor.
Tunceli’nin bağlantı yollarındaki operasyonlarda çok iyi iş çıkarttı ANKA. Gece görüntüleri de çok iyi. Bir haftadır aktif ve 24 saat havada tutuluyor.
***
Cizre’de yaptığımızın aynını şimdi Sur’da da yapıyoruz.. “Az kaldı, yok 200 m2’lik alanda sıkıştılar. Yok mazgallar” filan...
Öyle değil. Sur’da en az 500 ev daha var içeri girilmesi gereken. Güvenlik güçlerini psikolojik baskı altına almayalım.
Varsın uzasın..
Yeter ki bir şehit bile vermeyelim."