Kaplumbağa Kabuğundan Müzik Aleti Tasarladı
İzmirli bir müzikolog, 'santurun dedesi' olarak bilinen ve 3 bin yıl öncesine tarihlenen çalgıdan etkilenerek, kaplumbağa kabuğundan müzik aleti yaptı Müzikolog Özdemir: 'Tarihi çalgıda bağırsak kullanıldığını tahmin ediyorum, ben tel geçirdim. Mızrap olarak da boynuz kullandım. Çok güzel bir ses elde ettik'
EFSUN YILMAZ - İzmirli bir müzikolog, 'santurun dedesi' olarak bilinen ve 3 bin yıl öncesine tarihlenen çalgıdan etkilenerek, kaplumbağa kabuğundan müzik aleti tasarladı.
Santurdan gitara, tanburdan lavtaya kadar onlarca müzik aletine ses veren müzikolog Ozan Özdemir, binlerce yıllık müzik aletlerini replikalarıyla günümüze taşıyor ve yeni çalgılar tasarlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri'nde eğitim alan, Müzik Müzesi ve Ses Kütüphanesi (MÜZİKSEV) bünyesindeki luthiye atölyesinde gönüllü çalışan Ozan Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Irak, İran ve Hindistan kökenli telli bir saz olan santura büyük ilgi duyduğunu belirtti.
Yapı yönünden kanuna benzeyen santurun Osmanlı İmparatorluğu döneminde de çalındığını anımsatan Özdemir, görür görmez bu müzik aletini yapmak istediğini anlattı.
Sürekli çalışarak, farklı ağaçları kullanarak bu müzik aletini yapmaya çaba gösterdiğini ve sonunda da başardığını anlatan Özdemir, şöyle konuştu:
'Ustalarla çalıştım, santur konusundaki ilk birkaç denemem olumlu sonuç vermedi. Ağaçlar yeniydi, sürekli çalıştım. Hangi ağaç neyle kullanılır ustalardan öğrendim ve santur yapmaya başladım. Bir Rum müzisyenin çaldığı müzik aletinin ölçüsünü çıkardım, onu yapmaya başladım. Cura yapımı ile devam ettim. Başka çalgılar isteyenler de oldu, tasarlamaya devam ettim.'
- Kaplumbağa kabuğundan çalgıya büyük ilgi
İran ve Azerbaycan sınırındaki tarihi kazılar sırasında rastlanan bir çalgının 'santurun dedesi' olarak tanıtıldığını anlatan Özdemir, kaplumbağa kabuğundan yapılmış 3 bin yıllık müzik aletinin resmini bir dergide gördüğünü dile getirdi.
Tarihi çalgının görüntüsünden çok etkilendiğini ve yeni bir müzik aleti yapımı için harekete geçtiğini belirten Özdemir, doğada bulunan ölmüş kaplumbağaların kabuklarından temin ederek üzerinde çalışmaya başladığını, 3-4 günlük çalışma sonrası çalgıyı tamamladığını bildirdi.
Özdemir, 'Kaplumbağa kabuğunda sesi yükselten bir hazne var. Farklı bir tını elde edilmesini sağlıyor. Ağaç çalgıların tınısı daha farklı. Arkeolojik kazıdan çıkmış bir müzik aletinin resmini görünce yapmak istedim. Tarihi çalgıda bağırsak kullanıldığını tahmin ediyorum, ben tel geçirdim. Mızrap olarak da boynuz kullandım. Çok güzel bir ses elde ettik.' dedi.
- Tasarımları da var
Talep üzerine müzik aletleri tasarımı da yaptığını söyleyen Özdemir, Türk Halk Müziği'nin önemli isimlerinden Özay Gönlüm'ün üçlü sazından esinlenerek 'Bugiba' tasarladığını dile getirdi.
Buzuki, gitar ve bağlamanın sesini aynı müzik aletinde toplamayı istediğini anlatan Özdemir, bugibanın adını da bu üç müzik aletinin ilk hecelerinden aldığını kaydetti.
Bugibanın sesini de güzel bulduğunu vurgulayan Özdemir, tasarımını iyileştirmek, geliştirmek için çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirdi.
Özdemir, santurdan gitara, tanburdan lavtaya kadar onlarca çalgıyı eğitim almaksızın çalabilmesini de müzik aletlerine olan ilgi ve sevgisine bağladığını da sözlerine ekledi.
- Çalgıların bakımını da yapıyor
MÜZİKSEV Sorumlusu Sirel Ekşi de gönüllü olarak luthiye atölyesinde hizmet veren Ozan Özdemir'in müzedeki çalgıların bakımını da gerçekleştirdiğini söyledi.
Müzede, Anadolu ve Orta Asya Türk dünyasında kullanılan çalgılar bulunuyor.
Türkiye'nin ilk müzik müzesi Müziksev'de günümüzden 160 yıl öncesine uzanan aletler sergileniyor.
Kaynak: AA
Santurdan gitara, tanburdan lavtaya kadar onlarca müzik aletine ses veren müzikolog Ozan Özdemir, binlerce yıllık müzik aletlerini replikalarıyla günümüze taşıyor ve yeni çalgılar tasarlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri'nde eğitim alan, Müzik Müzesi ve Ses Kütüphanesi (MÜZİKSEV) bünyesindeki luthiye atölyesinde gönüllü çalışan Ozan Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Irak, İran ve Hindistan kökenli telli bir saz olan santura büyük ilgi duyduğunu belirtti.
Yapı yönünden kanuna benzeyen santurun Osmanlı İmparatorluğu döneminde de çalındığını anımsatan Özdemir, görür görmez bu müzik aletini yapmak istediğini anlattı.
Sürekli çalışarak, farklı ağaçları kullanarak bu müzik aletini yapmaya çaba gösterdiğini ve sonunda da başardığını anlatan Özdemir, şöyle konuştu:
'Ustalarla çalıştım, santur konusundaki ilk birkaç denemem olumlu sonuç vermedi. Ağaçlar yeniydi, sürekli çalıştım. Hangi ağaç neyle kullanılır ustalardan öğrendim ve santur yapmaya başladım. Bir Rum müzisyenin çaldığı müzik aletinin ölçüsünü çıkardım, onu yapmaya başladım. Cura yapımı ile devam ettim. Başka çalgılar isteyenler de oldu, tasarlamaya devam ettim.'
- Kaplumbağa kabuğundan çalgıya büyük ilgi
İran ve Azerbaycan sınırındaki tarihi kazılar sırasında rastlanan bir çalgının 'santurun dedesi' olarak tanıtıldığını anlatan Özdemir, kaplumbağa kabuğundan yapılmış 3 bin yıllık müzik aletinin resmini bir dergide gördüğünü dile getirdi.
Tarihi çalgının görüntüsünden çok etkilendiğini ve yeni bir müzik aleti yapımı için harekete geçtiğini belirten Özdemir, doğada bulunan ölmüş kaplumbağaların kabuklarından temin ederek üzerinde çalışmaya başladığını, 3-4 günlük çalışma sonrası çalgıyı tamamladığını bildirdi.
Özdemir, 'Kaplumbağa kabuğunda sesi yükselten bir hazne var. Farklı bir tını elde edilmesini sağlıyor. Ağaç çalgıların tınısı daha farklı. Arkeolojik kazıdan çıkmış bir müzik aletinin resmini görünce yapmak istedim. Tarihi çalgıda bağırsak kullanıldığını tahmin ediyorum, ben tel geçirdim. Mızrap olarak da boynuz kullandım. Çok güzel bir ses elde ettik.' dedi.
- Tasarımları da var
Talep üzerine müzik aletleri tasarımı da yaptığını söyleyen Özdemir, Türk Halk Müziği'nin önemli isimlerinden Özay Gönlüm'ün üçlü sazından esinlenerek 'Bugiba' tasarladığını dile getirdi.
Buzuki, gitar ve bağlamanın sesini aynı müzik aletinde toplamayı istediğini anlatan Özdemir, bugibanın adını da bu üç müzik aletinin ilk hecelerinden aldığını kaydetti.
Bugibanın sesini de güzel bulduğunu vurgulayan Özdemir, tasarımını iyileştirmek, geliştirmek için çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirdi.
Özdemir, santurdan gitara, tanburdan lavtaya kadar onlarca çalgıyı eğitim almaksızın çalabilmesini de müzik aletlerine olan ilgi ve sevgisine bağladığını da sözlerine ekledi.
- Çalgıların bakımını da yapıyor
MÜZİKSEV Sorumlusu Sirel Ekşi de gönüllü olarak luthiye atölyesinde hizmet veren Ozan Özdemir'in müzedeki çalgıların bakımını da gerçekleştirdiğini söyledi.
Müzede, Anadolu ve Orta Asya Türk dünyasında kullanılan çalgılar bulunuyor.
Türkiye'nin ilk müzik müzesi Müziksev'de günümüzden 160 yıl öncesine uzanan aletler sergileniyor.