AK Parti Sözcüsü Yasin Aktay Açıklaması 'Hedeflenen Türkiye Ve Rusya'nın Arasının Bozulması'
AK Parti Sözcüsü Yasin Aktay, “Hedeflenen Türkiye ve Rusya’nın arasının bozulması, Türkiye-Rusya ilişkilerine bir saldırı düzenlemek. Hedef sadece Rusya’nın Büyükelçisi değildi. Hedef çok daha güçlü bir şekilde Türkiye ve Rusya ilişkileriydi” dedi.
AK Parti Sözcüsü Yasin Aktay, AK Parti MKYK toplantısı sonrasında düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Terör tehdidi karşısında kimsenin güvende olmadığının altını çizen Aktay, “Uluslararası terörizm konusunda hiç kimse bugünün dünyasında güvende değil. Türkiye başka yerlere nazaran daha az güvenli veya başka yerler Türkiye’ye nazaran dana güvenli değil. Bugünün dünya uluslar arası terörizm konusunda ciddi bir tehdit altındadır. Bu tehdidi ele almak konunda samimiyetle eldeki bütün verileri paylaşarak, teröre karşı hiçbir standart farkı gözetmeksizin çifte standart gözetmeksizin, teröre karşı duyarlı olmak bu terörizm iyidir, başka terörizm kötüdür, bu bizim teröristimizdir, diğeri başkasının teröristidir diye bir ayrım yapmaksızın dürüstlükle teröre karşı çok net bir tavır koymamız gerektiğini çok net bir şekilde ortaya koyan gelişmelerdir bunlar” şeklinde konuştu.
“Türkiye 32 yıldır PKK terörüyle bir bedel ödüyor”
Türkiye ve dünyanın bir yol ayrımında olduğunu ifade eden Aktay, “Bu gelişmeler bizi de dünyayı da bir yol ayrımına getiriyor. Teröre ya hep birlikle olacağız, ayrım yapmaksızın ya da terörizm her yer de her an herkesi vurabiliyor. Bu konuda Türkiye herkesten daha fazla bedel ödüyor, Türkiye 32 yıldır PKK terörüyle bir bedel ödüyor. Türkiye terörün dayandığı sosyolojik zeminler varsa önce o zeminleri tedavi ederek o konuda bunun gerektirdiği siyasi reformlar varsa onların hepsini üstlendi ve başarıyla bir noktaya getirdi. Türkiye’de bugünkü terörizmin artık sosyolojik bir zemini yok. Daha farklı kaynaklardan beslenen yönlendirilen bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
“Hedeflenen Türkiye ve Rusya’nın arasının bozulması”
Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’a gerçekleştirilen saldırının hedefine ulaşamadığını dile getiren Aktay, şöyle konuştu:
“2 gün önce Türkiye Cumhuriyeti’nin Rusya Büyükelçisine yönelen saldırı dolayısıyla hedeflenen bir şey var. Terör neyi hedefliyorsa tam tersi gerçekleşti. Bu terör saldırıları karşısındaki en büyük tesellimiz. Neyi hedefliyorlarsa ta tersi bir durumla karşılaşıyorlar. Beşiktaş ve Kayseri saldırılarının akabinde başka bir şeyi hedeflediler. Ülkemizin bütün unsurlarının Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’siyle bir Türkiye’yi teşkil eden bütün unsurların birbirine daha fazla kenetlendiğini hep birlikte gördük. Aynı şey Rusya Federasyonu’na yönelen saldırıda da benzer bir manzara ile karşılaştık. Hedeflenen Türkiye ve Rusya’nın arasının bozulması, Türkiye-Rusya ilişkilerine bir saldırı düzenlemek. Hedef sadece Rusya’nın büyükelçisi değildi. Hedef çok daha güçlü bir şekilde Türkiye ve Rusya ilişkileriydi. Tam tersi bir durum oldu. Bu saldırı nedeniyle her iki ülke nasıl bir tehdit ve düşmanla iki ülkenin dostluğunu istemeyen bir takım güçlerin nasıl sinsi hareket edebildiklerini gördükleri için birbirlerine daha güçlü sarıldılar. Bu konuda gelişmelerin teröristleri yönlendiren mihrakların istedikleri gibi gelişmediğini gördük. Burada hayatını kaybeden, Türkiye’nin emaneti olan bir Büyükelçiye yöneltilen bu saldırıya hem Rusya halkına hem ailesine baş sağlığı diliyoruz. Bu konuda karşılaştığımız başka bir hadise, saldırıyı gerçekleştiren kişinin nasıl bir kılığa girmiş olduğu da bunun arkasında ilişkileri irdelediğimiz zaman kısa sürede bütün ilişkileri ortaya çıkmıştır.”
“FETÖ’nün eğitim kurumlarından geçmiş birisi olduğunu görmemiz bizi şaşırtmamıştır”
Suikastın failinin FETÖ bağlantılı olmasına şaşırmadıklarını kaydeden Aktay, “FETÖ’nün eğitim kurumlarından geçmiş birisi olduğunu görmemiz bizi şaşırtmamıştır. FETÖ’nün 40 yıl boyunca kılıktan kılığa girmiş bir bin bir surat olduğunu görünce teröristin eylem yaparken bir başka kılığa girme konusunda ortaya koymaya çalıştığı performans bizi şaşırtmamıştır. Dün itibariyle Moskova’da yapılması planlanan bir toplantı vardı. Halep ve Suriye’nin geleceği ile ilgili Türkiye ve Rusya arasında yapılması beklenen dışişleri bakanları seviyesinde görüşmeler vardı. Belki bunarlın ertelenmesi bekleniyordu ama ertelenmedi ve bu saldırının ortaya çıkardığı atmosfer içerisinde gerçekleşti ve mutabakat metne ulaşılmış bulunuyor. Suriye’nin geleceğinde en azından bu 3 ülkenin en aktif ülkeler olarak müdahil olarak ve Suriye’nin geleceğine karar veren ülkeler olarak” dedi.
“38 bine yakın insan kısa bir süre içinde Halep’ten tahliye edilmiş durumda”
Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermesini arzu ettiklerini söyleyen Aktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Arzu edilen şey Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermesi. Keşke Suriye’nin geleceğine ne Rusya ne İran hatta ne de Türkiye müdahil olmak zorunda kalmasa. Ne yazık ki Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermemesi için bütün dünya güçleri ittifak ermiş durumda. Bu acılardan daha fazlası telafi edilemeyecek durumda olanı Türkiye’nin bu süreç içinde etkili olması. Halep’te yaşanan bir insani trajedi var ve o insani trajedi konusunda ne yazık ki kimse oradaki insani durumla ilgili en ufak bir dert taşımıyor. Dert taşıdığını söyleyenlerin söyledikleri sözde kalıyor. Türkiye orada insani duruma odaklanmış olarak orada katliama maruz kalan çoluk çocuğun sivillerin tahliye edilmesi konusunda çok yoğun bir çaba sarf etti. Bugün geldiğimiz noktada 37 bin 500, 38 bine yakın insan kısa bir süre içinde Halep’ten tahliye edilmiş durumda. Tahliye edilenlerin yaralı olanları Türkiye’ye getirilmeye devam ediliyor. Türkiye insani olarak bu yükü ortadan kaldırmış durumda.”
Kaynak: İHA
“Türkiye 32 yıldır PKK terörüyle bir bedel ödüyor”
Türkiye ve dünyanın bir yol ayrımında olduğunu ifade eden Aktay, “Bu gelişmeler bizi de dünyayı da bir yol ayrımına getiriyor. Teröre ya hep birlikle olacağız, ayrım yapmaksızın ya da terörizm her yer de her an herkesi vurabiliyor. Bu konuda Türkiye herkesten daha fazla bedel ödüyor, Türkiye 32 yıldır PKK terörüyle bir bedel ödüyor. Türkiye terörün dayandığı sosyolojik zeminler varsa önce o zeminleri tedavi ederek o konuda bunun gerektirdiği siyasi reformlar varsa onların hepsini üstlendi ve başarıyla bir noktaya getirdi. Türkiye’de bugünkü terörizmin artık sosyolojik bir zemini yok. Daha farklı kaynaklardan beslenen yönlendirilen bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
“Hedeflenen Türkiye ve Rusya’nın arasının bozulması”
Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’a gerçekleştirilen saldırının hedefine ulaşamadığını dile getiren Aktay, şöyle konuştu:
“2 gün önce Türkiye Cumhuriyeti’nin Rusya Büyükelçisine yönelen saldırı dolayısıyla hedeflenen bir şey var. Terör neyi hedefliyorsa tam tersi gerçekleşti. Bu terör saldırıları karşısındaki en büyük tesellimiz. Neyi hedefliyorlarsa ta tersi bir durumla karşılaşıyorlar. Beşiktaş ve Kayseri saldırılarının akabinde başka bir şeyi hedeflediler. Ülkemizin bütün unsurlarının Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’siyle bir Türkiye’yi teşkil eden bütün unsurların birbirine daha fazla kenetlendiğini hep birlikte gördük. Aynı şey Rusya Federasyonu’na yönelen saldırıda da benzer bir manzara ile karşılaştık. Hedeflenen Türkiye ve Rusya’nın arasının bozulması, Türkiye-Rusya ilişkilerine bir saldırı düzenlemek. Hedef sadece Rusya’nın büyükelçisi değildi. Hedef çok daha güçlü bir şekilde Türkiye ve Rusya ilişkileriydi. Tam tersi bir durum oldu. Bu saldırı nedeniyle her iki ülke nasıl bir tehdit ve düşmanla iki ülkenin dostluğunu istemeyen bir takım güçlerin nasıl sinsi hareket edebildiklerini gördükleri için birbirlerine daha güçlü sarıldılar. Bu konuda gelişmelerin teröristleri yönlendiren mihrakların istedikleri gibi gelişmediğini gördük. Burada hayatını kaybeden, Türkiye’nin emaneti olan bir Büyükelçiye yöneltilen bu saldırıya hem Rusya halkına hem ailesine baş sağlığı diliyoruz. Bu konuda karşılaştığımız başka bir hadise, saldırıyı gerçekleştiren kişinin nasıl bir kılığa girmiş olduğu da bunun arkasında ilişkileri irdelediğimiz zaman kısa sürede bütün ilişkileri ortaya çıkmıştır.”
“FETÖ’nün eğitim kurumlarından geçmiş birisi olduğunu görmemiz bizi şaşırtmamıştır”
Suikastın failinin FETÖ bağlantılı olmasına şaşırmadıklarını kaydeden Aktay, “FETÖ’nün eğitim kurumlarından geçmiş birisi olduğunu görmemiz bizi şaşırtmamıştır. FETÖ’nün 40 yıl boyunca kılıktan kılığa girmiş bir bin bir surat olduğunu görünce teröristin eylem yaparken bir başka kılığa girme konusunda ortaya koymaya çalıştığı performans bizi şaşırtmamıştır. Dün itibariyle Moskova’da yapılması planlanan bir toplantı vardı. Halep ve Suriye’nin geleceği ile ilgili Türkiye ve Rusya arasında yapılması beklenen dışişleri bakanları seviyesinde görüşmeler vardı. Belki bunarlın ertelenmesi bekleniyordu ama ertelenmedi ve bu saldırının ortaya çıkardığı atmosfer içerisinde gerçekleşti ve mutabakat metne ulaşılmış bulunuyor. Suriye’nin geleceğinde en azından bu 3 ülkenin en aktif ülkeler olarak müdahil olarak ve Suriye’nin geleceğine karar veren ülkeler olarak” dedi.
“38 bine yakın insan kısa bir süre içinde Halep’ten tahliye edilmiş durumda”
Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermesini arzu ettiklerini söyleyen Aktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Arzu edilen şey Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermesi. Keşke Suriye’nin geleceğine ne Rusya ne İran hatta ne de Türkiye müdahil olmak zorunda kalmasa. Ne yazık ki Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermemesi için bütün dünya güçleri ittifak ermiş durumda. Bu acılardan daha fazlası telafi edilemeyecek durumda olanı Türkiye’nin bu süreç içinde etkili olması. Halep’te yaşanan bir insani trajedi var ve o insani trajedi konusunda ne yazık ki kimse oradaki insani durumla ilgili en ufak bir dert taşımıyor. Dert taşıdığını söyleyenlerin söyledikleri sözde kalıyor. Türkiye orada insani duruma odaklanmış olarak orada katliama maruz kalan çoluk çocuğun sivillerin tahliye edilmesi konusunda çok yoğun bir çaba sarf etti. Bugün geldiğimiz noktada 37 bin 500, 38 bine yakın insan kısa bir süre içinde Halep’ten tahliye edilmiş durumda. Tahliye edilenlerin yaralı olanları Türkiye’ye getirilmeye devam ediliyor. Türkiye insani olarak bu yükü ortadan kaldırmış durumda.”