HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Açıklaması
Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Şuanda yürüyen tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla yürürlükte olan 40 yamalı anayasaya 41’inci yama yapılacak. Yani yeniden yeni bir anayasa yazımı değil, mevcut anayasa üzerinden sadece hükümet sistemiyle ilgili maddelerde bir değişiklik bir uyarlama yapılacak” dedi.
Çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Bingöl’e gelen HÜDA-PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, basın mensuplarıyla bir araya geldi. Burada yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarına yönelik açıklamada bulunan Yapıcıoğlu, halkın büyük bir çoğunluğunun yeni anayasa istediğini söyledi.
Yapıcıoğlu, “Bizim tespitlerimize göre halkın talebi tamamen yeni bir anayasa değişikliğidir. Şuandaki anayasa, 1982 anayasasıdır ve bu anayasa 1980 askeri cuntasının dipçik zoruyla halka dayattığı bir anayasadır. Bu anayasa 1982 tarihinden itibaren yürürlükte ve 40 yamalı bohçaya dönüşerek, defalarca değişikliğe uğramıştır. Şuanda yürüyen tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla bu 40 yamalı bohçaya 41’inci yama yapılacak. Yani yeniden yeni bir anayasa yazımı değil, mevcut anayasa üzerinden sadece hükümet sistemiyle ilgili maddelerde bir değişiklik bir uyarlama yapılacak. Öbür yandan ana muhalefet partisi bu bir rejim değişikliğidir diyerek, anayasa değişikliğine karşı çıkacağını söylüyor. Keşke öyle olsa fakat sadece bir hükümet sistemi değişecek ve anayasada halkın yüzde 80’ninden fazlasının şiddetle karşı çıktığı hususlar anayasada kalmaya devam edecek” diye konuştu.
ABD’deki başkanlık seçimi
Konuşmasında ABD’nin başkanlık seçimine de değinen Yapıcıoğlu, baştanbaşa kan ağlayan bir İslam coğrafyası varken, dünyanın Amerika’daki başkanlık sistemini konuştuğunu söyledi.
Yapıcıoğlu, “Trump kazansa ne olacak, Clinton kazanmış olsaydı ne değişecekti? Herkesin şunu net bir şekilde anlaması gerekir ki Amerika’daki seçim sonuçlarının bugün sömürülmekte olan, bugün katliamlara maruz kalan, bugün yeraltı ve yerüstü zenginlikleri sömürüldükleri için açlıkla pençeleşen halklar için hiçbir şey değişmeyecektir. Vahşi kapitalist sistemin dümeninde kim olursa veya görünürdeki dümende kim olursa olsun, bu mazlum coğrafyalar için bu sömürülen insanlar için hiçbir değişiklik olmayacaktır” İfadelerini kullandı.
HDP’li vekillerin tutuklanması
Yapılan açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Yapıcıoğlu, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve bazı milletvekillerinin tutuklanmasını da değerlendirerek, “Bunun sonucunun buraya varacağını bir hukukçu olan HDP Genel Başkanı Demirtaş gayet net bilmekteydi veya bilmeliydi. Çağrılara rağmen gitmediği için zorla götürüleceği veya yakalanma müzakeresi düzenleneceği veya ifadesinin alınması için tutuklanabileceğini en iyi bilen birisidir” dedi.
“Vatandaşların talepleri dinlenmeli”
Hükümetin, Kürt sorununun çözümü noktasında kanaat önderlerinden oluşan 380 kişilik liste çıkardığı yönünde ulusal basına yansıyan iddialarını değerlendiren Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:
“Biz diyoruz ki PKK mevcut bir sorunun sonucudur, sebebi değildir. Bir diğer nokta eğer devlet olarak bu meseleyi gerçekten çözmek istiyorsanız PKK meselesini ayrı, Kürt halkının taleplerini ayrı değerlendirmek zorundasınız. Eğer siz elinde silah bulunan ve terör örgütü dediğiniz ‘ben silahlı bir şekilde polis ve askeri yöntemlerle mücadele edeceğim’ dediğiniz bir kesimi Kürtlerin sözcüsü diye karşısına oturtup onlarla konuşursanız sizin varacağınız yer budur işte. Gelinen noktada eğer bu iki sorunu birbirinden ayırarak, vatandaşların taleplerini dinleyip, ona göre karşılayabileceklerini karşılayacaklarını söylüyorlarsa bu doğru bir metottur.”
Kaynak: İHA
Yapıcıoğlu, “Bizim tespitlerimize göre halkın talebi tamamen yeni bir anayasa değişikliğidir. Şuandaki anayasa, 1982 anayasasıdır ve bu anayasa 1980 askeri cuntasının dipçik zoruyla halka dayattığı bir anayasadır. Bu anayasa 1982 tarihinden itibaren yürürlükte ve 40 yamalı bohçaya dönüşerek, defalarca değişikliğe uğramıştır. Şuanda yürüyen tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla bu 40 yamalı bohçaya 41’inci yama yapılacak. Yani yeniden yeni bir anayasa yazımı değil, mevcut anayasa üzerinden sadece hükümet sistemiyle ilgili maddelerde bir değişiklik bir uyarlama yapılacak. Öbür yandan ana muhalefet partisi bu bir rejim değişikliğidir diyerek, anayasa değişikliğine karşı çıkacağını söylüyor. Keşke öyle olsa fakat sadece bir hükümet sistemi değişecek ve anayasada halkın yüzde 80’ninden fazlasının şiddetle karşı çıktığı hususlar anayasada kalmaya devam edecek” diye konuştu.
ABD’deki başkanlık seçimi
Konuşmasında ABD’nin başkanlık seçimine de değinen Yapıcıoğlu, baştanbaşa kan ağlayan bir İslam coğrafyası varken, dünyanın Amerika’daki başkanlık sistemini konuştuğunu söyledi.
Yapıcıoğlu, “Trump kazansa ne olacak, Clinton kazanmış olsaydı ne değişecekti? Herkesin şunu net bir şekilde anlaması gerekir ki Amerika’daki seçim sonuçlarının bugün sömürülmekte olan, bugün katliamlara maruz kalan, bugün yeraltı ve yerüstü zenginlikleri sömürüldükleri için açlıkla pençeleşen halklar için hiçbir şey değişmeyecektir. Vahşi kapitalist sistemin dümeninde kim olursa veya görünürdeki dümende kim olursa olsun, bu mazlum coğrafyalar için bu sömürülen insanlar için hiçbir değişiklik olmayacaktır” İfadelerini kullandı.
HDP’li vekillerin tutuklanması
Yapılan açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Yapıcıoğlu, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve bazı milletvekillerinin tutuklanmasını da değerlendirerek, “Bunun sonucunun buraya varacağını bir hukukçu olan HDP Genel Başkanı Demirtaş gayet net bilmekteydi veya bilmeliydi. Çağrılara rağmen gitmediği için zorla götürüleceği veya yakalanma müzakeresi düzenleneceği veya ifadesinin alınması için tutuklanabileceğini en iyi bilen birisidir” dedi.
“Vatandaşların talepleri dinlenmeli”
Hükümetin, Kürt sorununun çözümü noktasında kanaat önderlerinden oluşan 380 kişilik liste çıkardığı yönünde ulusal basına yansıyan iddialarını değerlendiren Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:
“Biz diyoruz ki PKK mevcut bir sorunun sonucudur, sebebi değildir. Bir diğer nokta eğer devlet olarak bu meseleyi gerçekten çözmek istiyorsanız PKK meselesini ayrı, Kürt halkının taleplerini ayrı değerlendirmek zorundasınız. Eğer siz elinde silah bulunan ve terör örgütü dediğiniz ‘ben silahlı bir şekilde polis ve askeri yöntemlerle mücadele edeceğim’ dediğiniz bir kesimi Kürtlerin sözcüsü diye karşısına oturtup onlarla konuşursanız sizin varacağınız yer budur işte. Gelinen noktada eğer bu iki sorunu birbirinden ayırarak, vatandaşların taleplerini dinleyip, ona göre karşılayabileceklerini karşılayacaklarını söylüyorlarsa bu doğru bir metottur.”