Uzmanlardan 'Obezite Ameliyatı Kesin Çözüm Değil' Uyarısı
Beslenme ve Diyet Uzmanı Ömer Faruk Korkmaz, obezite ameliyatının kesin çözüm olmadığını, kişinin sağlıklı yaşama adım atabilmesi için iyi bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Doç. Dr. Serdar Kaçar’ın kliniğinde görevli Beslenme ve Diyet Uzmanı Ömer Faruk Korkmaz, obezite cerrahi diyetinin katı kurallar içerdiğini, bu kurallara uymayan hastaların kısa sürede eski kilosuna geri dönebileceğini söyledi.
Korkmaz, “Kişiler obezite ameliyatını garanti yol gibi görüyorlar. Aslında bu yöntem sadece hastaya sağlıklı bir yaşama adım atması için tanınan bir fırsat oluyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
Korkmaz, obezite ameliyatı olan kişilerin mide alanları daraldığından ve tokluk hormonu da midenin bir bölümüyle beraber alındığından diyet uygulamalarının çok daha kolay olduğunu ifade ederek, "Ameliyat olmayanlar, obezite cerrahisi diyetini uygulayarak da kilo verebilirler. Ama bunu uygulamak onlar için çok zor olacaktır. Çünkü mide alanları çok geniş ve midede ghrelin denilen bir tokluk hormonu salgılanıyor. Obezite cerrahisi ile bu kısımlar çıkarıldığı için, fizyolojik olarak da açlık çekilmediği için diyet programına uyması çok daha kolay oluyor. Diyelim ki programa uymadı. Midesini alkolle ve çikolatayla doldurdu. Böylece aldığı kalori miktarı arttığı için kilo vermesi durabilir" dedi.
"Mide büyüklüğü açısından fark var"
Obezite cerrahisi olan hastaların çok katı bir diyet uygulamaları gerektiğini ve diyete uymadıkları takdirde sağlıklı yaşama fırsatını kaçıracaklarını ifade eden Korkmaz, “Normal bir kişiyle, obezite cerrahisi olan kişi arasında mide büyüklüğü açısından fark var. Obezite cerrahisi olan kişilerin mideleri ortalama bir küçük muz büyüklüğünde oluyor. Hacmi ortalama bir çay bardağı kadar olduğu için normal danışanlardan daha farklı bir yol izlemeleri gerekiyor. Onların hata yapma lüksü de bulunmuyor. Beslenme düzeni olarak kasları erimemesi için protein yönünden zengin beslenmeleri gerekiyor. Ameliyattan sonra ilk 15 gün sıvı, sonraki 15 gün bebek maması kıvamındaki besinlerle, sonraki süreçte ise katı besinlerle beslenmeleri gerekiyor. Bu süreçte hiç hata yapmadan ilerlemeleri lazım ki, mideyi yeniden genişletmesinler. Midenin tekrar deforme olmamasına dikkat etmeleri gerekiyor. Diğer bir önemli nokta ise, besinleri yavaş yavaş, minik lokmalarla mideye koymaları gerekiyor” diye konuştu.
Korkmaz, şöyle devam etti:
"Obezite cerrahının bir diyetisyenle çalışarak menü hazırlaması, hasta için çok daha sağlıklı ve kolay bir yol oluşturulmasını sağlıyor. Kişi, ölçümlerde diyetisyenle konuştuğunda aklında kalan tüm sorulara yanıt alabiliyor. Profesyonel bir destek almış oluyor. Danışanlar daha mutlu oluyor. Ben burada operasyon sonrası hastalara beslenmeyi olabildiğince basit anlatmaya çalışıyorum. Günün her saatinde hastaların sorularını cevaplıyor ve yanlarında oluyorum. Onların yaşam tarzlarına göre menüler geliştirip bu süreci kolaylaştırıyorum."
Kaynak: İHA
Korkmaz, “Kişiler obezite ameliyatını garanti yol gibi görüyorlar. Aslında bu yöntem sadece hastaya sağlıklı bir yaşama adım atması için tanınan bir fırsat oluyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
Korkmaz, obezite ameliyatı olan kişilerin mide alanları daraldığından ve tokluk hormonu da midenin bir bölümüyle beraber alındığından diyet uygulamalarının çok daha kolay olduğunu ifade ederek, "Ameliyat olmayanlar, obezite cerrahisi diyetini uygulayarak da kilo verebilirler. Ama bunu uygulamak onlar için çok zor olacaktır. Çünkü mide alanları çok geniş ve midede ghrelin denilen bir tokluk hormonu salgılanıyor. Obezite cerrahisi ile bu kısımlar çıkarıldığı için, fizyolojik olarak da açlık çekilmediği için diyet programına uyması çok daha kolay oluyor. Diyelim ki programa uymadı. Midesini alkolle ve çikolatayla doldurdu. Böylece aldığı kalori miktarı arttığı için kilo vermesi durabilir" dedi.
"Mide büyüklüğü açısından fark var"
Obezite cerrahisi olan hastaların çok katı bir diyet uygulamaları gerektiğini ve diyete uymadıkları takdirde sağlıklı yaşama fırsatını kaçıracaklarını ifade eden Korkmaz, “Normal bir kişiyle, obezite cerrahisi olan kişi arasında mide büyüklüğü açısından fark var. Obezite cerrahisi olan kişilerin mideleri ortalama bir küçük muz büyüklüğünde oluyor. Hacmi ortalama bir çay bardağı kadar olduğu için normal danışanlardan daha farklı bir yol izlemeleri gerekiyor. Onların hata yapma lüksü de bulunmuyor. Beslenme düzeni olarak kasları erimemesi için protein yönünden zengin beslenmeleri gerekiyor. Ameliyattan sonra ilk 15 gün sıvı, sonraki 15 gün bebek maması kıvamındaki besinlerle, sonraki süreçte ise katı besinlerle beslenmeleri gerekiyor. Bu süreçte hiç hata yapmadan ilerlemeleri lazım ki, mideyi yeniden genişletmesinler. Midenin tekrar deforme olmamasına dikkat etmeleri gerekiyor. Diğer bir önemli nokta ise, besinleri yavaş yavaş, minik lokmalarla mideye koymaları gerekiyor” diye konuştu.
Korkmaz, şöyle devam etti:
"Obezite cerrahının bir diyetisyenle çalışarak menü hazırlaması, hasta için çok daha sağlıklı ve kolay bir yol oluşturulmasını sağlıyor. Kişi, ölçümlerde diyetisyenle konuştuğunda aklında kalan tüm sorulara yanıt alabiliyor. Profesyonel bir destek almış oluyor. Danışanlar daha mutlu oluyor. Ben burada operasyon sonrası hastalara beslenmeyi olabildiğince basit anlatmaya çalışıyorum. Günün her saatinde hastaların sorularını cevaplıyor ve yanlarında oluyorum. Onların yaşam tarzlarına göre menüler geliştirip bu süreci kolaylaştırıyorum."