Kış Aylarında Bu Üç Yiyecekle Kansere Duvar Örülüyor
İstanbul Rumeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Özyaral, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte tezgâhlara inen beyaz lahana, nohut ve sumağın kanser hücrelerine karşı büyük bir duvar ördüğünü söyledi.
Özellikle beslenme alışkanlıkları kansere karşı çok önemli bir yer tutuyor.
“Bağışıklık sistemimiz güçleniyor ve hücrelerin DNA yapısı korunuyor”
Kansere karşı verilen savaşın bir ömür sürmesi gerektiğini söyleyen Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Özyaral bu yüzden beslenmenin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Doğduğumuz andan tutun da dünyadan göçüp gidene kadar yapmamız gereken en önemli şeylerden bir tanesi kanserle savaşmak olmalı. Bu yüzden doğru beslenmeli,spor yapmalı ve sağlıklı bir ortamla birlikte yaşam kalitemizi arttırmalıyız. Şimdi kış geliyor.Bu aylar en çok konuştuğumuz konu ise, meme kanseri. Bu yüzden de doğal beslenmeliyiz ve doğadan faydalanmalıyız. İlaçlar bize ancak tedavide destek olabilir. Hastalıklar ortaya çıkmadan doğal yollarla beslenmeli ve bağışıklık sistemimizi güçlendirerek kansere karşı bir duvar örmeliyiz. Dolayısıyla mevsim meyvelerinden ve sebzelerinden yararlanmalıyız. Beyaz lahana, nohut ve sumak bunlardan üç tanesi. Özellikle bu üçü bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor ve hücrelerin içinde bulunan DNA yapısını koruyor. Beyaz lahanayı haftada bir, nohutu da haftada iki kez yemeliyiz. Sumağı ise bütün yemeklere katabiliriz. Fakat beyaz lahanayı detoks olarak tüketmekle karıştırmayalım. Bu tip şeyler sadece doktor kontrolünde yapılmalıdır. Bunun dışında lahanadan salata yapabilir, çiğ ya da hafif haşlanmış, zeytinyağlı ve bol kırmızıbiberle tüketebiliriz. Nohutun da meme kanserine karşı kadınlarda son derece etkin koruyucu bir özelliği var. Sumağı ise bu sebzelerle birlikte kullanabildiğimiz gibi aynı zamanda ayrı olarak kaynatıp suyunda yemek yapılabilir ya da çayını içebiliriz. Bu üç gıdanın da en önemli ortak özelliği hücredeki DNA yapısını korumasıdır. Aynı zamanda da kanser hücrelerinin gelişmesini engelliyorlar. Yani kansere karşı duvar örülüyor.Dolayısıyla hazır bu sebzelerin tam mevsimi iken soframızdan eksik etmememiz gerekir” dedi
“Kanser hastaları kulaktan dolma bilgilerle değil hekim tavsiyesinde beslenmeliler”
Kanser olduktan sonra beslenme ile ilgili kulaktan dolma bilgilere uyulmaması gerektiğini ve sadece hekim tavsiyesinde beslenmeye yön verilmesine dikkat çeken Doç. Dr. Oğuz Özyaral uyarılarına şöyle devam etti; “Kanser olduktan sonra hekimin tavsiyeleri doğrultusunda beslenmemize yön vermeliyiz. Çünkü burada artık tedavi edici unsur ortaya çıkar. Tedavi edici unsurda hekimimiz ne diyorsa biz öyle beslenmeliyiz. Yani kulaktan dolma bilgilerle ‘ben duydum şu kansere çok iyi geliyor’ gibi şeylere kesinlikle uymamalıyız. Sağlıklı bireye iyi gelen faydalı bir yiyecek, kanser hastasına iyi gelmeyebilir hatta zarar verme olasılığı bile var. Bu yüzden kesinlikle doktorların dediklerinden dışarı çıkmamamız gerekiyor. Fakat kanserden önce beslenme ile korunmamızın birçok yolu var. Bu yolları izleyerek kanserden uzak durabiliriz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Kaynak: İHA
“Bağışıklık sistemimiz güçleniyor ve hücrelerin DNA yapısı korunuyor”
Kansere karşı verilen savaşın bir ömür sürmesi gerektiğini söyleyen Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Özyaral bu yüzden beslenmenin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Doğduğumuz andan tutun da dünyadan göçüp gidene kadar yapmamız gereken en önemli şeylerden bir tanesi kanserle savaşmak olmalı. Bu yüzden doğru beslenmeli,spor yapmalı ve sağlıklı bir ortamla birlikte yaşam kalitemizi arttırmalıyız. Şimdi kış geliyor.Bu aylar en çok konuştuğumuz konu ise, meme kanseri. Bu yüzden de doğal beslenmeliyiz ve doğadan faydalanmalıyız. İlaçlar bize ancak tedavide destek olabilir. Hastalıklar ortaya çıkmadan doğal yollarla beslenmeli ve bağışıklık sistemimizi güçlendirerek kansere karşı bir duvar örmeliyiz. Dolayısıyla mevsim meyvelerinden ve sebzelerinden yararlanmalıyız. Beyaz lahana, nohut ve sumak bunlardan üç tanesi. Özellikle bu üçü bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor ve hücrelerin içinde bulunan DNA yapısını koruyor. Beyaz lahanayı haftada bir, nohutu da haftada iki kez yemeliyiz. Sumağı ise bütün yemeklere katabiliriz. Fakat beyaz lahanayı detoks olarak tüketmekle karıştırmayalım. Bu tip şeyler sadece doktor kontrolünde yapılmalıdır. Bunun dışında lahanadan salata yapabilir, çiğ ya da hafif haşlanmış, zeytinyağlı ve bol kırmızıbiberle tüketebiliriz. Nohutun da meme kanserine karşı kadınlarda son derece etkin koruyucu bir özelliği var. Sumağı ise bu sebzelerle birlikte kullanabildiğimiz gibi aynı zamanda ayrı olarak kaynatıp suyunda yemek yapılabilir ya da çayını içebiliriz. Bu üç gıdanın da en önemli ortak özelliği hücredeki DNA yapısını korumasıdır. Aynı zamanda da kanser hücrelerinin gelişmesini engelliyorlar. Yani kansere karşı duvar örülüyor.Dolayısıyla hazır bu sebzelerin tam mevsimi iken soframızdan eksik etmememiz gerekir” dedi
“Kanser hastaları kulaktan dolma bilgilerle değil hekim tavsiyesinde beslenmeliler”
Kanser olduktan sonra beslenme ile ilgili kulaktan dolma bilgilere uyulmaması gerektiğini ve sadece hekim tavsiyesinde beslenmeye yön verilmesine dikkat çeken Doç. Dr. Oğuz Özyaral uyarılarına şöyle devam etti; “Kanser olduktan sonra hekimin tavsiyeleri doğrultusunda beslenmemize yön vermeliyiz. Çünkü burada artık tedavi edici unsur ortaya çıkar. Tedavi edici unsurda hekimimiz ne diyorsa biz öyle beslenmeliyiz. Yani kulaktan dolma bilgilerle ‘ben duydum şu kansere çok iyi geliyor’ gibi şeylere kesinlikle uymamalıyız. Sağlıklı bireye iyi gelen faydalı bir yiyecek, kanser hastasına iyi gelmeyebilir hatta zarar verme olasılığı bile var. Bu yüzden kesinlikle doktorların dediklerinden dışarı çıkmamamız gerekiyor. Fakat kanserden önce beslenme ile korunmamızın birçok yolu var. Bu yolları izleyerek kanserden uzak durabiliriz” diyerek sözlerini sonlandırdı.