'Kürt Kökenli Vatandaşlarımız Da Bilsin...'

Başbakan Binali Yıldırım, "Kürt kökenli vatandaşlarımız da bilsin, Kürt sorunu yok. Kürtlerin terör örgütü PKK sorunu var. FETÖ’cüler dersini aldı şimdi de BETÖ’cüler, bölücü terör örgütü dersini almaya devam ediyor" dedi.

'Kürt Kökenli Vatandaşlarımız Da Bilsin...'
Başbakan Binali Yıldırım Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) gerçekleştirilen 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’nda konuştu.

Toplantıda şuana kadar 45 ilden, ilçeden ticaret odası, sanayi odası başkanlarının görüşlerini ifade ettiğini belirten Başbakan Yıldırım, "Sorunları dile getirdiler. Bunların tamamını büyük bir titizlikle bakan arkadaşlarımızla beraber not ettik. Hepsine tabiatıyla çözüm bulmak ülkemizin, milletimizin muasır medeniyetler yolculuğunda en önemli paydaşlarından biri olan siz sanayi ve ticaret erbabının yolunu aydınlatmak 65. Hükümet olarak bizim en önemli görevlerimizden biridir" diye konuştu.



"15 TEMMUZ GECESİ, TÜRKİYE İÇİN İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞIDIR, İKİNCİ KURTULUŞ MÜCADELESİDİR"

Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Her şeyi biz biliriz yaparıza kapılmadan memleketin bütün paydaşlarını, her alandaki sivil toplum kuruluşlarını işin içine dahil etmek suretiyle vatandaşımızın, milletimizin beklediği en ideal çözümü üretmeye çalıştık. Hepimiz beraber yaşadık. 15 Temmuz gecesi, Türkiye için ikinci kurtuluş savaşıdır, ikinci kurtuluş mücadelesidir. Bu mücadeleyi yüzümüzün akıyla, milletçe kazanmış olmanın haklı gururunu ve bahtiyarlığını yaşıyoruz. O gece herkes meydanlardaydı. Türkiyenin en büyük sivil toplum kuruluşu TOBB Başkanı, bütün üyeleri, yurdun her köşesinde demokrasiden, milli iradeden yana net tavır koymak suretiyle darbe girişimine kalkan hainlere en güzel cevabı verdiniz, hepinize teşekkür ediyorum. Ülkemizi darbecilere bırakmayan, bu uğurda canlarını veren bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz, gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Ülkenin birliği ve bütünlüğü için canını siper ederek mücadele eden sınır boylarında, Doğu Güneydoğu Türkiye’nin her köşesinde bütün güvenlik güçlerimize, korucularımıza, askerimize, polisimize Allah yar ve yardımcıları olsun. Bu uğurda şehit olan kardeşlerimizi de rahmetle anıyoruz."

"BÖLGEDEKİ SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ İÇİN TÜRKİYE OLARAK EN AKTİF BİR ŞEKİLDE ÇABALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ"

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya itibariyle tarih boyunca sürekli herkesin gözünün üzerinde olduğu bir yer olduğunu söyleyen Yıldırım, "Bunun sebebi Türkiye’nin doğu ile batı medeniyetleri arasında bir geçiş bölgesinde olması. Türkiye sadece bulunduğu bölgede milletinin, ülkesinin geleceğini inşa etmekte kalmıyor, farklı medeniyetleri de barış içinde, birlikte yaşamasını sağlayan görevi de ifa ediyor. Etrafımızda çok ciddi istikrarsızlıklar var. Suriye, Irak ve bütün Ortadoğu’ da Karadeniz’in kuzeyinde yaşanan bu istikrarsızlıkların en başta etkilenen ülkesi Türkiye’dir. Türkiye son 6 yıldır bunun bedelini ödüyor birçok bakımdan bunun bedelini ödüyor. Mülteciler ilk önce canlarını kurtarmak için Türkiye’nin yolunu tutuyor. Biz kapımıza geleni geri çeviremeyiz. Bütün kardeşlerimizi, yerlerini yurtlarını terk eden insanları bağrımıza bastık, ekmeğimizi paylaştık. Biz bize yakışanı yaptık. Bölgedeki sorunları çözülmesi için Türkiye olarak en aktif bir şekilde çabalarımızı sürdürüyoruz. Suriye’de bu anlamsız savaşın sona ermesi, daha fazla masum insanın hayatını kaybetmemesi için bölgedeki paydaşlarla yakın temaslarımız devam ediyor. Türkiye sadece bölücü terörle uğraşmıyor. Türkiye aynı zamanda güney sınırlarımızdan sızarak, ülkemizde intihar eylemleri gerçekleştiren DEAŞ terör örgütüyle de amansız mücadele veriyor" ifadelerini kullandı.

"RUSYA, AMERİKA, İRAN’LA AKTİF OLARAK GÖRÜŞMELERİMİZ DEVAM EDİYOR"

Bir süre önce Fırat Kalkanı Operasyonu başlattıklarını hatırlatan Yıldırım, "Bu operasyonun amacı Türkiye’nin hudutlarının, güvenliğini sağlamak bölgede yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini teminat altına almaktır. Bugüne kadar yaklaşık bin kilometrekarelik bir alan terör unsurlarından tamamen temizlenmiş ve buraya asli unsuru olan Suriyeli mülteciler dönerek yerleşmeye başlamıştır. Cerablus daha önce 200 sivil yaşarken bugün 2 bin 500 sivil yaşamaya başlamış, okullar açılmış, elektrikler verilmiş, sağlık hizmetleri temin edilmiştir. Biz aslında Suriye’nin normale dönmesi için işin bir yerinden başlamış bulunuyoruz. Diğer ülkelerinde aynı şekilde, terör gruplarını ortadan kaldırarak Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde, bütün etnik yapıların birlikte yaşayacağı ve herkesin temsil edeceği bir yönetime kavuşması için gerekli sorumluluğu yerine getirmesini bekliyoruz. Bu konuda Rusya, Amerika, İran’la aktif olarak görüşmelerimiz devam ediyor" açıklamasında bulundu.

"TÜRK VARLIĞI ORADA KALMAYA DEVAM EDECEK"

"Operasyonun yaklaştığı bugünlerde Irak hükümetinden anlaşılmaz bir tepki geldiğini görüyoruz" diyen Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Son günlerde Musul’un DEAŞ’tan temizlenmesi diye bir konu var. ABD bir faaliyet içerisinde. Bu ay içerisinde böyle bir operasyonun Irak Merkezi Hükümeti ve bölgedeki aşiretlerden oluşan milis gücüyle yapma amacında. Böyle çalışması mevcut. Bu konuda Türkiye’nin hassasiyeti malum. Musul’da 2 milyon insan yaşıyor. Bu DEAŞ bir günde işgal etti, bu insanlar yerlerinden yurtarından oldu. DEAŞ’ın temizlenmesi lazım buna hiç şüphe yok. Bizim Başika’da bulunan birliğimiz, askerimiz unsurumuz uzun zamandan beri oradaki DEAŞ unsurlarının temizlenmesi için bir yandan mücadele ediyor, bir yandan o bölgedeki bölgenin gerçek sahiplerinin eğitilmesi için bir faaliyet gösteriyor. Tüm bunlar yapılırken bu operasyonun yaklaştığı bugünlerde Irak hükümetinden anlaşılmaz bir tepki geldiğini görüyoruz. Irak’ta 63 ülkeden askeri unsur var. Yeni Zelanda’dan bile var. Türkiye ile 350 kilometreden fazla hududu olan ve 30-35 senedir ülkemizin başını ağrıtan PKK terör örgütünün barındığı Irak’ta, Irak merkezi yönetimi bugüne kadar tedbir almazken, 63 değişik ülkeden burada terörle DEAŞ’la mücadele adıyla askeri unsurlar bulunurken bütün bunları bir kenara bırakıp Türkiye’nin oradaki varlığına takılması abesle iştigaldir. Bunun hiçbir şekilde iyi niyetle izahı yoktur. Irak hükümeti Bağdat ne söylerse söylesin bölgedeki DEAŞ ile mücadele için bölgedeki demografik yapının zorla değiştirilmemesi için Türk varlığı orada kalmaya devam edecek. Bizim amacımız daha fazla insanlık dramı yaşanmaması, daha fazla kan akmaması ve bölgedeki oldu bittilerin önüne geçilmesidir. Tarihi derinliğiyle bölgede her zaman olmuş Türkiye hakkında, böyle ileri geri laflar etmek Irak hükümetinin haddi değildir."

"KAMUNUN VE DEVLETİN YAPACAĞI YATIRIMLARIN TUTARI 140 MİLYAR LİRAYI BULUYOR"

Bölücü terörle amansız bir mücadele olduğunu ifade eden Yıldırım, "Geçtiğimiz Temmuz ayından itibaren terörle mücadelede yeni bir safhaya geçtik. Önce çukur siyasetiyle şehirlerimiz ilçelerimiz işgal edildi. Nusaybin’in geldiği noktayı gördük. Bu bölgede çok büyük tahribatlar yaptı bölücü terör örgütü. Çok insan bundan zarar gördü. Hayatını kaybeden insanlarımız oldu. Şehit olan güvenlik güçlerimiz oldu. Bütün bunlar geride kaldı. Bu il ve ilçelerde muazzam bir yeniden imar faaliyetine başladık. İlçelerde konut yapımına başlandı yol yapımına başlandı alt yapı çalışmaları hızla başladı.

Yaralar süratle sarılıyor. Esnafların gecikmiş borçları tekrar yapılandırıldı. Yeniden işletme ihtiyacı olan krediler temin edildi. 1 yıl içerisinde en az 15 bin konut yapılacak. Önümüzdeki 4 yıl içinde yapılacak olan konut miktarı da bölgede 67 bini buluyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu cazibe merkezlerindeki toplam kamunun ve devletin yapacağı yatırımların tutarı 140 milyar lirayı buluyor. Bölgede geçtiğimiz 14 yılda çok büyük hamleler yaptık. 2002 yılında bugün cazibe merkezi yapmaya karar verdiğimiz yatırım ve destek hamlesini açıkladığımız 23 ilin ortalama kişi başına milli geliri 750-800 dolardı. 2016 başına geldiğimizde bu illerin ortalaması 5 bin 500 doları buldu. Türkiye’nin 3 bin 200 dolardan 9-10 bin dolarlara yaklaşık 3 kat büyümesi kıyaslandığında burada 8-9 kat oranında büyüme görüyoruz. Buradaki refahtaki farklılığı ortadan kaldıracak son 14 yılda büyük bir pozitif ayrımcılık yaptık. Neye rağmen yaptık? Amansızca terörle mücadeleye devam ederek yaptık. Bütün bu yapılanları bir ayda tarumar etti terör örgütü" değerlendirmesinde bulundu.

"FETO’CULAR DERSİNİ ALDI ŞİMDİ DE BETO’CULAR BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ DERSİNİ ALMAYA DEVAM EDİYOR"

Kürtlerin terör örgütü PKK sorunu olduğunu söyleyen Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu vardı. Kürtlerin sorunu Kürtlerin evini başına yıkmak mıdır? Kürtlerin sorunu çözmek onları evinden barkından etmek midir? Vatandaşlarım bilsin hepiniz bilin, Kürt kökenli vatandaşlarımızda bilsin Kürt sorunu yok. Kürtlerin terör örgütü PKK sorunu var. Bu sorunu bütün terör unsurlarının kökünü kazıyarak halledeceğiz. Milletle bunları aramızdan çıkaracağız. Bunlar ne Kürtleri temsil ediyor ne Türkleri temsil ediyor. Bunlar Kürde de Türk’e de zarar veriyor. Bu milletin, ülkenin ilerlemesini geciktiriyorlar. FETÖ’de BETÖ’de ikisi de aynı merkezden kumanda ediliyor. 15 Temmuz’da bunu gördük. Bunların iplerinin aynı yerde olduğunu gördük. Biri bırakıyor biri alıyor, maksat Türkiye’yi oyalamak hedeflerini geciktirmek. 15 Temmuz’da derslerini aldılar. FETO’cular dersini aldı şimdi de BETO’cular bölücü terör örgütü dersini almaya devam ediyor. Kırsalda, şehirde, her yerde güvenlik güçlerimiz ensesinde. Hedef Türkiye’yi artık terörle anılan ülke olmaktan çıkarmak. Yeter, terör mutlaka Türkiye’nin gündeminden en alt sıralara inecek. Başarılı bir operasyon yürüyor kırsalda, hudut boylarında bunların yuvalandığı yerleri biliyoruz yıllardır. 12 tane ana merkezle gece gündüz demeden cansiperhane bir şekilde polisimiz, askerimiz, korucularımız hepsi müthiş bir mücadele içindeler. Bu mücadeleyi millet kazanacak. Şuanda bölgede Allah’a şükür terörle mücadeledeki destek yüzde 90’lara ulaşmış durumda. Bu ne demektir, biz artık bunlardan bıktık usandık ne yapın yapın bunları temizleyin diyor millet. Biz de milletin dediğini yapmak mecburiyetindeyiz. Milletin dediğinin tersini yapanların nerede olduğunu görüyorsunuz."

"İstikrar olan yerde her şey olur" diyen Yıldırım, "Eğer Türkiye koalisyonla zayıf hükümetle 15 Temmuz’u yaşasaydı bugün bunların hiçbirini konuşamayacaktık. Ama sağlam iradeyle kuvvetli iktidarla, vatanını milletini seven, baş tacı ettiği Cumhurbaşkanıyla, milli iradenin seçtiği güçlü iktidarıyla 79 milyon kahraman halkıyla o gece destanlar yazdı, bütün dünyayı ters köşe yaptı. Bazı dost bildiklerimiz birbirlerini kucaklayıp tebrik ediyorlardı ‘bizim çocuklar başardı’ diye. Ama gün ağardığında mosmor oldular. Onlar bir şeyi hesap edemediler. Halkı ve hakkı hesaba katmayan hiçbir hesap, hiçbir işin başarılı olma şansı yok. O gece halkın gücü tankın gücünün üstüne çıkmıştır. Hesaplar altüst olmuştur. Böyle bir milletin ferdi olmaktan her birimiz ne kadar gurur duysak azdır" şeklinde konuştu.



"TEK TEK ELE ALIP GEREĞİNİ YAPACAĞIZ"

Ticaretin canlanması, talebin artması için tedbirler alınması gerektiğini belirten Yıldırım, "Geçtiğimiz günlerde bu tedbirlerden bazılarını aldık. İçerideki ticaretin canlanması için tüketici kredilerinin taksitlendirilmesi konusunda bazı kararlar aldık. Yaklaşık 15 milyar liralık piyasalarda canlanmayı sağlayacak tedbirler paketini yürürlüğe koyduk. Kredi sayısını 9’dan 12’ye yükseltilmesi, tüketici kredilerinde taksit sayısının 36’dan 48’e çıkarılması ay olarak konusunda bazı kararlar aldık. Piyasalarda canlanmayı sağlayacak paketi yürürlüğe koyduk. Tüketici kredilerinin 72 aya kadar yeniden yapılandırılması konularını karara bağladık. Dinlediğim arkadaşlarımın birçoğundan şu şikayeti aldım, bankaların ticaret erbabımıza, sanayicilerimize gerektiği kadar yardımcı olmadığı, yaşatmak yerine tökezleyenlere bir tekme de ben vurayım anlayışıyla davrandığını söylediniz. İki tane konu var. Bir tanesi bu FETÖ meselesi. FETÖ ile mücadelede iş alemi için bizim ölçümüz çok nettir. Biz şirketleri değil, sorumlu şahısları cezalandıracağız. Şirketin ne kabahati var. Bir sürü çalışanı var. İş aş evlerine ekmek götürüyorlar. Memleket ekonomisine katkı sağlıyorlar. Bizim şirketle alıp veremeyeceğimiz olmaz. Şirket çalışmaya devam eder. Şirket içinde bu terör örgütlerine mensup biri varsa tabi ki onları ayıklayıp şirketi temize çıkarmak bizim görevimiz. Bunun için mahkemeler her yerde kayyum atıyorlardı bu kayyumların uzmanlığı tartışılır hale geldik. Dedik ki bütün şirketler artık tek kayyum olacak o da TMSF olacak. Bu sizin talebinizdi bunu dikkate alarak böyle bir düzenleme yaptık. Birden bire halka açık şirketlerin değerleri artmaya başladı.

Türkiye bir hukuku devleti. Yasama, yargı, yürütme. Biz işin yürütme, icra tarafındayız. Yasama kendi işini yapacak, biz kendi işimizi yapacağız. Mecliste kendi işini yapacak ama vatandaşa hesabı veren biziz. Siyaset hesabı veriyor. Onlar yanlış yapıyorsa vatandaş onlara hesap sormaz. Hesabı bizden sorar. Onun için biz de bizden sorulacak hesabı önce onlardan soracağız. Eğer FETÖ ile mücadelede ortaya koyduğumuz standartların dışında esas ve usullerin dışında keyfi karar verenler varsa bunları da tek tek ele alıp gereğini yapacağız. Kamu yetkisi kullanan hiçbir kimsenin keyfi davranma hakkı yok. Her şey kuralla adaletle olacak. İntikam duygusuyla, duygusal boyutla olayları ele alırsak FETÖ ile mücadelede başarılı olamadığımız gibi yeni sorun alanları da açmış oluruz. Asla buna müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda mağduriyeti olanlar varsa, haksız uygulamalar varsa Başbakan Yardımcım Nurettin Canikli bu işte görevlidir. Diğer ilgili bakanlarla temas halinde bu konunun üzerine gideceğiz" dedi.



"İŞİMİZ BUNDAN SONRA DAHA FAZLA TAKİP"

Salı günü Orta Vadeli Planı açıkladıklarını hatırlatan Başbakan Yıldırım, "Orta Vadeli Plandan amacımız gelecek 3 yıla yönelik öngörülerimizi toplumla paylaşmaktır. Ey ahali, ey işadamları, ey sanayiciler, biz üç yıl içerisinde şunları şunları yapacağız. Bütçe değerlerimiz, büyüme şöyle olacak, enflasyon, istihdam işsizlik ilişkisi şu şekilde olacak diye açık açık kamuoyuna taahhüt veriyoruz. bizim bir anlamda ev ödevimiz. Eleştiriler her zaman gelebilir, geldi. Ama genelde Orta Vadeli Planın büyük bir oranda kabul gördüğüne şahit oldum. Biz öngörü ortaya koyuyoruz. Bir Orta Vadeli Plan büyümeyi öncelikli olarak ele alıyor. Daha fazla yatırım, daha fazla üretim, daha fazla istihdam. Gerçek ekonomiye daha fazla kaynak aktarmaya devam edeceğiz. Yatırımlarda kısıntıya gitmiyoruz. İkinci prensibimiz, yapısal değişim ve dönüşüm programını sürdüreceğiz. Reformlara devam edeceğiz. Uygulamadan kaynaklanan sorunlar teker teker çözülecek. Bütün anlatılanların yüzde 60-70’i uygulamalarla ilgili. Yasalar var, altyapı var ama uygulamaya gelince maalesef keyfilik yüzünden vatandaşımız, sanayicimiz zaman kaybediliyor, üzülüyor. Bunları da birlikte aşacağız. İnsanın olduğu yerde sorun var sorunları çözecek olan yine insan. Beraber çalışacağız. TOBB odalarımız ilgili bakanlarımız her bir konunun tek tek takipçisi olacak. Bizim asıl meselemiz uygulamadır. Düzenleme yeterince var. Uygulamaya gelince maalesef farklı farklı durumlar ortaya çıkıyor. Bundan da sektörümüz sizler zarar görüyorsunuz. İşimiz bundan sonra daha fazla takip. Sahada ne oluyor ne bitiyor. Bunları bütün bakanlarımız tek tek takip edecekler gereğini yapacaklar" ifadelerini kullandı.

"BENİM TOBB’DAN, SANAYİCİLERDEN ÖZELLİKLE BİR RİCAM VAR"

"Darbeyle uğraştık ama bir yandan boş durmadık" ifadesini kullanan Yıldırım, "Birçok düzenleme yaptık ekonomiyle ilgili. Reform niteliğinde düzenlemeler yaptık. Vergi barışı, kasa stok affı, borçların yeniden yapılanması, damga vergisinde basitleştirme, Türkiye varlık fonu, bireysel emeklilikte otomatik katılım, bunların her biri gelecek 10 yıl için Türkiye’nin kaderini değiştirecek işlerdir. Ne kadar çok üretirsek, ne kadar istihdamı artırırsak o kadar ülkemizi ileri taşımış oluruz. Türkiye zenginleştikçe Türkiye’nin her köşesinde refah arttıkça, artık terör daha az konuşulacak. İnsanların kaybedecekleri kazanacaklarından daha fazla olduğu zaman huzuru, istikrarı, güveni tercih eder. Bizim de amacımız bu. Yurdun her köşesine vatandaşlarımız her toprağımıza rahatça seyahat edecek, sağlık hizmetleri eksiksiz verilecek. Benim TOBB’dan, sanayicilerden özellikle bir ricam var. Cazibe merkezi olarak tanımladığımız 23 ilden oluşan bölgeye yönelik bir hamle başlatmanızı istiyorum. Bunu istiyorum. Hepimiz elimizi taşın altına koyacağız. El eli yıkar, el de döner yüzü yıkar diye bir tabir var. O bölgelerde mutlaka pozitif ayrımcılık yapacağız, karşılığını biz vereceğiz merak etmeyin. Ben burada lükse, israfa yönelik bir talebe rastlamadım. Hepsi kendi içinde tutarlı, ülkeye katma değer sağlayacak bölgeye daha fazla yatırım yapmayı temin edecek talepler. Bunlara karşı duyarsız olamayız. Türkiye’nin mutlak üstünlüğü yok, petrolü yok, doğalgazı yok mukayeseli üstünlüğümüz var. Üstünlüğümüz genç nüfusumuz beşeri kaynağımız. Bu bizim birçok ülkede olmayan gücümüz. Bu gücümüzü şimdi kullanma zamanı gelmiştir. Biz üzerimize düşen görevleri yapacağız" açıklamasında bulundu.

OSB’lerde meslek okulu açmak isteyenlere desteği verdiklerini söyleyen Yıldırım, "Yeter ki gençlerimize yatırım yapın. Gençlerimiz dağa çıkmaktan daha heyecan verici yerler olduğunu bilmeli. 4-5 civarında dağa çıkan genç vardı, 400 bile yok şu an. Onlara daha çok şans tanıyacaksınız ve biz de destek vereceğiz" dedi.

Exim Bank desteklerini 3 kat artırdıklarını kaydeden Yıldırım, Kalkınma Bankası üzerinden bütün işlerin finanse edileceğini anlattı.

Türkiye’nin, dünyanın en büyük havalimanını yaptığını, dünyanın da bunu gördüğünü aktaran Yıldırım, önceki gün Kanada’da Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün Genel Kurulu’nun yapıldığını ifade etti.

Türkiye’nin BM’ye üye 172 ülkeden 156’sının oyunu alarak konsey üyeliğine seçildiğini de bildiren Yıldırım, "Bu FETÖ’cülerin propagandalarına rağmen Türkiye, BM’ye üye 172 ülkenin 156’sının oyunu alarak en yüksek oyla seçilen ülke oldu" ifadelerini kullandı.

"FETÖ’CÜLER HİMMET PARALARINI OLUK OLUK LOBİ ŞİRKETLERİNE AKTARMAYA DEVAM EDİYOR"

"FETÖ’cüler himmet paralarını oluk oluk lobi şirketlerine, dışarıdaki yandaşlarına aktarmaya devam ediyor" diyen Binali Yıldırım, "Ama unutmasınlar hazırın ardı tez gelir. Suyu kestik, borudaki suyu kullanabildiğin kadar kullan. Ondan sonra ne yapacaksın bakalım? Hangi garip gurebayı aldatacaksın? ’Allah’ diyerek, ’kitap’ diyerek, ’cennet’ diyerek, bütün kutsallarımızı kullanarak bu insanları aldattınız, mağdur ettiniz. Bundan büyük alçaklık olur mu? Şimdi de kalkmışlar bin bir türlü tezviratlarla kafa karıştırıyorlar. ’Tekrar geleceğiz, bitmedi, etmedi, cennette buluşacağız, dayanın’ Allah ıslah etsin diyorum. Bu örgütte 3 yapı var. Bir, ibadet edenler, iki ticaret edenler, üç ihanet edenler. Birinci hedefimiz ihanet edenler. Onların canına okuyacağız, hiç kaçarı yok. Ticaret edenler eğer bu ticaretlerini milletin malını, çoluğunun çocuğunun rızkını eğer bu terör örgütüne aktarmışsa onlar da bunun hesabını kuruşuna kadar verecek, orada da af yok. Ama ibadet amaçlı bu yardımları yapanlar, arka plandaki tezgahtan haberi olmayan masum vatandaşlarımız ki bunlar büyük bir çoğunluğu oluşturuyor. Bunların bir günahı yok, onlarla alışverişimiz yok. Hiç endişelenmesinler, müsterih olsunlar. Bunların yaptığı en büyük kötülük, kutsallarımızı aşındırdılar. Bizim değerlerimizi, hepimizin üzerine titrediği değerlerimizi ortadan kaldırdılar. Bu konuda başından beri söylüyoruz, hata yapmamak, hiç hata yapmamak mümkün değil. Niye? Örgüt kapalı, kayıt dışı. Saydam değil. İlişkileri ancak araştırınca buluyorsunuz. Fakat dedik ki en az hatayla yapacağız, kılı kırk yaracağız, yaşla kurunun bir arada yanmasının önüne geçeceğiz. İntikamla değil, adaletle davranacağız. Bunların hepsini yapıyoruz. Ancak uygulamalarda görüyoruz ki, burada da dile getirildi, yanlışlar oluyor. Bunları düzeltmek de mümkün. Bunu da yapacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Moody’sin kararına değinen Yıldırım, "Bunlar notu düşürdü bizim göstergeler düzelmeye başladı.

Bundan güzel cevap olur mu? İhracat artıyor, enflasyon düşüyor, daha ne istiyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde Çin, Hindistan’ı çıkarın bu haliyle de birlikte en iyilerden. Ülkemiz her zaman zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır" dedi.



"İLÇE İLÇE, HAVZA HAVZA HEPSİ AYARLANDI. İNŞALLAH ÖNÜMÜZDEKİ YIL DA BUNU YÜRÜRLÜĞE KOYACAĞIZ"

Önemli olanın bölgesel olarak her zaman değerini koruyan ürünleri belirlemek olduğunu anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız bu konuyu çalışıyor. Çok güzel bir teşvik programı hazırladık. Tarım her şeye rağmen Türkiye için stratejik bir sektördür. Tarım bizim için stratejik olmaya devam edecek. Bu teşvikleri sokunca kısa sürede 15 milyar artıracak. Her şey her yerde ekilmeyecek. Ürünler hangi bölgede ekilecek buna karar verilecek. Hayvancılıkta esas olan kendi hayvan varlığımızı artırmak. Satın alıp kesmekle bu işin içinden çıkamayız. Başlangıçta ithal etmemiz gerekir. TİGEM’lerde buralarda hayvan varlığını artıracak sistemleri devreye sokacağız. Yılda iki sefer bir ekim mevsiminin başlangıcında, bir de hasat zamanı. İki kalemde ödeyeceğiz. Vatandaş da ne alacağını bilecek. Gidiyor yüksek faizle borç alıyor. Tefeciye gidiyor. Tohumluk için buğday alacak. Baba biz bu kadar çileyi neden çekiyoruz? Madem gidip buğday alacaksak bu iş ne? İrat masrafı konulmuyor. Tarımdaki problemimiz bu. Verimliliği arttıracağız, maliyetlerimizi düşüreceğiz, tarımlardaki ürünlerimizin katma değerlerini arttıracağız. Bunu nasıl yapacağımıza Bakanımız çalıştı. Kaynağı, nasıl uygulanacağı da belli. İlçe ilçe, havza havza hepsi ayarlandı. İnşallah önümüzdeki yıl da bunu yürürlüğe koyacağız. Şimdi çalışmak zamanı, üretmek zamanıdır. Unutmayın arkadaşlar kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırlıdır. Asıl marifet sınırlı kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçları karşılamaktır. Önceliklerimizi iyi belirleyeceğiz. Birbirini tamamlayan yatırımlara yol vereceğiz."

Konuşmasının sonunda Yıldırım, öğlen yemek arası olmadığını belirterek, "Sandviç verilecek. Tasarruf burada başladı" diye espri yaptı.

Kaynak: İHA