Sırrı Süreyya ağzındaki baklayı çıkardı
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın yanında bulunan iki hükümlünün Silivri'ye gönderilmesine ilişkin, "Öcalan üzerinde bir tecrit geliştirmek, onun can güvenliği ve sağlık koşulları hakkında kendi halkını ve örgütünü endişeye sevk etmek savaşa davetiye çıkarmaktır" dedi.
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın yanında bulunan iki hükümlünün Silivri'ye gönderilmesine ilişkin, 'Öcalan üzerinde bir tecrit geliştirmek, onun can güvenliği ve sağlık koşulları hakkında kendi halkını ve örgütünü endişeye sevk etmek savaşa davetiye çıkarmaktır' dedi.
HDP Grup Toplantı Salonu'nda 'İmralı Heyeti' olarak düzenlenen basın toplantısında konuşan Önder, Türkiye'de yapılan uygulamalara baktıkları zaman, 'telaşlı, gergin, kızgın ve ağzını açtığında nefret saçan hükümet gerçekliği olduğunu' savundu. Önder, Türkiye'nin en can yakıcı gündeminin barış ve eşitlik olduğunu belirterek, bunun bütün dünya için gündem olduğunu ifade etti.
Önder, şöyle devam etti:
'Bu ülkenin başbakanının sanırım, başbakan olma vasfı bütün bu olan biten gelişmelerden en az şeyi anlamasından dolayıdır. Bu ülkenin barışını dinamitlemek için yapılmayacak tek şey ne deseniz Sayın Öcalan üzerinden müzakere sürecinde mutabık kaldığımız sekretaryasının dağıtılması ve diyalog yollarının kapatılmasıdır, hadi ondan da vazgeçtik, sayın Öcalan'ın tekrar o hücre koşullarına geri döndürülmesidir derler.'
'HÜKÜMET ACİL AÇIKLAMA YAPMALI'
Önder, Silivri'ye gönderilen iki hükümlünün ailelerinin eşya gönderdikleri zaman nakilden haberlerinin olduğunu söyledi. Ailelerin ne olup bittiğinden ve can güvenliğinden endişe ettiğini ve avukatlarına ulaştıklarını vurgulayan Önder, iki hükümlü ile görüşmelerin ise engellendiğini ileri sürdü. Önder, kendilerinin de herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarını belirterek, 'Meclis başkanvekili ve heyet üyemiz Pervin Buldan, Adalet Bakanı ile ısrarla görüşmeye çalıştı bir gün telefonlarına çıkmadı, ikinci günün sonunda verdiği cevap ise 'rutin bir işlem' oldu' iddiasında bulundu.
'Barışın önderliğinin, barış mimarlığının tutulduğu bir yerde böylesine hayati bir yaptırım uygulanacak ve siz bakan olarak bizden işiteceksiniz. İmralı gibi bir yerde böyle bir rutine yer yoktur' diyen Önder, şöyle devam etti:
'Hükümetten ve başbakandan acil olarak bir açıklama beklediklerini söyledi. Çözüm Süreci başlamadan önce de aynı süreçlerin yaşandığını ve birçok yerde açlık grevlerinin başladığını ifade eden Önder, o dönemde dokunulmazlık dosyalarının tartışıldığını, açlık grevinin ise hükümeti müzakereye sevk ettiğini ileri sürdü. Önder, 'Öcalan üzerindeki koşulların kaldırılacağı sözünü aldıktan sonra ölüm oruçlarını bitirme noktasında inisiyatif aldık ve bitirdik.
SAVAŞA DAVETİYE ÇIKARMAKTIR
Öcalan üzerinde bir tecrit geliştirmek, onun can güvenliği ve sağlık koşulları hakkında kendi halkını ve örgütünü endişeye sevk etmek savaşa davetiye çıkarmaktır. Hükümet bu yanlıştan ve toplumsal maliyeti büyük olacak gelişmelerden korunmak için bir an önce durumu eski koşullarına getirmesi gerekmektedir. Öcalan üzerindeki tecrit, toplumsal barışımız ve ortak geleceğimizin arasına Marmara Denizi kadar hendek kazmış anlamına gelir.'
Önder, kazılan bu hendeğin daha sonra kapatılması için çok daha büyük emek ve çabayı gerektireceğini savundu. Önder, 'Hükümete çağrımız verdiğiniz sözlerin hakkını getirin. Yaşananlar artık Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü acil bir gündem olarak önümüze koymuş bulunmaktadır. Eğer siz yeni bir anayasa istiyorsanız, eski anayasanın ve ona bağlı yasaların yarattığı bu düşmanlaştırma zeminlerini ortadan kaldırmakla başlamalısınız' ifadesini kullandı.
Gazetecilerin, 'Öcalan'ın sekreteryasında kaç mahkum vardı. Bir de açlık grevine atıfta bulundunuz, yeni bir dalga mı başlayacak' sorusuna Önder, 'Biz insan canı ile ilgili hiçbir eylem biçiminin gündeme gelmesini istemiyiz ve çağrı yapmayız. Bir açlık grevi yapılacaksa bunu biz yaparız. Başka bir eylem biçimi geliştirilecekse bunu biz yaparız. Kaç kişi olduğu sorunuza cevap vermek isterdik ama 8 aydır tecrit var. Biz son bıraktığımızda 5 kişiydi' yanıtını verdi.
Bir gazetecinin, 'Öcalan'a tecrit savaşa davetiyedir açıklamanız oldu, bunu nasıl okumalıyız' sorusuna cevap veren Önder, terör örgütü KCK'nın yaptığı açıklamalara atıfta bulunarak, 'Ona dönük bir tecrit politikası geliştirmek hükümetin savaş politikası geliştirmektir. Biz bunu bir savaş sebebi sayarız gibi bir anlam çıkmasın ama bu hükümetin savaş çağrısı yapmasıdır. 50 cenaze orada bekliyor. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alevilerle ilgili açıklama yapacağınıza bunları görün' dedi.
Açıklamaya, TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de katıldı.
Kaynak: AA
HDP Grup Toplantı Salonu'nda 'İmralı Heyeti' olarak düzenlenen basın toplantısında konuşan Önder, Türkiye'de yapılan uygulamalara baktıkları zaman, 'telaşlı, gergin, kızgın ve ağzını açtığında nefret saçan hükümet gerçekliği olduğunu' savundu. Önder, Türkiye'nin en can yakıcı gündeminin barış ve eşitlik olduğunu belirterek, bunun bütün dünya için gündem olduğunu ifade etti.
Önder, şöyle devam etti:
'Bu ülkenin başbakanının sanırım, başbakan olma vasfı bütün bu olan biten gelişmelerden en az şeyi anlamasından dolayıdır. Bu ülkenin barışını dinamitlemek için yapılmayacak tek şey ne deseniz Sayın Öcalan üzerinden müzakere sürecinde mutabık kaldığımız sekretaryasının dağıtılması ve diyalog yollarının kapatılmasıdır, hadi ondan da vazgeçtik, sayın Öcalan'ın tekrar o hücre koşullarına geri döndürülmesidir derler.'
'HÜKÜMET ACİL AÇIKLAMA YAPMALI'
Önder, Silivri'ye gönderilen iki hükümlünün ailelerinin eşya gönderdikleri zaman nakilden haberlerinin olduğunu söyledi. Ailelerin ne olup bittiğinden ve can güvenliğinden endişe ettiğini ve avukatlarına ulaştıklarını vurgulayan Önder, iki hükümlü ile görüşmelerin ise engellendiğini ileri sürdü. Önder, kendilerinin de herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarını belirterek, 'Meclis başkanvekili ve heyet üyemiz Pervin Buldan, Adalet Bakanı ile ısrarla görüşmeye çalıştı bir gün telefonlarına çıkmadı, ikinci günün sonunda verdiği cevap ise 'rutin bir işlem' oldu' iddiasında bulundu.
'Barışın önderliğinin, barış mimarlığının tutulduğu bir yerde böylesine hayati bir yaptırım uygulanacak ve siz bakan olarak bizden işiteceksiniz. İmralı gibi bir yerde böyle bir rutine yer yoktur' diyen Önder, şöyle devam etti:
'Hükümetten ve başbakandan acil olarak bir açıklama beklediklerini söyledi. Çözüm Süreci başlamadan önce de aynı süreçlerin yaşandığını ve birçok yerde açlık grevlerinin başladığını ifade eden Önder, o dönemde dokunulmazlık dosyalarının tartışıldığını, açlık grevinin ise hükümeti müzakereye sevk ettiğini ileri sürdü. Önder, 'Öcalan üzerindeki koşulların kaldırılacağı sözünü aldıktan sonra ölüm oruçlarını bitirme noktasında inisiyatif aldık ve bitirdik.
SAVAŞA DAVETİYE ÇIKARMAKTIR
Öcalan üzerinde bir tecrit geliştirmek, onun can güvenliği ve sağlık koşulları hakkında kendi halkını ve örgütünü endişeye sevk etmek savaşa davetiye çıkarmaktır. Hükümet bu yanlıştan ve toplumsal maliyeti büyük olacak gelişmelerden korunmak için bir an önce durumu eski koşullarına getirmesi gerekmektedir. Öcalan üzerindeki tecrit, toplumsal barışımız ve ortak geleceğimizin arasına Marmara Denizi kadar hendek kazmış anlamına gelir.'
Önder, kazılan bu hendeğin daha sonra kapatılması için çok daha büyük emek ve çabayı gerektireceğini savundu. Önder, 'Hükümete çağrımız verdiğiniz sözlerin hakkını getirin. Yaşananlar artık Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü acil bir gündem olarak önümüze koymuş bulunmaktadır. Eğer siz yeni bir anayasa istiyorsanız, eski anayasanın ve ona bağlı yasaların yarattığı bu düşmanlaştırma zeminlerini ortadan kaldırmakla başlamalısınız' ifadesini kullandı.
Gazetecilerin, 'Öcalan'ın sekreteryasında kaç mahkum vardı. Bir de açlık grevine atıfta bulundunuz, yeni bir dalga mı başlayacak' sorusuna Önder, 'Biz insan canı ile ilgili hiçbir eylem biçiminin gündeme gelmesini istemiyiz ve çağrı yapmayız. Bir açlık grevi yapılacaksa bunu biz yaparız. Başka bir eylem biçimi geliştirilecekse bunu biz yaparız. Kaç kişi olduğu sorunuza cevap vermek isterdik ama 8 aydır tecrit var. Biz son bıraktığımızda 5 kişiydi' yanıtını verdi.
Bir gazetecinin, 'Öcalan'a tecrit savaşa davetiyedir açıklamanız oldu, bunu nasıl okumalıyız' sorusuna cevap veren Önder, terör örgütü KCK'nın yaptığı açıklamalara atıfta bulunarak, 'Ona dönük bir tecrit politikası geliştirmek hükümetin savaş politikası geliştirmektir. Biz bunu bir savaş sebebi sayarız gibi bir anlam çıkmasın ama bu hükümetin savaş çağrısı yapmasıdır. 50 cenaze orada bekliyor. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alevilerle ilgili açıklama yapacağınıza bunları görün' dedi.
Açıklamaya, TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de katıldı.