El Sanatlarıyla Uğraştı Antikacı Oldu
Elazığ’da 35 yıldır el sanatları ile uğraşan 52 yaşındaki Şamil Cengiz Yılmaz, sanatı ile iç içe olduğu düşüncesiyle başladığı antikacılık sayesinde, 10 binden fazla tarihi önemi olan eseri bir araya getirdi.
35 yıldır el sanatını icra ettiğini ifaden eden Şamil Cengiz Yılmaz, 25 yıldır da antikacılığı yaptığını, başlamasının en büyük nedenin el sanatlarıyla uğraşması olduğunu söyledi.
El sanatları ile uğraşısına devam eden Yılmaz, 25 yılda 10 binden fazla antikası olduğunu kaydetti.
Antika ile el sanatlarının iç içe olduğuna değinen Yılmaz, mesleğin zevkli olduğunu bunun nedeninin ise geçmişte yapılan el sanatları ürünlerinin günümüze aktarılmasından kaynakladığını aktardı. Her bir eserde ayrı bir incelik, güzellik, zevk ve sanatla karşılaşarak renkli anlar yaşadıklarını aktaran Yılmaz, “Antikanın bir özelliği yaşlı olmasıdır. Antikada diğer özellikler onun el sanatı olup olmayışı, yani sanat değerinin olup olmadığını, nasıl yapıldığını, materyali, ne kadar az bulunduğu ve kıymetiyle iç içedir. Antika ile el sanatının bağlantısı vardır. Bugünde elle yapılan bir şey bir antika adayıdır. Yani ileride oda antika olacaktır. Çünkü günümüzde hızla meydana gelen makineleşme el sanatlarını öldürme noktasına getirmiştir. İnsanlığımız hazır yiyicilik ve hazıra konma girişimine doğru yönelmiştir. İnsanlar el sanatı il uğraşmıyor, el sanatıyla da uğraşılmayınca da gitgide kaybolmaya yüz tutuyor. Bugün bile el ile yapılan malzemeler yarın antika ve tarihi eser adayıdır” dedi.
“GENÇ KUŞAKLARA ANTİKACILIĞI SEVDİRMEK GEREKİYOR”
Antikacılıkla ilgili bilgi de veren Yılmaz, “Antika alabilmek için önce insanın, antikanın ne olduğunu bilmesi, ekonomik durumunun iyi ve koleksiyon yapabilecek güce sahip olması gibi maddelerle sıralarız. Ekonomik durumu iyi olmayan bir kişi antikayı sevse de alma gücü olmayacağından dolayı sadece bakmakla yetinecektir. Doğu ile batı arasında nüfus oranı, ekonomik durumu ve kültürel pozisyonları farklıdır. Batıda bu işi yapanlar çok daha rahat yapabiliyor, müşteri bulabiliyorlar. Doğuda biraz daha zordur. Batıda bu işi yapanlar branşlaşmışlar. Örneğin ahşap, halı ve kilim ile ilgili antikacılığı farklı dükkanlar yapıyor. Ama bizim burada her şeyi biz yapmak zorunda kalıyoruz. Bizim için almak da tekrar satabilmekte zor oluyor. Genç kuşaklara antikayı sevdirebilmek için antikanın ne olduğu bilgisini onlara aktarmamız gerekir. Buda el sanatlarıyla alakalıdır. Eğer bir insan ürünü eliyle yaparsa bunun ne derece zor olduğunu, hangi inceliklere dikkat etmesi gerektiğini öğrenir. Öğrendikten sonrada bir başkasının yaptığı ürüne ona göre değer verir” diye konuştu.
“ANTİKA BİR YATIRIM ARACIDIR”
Antikanın kazandıran bir yatırım aracı olduğunun dile getiren Yılmaz, “Çeşitli müzayedeler takip edildiği zaman 5, 10 yıl önce insanların almış oldukları tablolar, antika materyallerinin değerinin bin kata kadar arttığı görülmektedir. Eski tarihi eserlerin ve antikaların elimize kusursuz geçmesi mümkün olamıyor. Örneğin çok güzel bir seccade ama bir tarafı yırtılmış, kullanılarak ezilmiş veya çok güzel bir ahşabın bir tarafı kırılmış, güzel bir bakır obje düşmüş ezilmiş olabilir. Bunların ehline yaptırılması çok önemlidir. Bunları anlayan, bilen, kusursuz olarak tamir eden kişiye yaptırılması çok önemlidir. Bunun içinde üniversitemizde bununla ilgili bölümler var. Her konuda olduğu gibi bu konuda da yerel ustaların püf noktası olan tecrübelerinden faydalanılmamaktadır” ifadelerinde bulundu.
Kaynak: İHA
El sanatları ile uğraşısına devam eden Yılmaz, 25 yılda 10 binden fazla antikası olduğunu kaydetti.
Antika ile el sanatlarının iç içe olduğuna değinen Yılmaz, mesleğin zevkli olduğunu bunun nedeninin ise geçmişte yapılan el sanatları ürünlerinin günümüze aktarılmasından kaynakladığını aktardı. Her bir eserde ayrı bir incelik, güzellik, zevk ve sanatla karşılaşarak renkli anlar yaşadıklarını aktaran Yılmaz, “Antikanın bir özelliği yaşlı olmasıdır. Antikada diğer özellikler onun el sanatı olup olmayışı, yani sanat değerinin olup olmadığını, nasıl yapıldığını, materyali, ne kadar az bulunduğu ve kıymetiyle iç içedir. Antika ile el sanatının bağlantısı vardır. Bugünde elle yapılan bir şey bir antika adayıdır. Yani ileride oda antika olacaktır. Çünkü günümüzde hızla meydana gelen makineleşme el sanatlarını öldürme noktasına getirmiştir. İnsanlığımız hazır yiyicilik ve hazıra konma girişimine doğru yönelmiştir. İnsanlar el sanatı il uğraşmıyor, el sanatıyla da uğraşılmayınca da gitgide kaybolmaya yüz tutuyor. Bugün bile el ile yapılan malzemeler yarın antika ve tarihi eser adayıdır” dedi.
“GENÇ KUŞAKLARA ANTİKACILIĞI SEVDİRMEK GEREKİYOR”
Antikacılıkla ilgili bilgi de veren Yılmaz, “Antika alabilmek için önce insanın, antikanın ne olduğunu bilmesi, ekonomik durumunun iyi ve koleksiyon yapabilecek güce sahip olması gibi maddelerle sıralarız. Ekonomik durumu iyi olmayan bir kişi antikayı sevse de alma gücü olmayacağından dolayı sadece bakmakla yetinecektir. Doğu ile batı arasında nüfus oranı, ekonomik durumu ve kültürel pozisyonları farklıdır. Batıda bu işi yapanlar çok daha rahat yapabiliyor, müşteri bulabiliyorlar. Doğuda biraz daha zordur. Batıda bu işi yapanlar branşlaşmışlar. Örneğin ahşap, halı ve kilim ile ilgili antikacılığı farklı dükkanlar yapıyor. Ama bizim burada her şeyi biz yapmak zorunda kalıyoruz. Bizim için almak da tekrar satabilmekte zor oluyor. Genç kuşaklara antikayı sevdirebilmek için antikanın ne olduğu bilgisini onlara aktarmamız gerekir. Buda el sanatlarıyla alakalıdır. Eğer bir insan ürünü eliyle yaparsa bunun ne derece zor olduğunu, hangi inceliklere dikkat etmesi gerektiğini öğrenir. Öğrendikten sonrada bir başkasının yaptığı ürüne ona göre değer verir” diye konuştu.
“ANTİKA BİR YATIRIM ARACIDIR”
Antikanın kazandıran bir yatırım aracı olduğunun dile getiren Yılmaz, “Çeşitli müzayedeler takip edildiği zaman 5, 10 yıl önce insanların almış oldukları tablolar, antika materyallerinin değerinin bin kata kadar arttığı görülmektedir. Eski tarihi eserlerin ve antikaların elimize kusursuz geçmesi mümkün olamıyor. Örneğin çok güzel bir seccade ama bir tarafı yırtılmış, kullanılarak ezilmiş veya çok güzel bir ahşabın bir tarafı kırılmış, güzel bir bakır obje düşmüş ezilmiş olabilir. Bunların ehline yaptırılması çok önemlidir. Bunları anlayan, bilen, kusursuz olarak tamir eden kişiye yaptırılması çok önemlidir. Bunun içinde üniversitemizde bununla ilgili bölümler var. Her konuda olduğu gibi bu konuda da yerel ustaların püf noktası olan tecrübelerinden faydalanılmamaktadır” ifadelerinde bulundu.