ANALİZ - Moldova'daki Krizde 'Putin Parmağı'
Moldova'da yapılan son milletvekili seçimine 'Rusya ile birlikte' sloganıyla giren Sosyalist Parti, bugün Kişinev'deki hükümet karşıtı gösterilerin baş rolünde bulunuyor Rusya Devlet Başkanı Putin'in, Moldova'daki seçimlerden hemen önce Sosyalist Parti lideri Dodon'u kabul etmesi, birlikte fotoğraf çektirmesi, Kişinev'deki sol gruplara birlik mesajı olarak algılandı Avrupa yanlısı partilerin hükümeti kurduğu tarihten bugüne, Rus yanlısı muhalefetin organize ettiği protestolar eksik olmadı. 30 Kasım 2014'teki seçimden sonra, Rus yanlısı muhaliflerin gösterileri nedeniyle 5 başbakan değiştiRusya’nın çok uzun zamandan bu yana Moldova'ya duyduğu ilginin, Avrupa Birliğinin Kişinev yönetimine yakınlığını artırmaya çalışmasıyla daha da yoğunlaştığı vurgulayanıyor
Muhaliflerin ülkeyi bu duruma getirme çabaları, 30 Kasım 2014'te yapılan milletvekili seçimlerinden sonra Avrupa yanlısı partilerin hükümet kurmasıyla kendisini hissettirdi. Rusya yanlısı Sosyalist Parti’nin birinci çıkmasına rağmen, Avrupa yanlısı sağ partilerin hükümeti kurması, Kişinev'de son günlerdeki gösterilerin işaret fişeğiydi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki yıl önceki seçimlere bir ay kala, Sosyalist Parti’nin Lideri Igor Dodon ile görüşerek, moral desteği verdi. Putin’in Kremlin’deki bu görüşmesi Moldova’daki tüm sol gruplara verilen seçimde birlik sinyali olarak algılandı.
Moldova’daki seçim çalışmalarında, Sosyalist Parti lideri Dodon ve partinin önceki genel başkanı ve eski Başbakan Zinaida Greçanova’nın, Putin ile Moskova’da çektirdiği fotoğraf seçim sonuçlarına etkisini gösterdi. Seçim propagandasını “Rusya ile birlikte” sloganı üzerine kuran ve Rusya ile gümrük birliğini savunan Sosyalist Parti, oyların yüzde 20,51'ini alarak birinci parti oldu. Ancak, sol partilerin de desteklemesine rağmen, Igor Dodon’un iktidar hayali suya düştü. Sosyalist Parti güven oyu alacak çoğunluğu sağlayamadı.
İktidar Avrupayanlısı partilerin oluşturuğu koalisyonun eline geçti. Seçimlerin hemen arkasından muhalefet, yolsuzluk ve ekonomik sıkıntıyı bahane ederek, Moldova’da bitmez bilmeyen hükümet karşıtı protestoları başlattı. Göstericiler sürekli sokağa dökülerek yaptıkları eylemlerle sağ partilere ve Cumhurbaşkanı Nicolae Timofti’ye baskı kurmaya başladı.
Muhalefet, hükümetlerin çalışmasına bir türlü fırsat vermedi. Başbakan adayları ve Başbakanlar bir bir, yolsuzluk ve kriz bahanesi ile Rus yanlısı partilerin organize ettiği eylemlerin kurbanı oldu.
Gösteriler yüzünden seçimlerin üzerinden geçen 13 ayda Moldova tam 5 başbakan değiştirmek zorunda kaldı. Sırasıyla Yurie Lyanke (10 Aralık 2014 -18 Şubat 2015), Kiril Gaburiç (18 Şubat 2015 - 22 Haziran 2015), Natalya German (22 Haziran 2015 - 30 Temmuz 2015), Valeriy Strelets (30 Temmuz 2015 - 29 Ekim 2015), Georgiy Brega (30 Ekim 2015 - 20 Ocak 2016) başbakan olarak görev yaptı.
Bu yılın ocak ayının başından itibaren sağ partilerin yaptığı uzun görüşmeler sonrasında, Demokrat Partili Pavel Filip’in başbakan adaylığı üzerinde karar kılındı. Ülkeyi ekonomik olarak sıkıntılardan kurtaracağını ve yolsuzlukları temizleyeceğini deklare eden Filip’in başbakanlığı Parlamento’da onaylandı. Parlamento önündeki gösteriler yüzünden Filip hükümeti gizlice yemin etti ve göreve başladı. Ancak Filip hükümeti, Parlamento’da onaylandığı gece, henüz göreve başlamadan, Rus destekli muhalefetin hedefi haline geldi.
20 Ocak gecesi önce Parlamento binası önünde binlerce kişiyi toplayan Haysiyet ve Gerçek Platformu ile Rusya yanlısı muhalefet üç gün boyunca hükümet karşıtı gösteriler yaptı. Hükümetin istifası ve erken seçim taleplerine, “Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi” de eklendi. Pazar günü yapılan son mitingteyse muhalefet, taleplerin yerine getirilmesi için hükümete 28 Ocak Perşembe günü saat 17.00'ye kadar süre verdi.
Muhalifler, isteklerinin yapılmaması halinde, Kişinev’e giren karayolları ve demiryollarını kapatma, hatta havaalanında uçuşları engelleme tehdidinde bulundu.
Rusya ise protestoların başladığı günlerde Moldova’daki eylemleri yakından takip ettiğini duyurdu. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Basın Sözcüsü Dmitry Peskov, “Moldova’da meydana gelen gelişmeleri dikkatli bir şekilde izliyoruz” açıklamasında bulundu.
Rusya’nın çok uzun zamandan bu yana Moldova'ya duyduğu ilginin, Avrupa Birliğinin Moldova’ya yakınlığını artırmaya çalışmasıyla daha da yoğunlaştığı vurgulayanıyor. Moskova yönetiminin “içerideki eliyle” Moldova'da gerilim oluşturduğu, siyasi istikrarsızlıkla bölgede kara tabloya zemin hazırladığı ifade ediliyor.