MHP'nin Kızılcahamam Toplantısı Sona Erdi
MHP Genel Başkanı Bahçeli: (1) 'Her zaman dediğimiz gibi anayasa toplumsal ve siyasal bir mutabakatın zamanlar üstü belgesidir. Bu belge kişiye özel hazırlanamaz. Bu belge yalnızca bir siyaseti gözeterek yazılamaz''Cizre, Silopi ve Sur'da Ayn el Arap, yani Kobani provaları yapılmaktadır. Kazılan hendeklerin içine bin yıllık kardeşliğin imhasını sağlayacak etnik dinamitler döşenmiştir''MHP'nin karıştırılması, oyalanması hatta susturulup içine kıvrılması için haricimizde faal ve sinsi bir çalışma vardır. Tertemiz vicdanına, sağlam iradesine, isabetli kararına güvendiğim hiçbir dava arkadaşım bu akıntıya kapılmayacak, sebebi ne olursa olsun fırsat vermeyecektir'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Her zaman dediğimiz gibi anayasa toplumsal ve siyasal bir mutabakatın zamanlar üstü belgesidir. Bu belge kişiye özel hazırlanamaz. Bu belge yalnızca bir siyaseti gözeterek yazılamaz' dedi.
MHP'nin Kızılcahamam kampı, sona erdi.
Bahçeli, son gün oturumunun ardından düzenlediği basın toplantısında, görüşmelerde fikri, siyasi ve gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptıklarını, özellikle 2015'te Türkiye'yi ve dünyayı yakından etkileyen politik gelişmelerin yanında 2016'ya yönelik beklentilerin anlatıldığını bildirdi.
Geçmişine sırt dönmüş, kökünden kopmuş, öz değerlerine yabancılaşmış nice devlet ve medeniyetin çöktüğünü belirten Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Birlik ruhunu kaybetmiş, hedeflerinin gerisine düşmüş toplum ve milletlerin acıklı sonları aklı başında herkesin malumudur. Milli, tarihi ve yerel hassasiyetler yok sayılmaktadır. Etnik, mezhep ve dini kutuplaşma tehlike saçmaktadır. Gizlense de, medeniyetler birbirini yutma gayesiyle mevzilenmektedir. Şiddet, hakim bir üslup ve politika haline gelmiştir. Hangi devlet veya milletin daha çok silah ve parası varsa haklı ve pervasız, hangisinin yoksa adeta esir olduğu perişan bir dünya tablosu karşımızdadır. Özgürlük lafta kalmaktadır. Demokrasi yalnızca sözde hatırlanmaktadır. Uluslararası hukuku takan ve tanıyan da gerçek manada pek yoktur.
Ortadoğu'daki derin kamplaşmanın, dökülen masum kanların, dövülen, dağlanan ve dağıtılmak istenen tarihsel mirasın müsebbiplerini uzaklarda aramanın da akılcı bir yanı yoktur. Birinci Dünya Savaşı sürerken haritalar üzerinde keyfi oynamalar yapıp en ince detaylara kadar coğrafya taksimatına soyunanların kapanmamış bir hesabı vardır. Osmanlı'yı hasta adam ilan edenlerin tedavi edilmemiş aç gözlülükleri, tasfiyesi olmayan hınç ve hırsları vardır. Dün bize parmak sallayıp üzerimizde plan yapanların kor gibi içten içe yanan kin ve öfke dolu emelleri son derece acımasızdır. Gerek komşu coğrafyalar, gerekse de ülkemiz şu anda ne yaşıyorsa, neye maruz kalmışsa dünün eseri, dünün ertelenmiş bir çekememezliğidir. Her şey açık ki, Ortadoğu'yu tekrar bölmek istiyorlar. Ortadoğu'yu yeniden parçalamayı, hücrelerine kadar sömürmeyi, insan ve doğal kaynaklarını tamamen eritmeyi hedefliyorlar.'
Hükümetin küresel oyuna alet olduğunu savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bunun için kaos fitilini tutuşturup, Ortadoğu'yu bütünüyle sömürge kafesine tıka basa doldurmayı projelendiriyorlar. Büyük Orta Doğu Projesi'nin çıkış gayesi de budur.
Arap Baharı isimli isyan dalgasının ana amacı da buna hizmettir. El Kaide, IŞİD, El Nusra, Boko Haram, PKK, PYD ve diğer terör örgütlerinin silahlandırılıp maşa olarak kullanılması, kiralık örgüt kategorisinde görülmesi rastlantı değildir. AKP hükümeti bu küresel oyunlara alet olmuş, cinayet projelerini maalesef ki destekleyerek zalimlerle aynı safa girmiştir. Hiçbir yasal ve anayasal dayanağı olmayan BOP'a, gururla eşbaşkanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ortadoğu'nun bugünkü kanlı manzarasında payı ve parmağı vardır. Türkiye'nin tüm komşularını karşısına alan ve Haçlı niyetlerine kanan AKP'nin, şu günkü dehşet döngüsünde katkısı inkar edilemeyecek düzeydedir. Batı'nın çıkarlarına öyle geldiği için evvela parlatılan, göklere çıkartılan, Arap sokaklarında şöhret kazandırılan Erdoğan'ın, çok geçmeden husumet odağı haline gelmesi şüphesiz ki unutulacak, gözden uzak tutulacak bir çarpıklık değildir.'
MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'AKP artık politikasızlığa, iktidarsızlığa mahkum olduğu kadar çaresizdir, eli kolu BOP zincirleriyle, eşbaşkanlık zorbalığıyla, stratejik derinlik kilidiyle düğümlenmiştir' iddiasına bulundu. 'YPG terörünün Fırat'ın batısına geçtiğini' savunan Bahçeli, şunları söyledi:
'Sözde Kürdistan'ın inşası devam etmektedir. Erdoğan'ın, 19 Kasım 2014'de, Barzani'nin huzurunda Kürdistan'dan bahsetmesi, TBMM'deki bölücülerin Kürdistan yaygarası, Doğu ve Güneydoğu bölgelerine ayrı bir tanımlama getirme küstahlıkları Türkiye’nin nereye sürüklendiğinin işaretidir.
Gerçekten de Ortadoğu'ndan tüten boğucu ve yıkıcı duman Türkiye'yi sarmıştır. Kaldı ki yıkım ve çözülmenin asıl hedefi de Türkiye'dir. Türkiye'nin Lüblanlaşması yani etnik ve mezhebi çerçevede ayrılıp birbirine girmesi hız ve ivme kazanmıştır. Cizre, Silopi ve Sur'da Ayn el Arap, yani Kobani provaları yapılmaktadır. Kazılan hendeklerin içine bin yıllık kardeşliğin imhasını sağlayacak etnik dinamitler döşenmiştir. Erdoğan'ın mimarı olduğu, canını koyduğu, baldıran zehri içecek kadar gözünü kararttığı çözüm süreci hendek olmuş teröristleri saklamış, silah, bomba olmuş kahraman Mehmetçiklerimizi ve polislerimizi şehit etmiştir.'
Konuşmasında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, 'Son çukurlar, hendekler kapatılıncaya ve kamu düzeni sağlanana kadar operasyonların süreceği' yönündeki açıklamalarını da eleştiren Bahçeli, 'Daha düne kadar kamu düzenini ihlal edip devletin egemenlik haklarına meydan okuyan teröristlerle masaya oturup Türkiye'yi pazarlık malzemesi yapan Davutoğlu'nun başında bulunduğu AKP hükümeti değil miydi' diye sordu.
Bahçeli şöyle konuştu:
'Daha düne kadar İmralı'nın ağzının içine bakan, PKK'ya her istediğini demokratikleşme kandırmacasıyla veren bu AKP hükümeti değil miydi? Daha düne kadar Kandil'e kriptolu telefon gönderip Türk askerine PKK'ya operasyon yapmayın emri veren bu işbirlikçi AKP hükümeti değil miydi? Hem süreç ihanetiyle PKK’nın şehirlere konuşlanmasına göz yumarlar, hem de operasyon derler. Hem PKK’nın süreç ihanetinden istifade edip silah ve mühimmatları il ve ilçelere doldurmasını seyrederler hem de kamu düzenini savunurlar. Hepsinden mühimi ise, hem Oslo'da özerklik ve öz yönetim sözü verirler hem de üniter devlet ahkamı kesip Türk milletinin aklı ve onuruyla alay ederler.
Bunlar yalancı, korkak, nankör ve ikiyüzlüdür. Bunlar Türklüğün hasmı, Türkiye'nin iktidardaki muhalifidir. Türkiye AKP'den ibaret değildir, AKP'ye, kaçak saraya bırakılamayacak kadar da büyük ve muazzam bir ülkedir.'
-'Öğreteceğiz'
Başbakan Davutoğlu'na nasıl bir ülke olduklarını öğreteceklerini söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
'Davutoğlu, 'Nasıl bir ülke olmak istiyoruz' sorusunun cevabını yeni anayasa metnine, ruhuna ve lafzına yansıtmak durumundayız' sözlerini ağzından çıkarmıştır. Bizim nasıl bir ülke olduğumuzu hala bilmeyen bir şahıs Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'dır. Sayın Davutoğlu, bizim nasıl ülke olduğumuzu ya öğren ya da biz sana sabır ve sebatla kesinlikle öğreteceğiz.
Davutoğlu Afyonkarahisar'dan konuştu, biz de kendisini başkent Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinden milli bir sesle uyarıyor ve kendine gelmesini diliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti milli ve üniter bir devlettir. Bu bir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, üzerinde tartışma götürmeyecek bir ilke ve tarihi iradedir. Bu iki. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bağımsız yaşama ülkümüzün, birlik ve beraberlik içinde var olmamızın muhteşem bir eseri ve payidar kalacak bir ecdat yadigarıdır. Bu da üç.
Her zaman dediğimiz gibi anayasa toplumsal ve siyasal bir mutabakatın zamanlar üstü belgesidir. Bu belge kişiye özel hazırlanamaz. Bu belge yalnızca bir siyaseti gözeterek yazılamaz. Yeni anayasaya kimliğini kaybetmiş bir ülkeye kimlik yapımı, rejim ve sistemini bulamamış bir ülkeye yenisini kurma yol ve eşiği olarak bakılmamalıdır.Türkiye'ye seçilmiş despot değil, yeni bir anayasa gerekmektedir. Türkiye'nin sorunu sistem değil, var olan sistemin makul ve ahlaki çalıştırılmaması, devletin rasyonel ve hızlı karar alacak ehil ve milli ellerde olmamasıdır. Bugün başkanlık isteyenler, yarın hanedanlık kuracağız derlerse ne yapacağız?'
Bahçeli, anayasadan Türk ifadesini çıkarma provalarına sonuna kadar karşı çıkacaklarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin simge ve özeti olan anayasanın ilk dört maddesinin tahrip edilip kurnazca alaşağı edilmesine de direneceklerini bildirdi.
Bahçeli, 'Korkarım ki artan siyasi Kürtçülüğe ve bölücülüğe karşılık Türkçülüğün söndürülmesine devam edilmesi halinde yarın ihtiyaç olduğunda vatanı savunacak Türk aransa da bulunamayacaktır. Bu boşaltılmış millet olgusu Anadolu'nun istilası için uzun vadeli ve sabırla işlenen psikolojik harekâtın bir amacı ve maalesef son perdesidir. Aktörler ise AKP, PKK, İmralı canisi, Barzani ve kaçak saray arasındaki rol dağılımıyla belirlenmiştir' dedi.
-MHP'nin karıştırılması
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin karıştırılmaya çalışıldığını ileri sürerek, şunları kaydetti:
'MHP'nin karıştırılması, oyalanması hatta susturulup içine kıvrılması için haricimizde faal ve sinsi bir çalışma vardır. Tertemiz vicdanına, sağlam iradesine, isabetli kararına güvendiğim hiçbir dava arkadaşım bu akıntıya kapılmayacak, sebebi ne olursa olsun fırsat vermeyecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi Türk-İslam ülküsüne adanmış, millete ve vatana feda edilmiş ömürlerin şeref ve namus yuvasıdır. Bu yuvayı bozmak kimsenin harcı olmadığı gibi, buna göz de yumulmayacaktır. Biz boyunduruk altına girmeyecek bir davanın, el etek öpmeyecek bir ecdadın, mücadelesinin bedelini canıyla ödemiş binlerce ülkü şehidinin yaşayan neferleriyiz. Üzerimizde oynanan oyunları bozmak, hareketimize çelme takmak isteyen, duygusal hassasiyetleri kaşıyıp felaket tellallığı yapanlara kapalı durmak birlikte başaracağımız bir konudur.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket her zamankinden daha fazla birbirine kenetlenmelidir. Badireleri arzuyla, cesaretle, emin ve yerinde kararlarla aşacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Milliyetçiliğe kulp takma ve kara çalma yarışına girenlerin tercih ettikleri yöntem ve vasıtalar devlet ve milleti acıklı, sancılı, oldukça da kanlı bir parçalanmaya götürmektedir. Bizim yok oluşuna seyirci kalacağımız ne bir vatan ne de bir millet vardır.'
(Sürecek)
Kaynak: AA
MHP'nin Kızılcahamam kampı, sona erdi.
Bahçeli, son gün oturumunun ardından düzenlediği basın toplantısında, görüşmelerde fikri, siyasi ve gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptıklarını, özellikle 2015'te Türkiye'yi ve dünyayı yakından etkileyen politik gelişmelerin yanında 2016'ya yönelik beklentilerin anlatıldığını bildirdi.
Geçmişine sırt dönmüş, kökünden kopmuş, öz değerlerine yabancılaşmış nice devlet ve medeniyetin çöktüğünü belirten Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Birlik ruhunu kaybetmiş, hedeflerinin gerisine düşmüş toplum ve milletlerin acıklı sonları aklı başında herkesin malumudur. Milli, tarihi ve yerel hassasiyetler yok sayılmaktadır. Etnik, mezhep ve dini kutuplaşma tehlike saçmaktadır. Gizlense de, medeniyetler birbirini yutma gayesiyle mevzilenmektedir. Şiddet, hakim bir üslup ve politika haline gelmiştir. Hangi devlet veya milletin daha çok silah ve parası varsa haklı ve pervasız, hangisinin yoksa adeta esir olduğu perişan bir dünya tablosu karşımızdadır. Özgürlük lafta kalmaktadır. Demokrasi yalnızca sözde hatırlanmaktadır. Uluslararası hukuku takan ve tanıyan da gerçek manada pek yoktur.
Ortadoğu'daki derin kamplaşmanın, dökülen masum kanların, dövülen, dağlanan ve dağıtılmak istenen tarihsel mirasın müsebbiplerini uzaklarda aramanın da akılcı bir yanı yoktur. Birinci Dünya Savaşı sürerken haritalar üzerinde keyfi oynamalar yapıp en ince detaylara kadar coğrafya taksimatına soyunanların kapanmamış bir hesabı vardır. Osmanlı'yı hasta adam ilan edenlerin tedavi edilmemiş aç gözlülükleri, tasfiyesi olmayan hınç ve hırsları vardır. Dün bize parmak sallayıp üzerimizde plan yapanların kor gibi içten içe yanan kin ve öfke dolu emelleri son derece acımasızdır. Gerek komşu coğrafyalar, gerekse de ülkemiz şu anda ne yaşıyorsa, neye maruz kalmışsa dünün eseri, dünün ertelenmiş bir çekememezliğidir. Her şey açık ki, Ortadoğu'yu tekrar bölmek istiyorlar. Ortadoğu'yu yeniden parçalamayı, hücrelerine kadar sömürmeyi, insan ve doğal kaynaklarını tamamen eritmeyi hedefliyorlar.'
Hükümetin küresel oyuna alet olduğunu savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bunun için kaos fitilini tutuşturup, Ortadoğu'yu bütünüyle sömürge kafesine tıka basa doldurmayı projelendiriyorlar. Büyük Orta Doğu Projesi'nin çıkış gayesi de budur.
Arap Baharı isimli isyan dalgasının ana amacı da buna hizmettir. El Kaide, IŞİD, El Nusra, Boko Haram, PKK, PYD ve diğer terör örgütlerinin silahlandırılıp maşa olarak kullanılması, kiralık örgüt kategorisinde görülmesi rastlantı değildir. AKP hükümeti bu küresel oyunlara alet olmuş, cinayet projelerini maalesef ki destekleyerek zalimlerle aynı safa girmiştir. Hiçbir yasal ve anayasal dayanağı olmayan BOP'a, gururla eşbaşkanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ortadoğu'nun bugünkü kanlı manzarasında payı ve parmağı vardır. Türkiye'nin tüm komşularını karşısına alan ve Haçlı niyetlerine kanan AKP'nin, şu günkü dehşet döngüsünde katkısı inkar edilemeyecek düzeydedir. Batı'nın çıkarlarına öyle geldiği için evvela parlatılan, göklere çıkartılan, Arap sokaklarında şöhret kazandırılan Erdoğan'ın, çok geçmeden husumet odağı haline gelmesi şüphesiz ki unutulacak, gözden uzak tutulacak bir çarpıklık değildir.'
MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'AKP artık politikasızlığa, iktidarsızlığa mahkum olduğu kadar çaresizdir, eli kolu BOP zincirleriyle, eşbaşkanlık zorbalığıyla, stratejik derinlik kilidiyle düğümlenmiştir' iddiasına bulundu. 'YPG terörünün Fırat'ın batısına geçtiğini' savunan Bahçeli, şunları söyledi:
'Sözde Kürdistan'ın inşası devam etmektedir. Erdoğan'ın, 19 Kasım 2014'de, Barzani'nin huzurunda Kürdistan'dan bahsetmesi, TBMM'deki bölücülerin Kürdistan yaygarası, Doğu ve Güneydoğu bölgelerine ayrı bir tanımlama getirme küstahlıkları Türkiye’nin nereye sürüklendiğinin işaretidir.
Gerçekten de Ortadoğu'ndan tüten boğucu ve yıkıcı duman Türkiye'yi sarmıştır. Kaldı ki yıkım ve çözülmenin asıl hedefi de Türkiye'dir. Türkiye'nin Lüblanlaşması yani etnik ve mezhebi çerçevede ayrılıp birbirine girmesi hız ve ivme kazanmıştır. Cizre, Silopi ve Sur'da Ayn el Arap, yani Kobani provaları yapılmaktadır. Kazılan hendeklerin içine bin yıllık kardeşliğin imhasını sağlayacak etnik dinamitler döşenmiştir. Erdoğan'ın mimarı olduğu, canını koyduğu, baldıran zehri içecek kadar gözünü kararttığı çözüm süreci hendek olmuş teröristleri saklamış, silah, bomba olmuş kahraman Mehmetçiklerimizi ve polislerimizi şehit etmiştir.'
Konuşmasında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, 'Son çukurlar, hendekler kapatılıncaya ve kamu düzeni sağlanana kadar operasyonların süreceği' yönündeki açıklamalarını da eleştiren Bahçeli, 'Daha düne kadar kamu düzenini ihlal edip devletin egemenlik haklarına meydan okuyan teröristlerle masaya oturup Türkiye'yi pazarlık malzemesi yapan Davutoğlu'nun başında bulunduğu AKP hükümeti değil miydi' diye sordu.
Bahçeli şöyle konuştu:
'Daha düne kadar İmralı'nın ağzının içine bakan, PKK'ya her istediğini demokratikleşme kandırmacasıyla veren bu AKP hükümeti değil miydi? Daha düne kadar Kandil'e kriptolu telefon gönderip Türk askerine PKK'ya operasyon yapmayın emri veren bu işbirlikçi AKP hükümeti değil miydi? Hem süreç ihanetiyle PKK’nın şehirlere konuşlanmasına göz yumarlar, hem de operasyon derler. Hem PKK’nın süreç ihanetinden istifade edip silah ve mühimmatları il ve ilçelere doldurmasını seyrederler hem de kamu düzenini savunurlar. Hepsinden mühimi ise, hem Oslo'da özerklik ve öz yönetim sözü verirler hem de üniter devlet ahkamı kesip Türk milletinin aklı ve onuruyla alay ederler.
Bunlar yalancı, korkak, nankör ve ikiyüzlüdür. Bunlar Türklüğün hasmı, Türkiye'nin iktidardaki muhalifidir. Türkiye AKP'den ibaret değildir, AKP'ye, kaçak saraya bırakılamayacak kadar da büyük ve muazzam bir ülkedir.'
-'Öğreteceğiz'
Başbakan Davutoğlu'na nasıl bir ülke olduklarını öğreteceklerini söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
'Davutoğlu, 'Nasıl bir ülke olmak istiyoruz' sorusunun cevabını yeni anayasa metnine, ruhuna ve lafzına yansıtmak durumundayız' sözlerini ağzından çıkarmıştır. Bizim nasıl bir ülke olduğumuzu hala bilmeyen bir şahıs Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'dır. Sayın Davutoğlu, bizim nasıl ülke olduğumuzu ya öğren ya da biz sana sabır ve sebatla kesinlikle öğreteceğiz.
Davutoğlu Afyonkarahisar'dan konuştu, biz de kendisini başkent Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinden milli bir sesle uyarıyor ve kendine gelmesini diliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti milli ve üniter bir devlettir. Bu bir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, üzerinde tartışma götürmeyecek bir ilke ve tarihi iradedir. Bu iki. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bağımsız yaşama ülkümüzün, birlik ve beraberlik içinde var olmamızın muhteşem bir eseri ve payidar kalacak bir ecdat yadigarıdır. Bu da üç.
Her zaman dediğimiz gibi anayasa toplumsal ve siyasal bir mutabakatın zamanlar üstü belgesidir. Bu belge kişiye özel hazırlanamaz. Bu belge yalnızca bir siyaseti gözeterek yazılamaz. Yeni anayasaya kimliğini kaybetmiş bir ülkeye kimlik yapımı, rejim ve sistemini bulamamış bir ülkeye yenisini kurma yol ve eşiği olarak bakılmamalıdır.Türkiye'ye seçilmiş despot değil, yeni bir anayasa gerekmektedir. Türkiye'nin sorunu sistem değil, var olan sistemin makul ve ahlaki çalıştırılmaması, devletin rasyonel ve hızlı karar alacak ehil ve milli ellerde olmamasıdır. Bugün başkanlık isteyenler, yarın hanedanlık kuracağız derlerse ne yapacağız?'
Bahçeli, anayasadan Türk ifadesini çıkarma provalarına sonuna kadar karşı çıkacaklarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin simge ve özeti olan anayasanın ilk dört maddesinin tahrip edilip kurnazca alaşağı edilmesine de direneceklerini bildirdi.
Bahçeli, 'Korkarım ki artan siyasi Kürtçülüğe ve bölücülüğe karşılık Türkçülüğün söndürülmesine devam edilmesi halinde yarın ihtiyaç olduğunda vatanı savunacak Türk aransa da bulunamayacaktır. Bu boşaltılmış millet olgusu Anadolu'nun istilası için uzun vadeli ve sabırla işlenen psikolojik harekâtın bir amacı ve maalesef son perdesidir. Aktörler ise AKP, PKK, İmralı canisi, Barzani ve kaçak saray arasındaki rol dağılımıyla belirlenmiştir' dedi.
-MHP'nin karıştırılması
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin karıştırılmaya çalışıldığını ileri sürerek, şunları kaydetti:
'MHP'nin karıştırılması, oyalanması hatta susturulup içine kıvrılması için haricimizde faal ve sinsi bir çalışma vardır. Tertemiz vicdanına, sağlam iradesine, isabetli kararına güvendiğim hiçbir dava arkadaşım bu akıntıya kapılmayacak, sebebi ne olursa olsun fırsat vermeyecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi Türk-İslam ülküsüne adanmış, millete ve vatana feda edilmiş ömürlerin şeref ve namus yuvasıdır. Bu yuvayı bozmak kimsenin harcı olmadığı gibi, buna göz de yumulmayacaktır. Biz boyunduruk altına girmeyecek bir davanın, el etek öpmeyecek bir ecdadın, mücadelesinin bedelini canıyla ödemiş binlerce ülkü şehidinin yaşayan neferleriyiz. Üzerimizde oynanan oyunları bozmak, hareketimize çelme takmak isteyen, duygusal hassasiyetleri kaşıyıp felaket tellallığı yapanlara kapalı durmak birlikte başaracağımız bir konudur.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket her zamankinden daha fazla birbirine kenetlenmelidir. Badireleri arzuyla, cesaretle, emin ve yerinde kararlarla aşacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Milliyetçiliğe kulp takma ve kara çalma yarışına girenlerin tercih ettikleri yöntem ve vasıtalar devlet ve milleti acıklı, sancılı, oldukça da kanlı bir parçalanmaya götürmektedir. Bizim yok oluşuna seyirci kalacağımız ne bir vatan ne de bir millet vardır.'
(Sürecek)