İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Oğuz Açıklaması
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Cem Oğuz, Türkiye ve Antalya'da yapılan kentsel dönüşümlerin olası bir depreme hazırlıklı olmadığını belirterek, "Daha çok rant amaçlı olan kentsel dönüşüm projeleri dışında deprem kaygısını giderecek adımlar atılamamış, güvenli yaşam sağlanamamıştır" dedi.
Oğuz, İnşaat Mühendisleri Odasında düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu, topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümünün deprem tehlikesi altında bulunduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin önemli deprem kuşaklarının üzerinde bulunduğunu belirten Oğuz, "Ülke topraklarının yüzde 66'sı birinci ve ikinci derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Nüfusu bir milyonun üzerindeki 11 büyük kent, ülke nüfusunun yüzde 70'i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75'i deprem tehlikesi altındadır" diye konuştu.
Mevcut yapı stoklarına bakıldığında durumun iç açıcı olmadığını dile getiren Oğuz, şöyle devam etti:
"TÜİK verilerine göre ülkemizde 20 milyon civarında yapı bulunmaktadır. Bu yapıların yüzde 60'ının 20 yaş ve üzerinde bulunduğu, büyük oranda ruhsatsız ve niteliksiz olduğu, mühendislik hizmeti almadan veya kısmen alarak, yapı denetimi olmadan üretildiği, pek çoğunun güçlendirilmesi gerektiği, yine kayda değer ölçüde yapının yıkılarak yeniden yapılmasının zorunluluk olduğu bilinmektedir. Buna rağmen daha çok rant amaçlı kentsel dönüşüm projeleri dışında deprem kaygısını giderecek adımlar atılamamış, güvenli yaşam sağlanamamıştır."
Oğuz, mevcut yapı stoğuna ilişkin verilerin tahminlere dayandığını vurgulayarak, Türkiye'nin ve Antalya'nın ayrıntılı envanterinin olmadığının altını çizdi.
Mevcut bilgilerin güncellenmediğini, merkezi düzeyde kamuoyuyla paylaşılmadığını kaydeden Oğuz, "Güçlendirme çalışmaları hangi düzeyde olduğu, kaç binanın yıkılıp yeniden yapıldığı, okullar, yurtlar, hastaneler başta olmak üzere kamu binalarının mevcut durumu bilinmemektedir. Marmara ve Van depremlerinde sınavı geçemeyen yapı stoğumuzun bir bütün olarak olası depremde ne tür tepki vereceği ise adeta bilinmeze terk edilmiştir" diye konuştu.
Antalya'nın deprem tehlikesine değil, ranta göre düzenlendiğini iddia eden Oğuz, Antalya için yapılan çalışmaları inandırıcı bulmadıklarını, bu nedenle endişeli olduklarını, yapı üretim sürecinin endişelerini giderecek şekilde sağlıklı işlemediğini savundu.
Kaynak: AA
Türkiye'nin önemli deprem kuşaklarının üzerinde bulunduğunu belirten Oğuz, "Ülke topraklarının yüzde 66'sı birinci ve ikinci derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Nüfusu bir milyonun üzerindeki 11 büyük kent, ülke nüfusunun yüzde 70'i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75'i deprem tehlikesi altındadır" diye konuştu.
Mevcut yapı stoklarına bakıldığında durumun iç açıcı olmadığını dile getiren Oğuz, şöyle devam etti:
"TÜİK verilerine göre ülkemizde 20 milyon civarında yapı bulunmaktadır. Bu yapıların yüzde 60'ının 20 yaş ve üzerinde bulunduğu, büyük oranda ruhsatsız ve niteliksiz olduğu, mühendislik hizmeti almadan veya kısmen alarak, yapı denetimi olmadan üretildiği, pek çoğunun güçlendirilmesi gerektiği, yine kayda değer ölçüde yapının yıkılarak yeniden yapılmasının zorunluluk olduğu bilinmektedir. Buna rağmen daha çok rant amaçlı kentsel dönüşüm projeleri dışında deprem kaygısını giderecek adımlar atılamamış, güvenli yaşam sağlanamamıştır."
Oğuz, mevcut yapı stoğuna ilişkin verilerin tahminlere dayandığını vurgulayarak, Türkiye'nin ve Antalya'nın ayrıntılı envanterinin olmadığının altını çizdi.
Mevcut bilgilerin güncellenmediğini, merkezi düzeyde kamuoyuyla paylaşılmadığını kaydeden Oğuz, "Güçlendirme çalışmaları hangi düzeyde olduğu, kaç binanın yıkılıp yeniden yapıldığı, okullar, yurtlar, hastaneler başta olmak üzere kamu binalarının mevcut durumu bilinmemektedir. Marmara ve Van depremlerinde sınavı geçemeyen yapı stoğumuzun bir bütün olarak olası depremde ne tür tepki vereceği ise adeta bilinmeze terk edilmiştir" diye konuştu.
Antalya'nın deprem tehlikesine değil, ranta göre düzenlendiğini iddia eden Oğuz, Antalya için yapılan çalışmaları inandırıcı bulmadıklarını, bu nedenle endişeli olduklarını, yapı üretim sürecinin endişelerini giderecek şekilde sağlıklı işlemediğini savundu.