Bahçeli'den AK Parti İle CHP koalisyon görüşmelerine ilişkin açıklama
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ak Parti ile CHP arasındaki koalisyon görüşmelerine ilişkin, " Bu iki parti, tarihin kendilerine yüklediği büyük sorumluluktan kaçmamalı, milli menfaatler doğrultusunda hükümet kurmak için kolları sıvayacak irade ve özeni sergileyebilmelidir. AKP ile CHP Genel Başkanlarının daha fazla zaman kaybına izin vermeden koalisyon zemininde bir araya gelmek için fedakârlık göstermeleri ülkemiz için hayati önemdedir" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, “AK Parti ile CHP arasında yapılan koalisyon görüşmelerine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, “7 Haziran Milletvekilliği Genel Seçimlerinin üzerinden 65 uzun gün geçmesine rağmen demokratik normalleşme, siyasi uzlaşma ve istikrar özlemleri henüz vasat bulamamıştır. Ekonomik dengelerdeki bozulma, sosyal gerilim ve siyasal cepheleşmelerdeki yoğunlaşma bölücü terör örgütünün hain saldırılarına eş zamanlı mesafe almaktadır. Olağanüstü bir dönemden geçen Türkiye'miz tam bir istikrarsızlık ve belirsizlik sarmalındadır. Şartlar oldukça ağırlaşmış, gelişmeler vahim bir sınıra dayanmıştır. Türk milleti her yönden ateş altına alınmıştır. 7 Haziran'da ortaya çıkan demokratik netice hiçbir partiye tek başına iktidar olma imkanı vermediğinden farklı koalisyon arayış ve seçenekleri mecburen gündeme gelmiştir” ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun 9 Temmuz 2015 tarihinde yeni hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldığını hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Arkasından da TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerle temas ve diyaloglarına sırasıyla başlamıştır. Bu kapsamda 13 Temmuz'da CHP, 14 Temmuz'da MHP, 15 Temmuz'da ise HDP ziyaret edilmiş, koalisyon hükümeti kurulması yönünde ilk adımlar atılmıştır. Bilahare AKP ve CHP'nin teşkil ettiği heyetler arasında istikşafi mahiyetli görüşmelere 24 Temmuz'dan itibaren geçilmiştir. AKP ile CHP arasında toplamda beş ön görüşme yapılmış; otuz beş saate yakın süren, herkesin dikkatle takip ettiği süreç 3 Ağustos itibariyle sona ermiştir. Aradan geçen bir haftalık süre zarfında, istikşafi toplantılarla somutlaşan görüş ve değerlendirmeler hazırlanan raporlar vasıtasıyla muhatap genel başkanların bilgisine sunulmuştur. Bundan sonra, AKP-CHP arasında kurulması gündemde olan bir koalisyon hükümetine son karar ve şekli bu iki partinin genel başkanları verecektir.”
'AKP'NİN KAFASI KARIŞIK, ONLARCA SAAT GÖRÜŞMESİNE RAĞMEN CHP İLE ORTAKLIĞA SOĞUKTUR'
Bugün Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu'nun saat 18.00'de Başbakanlık Konutunda bir araya geleceklerini ve günlerdir sürüncemede bırakılan koalisyon görüşmelerinin seyrini belirleyeceklerini ifade eden Bahçeli, “CHP'ye, AKP tarafından koalisyon teklifinin nasıl ve hangi yönde gelişeceği kısa süre içinde netlik kazanacaktır. Anlaşılmaktadır ki, AKP'nin kafası karışık, onlarca saat görüşmesine rağmen CHP ile ortaklığa soğuktur. Sayın Davutoğlu'nun hükümeti kurma görevi almasından buyana geçen 33 günlük sürede koalisyon teşekkülü konusunda umut verici bir mesafe alınamadığı ve güven ortamı tesis edilemediği aşikârdır. Türkiye'nin bu denli sıcak ve sorunlu bir gündemi varken; AKP ile CHP'nin kaçak güreşmesi, birlikteliğe yanaşmaması, masayı devirmek için bahane arayışları bir defa siyasi sorumsuzluk örneğidir. Bugüne kadar heyetler arasındaki görüşmelerin verimli ve yararlı geçtiği ısrarla vurgulanmış, beklentiler hep canlı tutulmuştur. AKP'nin açıkladığı on maddelik koalisyon ilkeleriyle CHP'nin kamuoyuyla paylaştığı on dört maddelik ilkeler demetinin benzerlikler taşıdığı da taraflarca ifade ve iddia edilmiştir. Ne var ki, beş tur süren istikşafi görüşmelerin makul ve mutlu bir neticeye ulaşmak yerine, zaman geçirmek için sürdürüldüğü, zevahiri kurtarmaya hizmet ettiği kanısı oldukça yaygınlaşmıştır. AKP ile CHP'nin birbirini yoklaması, keşfe çıkması, nabzını ölçmesi günler ve saatler süren toplantılarla hala olumlu bir kanaate ulaşamamaları Türkiye adına müessir bir kayıptır. Sayın Davutoğlu, kaçak sarayın telkin ve tazyiki altında günlerdir koalisyon meselesini yokuşa sürmekte, vakit israfıyla meşgul olmaktadır. CHP'nin hükümete girme iştah ve istediği ise her seferinde akamete uğramaktadır” dedi.
'AKP İLE CHP GENEL BAŞKANLARININ DAHA FAZLA ZAMAN KAYBINA İZİN VERMEDEN KOALİSYON ZEMİNİNDE BİR ARAYA GELMEK İÇİN FEDAKÂRLIK GÖSTERMELERİ ÜLKEMİZ İÇİN HAYATİ ÖNEMDEDİR'
“Bu anlamsız, izah ve tanımı çok zor olan istikşafi oyalanmaların ülkemiz aleyhine olduğu kuşku götürmez bir gerçektir” diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Toplumsal yarılmanın tamir ve onarımı; sosyal ve siyasal bölünmüşlüğün kaynaştırılması AKP-CHP arasında kurulacak bir koalisyon hükümetini her açıdan zorunlu kılmaktadır. Bu iki parti, tarihin kendilerine yüklediği büyük sorumluluktan kaçmamalı, milli menfaatler doğrultusunda hükümet kurmak için kolları sıvayacak irade ve özeni sergileyebilmelidir. AKP ile CHP Genel Başkanlarının daha fazla zaman kaybına izin vermeden koalisyon zemininde bir araya gelmek için fedakârlık göstermeleri ülkemiz için hayati önemdedir. Türkiye'nin geçici hükümetle daha fazla devam ve idaresi mümkün olmadığı gibi doğru da değildir. PKK terör örgütünün kanlı saldırıları, artan şehadetler tahammül eşiklerini aşmış, milli infiale yol açmıştır. Ülkemiz kan gölüne dönmüştür. Sadece bugün, Şırnak'ta birisi asker, beşi polis olmak üzere altı vatan evladı; İstanbul Sultanbeyli'de ise bir polis şehit düşmüştür. Bu düşmanca ve alçakça yapılan saldırılara dayanmak, katlanmak artık söz konusu değildir. Aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ederken; ailelerine, silah arkadaşlarına, milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Maalesef Türkiye hain terörün fitne kuşatmasına alınmış; iç huzur ve güvenlik ağır yara almış, canlı bombalar, bomba yüklü araçlar ülkemizin her yöresini kana bulamıştır. Aziz milletimiz her gün tarifsiz acı ve kayba mahkum edilmektedir. Devlet otoritesi sarsıldığı gibi, birlikte yaşama iradesi kırılmakta, kardeşlik iklimi zehirlenmektedir. PKK, süreç ihanetinin sağladığı geniş fırsatları azami ölçüde kullanıp, hükümetin onca ihmal ve gevşekliğini alan hakimiyetiyle derinleştirmektedir. Bölgesel ve küresel projelerin cesamet ve cüret kazandığı şu günlerde ülkemiz kanlı bir iç savaşa doğru hızla sürüklemektedir.'
Türkiye'nin toprak ve nüfus bütünlüğünü hedef alan sözde kuzey Kürdistan fitnesinin silah zoru, dış baskı, iç kuşatma altında temellendiğini kaydeden Bahçeli, 'Bu esnada PKK'ya ileri karakolluk yapan siyasi bölücüler, sözde barış tahrikçiliğine ilave olarak, Avrupa ülkelerinde namertçe kulis yapmakta, ihanete destek bulmak amacıyla ziyaretlerini hızlandırmaktadır. HDP'nin çürümüş mensupları tarafından BM'ne yapılan çağrılar, NATO'ya yönelik davetler terörün uluslararası alana taşınması ve süreç ihanetinin tekrar dirilerek Türkiye'yi yok etmesi emeline açık bir hizmettir. Bir yandan terörist saldırılarla, diğer yandan küresel dayatmalarla Türkiye'nin yönetilemeyen, ayakta duramayan, egemenliğini savunamayan bir ülke haline getirilmesi ahlaksızca planlanmaktadır. Karşımızdaki tehlikenin büyüklüğünü hiçbir vicdan sahibi inkâr edemeyecektir. Yollar kesilmekte, araçlar ateşe verilmekte, barajlar, elektrik santralleri, enerji hatları suikast ve sabotajlara uğramaktadır. Terör Türkiye'nin her şehrine konuşlanmış ve mevzilenmiştir. Ülkemizin şu günkü zifiri ve zillet tablosu duyarlı, milli hassasiyeti yüksek, kalbi vatan sevgisi için çarpan her insanımızı kaygılandırmaktadır. Bu nedenle AKP ve CHP koalisyon hükümeti kurmak için asılsız, afaki ve içi boş avunmalara sığınmak yerine işbirliği ve ortaklık hukukunu canlandırmalıdır' ifadelerini kullandı.
'AKP-CHP KOALİSYON HÜKÜMETİ BU HAFTA İÇİNDE MUTLAKA KURULMALI, TÜRKİYE ARTIK NEFES ALMALIDIR'
'AKP-CHP koalisyon hükümeti bu hafta içinde mutlaka kurulmalı, Türkiye artık nefes almalıdır' ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:
' Açıkça belirtmek lazımdır ki, Türk milleti sandıkta koalisyon mesajı vermiştir. Seçimden en çok oyu almış iki parti olarak AKP ile CHP buna müzahir hareket etmek, sürekli gündemde tuttukları çözüm ve barış adı altında bir hükümet kurmak durumundadır. Temsil kabiliyeti yüksek bir koalisyon hükümetinin inşası ateş çemberine düşmüş Türkiye'nin belini doğrultmasına katkı sağlayacaktır. Terör örgütünün 2 ton bombayla karakollara saldırdığı bir ülkenin siyasi ayak oyunlarıyla, iktidar kavgalarıyla, eften püften anlaşmazlıklarla kaybedeceği bir saniyesi bile olamayacaktır. Millet ve devlet bekasının aşırı ve anormal ölçülerde tehdit ve tehlikelere maruz kaldığı bugünkü ortamda, hiçbir parti siyasi ikbal ve seçim hesabına odaklanamayacaktır. Nitekim Türkiye'nin erken seçim gündemi artık tedavülden kalkmış ve ikinci plana düşmüştür. AKP ile CHP'den beklentimiz Türkiye için istikşafi görüşmelerden sonra insiyatif almaları, inkişafi bir koalisyon hükümetinde buluşmalarıdır. Bir hükümet kurulması için gerekli olan Anayasal sürenin geride kalan 13 günlük takvim süresi boşa harcanmamalı, istikrarsızlık planı yapan çevrelere fırsat verilmemelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yerini yurdunu bilmesi ve Anayasa'da tayin edilen sınırlarına tam bir sadakatle görevini ifası akla ve ahlaka uyan en doğru davranış biçimi olarak görülecektir. Erdoğan'ın Beştepe'den siyasete güzergah belirleme teşebbüsleri, dış gezilerde, uçaklarda siyasi konularda bilirkişiliğe soyunma gayretkeşliği kesinlikle gayri meşrudur. Sayın Davutoğlu'nun Erdoğan vesayetinden kurtulması, siyasetin doğasına uygun ve partisinin çizgisine bağlı hareketi koalisyon görüşmelerinin ufkunu açacaktır. AKP ile CHP'nin ayak sürümeden, sanal tartışma ve kısır çekişmelerin içine düşmeden koalisyon müzakerelerinin ilk sayfasını açmaları beklenen ve arzulanan bir durumdur. İki parti millet huzurunda samimiyet imtihanından geçecektir. Artık terör ve bölücülükle çok etkin, çok çetin, çok kararlı bir mücadelenin her boyutuyla icra edilmesi geldiğimiz bu aşamada kaçınılmazdır. AKP'nin HDP ve PKK'yla birlikte kurguladığı çözüm, barış ve müzakere ezberlerine prim vermeden Türkiye hıyanetin üstesinden gelmelidir. İkazen hatırlatırım ki, dört bir koldan saldırı altında bulunan, operasyon üstüne operasyon geçiren ülkemizin yeni baştan çözülme sürecine hapsedilmesi felaket olup hem milletimize, hem vatanımıza, hem de geleceğimize tam bir ihanettir. Ya terörizm Türkiye'yi teslim alacak ya da tüm aktör ve işbirlikçileriyle birlikte kazınıp, sökülüp, silinip atılacaktır. Ya Türkiye paramparça olacak ya da Türk milleti topyekûn ayağa kalkarak bölücü hainleri bu kutlu vatandan temizleyecektir. Yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi önümüzdedir. Bundan sonra terörle müzakere niyet ve emaresi taşıyan kim varsa bunun hesabını da asla veremeyecektir. AKP-PKK arasında kızışan pazarlıkların Türkiye'yi cehenneme çevirmesinden, melanet ve rezaletler serisini takviye ve teşvik etmesinden sorumluluk şuuru olan herkes ders çıkarmalıdır. Şu da unutulmamalıdır ki, Türk milleti en zor şartlarda ülkeyi yönetimsiz bırakarak azınlık hükümeti senaryosuna bel bağlayan, erken seçim planlayan, kendi kişisel çıkar ve ihtiraslarına ülkeyi kurban vermekten kaçınmayan müflis ve marazi zihniyetleri asla affetmeyecektir.'
Kaynak: İHA
AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun 9 Temmuz 2015 tarihinde yeni hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldığını hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Arkasından da TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerle temas ve diyaloglarına sırasıyla başlamıştır. Bu kapsamda 13 Temmuz'da CHP, 14 Temmuz'da MHP, 15 Temmuz'da ise HDP ziyaret edilmiş, koalisyon hükümeti kurulması yönünde ilk adımlar atılmıştır. Bilahare AKP ve CHP'nin teşkil ettiği heyetler arasında istikşafi mahiyetli görüşmelere 24 Temmuz'dan itibaren geçilmiştir. AKP ile CHP arasında toplamda beş ön görüşme yapılmış; otuz beş saate yakın süren, herkesin dikkatle takip ettiği süreç 3 Ağustos itibariyle sona ermiştir. Aradan geçen bir haftalık süre zarfında, istikşafi toplantılarla somutlaşan görüş ve değerlendirmeler hazırlanan raporlar vasıtasıyla muhatap genel başkanların bilgisine sunulmuştur. Bundan sonra, AKP-CHP arasında kurulması gündemde olan bir koalisyon hükümetine son karar ve şekli bu iki partinin genel başkanları verecektir.”
'AKP'NİN KAFASI KARIŞIK, ONLARCA SAAT GÖRÜŞMESİNE RAĞMEN CHP İLE ORTAKLIĞA SOĞUKTUR'
Bugün Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu'nun saat 18.00'de Başbakanlık Konutunda bir araya geleceklerini ve günlerdir sürüncemede bırakılan koalisyon görüşmelerinin seyrini belirleyeceklerini ifade eden Bahçeli, “CHP'ye, AKP tarafından koalisyon teklifinin nasıl ve hangi yönde gelişeceği kısa süre içinde netlik kazanacaktır. Anlaşılmaktadır ki, AKP'nin kafası karışık, onlarca saat görüşmesine rağmen CHP ile ortaklığa soğuktur. Sayın Davutoğlu'nun hükümeti kurma görevi almasından buyana geçen 33 günlük sürede koalisyon teşekkülü konusunda umut verici bir mesafe alınamadığı ve güven ortamı tesis edilemediği aşikârdır. Türkiye'nin bu denli sıcak ve sorunlu bir gündemi varken; AKP ile CHP'nin kaçak güreşmesi, birlikteliğe yanaşmaması, masayı devirmek için bahane arayışları bir defa siyasi sorumsuzluk örneğidir. Bugüne kadar heyetler arasındaki görüşmelerin verimli ve yararlı geçtiği ısrarla vurgulanmış, beklentiler hep canlı tutulmuştur. AKP'nin açıkladığı on maddelik koalisyon ilkeleriyle CHP'nin kamuoyuyla paylaştığı on dört maddelik ilkeler demetinin benzerlikler taşıdığı da taraflarca ifade ve iddia edilmiştir. Ne var ki, beş tur süren istikşafi görüşmelerin makul ve mutlu bir neticeye ulaşmak yerine, zaman geçirmek için sürdürüldüğü, zevahiri kurtarmaya hizmet ettiği kanısı oldukça yaygınlaşmıştır. AKP ile CHP'nin birbirini yoklaması, keşfe çıkması, nabzını ölçmesi günler ve saatler süren toplantılarla hala olumlu bir kanaate ulaşamamaları Türkiye adına müessir bir kayıptır. Sayın Davutoğlu, kaçak sarayın telkin ve tazyiki altında günlerdir koalisyon meselesini yokuşa sürmekte, vakit israfıyla meşgul olmaktadır. CHP'nin hükümete girme iştah ve istediği ise her seferinde akamete uğramaktadır” dedi.
'AKP İLE CHP GENEL BAŞKANLARININ DAHA FAZLA ZAMAN KAYBINA İZİN VERMEDEN KOALİSYON ZEMİNİNDE BİR ARAYA GELMEK İÇİN FEDAKÂRLIK GÖSTERMELERİ ÜLKEMİZ İÇİN HAYATİ ÖNEMDEDİR'
“Bu anlamsız, izah ve tanımı çok zor olan istikşafi oyalanmaların ülkemiz aleyhine olduğu kuşku götürmez bir gerçektir” diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Toplumsal yarılmanın tamir ve onarımı; sosyal ve siyasal bölünmüşlüğün kaynaştırılması AKP-CHP arasında kurulacak bir koalisyon hükümetini her açıdan zorunlu kılmaktadır. Bu iki parti, tarihin kendilerine yüklediği büyük sorumluluktan kaçmamalı, milli menfaatler doğrultusunda hükümet kurmak için kolları sıvayacak irade ve özeni sergileyebilmelidir. AKP ile CHP Genel Başkanlarının daha fazla zaman kaybına izin vermeden koalisyon zemininde bir araya gelmek için fedakârlık göstermeleri ülkemiz için hayati önemdedir. Türkiye'nin geçici hükümetle daha fazla devam ve idaresi mümkün olmadığı gibi doğru da değildir. PKK terör örgütünün kanlı saldırıları, artan şehadetler tahammül eşiklerini aşmış, milli infiale yol açmıştır. Ülkemiz kan gölüne dönmüştür. Sadece bugün, Şırnak'ta birisi asker, beşi polis olmak üzere altı vatan evladı; İstanbul Sultanbeyli'de ise bir polis şehit düşmüştür. Bu düşmanca ve alçakça yapılan saldırılara dayanmak, katlanmak artık söz konusu değildir. Aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ederken; ailelerine, silah arkadaşlarına, milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Maalesef Türkiye hain terörün fitne kuşatmasına alınmış; iç huzur ve güvenlik ağır yara almış, canlı bombalar, bomba yüklü araçlar ülkemizin her yöresini kana bulamıştır. Aziz milletimiz her gün tarifsiz acı ve kayba mahkum edilmektedir. Devlet otoritesi sarsıldığı gibi, birlikte yaşama iradesi kırılmakta, kardeşlik iklimi zehirlenmektedir. PKK, süreç ihanetinin sağladığı geniş fırsatları azami ölçüde kullanıp, hükümetin onca ihmal ve gevşekliğini alan hakimiyetiyle derinleştirmektedir. Bölgesel ve küresel projelerin cesamet ve cüret kazandığı şu günlerde ülkemiz kanlı bir iç savaşa doğru hızla sürüklemektedir.'
Türkiye'nin toprak ve nüfus bütünlüğünü hedef alan sözde kuzey Kürdistan fitnesinin silah zoru, dış baskı, iç kuşatma altında temellendiğini kaydeden Bahçeli, 'Bu esnada PKK'ya ileri karakolluk yapan siyasi bölücüler, sözde barış tahrikçiliğine ilave olarak, Avrupa ülkelerinde namertçe kulis yapmakta, ihanete destek bulmak amacıyla ziyaretlerini hızlandırmaktadır. HDP'nin çürümüş mensupları tarafından BM'ne yapılan çağrılar, NATO'ya yönelik davetler terörün uluslararası alana taşınması ve süreç ihanetinin tekrar dirilerek Türkiye'yi yok etmesi emeline açık bir hizmettir. Bir yandan terörist saldırılarla, diğer yandan küresel dayatmalarla Türkiye'nin yönetilemeyen, ayakta duramayan, egemenliğini savunamayan bir ülke haline getirilmesi ahlaksızca planlanmaktadır. Karşımızdaki tehlikenin büyüklüğünü hiçbir vicdan sahibi inkâr edemeyecektir. Yollar kesilmekte, araçlar ateşe verilmekte, barajlar, elektrik santralleri, enerji hatları suikast ve sabotajlara uğramaktadır. Terör Türkiye'nin her şehrine konuşlanmış ve mevzilenmiştir. Ülkemizin şu günkü zifiri ve zillet tablosu duyarlı, milli hassasiyeti yüksek, kalbi vatan sevgisi için çarpan her insanımızı kaygılandırmaktadır. Bu nedenle AKP ve CHP koalisyon hükümeti kurmak için asılsız, afaki ve içi boş avunmalara sığınmak yerine işbirliği ve ortaklık hukukunu canlandırmalıdır' ifadelerini kullandı.
'AKP-CHP KOALİSYON HÜKÜMETİ BU HAFTA İÇİNDE MUTLAKA KURULMALI, TÜRKİYE ARTIK NEFES ALMALIDIR'
'AKP-CHP koalisyon hükümeti bu hafta içinde mutlaka kurulmalı, Türkiye artık nefes almalıdır' ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:
' Açıkça belirtmek lazımdır ki, Türk milleti sandıkta koalisyon mesajı vermiştir. Seçimden en çok oyu almış iki parti olarak AKP ile CHP buna müzahir hareket etmek, sürekli gündemde tuttukları çözüm ve barış adı altında bir hükümet kurmak durumundadır. Temsil kabiliyeti yüksek bir koalisyon hükümetinin inşası ateş çemberine düşmüş Türkiye'nin belini doğrultmasına katkı sağlayacaktır. Terör örgütünün 2 ton bombayla karakollara saldırdığı bir ülkenin siyasi ayak oyunlarıyla, iktidar kavgalarıyla, eften püften anlaşmazlıklarla kaybedeceği bir saniyesi bile olamayacaktır. Millet ve devlet bekasının aşırı ve anormal ölçülerde tehdit ve tehlikelere maruz kaldığı bugünkü ortamda, hiçbir parti siyasi ikbal ve seçim hesabına odaklanamayacaktır. Nitekim Türkiye'nin erken seçim gündemi artık tedavülden kalkmış ve ikinci plana düşmüştür. AKP ile CHP'den beklentimiz Türkiye için istikşafi görüşmelerden sonra insiyatif almaları, inkişafi bir koalisyon hükümetinde buluşmalarıdır. Bir hükümet kurulması için gerekli olan Anayasal sürenin geride kalan 13 günlük takvim süresi boşa harcanmamalı, istikrarsızlık planı yapan çevrelere fırsat verilmemelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yerini yurdunu bilmesi ve Anayasa'da tayin edilen sınırlarına tam bir sadakatle görevini ifası akla ve ahlaka uyan en doğru davranış biçimi olarak görülecektir. Erdoğan'ın Beştepe'den siyasete güzergah belirleme teşebbüsleri, dış gezilerde, uçaklarda siyasi konularda bilirkişiliğe soyunma gayretkeşliği kesinlikle gayri meşrudur. Sayın Davutoğlu'nun Erdoğan vesayetinden kurtulması, siyasetin doğasına uygun ve partisinin çizgisine bağlı hareketi koalisyon görüşmelerinin ufkunu açacaktır. AKP ile CHP'nin ayak sürümeden, sanal tartışma ve kısır çekişmelerin içine düşmeden koalisyon müzakerelerinin ilk sayfasını açmaları beklenen ve arzulanan bir durumdur. İki parti millet huzurunda samimiyet imtihanından geçecektir. Artık terör ve bölücülükle çok etkin, çok çetin, çok kararlı bir mücadelenin her boyutuyla icra edilmesi geldiğimiz bu aşamada kaçınılmazdır. AKP'nin HDP ve PKK'yla birlikte kurguladığı çözüm, barış ve müzakere ezberlerine prim vermeden Türkiye hıyanetin üstesinden gelmelidir. İkazen hatırlatırım ki, dört bir koldan saldırı altında bulunan, operasyon üstüne operasyon geçiren ülkemizin yeni baştan çözülme sürecine hapsedilmesi felaket olup hem milletimize, hem vatanımıza, hem de geleceğimize tam bir ihanettir. Ya terörizm Türkiye'yi teslim alacak ya da tüm aktör ve işbirlikçileriyle birlikte kazınıp, sökülüp, silinip atılacaktır. Ya Türkiye paramparça olacak ya da Türk milleti topyekûn ayağa kalkarak bölücü hainleri bu kutlu vatandan temizleyecektir. Yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi önümüzdedir. Bundan sonra terörle müzakere niyet ve emaresi taşıyan kim varsa bunun hesabını da asla veremeyecektir. AKP-PKK arasında kızışan pazarlıkların Türkiye'yi cehenneme çevirmesinden, melanet ve rezaletler serisini takviye ve teşvik etmesinden sorumluluk şuuru olan herkes ders çıkarmalıdır. Şu da unutulmamalıdır ki, Türk milleti en zor şartlarda ülkeyi yönetimsiz bırakarak azınlık hükümeti senaryosuna bel bağlayan, erken seçim planlayan, kendi kişisel çıkar ve ihtiraslarına ülkeyi kurban vermekten kaçınmayan müflis ve marazi zihniyetleri asla affetmeyecektir.'