Yardımcıoğlu, Diyarbakır'daki Tarihi Sembollerin Şifresini Çözdü
Araştırmacı-yazar Hamza Yardımcıoğlu, başta Diyarbakır surları olmak üzere, kentin çeşitli tarihi yapılarının üzerinde bulunan sembollerin şifresini çözdü.
Tespitlerini İHA ile paylaşan Yardımcıoğlu, binlerce yıllık tarihe sahip olan Diyarbakır’ın surları ve mimari yapılarındaki sembolizmle kadim geçmişin bilgilerini günümüze taşıdığını belirterek, bu sembolizmi barından yapılardan birinin de meşhur Ulu Camii olduğunu kaydetti.
Bu mekanın 639 yılında, şehrin Müslümanların eline geçmesinden önce, Martoma adında bir kilise olduğunu ve daha öncesinin bilinmediğini anımsatan Yardımcıoğlu, “Ulu Camii’nin kapısının sağında ve solunda, Diyarbakır şehriyle özdeşleşmiş bir figür bulunur. Bu figürün anlamı bu güne kadar çözülememiş fakat çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Bu figürde boğanın sırtına çıkmış, onu çökertip mağlup eden bir aslan görünmektedir. Bugüne kadar hep boğa ile aslanın mücadelesi olarak yorumlanan bu kabartmanın aslında göksel bir bilgiye işaret ettiği, incelendiğinde kolayca anlaşılmaktadır. Resimdeki boğa, ‘Taurus’ yani boğa takımyıldızıdır, aslan ise Leo yani aslan takımyıldızıdır. Kadim çağlardan günümüze gelen astrolojide, boğa burcu, dünyevi olan bahar mevsiminin hakimidir, aslan ise hasat zamanı olan yaz mevsiminin. Artık olgunluk, erginlik ve ölüm gelmiştir ve ekinler biçilecektir. Bu tespiti yaptıktan sonra, bu figürü oraya işleyen insanların yani o kültürün, şehrin başka bir yerine de muhakkak akrep ve kova sembolizmini işlemiş olması gerekir diye düşünüyoruz ve onu aramaya koyuluyoruz. Çünkü akrep sonbaharın, kova ise kışın hakimidir. İlkbahar ve yaz Ulu Cami’de sembolize edildiğine göre, onlar da başka bir yerde olmalıdır. Akrep takımyıldızının sembolü akrep, kova takımyıldızının sembolü ise kovası olan bir insandır. Diyarbakır surlarında, üzerinde Eyyubilerden kalma bir kitabe bulunan akrep burcunun taşlarından birinde aşağıdaki kabartmaya rastlıyoruz. Bir kovanın içinde, bir adam, elindeki ölü akrebi kuyruğundan tutmuş, baş aşağı sarkıtmaktadır. Bu adam kova takımyıldızının, yani kış mevsiminin sembolüdür. Elinde tuttuğu ölü akrep ise sonbahardır” dedi.
Aradıkları sembolizmi tam da bekledikleri gibi bulmuşken, Yedi Kardeş burcunun kendilerine, asırlardır saklı kalmış başka bir sırrı daha ifşa ettiğine dikkat çeken Yardımcıoğlu, şunları kaydetti:
“Bu burcun üzerindeki çift başlı kartal figürü, yani Roma’nın sembolü Phoenix kuşu, diğer bir deyişle Anka kuşu da açık şekilde göksel bir bilgiye dikkat çekiyor, adını savaşçı bir kuştan alan Phoneix veya Anka takımyıldızına. Yedi savaşçı kardeş, bu burcun efsanesinde de karşımıza çıkıyor ve bir savaşta, bu burcu canları pahasına korurken öldüklerini öğreniyoruz. Phoneix’in dünyanın güney yarımküresine bakan bir konumda olması; kuzey yarımkürede yaz iken, güneyde kış olması, acaba akrep ile kova tasvirinin buraya yerleştirilme sebebi olabilir mi diye düşünüyoruz. Kadim toplumların göksel bilgisinin, onların hayatlarında önemli bir yeri vardı. Bugün başımızı kaldırıp gökyüzüne bakmak bile çoğumuzun aklına gelmiyor. ‘İlmü’n-Nücum’ yani yıldız ilmi, bizim toplumumuzda eskiden önemliydi ama yüz yıllık bir kesintiye uğradı. Bilen gözlerle bakılırsa, daha kim bilir ne gizemler bize sırrını ifşa edecektir.”
Kaynak: İHA
Bu mekanın 639 yılında, şehrin Müslümanların eline geçmesinden önce, Martoma adında bir kilise olduğunu ve daha öncesinin bilinmediğini anımsatan Yardımcıoğlu, “Ulu Camii’nin kapısının sağında ve solunda, Diyarbakır şehriyle özdeşleşmiş bir figür bulunur. Bu figürün anlamı bu güne kadar çözülememiş fakat çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Bu figürde boğanın sırtına çıkmış, onu çökertip mağlup eden bir aslan görünmektedir. Bugüne kadar hep boğa ile aslanın mücadelesi olarak yorumlanan bu kabartmanın aslında göksel bir bilgiye işaret ettiği, incelendiğinde kolayca anlaşılmaktadır. Resimdeki boğa, ‘Taurus’ yani boğa takımyıldızıdır, aslan ise Leo yani aslan takımyıldızıdır. Kadim çağlardan günümüze gelen astrolojide, boğa burcu, dünyevi olan bahar mevsiminin hakimidir, aslan ise hasat zamanı olan yaz mevsiminin. Artık olgunluk, erginlik ve ölüm gelmiştir ve ekinler biçilecektir. Bu tespiti yaptıktan sonra, bu figürü oraya işleyen insanların yani o kültürün, şehrin başka bir yerine de muhakkak akrep ve kova sembolizmini işlemiş olması gerekir diye düşünüyoruz ve onu aramaya koyuluyoruz. Çünkü akrep sonbaharın, kova ise kışın hakimidir. İlkbahar ve yaz Ulu Cami’de sembolize edildiğine göre, onlar da başka bir yerde olmalıdır. Akrep takımyıldızının sembolü akrep, kova takımyıldızının sembolü ise kovası olan bir insandır. Diyarbakır surlarında, üzerinde Eyyubilerden kalma bir kitabe bulunan akrep burcunun taşlarından birinde aşağıdaki kabartmaya rastlıyoruz. Bir kovanın içinde, bir adam, elindeki ölü akrebi kuyruğundan tutmuş, baş aşağı sarkıtmaktadır. Bu adam kova takımyıldızının, yani kış mevsiminin sembolüdür. Elinde tuttuğu ölü akrep ise sonbahardır” dedi.
Aradıkları sembolizmi tam da bekledikleri gibi bulmuşken, Yedi Kardeş burcunun kendilerine, asırlardır saklı kalmış başka bir sırrı daha ifşa ettiğine dikkat çeken Yardımcıoğlu, şunları kaydetti:
“Bu burcun üzerindeki çift başlı kartal figürü, yani Roma’nın sembolü Phoenix kuşu, diğer bir deyişle Anka kuşu da açık şekilde göksel bir bilgiye dikkat çekiyor, adını savaşçı bir kuştan alan Phoneix veya Anka takımyıldızına. Yedi savaşçı kardeş, bu burcun efsanesinde de karşımıza çıkıyor ve bir savaşta, bu burcu canları pahasına korurken öldüklerini öğreniyoruz. Phoneix’in dünyanın güney yarımküresine bakan bir konumda olması; kuzey yarımkürede yaz iken, güneyde kış olması, acaba akrep ile kova tasvirinin buraya yerleştirilme sebebi olabilir mi diye düşünüyoruz. Kadim toplumların göksel bilgisinin, onların hayatlarında önemli bir yeri vardı. Bugün başımızı kaldırıp gökyüzüne bakmak bile çoğumuzun aklına gelmiyor. ‘İlmü’n-Nücum’ yani yıldız ilmi, bizim toplumumuzda eskiden önemliydi ama yüz yıllık bir kesintiye uğradı. Bilen gözlerle bakılırsa, daha kim bilir ne gizemler bize sırrını ifşa edecektir.”