Emekli Resim Öğretmeninin Sıradışı 'Pidizm' Sanatı

Resim öğretmenliğinden emekli olduktan sonra farklı boyutlarda resim çalışmaları yapan Selçuk Güner, zihinle, iç ve dış dünyayı birleştirerek oluşturduğu yansımayla “Pidizm” sanatını oluşturdu. Sıradışı bir sanat olan Pidizm akımının öncüsü Ressam Güner, annesi ile birlikte uzun yıllar çalışarak resmettiği 114 çalışmayı, “Ana-Oğul Pidizm Sergisi’nde” sergiledi.

Emekli Resim Öğretmeninin Sıradışı 'Pidizm' Sanatı
Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde yıllarca Resim Öğretmenliği yaptıktan sonra emekli olan 57 yaşındaki Selçuk Güner’in resme olan derin ilgisi, sıradışı bir sanatı dünyaya getirdi. Zihinle, iç ve dış dünyayı birleştirerek “Pidizm” sanatını oluşturan Güner, uzun yıllar çalışarak binlerce eser ortaya çıkarttı. Pidizm sanatıyla ortaya çıkarttığı çalışmaları sanatseverler tarafından yoğun ilgi görmesi üzerine Güner, kendisi gibi emekli öğretmen olan 79 yaşındaki annesi Hasibe Güner ile birlikte 114 eserden oluşan Ana-Oğul Pidizm Sergisi’ni açtı. Çalışmaları açtığı sergide görücüye çıkan Ressam Güner, uzun yıllar kendi içine kapanarak onbinlerce çizim sonucunda sergiyi oluşturduğunu söyledi.

Güner, “Annem ve ben bu sergiyi ilk defa burada açtık. Pidizm kelimesine dünyaya getiren benim. Böyle bir kelime daha önce yoktu. Bu sanatla desenler, çizimler, pasteller ve yağlı boyalar ile 40 binin üzerinde bir çalışma yaptım. Yılların birikimi var. Öncelikle anatomi çizimleri yaptım. Benim için her gün çizim yapmadan yaşamın anlamı olmuyor. Kahvaltım, öğle yemeğim ve akşam yemeği her şeyim çizim yapmak. Yatarken de rüyamdan uyanıp tekrar çiziyorum. Tamamen çizgiyle yaşadım. Bu yüzden bana çizgi virtüöz dediler. Ancak ben bu kelimeyi müziğe yakıştırmıştım. Aklıma her geldiğinde kalem sanki kayıyor. Kalem ve göz ile ilgili bir resim yaptım. İnsanoğlu kalem ve göz ile daha duyarlı hale geliyor. Tat almak ve dokunmak da anlamlı ama 5 duyunun birlikte çalışması, insanın daha hareketli, enerjik ve sanatsal eylemlere yönlendiriyor. Onun içim gözlerim daima hareketlidir. Her yere aynı anda hatta arkama bile bakmak istiyorum. Onun için de şu anda Türkiye’de perspektif eğitiminin yetersiz olduğunu, 1-2-3 kaçış Türkiye’de var ama 4-5-6 kaçış noktalı eğitimler Türkiye’de hiçbir eğitim kurumunda yok” dedi.

“BEYNİMİZİ İÇ VE DIŞ DÜNYAMIZLA BİRLEŞTİREREK BU AKIMI OLUŞTURDUK”

Hasibe Güner ise, 1956 yılında köy enstitüsünden mezun olduktan sonra azimle resim çalıştığını ifade ederek, “Oğlum durmadan Pidizm ile ilgili çalışmalar yapardı. Ben de oğlumun çizgilerinden yararlanarak resimleri renklendirmek istedim. Çünkü karanlık bir dünyanın insanların artık aydınlanması ve resme değer vermeleri gerekiyor. Biz beynimizi, iç ve dış dünyamızla birleştirerek yeni bir akım oluşturmaya çalıştık. Buna da Pidizm adını verdik. Her bir resmin ayrı ayrı hikayesi var. Yaptığımız resimler dıştan görünüşte farklı bir şeyi, Pidizm sanatıyla farklı bir şeyi anlatıyor. Bir insan isterse kuşların ağzından inciler dökülüyor. Karanlık bir dünyayı ışıkla ve renkle aydınlatabiliriz. Benden bu renk neden yaldız olmasın dedim. Bu yüzden de yaldızla renkleri karıştırarak yeni yeni eserler yaptıkça daha çok hoşuma gitmeye başladı.

Bu durum bana mutluluk verdi. Bu yaşta böyle bir çalışmayı sergilemem gençlerin hoşuna gitti onlarda bizden bilgi almaya geldiler” diye konuştu.

Kaynak: İHA